Üzüm suyunun eşsiz kıvamı şarap ve dimağımızdaki şarap kültürünün merkezinde duran şarap çanağımızdan üç damla damak şaklatıran cinsiden;Nebbiola Nebbia, italyanca’da sis demektir. Langhe Vadisinden geçen Tanaro Nehri’ııin suladığı topraklar, gece gündüz ısı farkı yüzünden Eylül’de yoğun sis alır. Nebbiola üzümleri Ekim’de tam olgunluğa ulaşır ve hasat sırasında koyu mor renk alır. Nebbiola, adını, sisli görünümüyle kazanmıştır, Langhe Vadisi’ne ekilen bu üzüm. vadinin tepesini sever çünkü diğer alanlardaki taban suyu fazladır. 2 şanslı köy, ürettiği şaraba Barolo, 4 köy ise Barbaresco adını koyar. Diğer bölgelerin şarabına Langhe Nebbiola denir. Kalitesi mi? Yüksek tanenleri ve gövdesiyle Barolo’dan aşağı kalmaz Kuru meyve kokuları açısından daha zengin olduğu bile söylenebilirLanghe’nin yakışıklı Cortese üzümleri, açık saman sarısı rengiyle genç kızların gönlünü çalar, acıbadem ve beyaz kır çiçeği kokularıyla baş döndürür. Gavi Köyü, bu şarabıyla ünlüdür.% 100 Cortese‘den yapılan, bu dengeli şarap; peynir, şarküteri ve özellikle mis gibi bir lüferle çok iyi gider.Jacob’S CreekGüneş batmayan imparatorluğun emelleri için çalışan Albay William Light, 1836 yılında, Adelaide şehrini kuşatır ve kuzeybatıdaki Barossa Vadisi’ai alır, Burada Cowieaurita Irmağı (snrı-kahverengi akan su) ve kuzey Para Irmağı arasında bir arazi vardır. Johon ve William Jacob. Moorooroo adlı (Aborjin dilinde iki nehir arası demek) demir zengini bu arazinin şarap imalatına uygun olduğunu keşfeder ve nehre Jacob’s Creek adını verir. Ardından Johan Gramp adlı bir Alman mülteci, buradaki ilk bağları diker ve 1850 yılında ilk şarabı üretir, Jacob’s Creek’ler özellikle 1970’lerden sonra dünya çapında pek çok başarı kazanır.Dünyanın en çok ödül alan şarap firması,Avustralya’nın ticaret elçisi olarak tanımlanır.Araştırmacı iki İngiliz kaşifin keşfi ve bir Almanın disiplinli üretimi sayesinde, zarif ama bol baharatlı Shiraz ile karamel ve vanilya aromalı Chardonnay. bugün de pek çok şarap sever tarfından keyifle içiliyor.
CaliteraBir ülke düşünün.Kuzeyinden güneyine 4500km.Atacama Çölü ve Antartkanın buzulları kuzey ve güney sınırlarını çizmiş.Doğusunda 4000 m yüksekliğinde And dağları var. Neyseki pasifikten gelen humboldt akıntısı serin ve taze rüzgarı varBöyle bir coğrafya, gece gündüz farkını artıran serin esintiler ve ortalama 300 günü güneşli geçen yumuşacık bir iklim; her bir üzüm tanesi için bulunmaz bir hediye. Amerikalı efsanevi şarap imalatçısı Robert Mondavi, bu coğrafyada Eduardo Chadvvick ile tanışınca kaliteli toprak anlamına gelen cali-terra ortaya çıktı. Şimdi bu büyük kalitenin günden güne daha da geliştiğini görüyoruz. Bol meyveli Chardonnay Reserva ile kadife eldiven içindeki, tam gövdeli Carmenere Reserva; bu iki ustanın mükemmel yanlarını almış şaraplar olarak karşımıza çıkıyor.üç damla şarap çanağımızda hafif üstadların şerefine
yorumlar
süper!
hiç alakası yok ama çok garip bi deyiş vardır. babanın şarap çanağına diye. aklıma geldi.
allah allah 🙂 tamda dün bu saatlerde bende şarap üretimi hakkında bir yazı göndermiştim hafife 🙂 bu yazıyı daha yeni görüyorum…Tüh yazık oldu yazıma ama buda gayet güzel beğendim açıkçası…
şarabın yanındaki peynir süper görünüyo
Kelebek, peynir deyice orada dur şimdi..Rokfor sever misin..Kimse pek sevmez bu peynir cinsini..
Bayılırımmm pbk, peynir hayatımdaki en önemli yiyecektir.
Benim de..Buruk tadlar harikadır..Şarapla birleştiğinde süper olur..
Kesinlikle katılıyorum…
Pibek sana bir öneri gerçi senin daha yaratıcı fikirlerin vardır. Ama ben bir düğüne gitmiştim, gelin ve damadın resimlerinin basılı olduğu 0.5 lt lik şişelerde konuklara şarap hediye ettiler. Çok anlamlı ve hoş bulmuştum.. Gelin olacaksın ya o bakımdan dedim..
Off süper bir fikir aklıma gelmemişti hiç..Çok teşekkür ederim..Firmadan izin alınmalı sanırım, öncelikle..
sanırım bu tasarımı zaten firmanın kendisi yapmakta pbk, katıldığım bir ege düğününde de konuklara şık şişelerde, üzeri günün anlamına uygun süslenmiş 250 ml lik zeytin yağı hediye etmişlerdi.Hala saklarım…
Kelebek, geçen gün, bir şey söyledin öldüm gülmekten, o turistik şaraplardan öğrencilik yıllarımda ben de almıştım da, hatrı sayılır bir kişiye hediye etmiştim, adamcağız, konuklarına ikram etmiş, konuklar dışarı fışkırtmışlar, rezil olmuş..Sirkeli su gibi birşeymiş, hala hatırlatır..
evet ya, tattıklarım nefisti ama şişeden dökülen aynı dediğin gibi, sirkeli su. E bunu istanbula dönünce farkettik haliyle, firmayı aradık karşımızda derdimizi anlatacağımız yetkili yok, baktık olanlarla da aynı lisanı ayrı tellerden konuşuyoruz, çaresiz allaha havale ettik :)Bunlar yerli turiste bunu yapıyosa yabancı turistlere günah valla, o yüzden adımız çıkmış dokuza inmez sekize…
yaw bende pek sevmem şarabı. dediğin mis gibi lüferin yanındada rakıyı tercih ederim ama öyle bir anlatmışsınki 🙂 canım şarap çekti. Neyse ben bakkala gidiyorum. hadi iyi akşamlar 🙂