bildirgec.org

ispanya hakkında tüm yazılar

Çok gezen mi çok okuyan mı bilir?

Nhanay | 15 November 2010 10:20

Daha çok okuyan mı yoksa gezen mi bilir derler ya işte ben çok okuyan bilir diyenlerdenim.

Geçen ay liseden bir arkadaşımla görüştüğümde bana İspanya’da ki gezisini ballandıra ballandıra anlatmaya başladı. Konu Alhambra sarayına gelince gülümsedim. Çünkü severek okuduğum Philippa Gregory’nin ”Mahkum Prenses” kitabında geçen bu kaleyi merak edip internetten de araştırmış bütün fotoğraflarına bakmıştım, bildiğim kadarını bende ona anlatmak istedim. Benim anlattıklarım kalenin müslümanlara ait olduğu fakat Kral Ferdinand tarafından işgal edilince İspanya’ya geçmesi, bu işgalle müslüman bilim adamlarını, doktorları sınırdışı etmeleriyle ülkede salgınların kol gezmesi, kalede bulunan hamamlarla temiz kalmayı öğrendikleriydi. Oysa o bunlarla ilgilenmedi. İşte bence çok gezen değil çok okuyan bilir. Yada gezerken nerde gezdiğini bilen.

dünya kupası’nda oynayamayan futbolcular

SakarPilot | 22 September 2010 17:16

fifa dünya kupası; futbolun oscar töreni veya wimbledon turnuvası gibidir. her ülkenin ve futbolcunun katılmak istediği dünyanın en büyük organizasyonlarındandır.
11 temmuz 2010 tarihinde, ispanya‘nın hollanda‘yı uzatma dakikalarında bulduğu golle 1-0 yenmesiyle 19. fifa dünya kupası sahibini buldu. şimdi gözler 4 yıl sonrasına, 2014’de brezilya‘da düzenlenecek 20. dünya kupasına çevrildi.
başarılı bir oyuncu veya yönetmen olup da hiçbir zaman oscar ödülü alamayan sanatçılar olduğu gibi (örneğin charlie chaplin, john travolta, tom cruise), başarılı bir futbolcu olmasına rağmen hiçbir dünya kupasında oynamayan futbolcular var. örnek mi? sondan başa doğru gidiyoruz.
10- Jari Litmanen
20 şubat 1971’de lahti/finlandiya‘da doğdu

finlandiya’nın dünya futboluna kazandırdığı en önemli yeteneklerden biridir. finlandiya futbol federasyonu tarafından son yarım yüzyıldaki en önemli finlandiyalı futbolcu seçildi. en ünlü 100 finlandiyalı listesinde ise 42. sırada yer alıyor. en iyi 100 liverpool futbolcusu listesine de seçilmiştir. finlandiya milli futbol takımının en çok milli olan (135) ve en çok gol atan (31) futbolcusudur.
kariyerine 1987 yılında reipas lahti klubünde başladı.1990 yılına kadar bu klüpte kaldı. 1991’de hjk helsinki, 1992’de mypa, 1992-1999 yılları arasında ajax, 1999-2001 yılları arasında barcelona, 2001-2002 yılları arasında liverpool, 2002-2004 yıllarında ajax, 2004’de fc lahti, 2005’de hansa rostock, 2005-2007 yılları arasında malmö,2008’de fulham takımlarında oynadıktan sonra yine 2008’de fc lahti takımına transfer oldu.
kaderin bir oyunu olarak finlandiya‘nın bugüne kadar fifa dünya kupasına katılamaması nedeni ile bu ünlü futbolcu hiçbir dünya kupasında forma giyemedi.

Picasso’nun Savaşa Karşı Savaşı: Guernica

24black mamba24 | 16 August 2010 13:37

Pablo Picasso
Pablo Picasso

İç savaşın İspanya’yı kasıp kavurduğu günlerde, sanayide gelişmiş ülkeler, sanat gösterileri yapmak ve sanayi, tarım gibi çeşitli alanlarda ürettikleri ürünleri pazarlamak amacıyla, büyük bir dünya fuarı düzenleme hazırlığı içindeydiler.

