Sultan İkinci Abdühamid Han‘ı kimileri pek sevmez, kimileriyse aksine pek sever 34. Osmanlı sultanını…Sultan Abdülhamid, 33 yıllık hükümdarlığında, Osmanlıya, doğudan ve batıdan birçok yenilik getirmiş, hükümdarlığı süresince bir karış toprak bile kaybetmemiş ve halkını büyük kambur olan savaşların yükünden az da olsan kurtarmıştır. Ekonomi, eğitim ve sosyal alanda yaptığı yeniliklerle 33 yılda Osmanlı’yı geliştirmeyi başarmıştır…Herkes genelde bilir; Osmanlı’da padişahlar ve şehzadeler devlet yönetiminin yanı sıra başka meslek ve sanat dallarında da uzmandılar. Abdülhamid‘in sanatı ise marangozluktu…Devlet yönetimindeki üstün dehasını, görenleri hayrete düşürecek güzellikte yaptığı ahşap eserlerde de göstermişti. Abdülhamit’in başarısını İlber Ortaylı da “Abdülhamid padişah olmasa marangozluk yapsa, adam milyarder olurdu. Borsadan, para ve senet hareketlerinden çok iyi anlar. Piyasada broker olabilir yani. Adamın merakı modernleşme. Arap Ortadoğusunda reform başlattı, oralarda sevilir. Diplomasiden çok çok iyi anlıyor….” sözleriyle oldukça güzel anlatmış.Abdülhamid Han’ın birçok ilginç özelliği daha mevcut. Mesela boş vakitlerinde yaptığı ahşap eserleri sattırıp parasını fakir ve muhtaçlara dağıttırırdı. Birden fazla yabancı dil bilen padişah, çokça yabancı polisiye roman okur, bunları Türkçeye çevirirdi. Osmalı tarihindeki ilk defa, üniversite, güzel sanatlar akademisi, ziraaat okulları ve orta okullarını kurduran padişah olan Abdülhamid’in ekonomik, siyasal, kültürel başarını bilmek ve görmek isteyenler bunu kitaplardan öğrenebilirler. Marangozluk sanatındaki üstün başarısını görmek isteyenlerse, İstanbul Üniversitesi’ndeki konağa benzer evrak dolabını görmeye gidip, orada Abdülhamid Han’ın marangozluktaki başarısına şahit olabilirler…
yorumlar
Küçüksu kasrında da kendi yaptığı bir masası bulunur.Pek anladığım bir mevzu değil ama, diğer ahşap eşyalarla kıyasladığımda çok da ahım şahım bir şey değildi.
“aglarla orduk ana yurdu dort bastan“ diye soylenen onun yil marsindaki demiryollari agi bu padisah zamaninda orulmustur, sadece Anadolu topraklarina degil Berlin Hicaz demiryolu hattiyla avrupadan osmanlinin bir ucundaki topragina kadar ormustur amcam, eger Abdulhamit`in kurdugu alt yapi olmasaydi, savaslardan cikmis yeni Turk cumhuriyeti bu kadar hizli gelisemezdi, gerileme doneminin en buyuk padisahidir Abdulhamit…
bir kesim osmanlıyı yerin dibine sokuyor, başka bir kesim sığdıracak yer bulamıyor, akıl bu topluma ne kadar uzak tanrım, osmanlı atatürk gibi bir dahi yetiştirmiştir, çıkarabilmiştir daha ne olsun. üstelik bu toplumda mollalara karşı reform ve modernleşme süreci daha 3. selim döneminde başlamış.
Vahdettin haindir!Çünküleri;kendisinden toprak isteyen yahudileri reddetmiş, defetmiştir. Para ile satın alıp Osmanlı’nın borçlarını silmeyi isteyenlere “kanla alındı, kanla verilir” diyecek kadar barış düşmanıdır.Aşağlık avam takımı olan halka hizmet için kenid parası ile yüzlerce, kamu yararına kullanılacak eser yaptırmıştır.istihbarat ağı kurarak osamnlı denilen yıkyılması gereken şahikanın yıkılmasını geciktirmiştir.Hz. Muhammed’in mezarının olduğu şehre kadar döşettiği demir yolunun buradaki kısmına keçe koydurarak mezarında dahi rahatsız etmek istememiştir. irticacıdır.ecnebiler kızıl sultan diyorlar.biz de diyelim.onlardan iyi mi bileceğiz.ecdadımıza sövelim.yarın sorarlarsa …. çocuğuyuz deriz.:)
cennetmekan sultan 2. abdülhamid han. kendisiyle tek derdim “kardeşi kardeşe kırdırmam” deyu ittihatçıların ihtilal yapmasını engellememesidir. 10 senede koskoca devleti aliyeyi defnetmelerine bir anlamda izin vermiştir. allah rahmet eylesin.
ulen düdük Kıbrıs’ı İngilizler’e kim hortumladı sanıyosun
hem annesiz hem babasız büyümek hayat kadar zor.bunu ancak yaşayanlar bilir.Rahmet diliyorum kendisine.
