“Tutki sana güvendim ve yine arkandan geldim. İhanetinin biçim değiştirmediğini nereden bileceğim” Gözleri kararlı, kalbi kırık, aklı öfkeliydi.”Varlığımın tek sebebi senmişsin meğer. Acı da olsa anladım”Pişmandı, seviyordu, çaresizdi.”Anlamak kolay olmuş desene. Kırdıklarına bakmadan dönebildiğine göre, acıların sende kalmamış”Buruktu, seviyordu, affedemiyordu.”Canım çok yandı. Affet diye değil, anla diye söylüyorum. Zira anlamadığın sürece affetsen neye yarar?”Acınacak haldeydi, kirliydi, inkarsızdı.”Anlamak istemiyorum çünkü bende bunun karşılığı bir duygu yok. Bende aldatmanın bir ölçüsü yok” dedi. Kızdı, ağladı, sustu.”Diyecek hiç bir sözüm yok. Ne olur gel benimle. Tek dileğim bu”Af diledi tekrar tekrar, ağladı.”Gidilecek bir yol yok seninle”Ayağa kalktı, titreyen dizleri durabilsin diye Tanrı’ ya yalvardı içinden. Son kez baktı gözlerine. En derin yerinde kalmak istedi. Hiç çıkmamış gibi, hiç yara almamış gibi. Kendini görmek istedi. Yoktu. Arkasını döndü.Ağır adımlarla ilerledi.Yeni umutlar akıttı aklından kalbine. Temiz duygulardı. Bitirebildiği bu döngü için şükretti, tekrar sevebileceğine inanmak istedi. Hiçbir şey hayatın sonu değildi ölümden başka.Yol uzundu, yürümek lazımdı. Koşar adım yada yavaş yavaş. Ama emniyetli, sadakatli, güçlü. Yalnız da olsa alacaksız, borçsuz yürümek lazımdı.