Kemal-i ceht ve ihtimamla şayan-ı gıbta olacak bir yazı yazmak içün semere-i mesaiye başladım. Günlerden cumartesi günü olması hasebiyle “imkanda, ma-kandan ebda-i yoktur” lafzına istinaden etrafıma bir nazar ettimde gözüme bir adet fesleğen ile bir mangal üstündeki bir ızgara takıldı. Mevki-i mebzuliyete sahip olduğum günler aklıma geldi de; maişa denen kimine göre menfa, kimine göre mesai-i beyhude bu hayat zat-ı şahanemize fevkalade mütehalit eşyalar verdi de, biz oturup iki kelam yazmadık; şimdi kalkmış ızgara ve fesleğenden kelam çıkarmaya çalışıyoruz, derken dimağımda bir cinnet-i şedide zuhur eyledi, hususu mühale talik ettirmek ne kadar vasat sayılsa da fasılaları ve teşbihleri parelemek bir o kadar zor göründü gözüme. Ezcümle; alel-umum yaptığım gibi ab-ı ateşten bir katre almak suretiyle
“Nerdeyim ben? Gözlerimi açtığımda gördüğüm çitlerdeki izlere bakınıyorum. Hava güneşli fakat gölgede olmanın serinliği mevcut. Gölge yapan çitler. Beyaza boyanmış, yer yer boyası sökülmüş çitler. Kafamı sağa çevirince bir ızgara var yerde, ızgaranın benim baktığım açıdan sol tarafında bir hortumdan su akıyor ızgaranın içinde yavaş yavaş; belli ki su yeni kapatılmış. Burnuma fesleğen kokusu geliyor. Sanki yere çakılmışım. En son 3 yıl 19 gündür görmediğim arkadaşımı görmek üzere evden çıkmıştım, onu hatırlıyorum. Kafamı kaldıramıyorum, her tarafım ağrıyor. Bir ayak sesi var. Kahverengi bot giymiş, mavi bir kot var üzerinde. Yüzünü seçemiyorum. Ses çıkarmaya çalışıyorum sanırım sesim çıkmıyor. Çok yaklaştı sadece botlarını görüyorum. Bir ses, silah sesi ve yerde uzanan cesedim.”
bir başlangıç yaptım yazıma. Cesedi yerde uzanmakta olan ve de hayat denen kerhaneden ayrılmış olan adamı nereye yollayacaktım. Yazı güzeran-ı sakinesine bırakılıb mebzul miktarda idrak ve bok ile süslenip -ecnebi tabiriyle arkadaşının hayatına feed back yapıp- şahsı annesinin rahmine yollayıp yazıyı bitirmeli miyim yoksa?
Suret-i ibtidaiyye ve asliyesiyle iktibasat etmek en iyisi; bazen muallakiyet ve muhallakiyet en güzel son. Mütenasib şekli de bu olsa gerek; hakayık-ı dünya…”Ne m’attends pas ce soir car la nuit sera noire et blanche.”Gerard de Nerval
yorumlar
senden çok şey öğreneceğim/öğrenmeliyim…
ilk paragrafın ardına;sadakallahulazim…
fesleğen candır…
fesleğen çok önemlidir. gidersen yıkılır bu kent, gidersen kim sular fesleğenleri diyen şairimiz boş yere söylememiştir.nerval’in sözünü biri çevirse de anlasak.
Fevkul her yerde fevkul, bir ömürsün sen..
Beni bekleme bu gece; çünki gece siyah ve beyaz olacak.
Zuhal Olcay’ ın Gecenin öteki yüzüne gittim…
şu altta 27 maddede köşe yazısı var. fevkulbeser beyfendiciğim size onu öneriyorum.bir yazı yaratmak bir hayat yaratmaktan daha zor değil nasılsa. o yüzden keyfine bak, offf çok bunalım gördüm seni. kısaca sevmedim bu hallerini.
Valla önerdiğiniz yazı beni bunalıma soktu desem (:
‘Garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı ‘harika bir yazı fevku.tebrikler.