NLPMaster isimli arkadaşa katılıyorum onun dediklerini ben dedim sayın RASTUS adlı arkadaşda ne demiş tam anlamadım ama inşallah düşündügüm degildir dedigi…Ve arkadaşalar TC nin kurulması bu kadar çabuk olmazdı degil TC olmazdı Abdülhamit han ın yaptıkları olmasa külleirimizden dogamazdık osmanlı tam bir çöküş içinde tam bir yozlaştırma saldırılarıyla boguşurken,bilmem bilirmisiniz bir taktik vardır savaşta eger savunmada iseniz kalenizin surlarının içine 2 bir sur örersiniz işte düşman 1.sur u yıkıp içieriye sevinçve safer nidaları ve sarhoşlugu içinde içeriye girerken -aynı biz türklerde oldugu gibi surlara kadar ALLAH ALLAH nidalarıyla gideriz surun dibine gelince allah allah diye şarşırırız 🙂 – 2.suru gören düşman sersemler,şaşırır ve bu iki sur arasında en şiddetli çarpışmalar olur… İşte “kızıl sultan” bunu yapmıştır osmanlı herkezden saldırı görürken butun düşmanları yani “Kurtlar” üstüne gelirken onalrı durduramayacagını bilen Abdülhamit onları yavaşlatmaya yani “Kurtlarla Dans Etmeye” başlamış ve onları oyalamış bu aradada arkada cennet vatanındada kötü ezilmiş bitap düşmüş milletinin üzerine egitimli zeki vatansever ve her açıdan gelişmiş bir genlik,bir nesil yetirştirmiş ve bu nesilde Osmanlının son nefesini vermiş son şahlanışı ile Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur…Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk ve Abdülhamit hanın selanikteki evleri arasında 2 sokak vardır, ne alaka demeyin Mustafa Kemal i samsuna göndermesi ve ülkeyi küllerinden yeniden canlandırması için görevlendiren de Abdülhamittir,ittilaf devlerleri Abdülhamit e o adamı geri çegir diye direte bilmelerinin nedenide zaten Mustafa Kemal in orda bir ordu görevlisi olarak bulunması,ittilaf devletleri Abdülhamit han a mustafa kemal i geri çagırt dedikleirnde Abdülhamit in geri çagırmak için gönderdigi haberciler,telgıraflar geri dön emri degil yeni güzergah ve ittilafcılar peşinde haberin olsun demek içindir … [Daha bıraksanız çok konuşurum örtülü tarihi bu ülkenin kimin emrinde kuruldugunu ve bize tarih derslerinde ögretilmesi istendigi bibi ögretildigini anlatırım ama , herkez kaldıramaz bunları ve hain olurum birden ama o durumda bana hain diyebilicek şahıslar o zamanın ittilaf bugunun süper güçlerinin bizim üzerimizdeki planlarının ne kadar iyi uyguladıklarının bir kanıtıdır.]İngiliz bir general’e-adını tam hatırlamıyorum şuan- bir gazeteci “o kadar gücümüz vardı neden türkleri yenemedik” dediginde general, “almamıza gerek yok bir onların elincen Kuran-ı Kerim i bıraktırmaya başladıgmızda zaten yenmiştik” dedimiştir…
Ne yazık ki, milli eğitimin son 30-40 yıldaki yanlış uygulamaları sonucu öğrenciler arasında osmanlıdan nefret edenler ve ideolojik dersanelere gidip cumhuriyetten nefret edenler gibi bir bölünmüşlük var. Belki bu daha da farklı takım tutma olayına da dönmüş olabilir. Benim ortaokula kadar ki hocam Osmanlı’ yı yere göğe sığdırmazdı, lisedeki tarih hocam ise, Osmanlı ile Cumhuriyet sonrası döneme daha ölçülü ve objektif yaklaşırdı ama arada değişen hocalar yüzünden Osmanlı’ dan da nefret eder oldum, hele hele Lale Dönemi’ ni savurganlık dönemi olarak bilirdim. Ama alakası yoktu. Osmanlı’ nın son dönemlerindeki padişahları deli, teslimiyetçi ve işgalcilerle işbirlikçi olarak bilirdim sadece ama arada iyileri de varmış tabi ki. Tarih her zaman olduğu gibi taraflı ve yanlış öğretildi bizlere. Ve bu kırma öğrenciler yanlış bilgilerle ne yazık ki daha çok kafası karışacak şekilde bilgilendirilmeye devam edecek. Abdülhamid’ in bu yetisinden ve diğer birkaç iyi icraatından haberim vardı, Lale Devri’ nde aslında çaktırılmadan Cumhuriyet uygulamaları, kaybedilen savaşlar sonrası antlaşma maddelerinde geçerli hüküm gereği padişah istemese de uygulamaya sokuluyordu ya da Gülhane Parkı’ nda fermanla duyuruluyordu. Çoğu kişi Lale Devri’ ni yurtdışına ilk büyükelçiliklerin gönderildiği dönem olarak da hatırlayabilir. Karlofça’ dan sonra Osmanlı Devleti artık hasta adamdı. Osmanlı’ yı en iyi yabancılar biliyor ne yazık ki. Tarihini bilmeyen bi toplumuz o yüzden “Dedelerinin zaferlerini bilmeyen torunlar, düşmanlarının zaferlerine hayran olurlar…” sözüne sadık kalacağız.
