Daha Yalnızlık Mevsimi’nin mürekkebi kurumadan Kırkikindi Yağmurları ile kitapçı raflarına misafir olmaya hazırlanan Tolga Aydoğan ile görüştük. Edebiyat, her zaman..Merhaba, Yalnızlık Mevsimi’nden sonra Kırkikindi Yağmurları’yla okuyucuyla buluşacaksınız. Yalnızlık Mevsimi beklentinizi karşıladı mı?
Yalnızlık Mevsimi iyi sattı, satmaya da devam ediyor. Bir film şirketi sinema filmini yapmak istiyor hatta. Görüşmelerimiz devam ediyor.Kırkikindi Yağmurları nasıl bir kitap?
12 Eylül’e insani tarafından bakan dram yüklü bir kitap. 12 Eylül’de hapiste yatan ve yıllar sonra çıktığında ailesini, arkadaşlarını, sevdiği kadını arayan bir adamın hikayesini anlatıyor.12 Eylül’ün kimseye fayda getirmediği, siyasi olaylara karışan bir yığın gencin hayatlarıyla bir bedel ödediği işleniyor.Yani salt olarak 12 Eylül’ü işlemiyorsunuz?
Evet, 12 Eylül bireye nasıl yansımıştır, gençlerin hayatlarını nasıl etkilemiştir kısmına bakıyorum. Onların hayatlarını toparlamaya çalışmalarına… Yoksa hikaye 12 Eylül 1980’de geçmiyor. Aralıklarla flashback atıyoruz geçmişe.Gerçek olaylardan yararlandınız mı?
Evet içinde küçük de olsa bir iki gerçek durum var. Ama tamamen kurmaca bir roman. %99.9’u kurmaca. Tarihsel bir zemini olan ama insanların hikayelerini anlatan, o dönemde yaşayan insanların hatıralarını canlandıracak ve günümüzdeki gençlerin 12 Eylül’ü anlamalarını sağlayacak bir dram.1982 doğumlusunuz, 1980’de doğmamıştınız nasıl yazdınız peki?
Bu soru çok karşıma çıkıyor ben de Kemal Tahir örneğini veriyorum. O da Devlet Ana’da Osmanlı’nın kuruluşunu anlatıyor, Esir Şehir üçlemesinde İstanbul’un ve Anadolu’nun işgalini… Kemal Tahir de yoktu o dönemde ama araştırdı ve yazdı.Okuyan kişi ne bulacak bu kitapta?
Acı, gözyaşı, savrulan hayatlar, hayatlarını yeniden toparlamaya çalışan eksik insanları bulacak. Requiem for a dream filmini seyrettiğimde üç gün kendime gelememiştim. Bu kitap da sanırım öyle olacak, okuyan kişi karakterlerle özdeşlik kuracak ve canı yanacak bir yerlerde. Üzülecek, ağlayacak, kendinden bir şeyler bulacak. Maalesef günümüzde bu tip konulara eğilen yazarlar çok az. Hele 28 yaşındaki bir yazarın bu tip konularak eğilmesi garip karşılanacak. Keşke başka yazarlar da bu konuları yazsa.12 Eylül 1980’i yaşayıp siyasi olaylara katılan ve hala acı çeken birileri var mı?
Elbette. 30 yıl geçti hala acısı yaşanıyor. Çünkü hayatlarıyla ödediler o günleri. İnsan bir hatanın bedelini bir ömür çeker mi diyor roman içinde. Evet, çekiyorlar. Karakterimiz olan Cemal bir asker çocuğu, dedesi İttihat Terakki subayı ama kendisi Marksist! Cemal gibi bir yığın insan var, hayata tutunmaya çalışmış ama başaramamış.
yorumlar
kahraman yine döktürmüşsün.edebiyata olan merakına hastayım
hastasıyız
bu da yeni moda a.q 12 eylül anularu, on düzüne aynu konuyu yazan…. yazar mantar gibi cuktular.
Bence çok daha fazla olmalı. Herkes kendi açısından anlatmalı.
Popüler listelerde yer almasalar da İncil ve Kuran-ı Kerim dünyanın en çok satan kitapları arasında. Çince-İngilizce sözlük ise 400 milyon satışıyla dördüncü sırada…
levent yüksel * aşk mümkün müdür halasöz. murathan mungan
super hero gibi düşünüyorum ben de, herkes kendi gözünden baksın anlatsın, iyiyi kötüyü zaman ayıklıyor zaten. siz istediğiniz kadar tanıtım yapın, uğraşın edin, kötü bir sanat eseri zamana dayanamıyor..
ve nihayet bugün orhan pamuk’un yeni kitabı çıkıyor, inşallah bir aksilik olmazsa hemen okumak istiyorum..
bu arada evet mi hayır mı? ben evet diyorum.
o adam hep ortaköy sahilindeki kafede oluyor. ne zaman oradan geçsem orada.