1937 yılında düzenlenecek olan bu uluslararası serginin yedincisi Paris’te düzenlenecekti. İspanya Halk Cephesi Hükümeti sorumluları da, o sıralarda Fransa’da ve Paris’te yaşayan pek çok ünlü İspanyol sanatçıdan sergiye katılmalarını istediler. Picasso da bu sanatçılar arasındaydı. Ondan, İspanya Pavyonu için bir duvar resmi yapması isteniyordu. Picasso bu isteği kabul etmiş ve hazırlıklara başlamıştı. Konuyu henüz netleştirmemişti, ta ki tarihe kara bir leke olarak geçen 26 Nisan 1937 gününe dek. Almanya‘da Hitler yönetiminin başa geçmesi, birçok ülkede olduğu gibi, İspanya’nın da kaderini etkilemişti. 1933 yılında İspanya’da kurulan sağ koalisyon hükümetine Faşist İtalya ve Nazi Almanyası büyük destek veriyordu. Bu yönetime karşı, halk ayaklanmalar başlatmıştı.

Francisco Franco
Francisco Franco

Ayaklanmaların ve grevlerin doruk noktasına vardığı 4 Ekim 1934’te, General Franco’nun emriyle askerler halkın üzerine saldırdı. Beş bin işçi öldü, kırk bin kişi tutuklandı ve bu yöntemlerle direniş bastırılmaya çalışıldı. İspanya’nın demokratik güçleri “Barış, Özgürlük ve Yaşam Koşullarının Düzeltilmesi” istemiyle toplanarak Halk Cephesi’ni kurdular. Sol partilerin oluşturduğu Halk Cephesi, 1936 seçimlerini kazandı. Buna karşın sağcı partiler Milliyetçi cephede birleşti. Milliyetçi Cephe’nin kışkırttığı subaylar darbe hazırlığına girişti. Sonuçta binlerce insanın yaşamını yitireceği iç savaş başladı.

Nazi Almanyası, İspanya’da savaşmak ve eğitim yapmak amacıyla General Hugo Sperrle komutasında, 25.000 dolaylarında asker, subay ve özellikle pilot gönderdi. Ayrıca en az 546 milyon altın mark ile çok sayıda ağır bombardıman ve keşif-taktik uçakları yolladı. Bu parasal yardımın, 381 milyonu bu ordunun, çekirdek bölümünü oluşturan “Legion Condor” adlı yeni tip bir hava gücünün örgütlenmesine ayrıldı. Yeni silahlar Bask Bölgesi’nin en eski ve kutsal kenti Guernica‘da denenecekti.

VALENTİNO ROSSI ETKİSİ !!!

firatocal | 26 July 2010 17:21

Olamaz böyle bir şey dedim kıs kıs gülerek az önce… ( 25 Temmuz 2010 gece yarısı 23:55 ) ’’ Valentino Rossi Etkisi ‘’ demek böyle bir şey… Adını ‘’ Mükemmel bir Skandal ‘’ olarak koyabilirim sadece… Başka hiçbir ifade o etkiyi açıklamaya yetmez…

Hemen sadede geleyim… Nedir dediğim yada ne değildir… Bilindiği gibi bir süre önce benim kahramanlarımdan , yaşayan efsanem , ”Doktor” lakaplı 46 numaralı formayı giyen , ünlü motor sporları yarışçısı ve hız üstadı Valentino Rossi , ayağını kırarak pistlerden uzak kaldı…

İki yarış önce ise , beklenenden daha hızlı iyileşerek , hiç ağlanıp sızlamadan , kıskançlıktan parmak ısırtacak bir profesyonellik içinde yarışlara geri dönmeyi başardı… Geçen yarış son tur ve son dönemeçte podyumu kaçırmış , ödül törenine çıkamamıştı… Yine de bu şahlanış biz Rossi fanlarını ihya etmeye yetmiş , o dördüncülüğü zafer sarhoşluğu içinde kutlamıştık…