Yazara kulak verelim:”Oysa Abdülhamid katiyen zalim degildi. Adına ve hatırasına eklenen “Kızıl Sultan”lâkabı tarihin en büyük yalanı. Bogdurulup yok edilen devrimci talebeler masalı yalan,çuvallara dikilip Bogaz’ın sularına atılan saraylı kadınlar hikâyesi yalan! Tam tersine…Abdülhamid siddetten nefret ederdi. Tahammül edemezdi kan akmasına, maddî eza duyardı.Nefret ederdi daragacından. Affetme salahiyetini her vesileyle kullanırdı. Hatta suiistimalederdi. Nizamî muhakeme tarafından verilen idam hükümlerinin hemen hepsi otomatik olaraksürgüne tahvil edilirdi. Siyasî hasımlarına karsı baslıca silahı sürgündü. Ustacaderecelendirilmis bir sürgün: Yemen veya Fizan’da gözaltında bulundurulmaktan tutundaPayitaht’tan az veya çok uzak vilayet veya kazalarda valilik veya kaymakamlıga kadar.Sürgüne yollanılan maas alır, iase ve ibatesi temin edilir ve daima Payitaht’a dönmek ümidinimuhafaza ederdi. Çok defa efendi olarak gidilir, bey olarak dönülür, pasa olarak dönülürdü.Belki bu da bir hesaba dayanıyordu.Abdülhamid’in ayırıcı vasfı trimetrik (düzenleyici) olmaktır, kombinezonlara bayılır,kesin çözümlemelerden hoslanmaz. Hiçbir baglılıgı önceden reddetmez, sönmez bir kintutusturmak istemez. Siarı: korksunlar ama nefret etmesinler. Bir kelimeyle faydacı vesüpheci. Ne var ki, bu vasıflarının altında haksinas ve âdil bir hükümdar saklıdır. Tebaalarının-siyasî olması da- medenî haklarına saygılı herkesin mülkiyet hukukuna riayetkâr bir padisah.Uzun süren saltanatı boyunca, makamından faydalanarak mesru olmayan bir kazançelde etmege kalkıstıgı veya birinin rızası hilafına ve kanunî bir tazminat ödemeden malınıgasp ettigi görülmemistir. Demek ki, munsif ve âdil olusunu sadece hesaba ve sadecepolitikaya atfetmek dogru olmaz.”bknz: Bir Facianın Hikayesi
Ruhun şad, mekanın cennet olsun ulu sultan. Seni anlamak ve anlatmak dileğiyle..
Eğer II. Abdulhamit Han başa geçmeseydi Ulu Önder daha Öğrenciyken Osmanlı yıkılmıştı.Sebep sonuç ilişkisi ile düşünüldüğünde bile Türkiye’ye çok büyük faydası dokunmuştur.
ulen deve, Tunus’la Mısır da sana otur(t)maya geliyolarmış dikkat et, malum Abdülhamid Han birini Fransızlar’a birini İngilizler’e hüpletmiş.@suphi birader, sen her okuduğuna itimat etme, Mithat Paşa sürgüne tek parça gitti ama, padişah’ın huzuruna sadece kellesi döndü.
lan rumuzunu ziktiminin rastusu, elinin altında yorum silme aparatı var deyu gene ne bok yemeye sildin ahkamımı? daha öncede söledim, hoşuna gitmişki tekrar istiyosun, o yorum silme aparatı bütün hafif camiasıyla beraber girsin sana dingil.bu ahkamı silecek aparat kıbrıslı kardeşleriyle beraber sana ayrıca girsin:))
Ulu Hakan, 3-5 cümleyle anlatılacak bir insan ve hükümdar değildi. O engin ufuk insanının maneviyatı önünde saygıyla başımı eğiyorum.Tüm kardeşlerin güzel temennileriyle beraber, kendisini hakkıyla anlayabilmek, kendisine layık bir torun olmak en büyük isteğimdir Yaradandan.
