yılbaşı öncesi, işyerinde masanın önünde oturuyorum… zaman geçmiyor… nette gezerken ”being erica” adlı diziyi keşfediyorum…aslında ilk görüşte ” sıradan dizilerden ama olsun, zaman geçer” diye izlemeye başladım bu diziyi…Dizideki ana kahramanımız erica, geçmişteki pişmanlıklarını düzeltebilmek için zaman içinde yolculuk yapıyor. ama sadece sorunları hakkında konuşmak için gittiği psikoloğun kendisine verdiği not defterine yazdığı sorunlarıyla iglilenebiliyor… her bölümde hayatının pişmanlıklarını düzeltmeye çalışıyor.bu diziyi izlemeye başladığımdan beri kendimi acaip kaptırdım. insanlar genelde dizileri çok eğlenceli, çok sürükleyici yada çok melankolik olduğu için severler. ama ben bu diziyi beni kendi geçmişime götürdüğü için seviyorum. dizinin taktiğini deneyip kendi pişmanlıklarımı dizinin karakteri gibi liste yapmayı denedim. 15 yaşımdan beri yaşadığım pişmanlıkların haddi hsabı yokmuş meğer. liste uzun mu uzun… çok geçmişe gitmeden özetle:19 yaşımda üniversiteye girmem, 20 yaşında ilk aşkım, 21-25 yaşlar arası üniversite hayatım ve arkadaşlarım, 25yaş mezun olmamla beraber eve geri dönüşüm ve sonrası anlamsız bir iş arama durumum. 27yaş babamla beraber çalışmaya başlamam…32, halen hayatımla ve kendimle ilgili karar verememem.pişman olmadığım, iyi ki yapmışım dediğim şeyler de var tabii ki. ama insan psikolojisi, genelde negatif olanı aklında tutuyor. geçmişe gidemeyeceğim yada sihirli değnekle değiştiremeyeceğim için, zamanı ve yaşananları aklımın arkasındaki ”unutma ama her an aklına getirmene de gerek yok yani” kutusuna attım. şimdiye odaklanmaya çalışıyorum. pişman olacağım şeyler yapmaya hala devam ediyorum. günlük hayatın getirdiklerinden yada çevremde olan insanların etkilerinden kurtulmak okadar kolay olmadığından ve biraz da hayatla yüzleşmeye korktuğumdan, hayalperest kişiliğimle pişmanlıklarımı ”unutma ama her an aklına getirmene de gerek yok yani” kutusuna tıkaladım 8) şimdiye nasıl mı odaklanıyorum… bunu keşfeder etmez yazarım size …hayata gülüyorum,uyuşukkedi