Ah zaman sen ne çabuk geçiyorsun da biz hiç hissetmiyoruz. Çabucak geç git diye haykırırken bir bakıyoruz gitmişsin ve kendini özletiyorsun. Çok vefasızsın, sinsisin, kırıyorsun bizi. Hırçınlığınla bir de sen cezalandırıyorsun.
Evet hırçınsın, bir deniz gibi dalgalısın, sağın solun belli değil. Yelkovanın akrebin çakılmış gibi dururken aniden günler, aylar sonrasına götürüyorsun bizi. Adalet mi yaptığın, bizden çaldıklarına ne demeli? Acımasızsında zaten, hadi döndür beni geriye. Kısacık bir dakika sadece, bir kaç saniye yada, döndür hadi hatalarımdan cayayım.Hayır çare değilsin hiçbirşeye, yardım etmiyorsun, ilaç olmuyorsun ama en iyi ilaç zaman diyorlar yine de. Hatalarıma, acılarıma aradığım ortak sensin zaman. Yok ya dilin, sensin işte suç ortağım. Bir gün gelipte tokadını çarpma yine yüzüme. Cahilliğime ver, çocukluğuma ver, hırçınlığıma ver.. Sen büyük ol küçüğün aklına uyma, beni cezalandırma.
yorumlar
Zamanı yakalamaya çalıştım, beceremedim…
hani derler ya carpe diem. eh bende öyle diyem 🙂
Zaman bizi her zaman cezalandırıyor her zaman yüzümüze bir tokat atıyor. Biz de bunun farkındayız ama bu tokatın ve cezanın “Zaman” dan geldiğini anlıyamıyoruz.