Çok beğendim…İlk paragrafın ardından nefes alıyorum, dahadikkatsiz ve bir okadar hızlı geliyor fesleğenin ızgaranın birlikteliği. Finalde yaşanan son bulmamış üçüncü anlatıcının iiçinden gelen bir ölüm/boğulma sanki yazar/karakter değilmiş de biz imişiz izlenimi yaratıyor. Son olarak siyah beyaz bir gece… Arkadaşı görmenin zamanı diyalektiğine hiç girmeyeceğim çünkü yazar bu ayrıntılarda nefes alıyor.Saçmalıyorum, gerçekten tebrikler denebilecek başka birşey yok. Dün izlediğim “Nefes” isimli film ile bağlantı kuruyor zihnim ister istemez (bu şekil bir sinematografik yoğunluk/senaryo havası sezdim ancak filmin etkiside olabilir, yorumu yazara bırakıyorum).
Estağfurullah efendim, sinematographik anlatıya katılıyorum.
yazıyı bu haliyle bırakmanız bile kafi gelirdi @fevkulbeşer beyefendiciğim. çünkü bitiş son derece vurucu!dipnot: yalnız o bu değil de son fotoğrafa da bittim açıkçası!ayrıca fesleğen mevzuuna döneceğim!
sen kafana göre takıl, istediğini istediğin yere yolla. biz engel olmayalım!!!
(: Estağfurulah ne engeli, bilakis varlığınız bir mana teşkil etmiyor, müsterih olun.
“birgün bundan bir yazı çıkarırım” diyerek bir kenara atıp unuttuğum bilgileri aktarıyorum şimdi. hani “fesleğen mevzuuna geri gelecem” demiştim ya, o vesileyle…bilgi bilgidir. göz çıkarmaz. ne garip tesadüftür ki, bu fesleğenden bir yazı çıkarmayı geçirmiştim aklımdan… şimdi “bir yazı yaratmak” başlığının altına ekliyorum karaladıklarımı… ve ne tesadüftür ki, benim eklediklerimde de ölüm kokusu var.@fevkulbeşer beyin yazısındaki kahraman da mefta ama fesleğenler hala canlı… hani kokusu geliyordu kahramanın burnuna mis gibi!quote————–z. fesleğeni İtalyanlar başka, Mısırlılar bambaşka işler için kullanırlarmış.a. hangi amaçlar için kullanıyorlarmış?z. İtalyanlar aşk iksiri diye, Mısırlılar ölülerini mumyalarken…a. ölü afrodizyakla mumyalanır mı?z. ne bileyim(?)a. ne işe yarıyormuş acaba?z. fesleğenin mumyaya konması mı?a. evetz. belki güzel koktuğu içindir. (iğrencim)a. mantıklı aslında…z. Hintliler de yanlışlıkla fesleğene dokunurlarsa özür duası ederlermişa. aaa?z. evet————–unquote
Teşekkür ederim efendim, paylaşımınız için. Fesleğenle alakadar ayrıntılı bir yazı yazarsanız ne güzel olur.
PESTO SOSBir fincan zeytinyağı, iki yemek kaşığı çam fıstığı, yarım fincan rendelenmiş eski peynir ve bir bağ fesleğenin yaprağı, mikserde pure yapıldığında meşhur “pesto ” sos elde edilir.Makarna ve kızarmis patlıcanla servis yapılır..Fesleğen en güzel kabaktadır bu arada..Ölüye doyduk bugün, can boğazdan gelir, yiyin garii
Makarna yaparken felseğen mutlaka kullanırım fakat dediğiniz tarifi denememiştim; en yakın zemanda denemek lazım.
Cok yazilar okudum. Cok yazarlar tanidim. Ama ben Fevkulbeser gibi Osmanlicaya bu kadar hakim bir yazar tanimadim. E, öyle herkese Üstad denilmez sanirim. Ellerine yüregine saglik Üstad’im. Sen hep yaz ne olur…
Estağfurullah efendim, lütfen öyle demeyin görende bir şey sanacak (:
gerçekten botların kahverengi mi Zen usta..
evet lütfen, bu yazı yarım kalmasın.ayrıca fesleğenler bu yazıyı beklermiş meğer. acaba daha dünya kültürlerine ait fesleğeni ilintilendiren başka birşeyler bulur muyum? bakacağım efenim.
Normalde kıyafette sadece siyahı tercih ederim ve de beyaz.
sizin değilmiş zaten, burası fesleğen kokuyor pilli pati..
yazıda kahramanın 3 yıldır görmediği arkadaşının yürüdüğü yol dar bir patika mıydı acep?