Bugünkü Amerika Birleşik Devletleri ‘ nde yapılacak yarışı merakla beklemeye başlamış , Rossimizin performansına odaklanmıştık… Yarış boyunca olup biten kazalar , kahramanımız için yarışı , Allah korusun dağlara taşlara , şeytan gözüne kurşun duaları eşliğinde izlememize sebep oldu… Çok şükür dualarımızın kabul edilmesinden midir , bilinmez , Rossimiz geçen yarış alamadığı 3.cü lüğü ve podyuma çıkma başarısını elde etmeyi başardı… Bütün Amerikalı seyirciler yarışan iki sürücüleri olmasına rağmen , çılgınlar gibi Rossinin 3.cülüğünü şampiyonluk tadında kutladılar…

Buraya kadar her şey normal öyle değil mi… Bir efsaneden beklenecek her şey mevcut… Zaten bu yazının konusu olan skandal , bütün bu saydıklarımdan sonra sahnelendi ve o etkiyi ballandıra ballandıra anlatmam kaçınılmaz oldu…

Ödül töreni her zamanki standart prosedüründe ilerliyordu… Valentino Rossi büyük tezahüratlar altında , bir şampiyon gibi podyuma çıkıyor , sakatlığını mucizevi denecek kadar erken bir sürede atlatmanın gururu ile ödülünü alıyor , ikincilik ödülünün verilmesinin ardından , sıra bin bir güçlükle birinciliği elde eden İspanyol Jorge Lorenzo ‘ ya geliyordu… Ödül , kupa el sıkışmalar derken , sıra gelip gelen yarışçının ülke milli marşının çalınması anına geldi çattı…

Tören İspanya Milli Marşıyla bitecek sandıysanız fena yanıldınız… Podyumda şampiyondan daha afili bir şampiyonun yer alması gözleri kamaştırmış , ambiyansın etkisindeki marş kontrolörlünün kafasını karıştırmış olmalı , zavallım çalmasın mı sevgili Rossimizin İtalya Milli Marşı ‘ nı…

Gönüllerin şampiyonu adamım şaşkınlık ve tebessüm içinde , Lorenzo ‘ nun yüzüne anlamlı anlamlı bakakaldı… Jorge ise ellerini iki yana açarak , daha ne yapmam gerek marşımı çaldırmak için Allah aşkına dercesine suratını ekşitti…

SAN FERMİN FESTİVALİ VE ŞAMPİYON MATADORLAR

firatocal | 14 July 2010 13:15

Muhteşem futbollarıyla Barcelona takımı
Muhteşem futbollarıyla Barcelona takımı

Yıllardır Avrupa ligleri içinde futbolundan en çok lezzet aldığım takım Barcelona ‘ dır.. O göze hoş gelen , makine mükemmeliğinde ve bir sanat icrasını andıran paslaşmaları , ulaşmak istedikleri tek şeyin güzel futbol olduğunu ortaya koyuyor… Aslında oyunlarındaki bu coşku , ruhlarındaki bu tutku kültürlerinin de ateşli bir yansıması …

Pamplona şehrinden alışıldık bir San Fermin Festivali görüntüsü
Pamplona şehrinden alışıldık bir San Fermin Festivali görüntüsü

Bu yansıma gösteriyor ki , İspanyollar festivalleriyle her fırsatta yaşamdan nasıl tat alınacağını tüm dünyaya ispat ediyorlar… Şu sıralarda ( bu yazıyı 13 temmuz 2010 itibariyle yazarken festival 2. gününü yaşıyordu.. ) keşke orada bulunsaydım da eğlencenin bir parçası olabilseydim dedirten San Fermin Festivali tüm hızıyla devam ediyor… Bir de buna Dünya Şampiyonluğu ‘ nun kutlamalarını da ekleyin… Deymeyin İspanyolların keyfine…

Festivalin en can alıcı anlarından biri olan boğa koşusu
Festivalin en can alıcı anlarından biri olan boğa koşusu

Festivalin en tehlikeli ama bir o kadar da en eğlenceli ve en kaçırılmaması gereken boğalarla birlikte çılgınca koşma sekansı , şu sıralar yaşandı yaşanıyor eli kulağında… Festivali İspanyol televizyonlarında an be an izleyerek bu güzelliğin bir parçası olmaya çalışıyorum… Bir gün mutlaka canlı canlı içinde olacağım , biliyorum… Ama şimdilik tüm iştahımla kendimi adarcasına ekran başından tadını çıkarmaya çalışıyorum…