Bu yazıyı ben yazdığım ve çok değerli gördüğüm için,ben kendim yorum yapamak istemedim fakat, yorumlarda seviyesiz düşüncesiz ve aşşalık yorumlara rastladım efendiler! bu padişahların bir günü,dakikası,saniyesi bile hizmetle geçmiştir hizmet!, kim diyor orayı burayı sattı götürdü diye bunu diyenler utansınlar belgeler konuşuyor bir filistin toprağına biçilen paha! dış borçlarımızın tamamını sildiriyordu ama büyük deha abdülhamid vermedi “bizim kanla alınmış toprağımızı parayla değer biçemeyiz” dedi belgeleri var. Ey hayasızca yorum yapan kişiler sizin belgeniz nerde nerde gerçek objektif tarih, yalan tarihlerle büyüdük hep,ve hala yalan tarih öğreniyoruz… Belkide bilinçli yorum yapıyorsunuzdur bilmeyen insanların burda aklını çelmek için, eğer böyle yapacaksanız başka yer bulun kendinize yapacağınız yer benim bu yazımın altı değil gidin misyonunuzu başka yerde tanıtın insanlara!!!!!!
yavlum mithat, münhasır kişilik, belge kim sen kim ulen? padişahların her günü her dakkası, verem olana kadar cariye düdüklemekle geçmiş, otur az kitap karıştır.
sen hangi zenci cariyenin urunusun bakim, padisah hazretleri tam dakkayi tutturamamis sen cikmissin ortaya duduklu rastus.
@Rastushttp://www.dostlukbirbaska.com/viewtopic.php?f=7&t=836&st=0&sk=t&sd=ahttp://www.osmanli.de/pdf_yazilar_2008/osmanliyi_%20yeniden_kesfetmek.pdfİlber Ortaylı ve diğer tarihçiler böyle söylüyorsa sen kim oluyorsun.Yazık sizin gibi kendi tarihine söven gençliğe.Senin gibilere herşey müstahak.
İt ürür, kervan yürür..
@rastusSen ve senin gibiler böylesine komik ve aptalca konuştukca burada ki içlerinde esas soğru bilgileri olan insanların beyinlerinde o doğru olan bilgiler daha da perçinlenip sabit hale geliyor bu sitedeki sen ve senin gibiler kendi kazdığınız kuyulara kendileriniz düşüyorsunuz haberiniz yokk
@rastus, konuya yaklaşımın iyi güzel ama tavrın çok saldırgan. Tarihe angaje olunmaz, yanılırsın. Abdülhamid’le ilgili bir yazım vardı, bir göz at: Tarihte Bugün: II.Abdülhamid’in Hal’i
@serdarsabrianlamadığım konuya yaklaşmasının nesi güzel allah aşkına kardeşim! bunlar bilerek burada propaganda yapıyorlar hiçbir şeyleri doğru,dürüst ve kabul edilebilir değil!
toz66anlatabileceğiniz sadece karşı tarafın anlayabileceği ile sınırlıdır.
@ebruburada öyle kişiler varki, bilerek fikriyatlarını insanlara enpoze etmeye uğraşıyorlarfakat bir şeyin farkında değiller, bunlar böyle konuştukça buradakji doğru düşünen insanlar daha da kenetleniyorlar daha da birlik oluyorlar bunlarda çatlıyooor tabiii….
o zaman doğru amaca hizmet ediyorlar demektir.;-))
@ebruyaniii 😀
ah osmanlı nerdesin..o sultanların ayağının tozu olamayacak insanlar…vatanına zerre kadar faydası dokunmamış insanlar sadece konuşup iftiralarıyla bu şanlı tarihi karalayıp yok etmeye çalışıyorlar…aslında yok etmeye çalıştıkları o sultanların asırlarca sahip çıktığı dinimiz…onlarda biliyorlar aslında o sultanların çoğu veli makamındaydı…o yüzden onlara kadın düşkünü muamelesi yaparak..eğitim yuvası olan haremlerin adını kullanarak çeşitli fantaziler ürettiler… çirkin iftiralarını eğitim sistemine bile sokmaya çalışıyorlarama yorulmayın…biz onları biliyoruz ve gelecek nesillerimizede sadece gerçeği öğretiyoruz..osmanlıyı her zaman saygıyla ve gururla anacağız
@eylülçook haklısın haklı davamızda beraberiz, bunlar bir gün gelecek bunları söylediklerine utanacaklar,pişman olacaklar. Aydınlık günler bizimdir… Neslini seven ecdadını kuruyup kollayan nesillerim bizimdir!