Kop demişti sinek gelmesine de mani oluyormuş pencere önüne koyunca, eskiden besliyordum artık domates besliyorum.
(: nasıl olmasını istersiniz?
fesleğen arada bir okşanmak ister. okşanınca rayihasını yayar ekstradan ortalığa… yoksa küser bekler…
Faydaları:Öksürüğü keser. Hazımsızlığı giderir. Baş dönmesini durdurur. Zafiyeti giderir. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder.Fesleğen kokusu; sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratı kaçırır.
çitlerin bitiminde uzanan dar bir patika hayal ettiydim okurken. sağlı sollu yer yer gözü okşayan ve serinliğini özleten ağaçlar… ama genel olarak yeşil bir vadiye bakmalı arkadaşını beklerken… yüzünü okşayan hafif ılık meltem…
Anaaa ne de cok faideli imis yahu:)
Tüm hafif ahalisi bir film çeksek kesin çok güzel olur.
Kusturica’nın filmleri gibi olsun isterdim. herkes heryerde… böyle bir anda darma duman… sonra kahkahalar yükselirken, sahneler gözümün önüne geliyor.linkini vermiş olduğum filmin fragmanı sayfanın biraz aşağısında!
Ama ben Gadir Inanan olurum:)
Kustirica’nın hastasıyız zaten (: ben ışıkçınız olurum.
ba ba ba ba ba… @nicox hemen kaptı rol modelini!
ışıkçı sarhoş olursa biz ışığa koşarız..
Süper, zati rahat rahat içebilmek için ışıkçı olmak istedim.
:))
Fakat filmde “aşk” olursa ben yokum.
hah Kusturica tarzı olur işte… herkes bir yerlere koşar durur!
“yokum” diyor!
(:
Fevkul ters biraz onun ”yokum” demesi ”varım” anlamındadır…:)
aşk doğanın bir oyunudur efendim. istesek de istemesek de doğa kendi senaryosunu yazmıştır. bizlere oynatırkenki en büyük kozu da aşktır.
O zaman bana laf düşmez, doğaya karşı başımız kıldan ince (:gerçi cortazar diyor ya “yeşillik mi? şu tavukların çiy dolaştığı yer.”
arizona dream olur size hafif dream!
ışıkçının peşinden koşan bir ekip..harikasınız vallahi, çok orjinal bir film olacak..oraya buran koşan oyuncular ve şarhoşluğuyla filmi bir dalga dalga gölgeleyen, dalga dalga aydınlatan bir ışıkçı.:)burada yazıyı tutamadım gitti.
müziklerini dinlemek istiyorum…
“se pencher sur ses malheurs, concentrer notre attention sur nos plais physiques et morales, nous abaissent au niveau des taupes.”tercümesi;felaketlerimiz üzreinde durmak, dikkatmizi fizik ve manevi yaralarımıza teksif etmek bizi köstebeklerle aynı seviyeye indirir.Cemil Meriç 23.7.1955
Türkan Soray kim olacak:) Hadi ben Gadir oldum diyelim. E, benim dövecem gisiler nerde? Olmuyor Fevkulbeser kardesim. Benim vaktim kisitli. Sizi bekleyemem. Bak Cüneyt abim bekliyo
Ben basit bir ışıkçıyım (: yönetmene sormanız gerek türkan şoray’ın kim olacağını, onu bilmem de “aliye rona” sanki şimdiden belli (:
türkan şoray ben olayım:)
Ama Tarık Akan olsun jön lütfen. Ben kadir madir istemem (kaprisli aktris)
silah sesinin yankısı karşı kayalıklardan duyuldu!
Karşı kayalıkta tarlasını bellemekte olan çapulcu süleyman …
Ve karşı kayalıkta tarlasını bellemekte olan Çapulcu Süleyman …
neredesin yahu fevkul??? aa merak ettik ama
Work work work (:
p.pati iyi etti de, tekrar okuduk yazıyı…senin yazma zamanın gelmiş bana göre
(: Zalim haccac diyor ya “olgunlaşmış kelleler görüyorum” inceden yazayım o halde yazma zemanım geldiğine göre.
okunmuyor:(
lütfen yani:) bekliyoruz!!!!