2010 GÜNEY AFRİKA dÜNYA KUPASI ‘ NIN UNUTULMAZLARI…

firatocal | 12 July 2010 17:25

Güney Afrika ‘ da düzenlenen 2010 Dünya Kupası ‘ nı geride bıraktık.. Rüzgar gibi geçen bir aydan sonra tadı damağımızde kalmış maçlarla şimdiden dört yıl sonraya Brezilya ‘ da yerlerimizi ayırttık… Bu dünya kupasına damgasını vuranları satır başlarıyla hatırlayıp Güney Afrika ‘ ya selamlarımızı yollayalım…

Başımızın tatlı belası , 2010 Güney Afrika hatırası , kör olmayasıca Vuvuzela
Başımızın tatlı belası , 2010 Güney Afrika hatırası , kör olmayasıca Vuvuzela

* Ah vuvuzela , vah vuvuzela…
Artık tüm futbolseverlerin korkulu rüyası , adını duyanların bile tüylerini diken diken etmeye yeten vuvuzelalar , zaman zaman maçların bile önüne geçerek , en çok konuşulan kupanın unutulmazları arasına girmeyi başardılar… Eeee ne de olsa reklamın iyisi kötüsü olmaz derler… Vuvuzelalar , tüm kupalar içerisinde Güney Afrika 2010 ‘ u ilelebet hatırlamamıza neden olacaklar…

İyiki elendin İtalya...
İyiki elendin İtalya…

Fransa Milli Takımını eline yüzüne bulaştıran Domenech
Fransa Milli Takımını eline yüzüne bulaştıran Domenech

*Eski Şampiyonların fiyaskosu…
Daha kupanın ilk turunda önceki dünya şampiyonları İtalya ve Fransa ‘ nın sansasyonel bir şekilde kupaya veda etmeleri futbolseverlere ilk şoku yaşattı… Aslında oynadıkları – daha doğru bir deyimle oynayamadıkları – futbolları sebebiyle beklenen bu durum , diğer turların selameti ve keyifli geçebilmesi açısından daha hayırlı bir sonuç doğurmuş oldu… Mücadeleden uzak , kaşarlanmış ve doymuş anti futbollarıyla Ne İtalyanlar , ne de Fransızlar bir üst turu haketmemişlerdi… Özetle futbol ilahlarının bu hakkaniyetli davranışlarını gönülden alkışladığımı söylemeliyim…

Total futbolun iki devi : Hollanda ve İspanya...
Total futbolun iki devi : Hollanda ve İspanya…

*Yaşasın takım oyunu , yaşasın total futbol…
2010 Dünya Kupası ‘ nda gördük ki , Şampiyon İspanya dışında Hollanda ‘ da kupayı kazanmış olsaydı , kesin olan total futbolun kazanacak olmasıydı… Maçların başlamasıyla gemilerini kurtaracak kaptanlar olarak bakılan yıldızların bir bir evlerine dönmeleri futbol adına birşeylerin değişeceğini müjdeler gibiydi… Rooneyler , Ronaldolar , Ronaldinholar televizyonlarının karşısına geçtiğinde , takım futbolunun galip geldiğine , orta sahanın anahtar rol oynadığı toplu hücüm toplu defans anlayışının ve ayağa kusursuz pas ilkesinin modern futbola damgasını vurduğuna şahit olduk… Yani herkes anladı ki , savunmayı ve presi bilmeyen futbolculardan kurulu takımlar kaybetmeye mahkum…

FASCHING Mİ YOKSA LAS FALLAS MI ?

firatocal | 08 July 2010 19:11

Dünya Kupası ‘nda heyecan ve eğlence dolu bir gece daha beni bekliyor.. İçim kıpır kıpır … Tüm günlük işlerimi halledip , kafamda hiç bir pürüz bırakmadan , hayatın tüm gereksiz hay huylarından arınmış bir şekilde , keyfin ve lezzetin Nirvanasına varmak üzere oturacağım püfür püfür klimalı locamın başına… Başlığımdan da anlaşıldığı üzere bu gece taraf olmak için kafam biraz karışık…

Las Fallas Karnavalı ' nın dev heykelleri
Las Fallas Karnavalı ‘ nın dev heykelleri

Ruhumda İspanyolların Las Fallas Karnaval ateşini mi yaksam , yoksa Almanların Fasching ateşini mi ?.. Bin bir türlü karar veremiyorum… Bir kaç gündür soruyorum bunu kendime.. Her ikisi için de geçerli sebeplerim var..