ecdadına küfür eden…iftiralarla şanlı tarihini inkar edip yerle bir etmeye çalışanlar asıl hainlerdir..bugün geçmişini satan yarın geleceğinide satar
@eylülHaklısın, yanlız burada ecdadına küfrediyomuş gibi gözükenler kendi tarihlerine küfretmiyolarki bizim ecdadımıza bizim tarihimize küfrediyolar, yani küfrettikleri kendi tarihleri veya ecdatlerı değil
valla bilmem…nüfus kayıtlarında vatandaş görünüyoruz da…içeriğini bilmiyorum
@eylüliçlerini bilmene gerek yok ki yazdıkları bunu açık belli ediyor kendini ele veriyor zaten bunu görmemek anlamamak elde değil
oda doğru
yani 🙂
az önce gördüm ..içinde güzel konular olan bir blogunuz var en kısa zamanda detaylı incelemek isterim
evet bir kominite bloğumuz var ben sizinkini daha önceden ziyaret etmiştim sizinkide çok hoş isterseniz özel mesajla bloğumdan veya bloglarımızdan bahsedebiliriz…:)
Galatalı simsarlar borçlarını tahsil edebilsinler diye tahta geçirilen V.Murat ruh sağlığı yerinde olmadığından ancak 3 ay tahtta kalabildi. Halk kendisinden önceki padişah ve amcası olan Abdülaziz’in intihar süsü verilen ölümünden kendisini sorumlu tutacak diye kafayı tırlatmıştı. Abdülhamid tahta geçtikten kısa bir süre sonra Çırağan sarayında yaşayan V.Murat’ı tekrar tahta çıkarmak isteyenlerin Çırağan’ı basma girişimleri başarısız olmuştu olmasına fakat Abdülhamid’i de bir korku sarmıştı. Ayrıca Ruslar 93 Harbi sonrası Yeşilköy’e kadar gelmiş İstanbul’a girmeleri artık an meselesi idi. Bu şartlar altında Abdülhamid İngilizler’le siyasi bir dostluk kurmaktan başka çıkar yol göremedi. İngilizler’in Süveyş kanalını dolayısı ile sömürgeleri Hindistan yolunu kontrol eden Kıbrıs’a olan iştahlarını Kıbrıs’ı onlara kiralamak suretiyle karşıladı. Karşılığında İngilizler Ruslar’ı tarihimizdeki ilk Sevr olan Ayastefanos Antlaşması’nın yerine Berlin Antlaşması’nı kabul etmeye mecbur bıraktılar. Abdülhamid Kıbrıs’ı verdi ama İstanbul’u kurtardı.İşte böyle çocuklar, ‘Abdülhamid tek karış toprak bile vermedi’ de doğru değil, ‘Abdülhamid Kıbrıs’ı İngilizlere hortumladı’ da doğru değil. Angaje olduğunuz fikirlere tarihten mesnet aramayın, ararsanız bulursunuz ama başkaları da bulur, geriye kalır elde sıfır.
ecdadım sen seni doğru bilenlerin doğru yeri olan kalbindesin zaten
“Sultân Abdülazîz merhûm gibi büyük masraflari ve dis borçlanmayi mûcib olan harpçi bir siyâset takibi yerine, gelisen sanayî hareketleri dolayisiyla batida temâyüz etmis bulunan iki devleti karsi karsiya getirmek ve onlarin menfaat çatismalarini tahrîk ederek ülkeyi -âdetâ- bir sirat köprüsü üzerinde yürütmek, O’nun siyâsetinin temel esasi olmustur. “
kıymetini bubün bile anlamayanlar var ve hep olacak…güzel çalışma olmuş,anlamak ve anlaşılması adına…tebrikler.
pek bilinmeyen yönlerini ortaya koyan güzel bir çalışma olmuş,paylaşım için teşekkürler.
ben tsize ilginizden dolayı teşekkür ederim
Abdülhamidin tek hatası çevresinde ki yobaz ajanlara fazlaca güvenmesi, türkler yerine başka milletlerden insanların sözüne fazlaca güvenmesi ve imtiyazlar tanımasıdır. Tüm dünya da milliyetçilik akımları gelişirken; türk milliyetçiliğine önem vermeliydi osmanlıcılığa değil, doğrudur çöküş devrinde en az toprak kaybı onun zamanındadır, çok zekidir ( gerçekten inanılmaz bir zekası ve pratik düşüncesi vardır ), gerçek saltanat kurumunu idare etmiş (saray entrikalarına bulaşmadan gerçek iktidarı oluşturmuş ve gücünü hissettirmiş) ancak dünyanın 2. büyük deniz gücünü tüm dünya sömürgecilik fırsatları peşinde koşarken haliçte çürütmüştür. Şu anki dünya düzeni ile o zamanın dünya düzenini, iktidar yönetimini karşılaştırmazsınız. O günün koşullarında yaptıkları doğru veya yanlış bugünün konjektöründen değil, o zamanın koşullarını irdeleyerek bakmalısınız. Örneğin o zamanın iki önemli ekonomi politikası vardır, birincisi ingilizlerin adam smith ci politikası ikincisi alman ekolüdür. İngiliz ekolü serbest ticarete inanır ve gümrükleri savunmaz, alman ekolü korumacı ekonomiyi savunur ve yüksek gümrük duvarları talep eder. Abdülhamid bir rum tarafından çevrilmiş olan milletlerin zenginliği kitabından etkilenmiş ve ingiliz ekolünü uygulatmıştır. Ayrıca dönemin dünya dili olan fransızca yerine daha sonra dünya dili haline gelecek olan ingilizce eserleri seçmesi öngörüşlülüğünün ifadesidir. Ancak yaşlandıkça öngörüleri azalmış ve yetersiz kalmıştır. İmparatorluğun her tarafına okullar, yollar, tabyalar kurdurmuştur. Ancak imparatorluğun kalbi olan anadolu bu seferberlikten istediği paydayı tam olarak alamamıştır. Eski imparatorluk topraklarını gezenler Osmanlı döneminden kalan eserlerin çoğunun Abdülhamid döneminde yapıldığını kavrayacaktır.Peki abdülhamid gerçekten bazılarının tanrılaştırdığı kadar mükemmel midir, ya da bazılarının yerin dibine soktuğu kadar kötü müdür? Benim görüşüm yönetiminin ilk yarısı çok başarılı iken ikinci yarısı artık (yaşlılıktan olabilir) çok başarısızdır. Bunun örneği; ilk yarıda tüm dünya müslümanlarına kendini halife olarak benimsetebilmesine hatta adına hutbeler okutabilmesi başarısına rağmen, ikinci yarısında bu etkisini kaybetmesidir. Bazıları kızıl sultan olarak anarlar, nedeni ermeni isyanlarını bastırması doğuda asuri ayaklanmalarına karşı hamidiye alaylarını kurmasıdır, kızıl sultan lafını avrupalılar takmıştır bence en büyük hakarettir. Keşke yönetiminin ilk yarısında ki çevresini ikinci yarıda da koruyabilseydi her şey çok farklı olabilirdi.Ben şu an 100 yıl öteden bakıyorum olaylara, ancak gerçek görüş o zamanki dünyaya bakılarak, , insanların hayatlarına bakılarak çıkarılabilir. Ya da en doğrusu o zamanda yaşanarak çözümlenebilir. 100 yıl geçmiş o zamanın çözümlemelerini yapmak hangi açıdan bakarsanız bakın, o tarihe o insanlara yazık etmekten başka bir şey olmayacaktır.