ne bu kardeşim ya!sen yoksa imam-hatipli misin?nerde güzelim türkçemiz?!arapça, farsça karması bir lisanla kendinin çokbilen olduğunu mu göstermeye çalışıyorsun?sen kendini arabistan’da mı sandın?sandık sandık içinde çok şanımız var!haa, evet…ne bu makumatfuruşluk kardeşim!ben osmanlıca mosmanlıca falan anlamam!doğru düzgün yaz da anlasın herkes!iki üç arapça kelime yazınca kendini entel falan mı sanıyorsun?kime hitap etmek niyetindesin?bırak bu osmanlıca bozuntusu edebiyatparalamayı da anlayacağımız bir şeyler yaz!beter oldum yahu!az cebelleşmedik yukarıdakine benzeyen “yorum”larla…devran dönüyor.o kafadakiler yerinde uygun adım sayıyor.kısa keselim lafı bu sabah.fevkülbeşer kardeşim ellerine, fikrine sağlık!lezizdi. çok keyiflendim okurken.birkaç ufak yazım hatasına rast geldiysem de,bunlar için canını sıkacak değilim.muallakta bırakma, yaz da öğrenelim dersen:”eşya”, “şey”in çoğuludur.”eşyalar” yazılmaz mesela.”mühale” ve “mütehalit” de kezâ…doğrusu şudur:”muhâle tâlik etmek” derler.şu demektir: bir işi, bir şeyi ertelemek, ileriye atmak.mühim değil.hafif’teki ilkokul şiir denemelerinin haince saldırısından sonra bu yazı denemesi ilaçgibi geldi.eyvallah!
“malumatfuruşluk”
Düzeltmeleriniz için teşekkür ederim ufakufak insanı, elimden geldiğince türkçeyi düzgün kullanmaya çalışıyorum. Hatta 4 ay evvel bir kursa gittim türkçe hususunda pek faideli geldi, fakat alışılagelenlerden sıyrılmak çokta kolay olmuyor malumunuz.”Mütehalite” kelimesini çeşitli manasında kullandım Ahmet Mithat Efendi’den öğrendiğim kadarı ile…
Alel-umumun yaptığı gibi ab-ı ateşten bir katre aldım onu da kendi bünyeme kattım.tebrik ederim…
bu hitap şekli “ex-untouchable zen” insanınane kadar da çok benziyor…ilginç.Türkçe kursu aksatmayınız efendim.”çokta” değil, “çok da” yazılır da min gayr-i haddin.”mütahalite” kelimesini a. m. efendi’nin kullandığınaeminseniz bir şey diyemem amabu kelimeye “çeşitli” anlamı yüklediyseniz,doğrusu şudur: “mütehâlif”.ki, bu da “aykırı, birbirine münasip olmayan” anlamına gelir.sizin kast ettiğiniz kelime bence şudur:”mütehallî”.bu da; süslenmiş, bezenmiş, anlamına gelir arapçada “tehallî”den mülhem…bildiğim budur.kusurum olduysa affola!
Teşekkürler efendim, eve gidende tekrar kontrol edeyim, “-de,-da” eklerini de arada unutuyoruz; zıkkım alışkanlıklar insanın üzerine yapışıyor vesselam. Ne kusuru, insanın yanlışlarını öğrenmesi kadar hoş bir şey yok, bu sayede insan kendini düzeltme imkanı buluyor.Hürmetler.Not: Untouchablezen insanını yakinen tanırdım, kendisi şu an münzevi bir hayat yaşamakta doğa ile bütünleşmiş şekilde.
helâl olsun!epey “yakiyn”siniz zannımca :)reca ederim, yardımım olduysa bahtiyar olurum.
Siz yardım etmeye layık gördünüz ya yazıyı, emek harcadınız ya, teşekkür ederim. Hasbe’t tevazüyü da fazla uzatmamak gerek malum fazla tevazu kibirden imiş (:
Çapulcu Süleyman kendi halindeki hayat gailesine bir kelebek etkisi yaratacağını nereden bilirdi, bu silah sesinin?
atalar bi öyle bi böyle demiş…iyi adam lafının üstüne gelirmiş…iti an çomağı hazırla…kendi nâmıma söylersem: bende varsa eğer, o tevazu denen meret, “kibir”den kaynaklamaz,kâinatın aczini içimde her dem hissettiğimden…
Estağfurullah, ben kendi namıma söylemiş idim.
