Carl von Lınne İsveç’in ilk seksologudur ve Om sättet att tillhopa gå adlı eserinde kadınların da erkekler gibi seks isteyebildiklerini ve cinsel organlarının bu istek sonucu ıslanabilecegini açıklamıştır. Kendisinin savundugu konu aslında yüzyıllarca kadınlar için büyük sorun olan bir duruma açıklık getirmekteydi, çok uzun zaman boyunca kadınların seks isteklerinin, zevk almalarının kötü amaçlı baştan çıkarıcılık, açırı güç istegi ile dogru orantılı oldugu düşünüldü. Cadıların Tokmağı adlı kitapta cadı olarak yakılan kadınların çoğunda cadılığın ette oluşan arzu ile filizlendigi belirtilmiştir, bu yüzden kaç kadının yakıldığı belli bile değildir.Kadının seks ihtiyacı olabileceği kolay kabul gören bir kavram olmadı hiç bir zaman. Cinsellik yaşadıkları için cadılıkla suçlanmalarının bittiği zamanlar bile kadın cinselliği yokmuş gibi davranıldı. 18. Yüzyılda ahlaklı kadınların bakire olması, evlendigi güne kadar cinsel konuda konuşmamış dahi olması şarttı, kadınlar ikiye ayrılmıştı fahişeler ve ahlaklılar.Kadın ya cinselliği evliyken bile olmayan sadece annelik yaşayan namus timsaliydi yada seksomanyak bir fahişe. İkisinin ortası asla yoktu.

19. Yüzyılda frengi salgınından dolayı fuhuş önemli ölçüde denetim altında tutulmaya başlandı, o dönem Osmanlı İmparatorlugu’nda fuhuş gizli gizli sürmekteydi.Aslında çok eskiden beri var olan prezervatif ve tampon gibi gebelik önleyici yöntemler ile ilgili bilgiler , 1910 ‘da İsveç ve çevresinde yasaklandı.Yasak 1938 yılına kadar sürdü, yasağın kaldırılma sebebi kadınları arasında ölümlerin, salgın hastalıkların ve çocuk ölümlerinin artmasıdır.1920’ den sonra bu durum biraz değişti, kadınların da seks konusunda hakları olabilecegi hatta hamilelikten korunabilecekleri yavaş yavaş yayılmaya başladı.Cinsellik Hakkında Aydınlatma Birliği ( RFSU) 1933 ‘de kuruldu.Korunma yöntemleri yetesiz oldugu için kadınlar sürekli gebelikle karşı karşıya kalıyorlardı, doğum sırasında ölümler yaygındı.Hele evlilik dışı bir çocuk Avrupa’da çok büyük bir günahtı ve çocuk piç olarak damgalanıyordu.Bundan dolayı kadınların bir kısmı da kürtaj sırasında ölmekteydi.

Birinci Dünya Savaşı dönemi Türkiye’de fakirlik ve kaos pek çok Müslüman kadının da genelevlerde yaygın olarak çalışmaya başlamasına sebep olmuştur,o zamana kadar yabancı kadınlar tarafından yapılmasına izin verilen fuhuş her kesime yayılmıştı, mütareke yıllarında Rus kadınları vesikalı fahişeler arasında 171 kişiyle en kalabalık toplulugu oluşturmaktaydı.Fuhuşun yogun oldugu Taksim ve Galata’dan sonra Üsküdar’da da fazla sayıda genelev açılmış, 19. yüzyıl sonuna dogru fuhuşa ruhsat verilmesi, frengi salgını yüzünden iyice kontrol altına alınmış 1915 yılında Emraz-i Zühreviyenin Men-i Sirayeti Nizamnamesi ve bir kurul oluşturulmuştur. 1930 yılında Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile fuhuş düzenlenmiştir.devamı var..