çok güzel izah etmişsiniz o zamanda yaşanılanları bu zamanda analiz etmek güç ama hakkını vermek için olayların bakış yelpazesini geniş tutmak her zaman faydalıdır.
agent;senin bu huyuna bayılıyorum…Üşenmeden, yeniden, her defasında, aynı istekle…Vatanını sevmek böyle bir şey işte!
Padişahlarımızı hayır ile anmalıyız.hepsinin ayrı özellikleri var bunları araştırmakta faydalıdır.
GERÇEK BİR HİKAYEDİR (Sunay AKIN dan alıntıdır)1900’lü yılların başında Avrupanın güçlü devletlerinden olan fransa odönemin diğer devletlerine haber göndererek yeni bir savaş makinasıbulduklarını ve bu makina ile gösteri yapılacağını diğer devletlerin budavete yetkili 2 askeri üye ile katılabileceklerini bildirirler.Gösteri günüortalık mahşer yeri gibi kalabalıktır.Osmanlıdan gösteriyi izlemeye gelensadrazam ………..paşa(ismini tam hatırlayamıyorum) ve yanında genç birsubay vardır.Gösteri başlar herkezin şaşkın bakışları altında hava yükselenbir makina havada sortiler yapmakta belirlenmiş hedeflere ateşetmektedir evet bu ilk savaş uçağıdır.Derken uçak yere iner,pilot kendisiile havalanacak bir gönüllü ister,tabi herkez korku içinde kimse cesaretedemez ve Osm.paşasının yanındaki genç subay bir Türk cesurluğuylahemen öne çıkar -ben gönüllüyüm der.pilot genç Türk subayını giydirir veuçağa götürür,tam bineceklerken Osm.paşası genç subayı kolundan tutar ve–sen in ,der.Subay nedenini sorunca– içimde kötü birhis var der.bununüzerine uçağa başkaı biner uçak havalanır ve yere çakılır.Evet ogün o Osm.paşası o genç subayın kolundan çekipte uçaktanindirmeseydi bugün ÇAĞDAŞ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSU MUSTAFAKEMAL ATATÜRK OLMAYACAKTI.Genç subay O idi.
daha önce rastlamamıştım bu anlatılan bilgiye,paylaşım için teşekkür ederim.
son örnekleri çok beğendim asıl yazı kadar güzel paylaşım olmuş teşekkür ederim.
güzel bir çalışma ve paylaşım olmuş,teşekkür ederim.
=)
EDVARENTE verdiğin bilgiyi önceden okumuştum ama yıllar unutmama neden olmuş, hatırlattığın için teşekkür ederim.
Toz66 güzel bir tarafından yakalamış ve aktarmışsınız, paylaşım için teşekkür ederim.
teşekkür ederim BEBECİK =)
@saatonıkıburada bahsedilen Sultan Vahdeddindir
padişahlarımızın hepsinin evliya gibi olduğu söylenir bende aynı kanaatteyim.hepsinin mekanı cennet olsun inşallah.
EDVARENTE bunu biliyordum ama hatırlatma için teşekkür ederim.