…ve o dakikalarda bir adamın dünyaya yatay baktığı yerde başının altından ılık ılık akan kırmızı sıvının kokusu sadece börtü böceğin dikkatini cezbetmekte idi…
pili pati’de memnun mesud seyre daldığı âlemiyazıya geçirmekle, tarihe not düşmekle meşguldü bir elinde m. tournier, bir elinde g. bataille…
ya evet çok pastoral yorumlar döküyorum değil mi? sizler bir yandan gramer ve tevazu üzerine sohbetler ederken…
“pilli pati de” olacaktı.kendi söküğümü dikmeye fırsatım olmuyor,öte berideki kaçıkları yamayacağız diye…estağfurullah efenim…biz kim, gramer kim…bizet’den la mer ne iyi gider di mi efenim?fransızcam yoktur da…la mere miydi aceba?yanlışsa düzeltin lutfen.muhabbetle…
“la mer” efendim…
teşekkürler…fransızca bilgimin nâkıs oluşundan mütevellithatırıma son modern ortaoyuncusu kültürlü hergelelerden ferhan bey geldi: dö la kem küm,dö kem küm…benimki de o hesap.malheureusement, je dois m’en aller.au revoir!
“şaibeli” 22 rumuzun bu yazıyı tutmuş olmasısi en en interneyşınıl’ın muhabirlerinin kameralarını buraya fokuslamalarına sebebiyet verdi.grupsal bir bütünlük içinde “hohi hohi” diye”hisli” “şiir”leri kaçırmamacasına tutan bu güruhuntübitak’ın bilim kurulu tarafından incelemeyealınacağı duyumları alınıyor pek güvenilmez menbalardan…konuyla ilgili yorumda bulunmak istemeyenmünzevi untaochable zen insanını naylon vicdan’ıve mefkud’u araya sokarak iki çift laf etmesi içinikna etmek çok zor oldusa da, kendisi kıpkırmızıturbundan bir ısırık aldıktan sonra, başını göğe kaldırarak şunları söyledi:ziktirin gidin lan başımdan!gidin kendinizinkini tutun!
rev: “şaibeli” 22 rumuzun bu yazıyı tutmuş olmasısi en en interneyşınıl’ın muhabirlerinin kameralarını buraya fokuslamalarına sebebiyet verdi.grupsal bir bütünlük içinde “hohi hohi” diye”hisli” “şiir”leri kaçırmamacasına tutan bu güruhuntübitak’ın bilim kurulu tarafından incelemeyealınacağı duyumları alınıyor pek güvenilmez menbalardan…konuyla ilgili yorumda bulunmak istemeyenmünzevi untouchable zen insanını naylon vicdan’ıve mefkud’u araya sokarak iki çift laf etmesi içinikna etmek çok zor olduysa da, kendisi kıpkırmızıturbundan bir ısırık aldıktan sonra, başını göğe kaldırarak şunları söyledi:ziktirin gidin lan başımdan!gidin kendinizinkini tutun!
efendim siz “j’ai décidé de retourner” diyenlerdensiniz. iyi de o özel insanlardansınız. yoksa yoksun kalırdık, bütün kanatlı kelimelerinize yansıyan o hallerinizden, fikir bünyenizden…’au revoir’ yerine ‘à bientôt’yu tercih ederim.
ille de ıshtar derim
ah tabii…tabii tabii…”a biento” bittabii :)comme je vous comprends!jön türklere döndük bu arada…efendim ben paris’teyken…ıshtar artmaz dişten tartar!bu da bana “bonsoir” olsun!
bu arada…şarkı için müteşekkirim.”çok mersi” demeden, sağ olasın pilli pati!
saygı bizden efenim. ben yine Çapulcu Süleyman konusuna bir döneyim bakayım…
🙂
🙂
sayın ufakufak özelden o kadar muhabbetimize karşın sözlerinizi hiç hoş bulmadım, yakıştıramadım, üzüldüm sizden ummazdım.