Film Dünyası’ndan Son Haberler #1

JaAaa | 08 July 2010 18:35

  • SAW serisinin yedinci halkası olan SAW VII filminden bir kaç görüntüyü şurada bulabilirsiniz. Seri 3D olarak çekiliyor.

Dünya Kupası’nın izlenmesi gereken 10 genç yeteneği

denizkar | 10 June 2010 15:13

Eğer takımları istenen performansı gösteremezse Fabio Capello ve Dunga, Theo Walcott ve Neymar’ı kadrolarına dahil etmedikleri için çok pişman olabilirler.

Genç oyuncular geleneksel olarak Dünya Kupası tarihinde büyük patlamalar yapmışlardır. 1958 yılında Pele ve 1990 yılında Paul Gascoigne en ünlü iki örnek olabilir. Uzun ve yorucu sezonun ardından kendini kanıtlama hırsı ile dolu genç yetenekler kupadaki gerçek farkı yaratabilirler.

Ağaşıda adı geçen genç yeteneklerin seçiminde uygulanan kriter oyuncuların 23 yaş veya altında olmaları ve zaten halihazırda kendilerini dünya yıldızı olarak göstermemiş olmalarıdır. Bu yüzden, Lionel Messi, Cesc Fabregas ve Nani gibi zaten hepimizin bildiği yıldızlardan tekrar bahsedilmemiştir.

Ayrıca yazının sonunda bazı mutlaka bahsedilmesi gereken diğer isimleri de bulabilirsiniz.

Mesut Özil – Almanya, 21

Mesut Özil
Mesut Özil

Werder Bremen’in oyun kurucusu Mesut Özil için Lionel Messi veya Cristiano Ronaldo kadar başarılı olabilecek bir potansiyele sahip olduğunu söylemek hiçte abartılı bir yorum olmaz. Geçen yıl Almanya 21 yaş altı milli takımını zafere taşıyan en önemli oyuncu olarak dikkatleri çekti. Geçtiğimiz sezon Bundesliga’da 19 asist ile göz dolduran bir performans sergiledi. Mesut Özil, Jogi Loew’in kadrosundaki kilit atak oyuncularından biri ve kendine güvenenleri hayal kırıklığına uğratmayacağa benziyor.

“Model Your Town”da son dönemeç…

Lorilleux | 07 April 2010 12:36

Google SketchUp
Google SketchUp “Model Your Town”

internet devi google, daha çok bina modellemenin yaygınlaşması için “model your town” adlı bir yarışma düzenlediğini daha önce duyurmuştu. google, sketchup programıyla binaları modelleyerek bu modellenmiş binaları dünya üzerindeki gerçek yerlerine, google earth adlı programında yerleştiriyor. bugüne kadar google earth üzerinde 10 binlerce bina modeli yerleştirildi. yarışma, adından da anlaşılacağı gibi yaşadığınız mahalleyi/kenti modellemek üzerine kuruluydu. yarışmaya katılmak için tek yapmanız gereken ise, bireysel veya grup olarak yaşadığınız mahalle/kentteki binaları modelleyerek sanal ortama geçirmekti. modellemek için google sketchup ya da google imzalı başka bir 3d modelleme programı kullanabiliyordunuz.


“Model Your Town” yarışmasına katılan şehirler

2 mart tarihinde yarışmaya katılım için son gündü. o güne kadar katılan katılımcılar arasından 5 adet finalist seçildi. bu en iyi 5 modelleme, peru, almanya, ispanya, ingiltereve amerika‘daki mahalle/kent modellemeleriydi.