SARILEBLEBI rica ederim.CESMISIYAH evliya olduklarının söylendiğini bende defalarca duydum ama bu konuda kaynaklar olsa daha güzel olur diye düşünüyorum.
güzel paylaşımlar var.
bu hikaye benim çok hoşuma gider buda veli olduğunun ispatıdır….yavuz sultan selim sina çölünü geçerlerken atından inip yaya olarak yürümesi üzerine askerlerde inmişlerdir.buna daha fazla dayanamayan askerler aynı zamanda yavuz’a cesaret edip birşey söyleyememektedir de. fakat en sonunda yavuz’a çok yakın olan bir veziri bundan cesaret alarak “efendim askerlerimiz çok yoruldular artık atınıza binseniz olmaz mı?” der. fakat yavuz “görmüyormusun efendimiz(sav) önümüzde bize yol gösteriyor. o yürürken ben atıma nasıl binerim?” der.
tabi birde bu var…Fatih Sultan Mehmet HanFatih Sultan Mehmet Han 1453’te istanbul’u fetih ettikten sonra Ayasofya kilisesi camiye çevrilmisti. Fatih sultan mehmet han ilk Cuma namazi kilmak için ayasofyada cemaatin basina geçmisti. Herkes namaza durmak için sultan’dan tekbir bekliyordu. Fatih; ‚ALLAHU EKBER ! diyerek tekbir aldi.Ancak daha sonra tekrar tekrar tekbir aldigi gözlendi. Tam üç defa ALLAHU EKBER ! diyerek tekbiri yineledi. Bu duruma sasiran cemaat namazdan sonra koca sultan’in yanina geldi ve neden böyle birsey yaptigini sordular.O büyük hünkar ise, ilk tekbirde ve diger tekbirlerde Kabe’yi karsimda göremedim. Ancak üçüncü tekbirden sonra kabe’yi karsimda gördüm. Acaba fetihten sonra kibirlendim mi ki ALLAH (c.c) bana ilk tekbirde Kabe’yi görmeyi nasip etmedi. Ama ALLAH’a sükür kibirlenmedim. Yine eskisi gibi Kabe’yi karsimda gördüm. ALLAH’a binlerce sükürler olsun. Diyerek cevap verir.iste cihana hükmeden ecdadimiz, gücünü ALLAH ile olan irtibadan aliyor. Ve ilerliyorlardi. Zira en büyük güç sahibi ALLAH (c.c) idi. Gücünü O’ndan alani kimse duduramazdi.
paylaşım için teşekkürler Eylülbahar.
Eylulbahar güzel paylaşımların olmuş…
bence de.
çok doğru bende gördüm bir kaç eserini harikaydı…Hatta bir taç vardı. Batı usulü yazıyomuş üstünde..
madem beyin fırtınası var, bir ekleme yapmak istedim:@eylulbahar’ında dediği gibi Fatih Sultan Mehmed han’ın 3 kere tekbiri ve kıbleyi görüşü haktır, amenna.ancak geçenlerde bazı arkadaşlarlada şaşkına döndüğümüz bir durum söz konusu:http://www.qiblalocator.com/ sitesinde google maps ile bazı koordinatlar vasıtasıyla, kıble tayini yapabiliyoruz.ancak; yeni yapılan camiilerde problem olmadığı halde, eski camilerde belli bir açıda sapma var.ben ilk önce Fatih camiinde baktığımda, bu sapmayı gördüm. Hatta medineye gidin ve ordada 3-4 derece sapma olduğunu göreceksiniz.ama hiç bir yeni modern camide bu sapmaya rastlamıyoruz ne hikmetse.acaba zaman içinde eski yapılar’ın toprağımı kayıyorda bu durum çkıyor ne dersiniz?
ilginç bir durum paylaşım için teşekkür ederim.sapma olayında depremlerin etkisi olabilir diye düşünüyorum ama incelemek lazım.
beni de meraklandırdınız.
neden yön değişikliği olduğunu bulan var mı?
ben de nedenini merak ettim girdikçe bakıyorum hala bulan olmamış:(ALES sorusu gibi olmuş.
Bu sorunun cevabı tahminimce şöyle açıklanabilir, en doğrusunu Allah bilir tabiki… :malumunuz: kıble tayini, heryere göre günün belli saatindeki gölgenin yönüne göre yapılır.mesela muğlanın kıble tayini, öğlen vakti 12:00’degölgenin yönü nereyi gösteriyorsa, orası kıbledir. bir direğe bakarsınız, gölgenin düştüğü izdüşüm yönü kıbledir.eskiden bu kadar dakik ölçümler yoktu tabi. saat yoktu bu kadar dakik. bu nedenle 3-4 derecelik sapma normaldir. zaten kıble tayininde bu kadar dereceye cevaz var diye biliyorum.Fakat bazı camiler var, kıblenin çok fazla açığında kalıyor. mesela konyadaki Alaattin camiine baktım, kıble sağda kalıyor, cami ise solda. Aynı anda bu cami yanındaki yeni bir camiye bakıyorum, kıbleyi tam 12’den yakalıyor. yani sağlamasını yapmış oluyorum.fakat bu Alaattin camii birkaç kez elden geçirildi, toprak kaymasından dolayı yön değiştirmiş mutlaka.bu kıble işi diyanetin sorunu, mihrabın yönünü değiştirmeli, camiyi yerinden oynatmak azıcık zor olur çünkü 🙂
mantıklı…bana deprem olayıda mantıklı geldi doğrusu
bu arada yanlış anlaşılmasın: muğlanın kıblesi saat 12 derken, rastgele bir saat salladım. doğru saati takvimlere yada diyanete sormak lazım.
depremle ilgisi olabileceği makul geliyor.