Sayın ufak ufak, yukarıdaki:’rev: “şaibeli” 22 rumuzun bu yazıyı tutmuş olmasısi en en interneyşınıl’ın muhabirlerinin kameralarını buraya fokuslamalarına sebebiyet verdi.grupsal bir bütünlük içinde “hohi hohi” diye”hisli” “şiir”leri kaçırmamacasına tutan bu güruhuntübitak’ın bilim kurulu tarafından incelemeyealınacağı duyumları alınıyor pek güvenilmez menbalardan…konuyla ilgili yorumda bulunmak istemeyenmünzevi untouchable zen insanını naylon vicdan’ıve mefkud’u araya sokarak iki çift laf etmesi içinikna etmek çok zor olduysa da, kendisi kıpkırmızıturbundan bir ısırık aldıktan sonra, başını göğe kaldırarak şunları söyledi:ziktirin gidin lan başımdan!gidin kendinizinkini tutun!’kelimelerinize anlam verebilmiş değilim. Sizi tanıdığım kadarıyla, bu uslüp size yakışmamış. Ben sizi tanıyamamış olabilir miyim acaba? Ne var ki, saygı duyduğum, değer verdiğim bir kimliktiniz. durup dururken, neden ağzınızı bozdunuz???Şaşkınlık içindeyim. Başkası dese bu cümleleri ahkam yazmam geçerdim ama bunları siz yazınca sormadan edemedim…Üzdünüz beni.
* “Puştluk yaptığımı düşündüm. Ufak zararsız puştluklar. hoşuma gitti, sessiz, hayatın renkleri işte.”* ” Meksıkın diye bir oyun var. Alkolle oynanıyor. Bu denli zevkli başka oyun yok arkadaşlar. Zar var ve bu zarda kaç geldiğiyle ilgili blöfe dayalı bir oyun. Ve ceza olarak da içki var. Blöfün yenilmezse fondip yapılıyor. Oyunun ana kuralı oyundan çıkış yok, ölene kadar alkol. Öldüm bittim, ben çıkıyorum numaralarını kimse yemiyor, ölürsen çıkarsın bu kadar. Tabii, oyun bu olunca o gece sarhoş oldum. Hem de, iyisinden. Ertesi gün akşam ayılabildim. O gece bu elemanla – benim bittiğim herifle- seviştik. Lakin, her şey güzel de ertesi gün şu en yakın arkadaşıma şöyle dedim. ‘iyi güzel de hatırlasaydık be Ozan.’ Komik, o kadar iste herifi, bit, sonra sarhoş ol, yat ama hatırlayama, iyi mi, iyi. İşte o herifin ilkiydim.”* “Ben libidosu yüksek bir kadınım. Kafamı karıştırıp zamanımı aldığı için günlük sekslerden vazgeçtim. Adam gibi adam zaten bulamıyoruz. Bu arada ev arkadaşlarım öyle yüksek sesle sevişiyorlar ki, durumum daha da zor oluyor.”* “Yılbaşı gecesi çok içtim. Arkadaşımla tam bardan ayrılmak üzereydik ki gittiğim solaryum salonunun sahibini gördüm. Sohbet ederiz ara sıra. ‘Ne hoş olmuşsun sen böyle ! Yanımdaki adam yanımda olmasaydı sevişebilirdik’ dedim. Hiçbir şey söyleyemedi. Güldü, şaşkınlıkla. ‘Bye ‘deyip ayrıldım. Ertesi gün ayıldığımda aklıma geldi ” Allah dedim; tamam aklından sevişmeyi geçirmişsin de söylemen mi lazımdı? Şimdi her solaryuma gittiğimde adam o günü düşünecek, benim söylediğimi ve fırsat arayacak” Ah, alkolü dozunda içmem lazım.”bu satırların anais nin olamaz. en başında “edebî”irtifa açısından…bu satırların “yazarı” umreye gidip gitmediğini tam olarak bilemediğim edep bekçisi bayan Astral!şimdi… kendisiyle postane marifetiyle de yazıştık.bana, daha doğrusu yazdıklarıma ilgi gösterir, sever, sayar bu fakiri…ne var ki, “üslup” olarak beni garipsemiş!!!zeki biridir yazıştığımız kadarıyla…eh, adı üstünde değil mi Astral’cim?”üslup”…nasıl oluyor da bu kadar “kısır” bir bakış açısınasahip olabiliyor insankadını (o maceralardan sonra…) anlamak güç!bak Astral ve Simonlive kardeş…açık yazacağım.o yorumumda “şaibeli” olarak ilan ettiğim komik rumuzlu çocuklar “tuttum”larını iptal etderek,akılları sıra beni açığa düşürdüklerini sanmışlar.umurumda değil. bu bir.ikincisi de şu: Fevkülbeşer rumuzunu kullanarakyazı yazan şahsın da, kıymet verdiğim veözelden de karşılıklı muhabbet beslediğim “untouchable zen” olduğunu düşünüyorum.ve de, turplarıyla oyalanırken tepesi attığı vakit nasıl bir ruh haliyle “üslupsal” küfürlerini okuduğumdan o tarza yakın “benzeri” bir küfür denemesi yaptım.bu kabil mevzuulardan bîhaber olunca, ufakufak’a teessüf meessüf etmeler…yapmayın allah aşkına!biraz uyanık zihinli olun!bu rumuz sahibi zihinsel açıdan bir sokak serserisi gibi de yazar, derviş edasıyla nasihat de çeker haddi olmasa da, meraklı bir çocuk gibi sümüğünü çeke çeke eteğinizin etrafında da fır döner…üslup denen bir şey var Astral!bari sen yapma!
