soğumuş kahvemi fincanından yudumlayarak, o site senin, bu site benim geziniyorken sıkkın sıkkın, hiç ummadığım bir anda o’nunla; Lucy In the Field With Flowers‘la gözgöze geldim! belki de yıllardır surf yaparak aradığım ama bir türlü Catching sight of Aunt B's new bloomers changed Grigor's life!bulamadığım o şeyi bu kez bulmuştum. içimde yeşeren umudun neden olduğu tarifi mümkün olmayan heyecan, yudumlamakta olduğum orta şekerli, sütsüz kahvemi “puufrs!” diye bilgisayarımın -kaç inçlik olduğunu yine surf yaparken öğrendiğim- monitörüne püskürtmeme neden oldu: harikulade! bunun uzerine konuyu incelemeye koyuluşumun akabinde, yukarıda resmini gördüğünüz, narin vücut hatları ile bir kuğuyu anımsatan grigor’la karşı karşıya kalışım, bana doğru yolda ilerlemekte olduğumun sinyallerini veriyordu. incelemelerim sonucunda, umutlarımın boşa çıktığını ve gördüklerimin bu kadarla kaldığını sanıyorsanız, sıcak bir tebessüm ederek yanıldığınızı söyler; sizleri, gururla şu linklere davet ederim:işte tam şurada “museum of bad art – the art too bad to be ignored!”, şurada “weird art gallery”, şurada “gay paintings gallery” ve şurada da “the museum of depressionist art”.ayrıca aşağıda gördüğünüz; bir hanımefendinin, minik kedisi ile beraberce resmedildiği esere bir isim vermek ve açıklama yazmak isteyenler içinwrite that caption contest: fabulous prizes!write that caption yarışması” düzenlenmiş. ödül olarak birinciye 15, ikinciye 30 ve üçüncüye de 45 saniyelik şöhret vadediliyor. zaten sanat eserlerinin değerini vurgulayan asıl unsur, haklarında yapılan yorumlar değil midir? sırf bu yüzden, özellikle museum of bad art‘da sergilenen eserler hakkında yapılan yorumlara da bir göz atmanızı öneriyorum.benim favorilerim -tabii ki ilk göz ağrım lucy’den sonra- “Storm Clouds with Wig and Eyebrows” ve bir hayvansever olarak tabii ki de “dog“.bu blogu hazırlayarak, “san’at, toplum içindir” tezini savunan sanatsever hafif sakinlerinin ruhlarında, geçici bir huzursuzluğa neden olduğum için özür dilerim. yine de siz -hissettiğiniz bu korkunç huzursuzluğa rağmen- ve tüm sanatseverler, içinizdeki o masum, minik sanatçıyı hiç kaybetmeyin, e mi?