:)~
diyanetin yönüde biraz değişti gibi.
ne gibi?
rica ederim TOZ66
nasıl yönleri kayar, olacak iş değil.madem böyle bir durum var o zaman haber verilip düzeltilmeli.
kime?
Kimdim?A’sâra sorarsan, beni söyler sana kimdi?Bir baska denizdim, kürenin rub’u benimdi!..Mermîler, alevler beni bir kal’a sanirdi,Efserlerin enkâzi uçar, dalgalanirdi…Cevvâl atimin kanli, kivilcimli izinde,Bir umk idi aksim ebediyyet denizinde.Çarpardi gögün kalbi hilâlin avucunda,Titrerdi yerin tâlii mermîmin ucunda…A’sâr elimin çizdigi mecrâdan akardi,Üç kit’ada magrûr atimin izleri vardi…Fevkinde uçarken o nesîbin, bu firâzin,En sanli hükümdâr-i hurûsânina arzinTek bir nazarim berk-i inâyetti, keremdi;Iklîli hediyyemdi, ekaalîmi hibemdi………..Dünyâ bilir iclâlimi, “ben böyle degildim!”Osman TopbasKaynak: Altinloluk dergisi, Kasim/Aralik 1997
1000 tekbir getirdim fakat Kabe’yi karşımda göremedim. Acaba ben de bir sorun mu var?
güzel çalışma.
Hayırlı Ramazan dilerim.dünyanın dört bir yanında açlıkla ve şiddetle karşı karşıya kalan insanları daha çok düşünüp, onlar için daha çok çabalayacağınız bir ay geçirmenizi dilerim. başkalarına maddi yardımı yapacak gücünüz yoksa eğer en azından kendi inancınıza göre onlar için dua edin…
Başı Rahmet Ortası Mağfiret Sonu Günahlardan Arınma Olarak Tanımlanan Şehri Ramazan Necatınıza Vesile Olsun İnşallah.
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kuran’ın indirildiği aydır. Sizden her kim bu ayda bulunursa oruç tutsun” Bakara, 2/185.Hayırlı ve Bereketli bir Ramazan geçirmenizi dilerim.
en güzeli sizlerin olsun inşallah güzel yürekli insanlar.
bu yazım en çok tutulan yazılarda tüm zamanlar katogorisinde 4. sırada galiba, bu onur ve mutluluk verici bir şey, sven herkese teşekkür ediyorum… Ayrıca google da biraz önce baktım bu yazıyı yazdıktan sonra epey sitede yazım yayınlanmış bazıları burayı kynak göstermiş bazıları göstermemiş ama olsun sesimi daha da çok duyurmuşum daha da güzel birşey…
2008’in en çok “tutulan” yazısı….
Mimarlıkta dereceler varmış, yeni öğrendim. Şu zamanda en profesyonel mimarlar 5. dereceden sayılıyormuş. Oysa Mimar Sinan 22. Derecede imiş. Ne muaazzam bir ahval. Camiler konusu için dedim, Sapma olan camilerin mimarını araştırıp bakmak incelemek gerekir diye düşünüyorum. Zira bu camilerde o zamanın şartlarında dahi akılalmaz eserler ve o eserlerin içinde insanları hayrete düşüren vaziyet, sanat(arsa sahibinin bağışlamamsı üzerine içinde o kızmı havuz olan Ulucami,Süleymaniye Camisinde mumdan çıkan islerden mürekkep yapma durumu, kubbedeki küpler sayesinde akustik sağlanması) var iken kıble durumu biraz garip geliyor bana 🙂
Hakkında şahane yazılar için;http://gizlenentarihimiz.blogspot.com/search/label/II.Abd%C3%BClhamidCennet mekan Ulu Hakan..”Abdülhamid’i anlamak, herşeyi anlamak olacaktır.”Üstad Necip Fazıl Kısakürek
şuan naşı bulunan türbesi ne yazıkki kapalı!!!!
yavaş yavaş, tarih resmi tarihin dışına çıkarak gerçeklerden bahsetmeye başladı… bu sevindirici bir durum!
hoş.. unutmamak lazım ki Abdülhamit herşeye rağmen taktir edilecek Allah Razı olsun denilecek bir padişahtı. o siyaseyini bugün halen yapabilen yoktur diyorum.yıkılmakta olan hasta (hatta komada) bir devleti 33 yıl idare etmiştir.hatta yanlış hatırlamıyorsam o dönemde ingilterede Peygamberimizi (SAV) küçük düşürücü bir piyese çektiği ültimatom hemen etkisini göstermişti. vay be… bu gün bunun ne anlama geldiğini ne kadar büyük birşey olduğunu azçok dış siyaset okuyanlar bilir
teşekkürlerelektronik sigaraelektronik sigara fiyatelektronik sigara ego-t