ufakufak özürünüz kabahatinizden büyük ve akım derken lokum deme üslubunuz ile yaptığınız tek şey saygısızlık ve kirlenmedir.
herkes işine baksın!arkadan ötmedim.doğru bildiğimi dosdoğru yazdım.senin “akın” ne ki?!konunun seninle ne ilgisi var ayrıca?sen kimsin?saygısızlık, sizin gibi konuyla ilgisi olmayanbir rumuzun geçmisi bilmeden “bokum” demesidir.1- Astral kendi yazdıklarında nelerden ve hangi üslupla bahsetmiştir.hidayete erdiyse, o başka!2- “Untouchable zen” olduğuna kanaat getirdiğim Fevkulbeşer’in güzel yazısına bir göz kırpma mahiyetinde, kıymetli “untouchable zen” insanıkafası bozukken nasıl küfür ederse, o “üslupta”bir küfür ekledim.bu tümceleri anlayabilme kapasiteniz varsa,asıl terbiyesizliği ve sivriliği senin yaptığınıyazmaktan alamayacağım kendimi…bundan sonra böyle: işine bak sen!
herkes işine baksın!arkadan ötmedim.doğru bildiğimi dosdoğru yazdım.senin “akın” ne ki?!konunun seninle ne ilgisi var ayrıca?sen kimsin?saygısızlık, senin gibi konuyla ilgisi olmayanbir rumuzun geçmisi bilmeden “bokum” demesidir.1- Astral kendi yazdıklarında nelerden ve hangi üslupla bahsetmiştir???hidayete erdiyse, o başka!2- “Untouchable zen” olduğuna kanaat getirdiğim Fevkulbeşer’in güzel yazısına bir göz kırpma mahiyetinde, kıymetli “Untouchable zen” insanıkafası bozukken nasıl küfür ederse, o “üslupta”bir küfür ekledim. hayali ve benzetmeye çalışarak…bu tümceleri anlayabilme kapasiten varsa,asıl terbiyesizliği ve sivriliği senin yaptığınıyazmaktan alamayacağım kendimi…bundan sonra böyle: işine bak sen!not: biraz aile terbiyesi aldık da, tanımadığım rumuzlarla yazışırken bile “siz” diye yazma huyumutam anlamıyla atamamışım.ancak, konunun muhatabı olmayan bir edepsize”sen”den başka bir şey denmez şu aşamada.tekil şahsı düzelttim, hepsi bu.
daalmışlar yalnız! @ufakufak push abicim push
11 temmuz 2008 tarihli bu “bebecik” topu topu 7 yorum yazıp, ha babam yazı tutmakla hayat bulmuş.235 yazı tutmak epey maheret istiyor tabii!bir yazı yaz da irşad olsun millet!senin bundan sonra vermeye yelteneceğin olası cevap ya da cevapları gözümle okumayacağımıhatırlatayaım da…
ufakufak Sizi hayırlı bir kelam ederken göremeyecek miyiz yazıya yazdım arkadaşa binaen diyorsunuz ama rumuzlara küfür ediyorsunuz. Sizin üslubunuzu beğenmedim diyeni de üzerine ekleyip hakarete devam ediyorsunuz..Kendinizi ne sanıyorsunuz, bu başlık altında sizin böyle pervazsızca konuşmanıza da müsaade eden yazı sahibini de kınıyorum.Kem söz sahibine aitse eğer o küfürler ait olduğu yeri bilir.Bu kadar kibir ve kendini beğenmiş olabilmek ayrı bir meziyet sanırım.
kibir mi? kendini beğenmişlik mi…Allah’ ım, lütfen sadece biraz okuduklarını anlama kaabiliyeti bazı kullarına, lütfen!
kimilerinde hiç olmayan bir şeydir.
SEVDALIMHAYAT boşa yazma buraya adam işine bak diyor kendi işi olarak kim neyi ne kadar tutmuş onunla ilgileniyor biz işine engel olmayalım.
SEVDALIMHAYAT kendi çalıp, kendi söyleyenler vardı ne denirdi onlara?
astral; attığın mesaj yanlış oldu sanırım.. neden bahsediyorsun..
Sayın Astral,bu küfür ve kendini bilmezliğe karşın çok nazik bir üslup ile durumu dile getirmişsiniz ama anlama kapasitesini hiç hesaba katmamışsınız.
ne oldu allah aşkına hala bir tutma mevzudur gidiyor. kimin neyi tuttuğu kimseyi ilgilendirmez.
Yorumumu yaptım sevgili arkadaşlar, söz grubun…
kimilerinin işi bu kendi işine bakmaz kim neyi tutmuş ona takılır yaptığı yorumlar da ortada.söven sadece kendine söver.UFAKUFAK burayı yeterince kirletmiş, onun çöplüğü haline gelmiş.
Hiclik aleminden varlik alemineArkadaslar, bildiginiz gibi coktandir Hafif’e ne yazi, ne de siir yaziyorum. Hatta buraya girmeyi bile canim istemiyor dersem yalan olmaz sanirim. Önceleri sigaraya nasil müptela isem buraya da öyle müptela idim. Canim istemiyor, cünkü kavgalardan biktim. Canim istemiyor, cünkü insanlarin birbirlerini hic yoktan kirmalarindan, ezmelerinden biktim. Canim istemiyor, cünkü küfürlerden hakaretlerden biktim. Canim istemiyor, cünkü eskilerin yenileri, yenilerin eskileri insafsizca elestirmelerinden biktim… Neyse bu biktimlari cogalta biliriz. Ama simdilik yeter deyip birakiyorum…Yeni rumuzlara önce ben de cok kiziyordum. Cok nicliler bilmem ne diye. Sonradan gördüm ki, ben yanilmisim. Takip ettim hic birinin yazisi digerini tutmuyor. Onlara kizmakta haksiz oldugumu anladim. Simdiye kadar söyledigim sözlerden dolayi hepsinden ayri ayri özür diliyorum…Hangimiz mükemmeliz ki, ne hakkimiz var baskalarini hakir görmeye, onlari yerden yere vurmaya…Ben eskiyim sen yenisin, ben falancayim sen filancasin, ben suyum sen busun gibi sacma sapan seylerle neden birbirimizi kiralim? Kimse buranin ne sahibi ne de muhtari. Öyleyse nedir anlasamadigimiz? Ölür müyüz yazilan bir yaziya güzel olmus dersek? Bir tarafimiz mi eksilir yorumlarda kardesce birbirimizi uyarsak? Asker de miyiz ki, biz eskiyiz onlar yeni gibi muhabbetlere giriyoruz…Kim ne yazarsa yazar bize ne kardesim? Moderasyon o yaziyi engellemeyip yayina almissa bundan bize ne? Hosumuza gidiyorsa yorum yazar tutariz. Yok gitmiyorsa ne hakkimiz var yazari yaziyi yerden yere vurmaya…Bu yazi da bazilarinizin hosuna gitmeyecek, ve beni elestireceksiniz biliyorum. Ama yine de yaziyorum. Icimdeki olani hic bir zaman saklamadim cünkü. Neyi düsünüyorsam simdiye kadar da cekinmeden yazdim zaten. Ha, ben mükemmel biri miyim? Asla, belki iciniz de en adii, en serefsiz biri varsa o da benim. Ben bir hicim. Yazdigim bu yazi da hiclikten ibarettir zaten…
yukardaki yorumlar süper olmuş.
“hiç” olmaya doğru attığınız bu adım için şahsınızıtebrik ederim!
Fevkul Bey in kalemi kuvvetlidir, küfür etmeyi hiç sevmez….:)
başbakanlarından aldıkları ilham heralde. “ananı da al git” hafif.org inananlarında “ananızınki” oldu.