Ne dersek diyelim kaybedecez. Bunu en iyi o adam biliyor bence..
belki de. hep uzaklara bakıyo. hep ..
Oof of. İşi zor desene..
hay allah, evet-hayır yarışmasını izlediğimiz hafta sonları vardı. 90ları özlemek..
ve alakasız ama “ramadan * yüksek kontrast” şarkısını dinleyin isterim..
AA sen Orhan Pamuk u gördün mü..
sanırım Erkan Yolaç’tan bahsediyorlar..ne dedikleri belli değil ki zaten :)))
yorumların hepsini okumadım ya ondan muci..
Sana diyolar kahramanım benim. Ne dediğin belli değilmiş bak.
biri Orhan pamuk diyo biri evet hayır, biri çanakkale boğazı….:))körler sağırlar…
Belesh karıştırıyor ortalığı..:)
Nokta atışı oldu bu sefer. Kahramanım sen kaç, beni tanıdılar..
bana bit temel fıkrasını anımsattın:)))
Sen bana birini android..
yok orhan pamuk’u görmedim hiç henüz, inşallah bir gün karşılıklı kahve içip sohbet edeceğimiz, benim de hemen akabinde hafif ahalisine ispiyonlayacağım günler de gelir 🙂
Haber ver ben de gelirim..Çok severim kendisini..İki çift lafım var..
ben gerçekten seviyorum, samimi ve masum buluyorum adamı.
şimdi bir sürü olumsuz ahkam gelecek biliyorum ama. bence iyi niyetli bir edebiyat adamı sadece. ben öyle bakıyorum en azından
O’nun kadar iyi niyetlisini görmedim, ya kötü niyetli olsaydı, ne yapardık hehh..
İşte buna kesinlikle katılıyorum.
Orhan Pamuk’un kitaplarını ve ilk başlarda yazdığı eserlerinden sonra kullanmaya başladığı dilini seviyorum. Kendisinden pek hazzettiğim söylenemez.
Uzun araştırmalarım sonucu O’nun kopiş yaptığı eski kitaplardaki paragrafları buraya aktarmıştım..Sonra silindi hafif ten..Neden silindi hala anlamış değilim..
iyi de her kitabında farklı bir anlatım tarzı ve biçemi oluyor adamın..
Son kitabını okudun mu?
henüz alamadım. bugün çıktı kitap.
Belki bu kitabında anlatım tarzı ve biçemi değişmemiştir.
bu kitabı “istanbul” ve “öteki renkler”in karışımı modundaymış, geçen bir gazetede diyordu.
Senin yeni kitabın ne zaman çıkacak peki?
şu anda 3 yayınevinden yanıt bekliyorum belesh, hayırlısı inşallah..
Süpermiş, imza isterim bak.Peki üçü(de) kabul ederse nolcak, 3 tane birden mi çıkacak?
Orhan Pamuk için anlatım dili zor, anlaşılmaz derler. Oysa hiç de zor falan değildir. Hatta tam tersine, benim gözlemlediğim kadarıyla giderek daha bir klasik anlatıma yönelmiştir. Bütün kitaplarını okumadım, o başka tabii. Edebiyatla senin kadar haşır neşir olmadığım için seninle bu konuda aşık atmayı da pek haddime görmüyorum zaten Kahramançayırlı, ama Pamuk’un en son okuduğum Kar kitabının resmen Dostoyevski özentisi olduğunu hissettim ben.
o ihtimal binde bir belesh, biri beğensin başka birşey istemem:)yok böyle car car konuştuğuma bakma super hero, ben benim adım kırmızı ve kara kitap’ı defalarca denememe rağmen bitiremedim, 170. sayfayı geçemiyorum benim adım kırmızı’da, içim sıkılıyor resmen..
super hero DİYOR Kİ, (27 Ağustos 2010 16:20)ama Pamuk’un en son okuduğum Kar kitabının resmen Dostoyevski özentisi olduğunu hissettim ben.Çünkü böyle olmak zorunda..Bir Türk ün yazdığı kitabı başkalaştırmadan ve yalınlaştırmadan eminim ki hiçbir yabancı anlayamaz..Son derece kendimize özgü kalıplarımız var..
pink floyd high hopes’un klibi diyorum. çok güzel. öyle böyle değil. dream tv – eskici sağ olsun
Kar romanından bahsederken kullandığım “özenti” kelimesinin içerdiği olumsuz anlamın yanlış anlaşılmama sebep olabileceğini fark ettim. evet, Pamuk’un tarzını Dostoyevski’ye çok yakınlaşmış buldum, ama kitabı genel olarak beğendim.haklısın pbk, sana bu konuda tamamen katılıyorum. Pamuk’un henüz Nobel kazanmadığı ama uluslararası ününün tırmanmaya başladığı günlerde, Fas’tan gelen ve Türkiye’ye özel ilgi duyan bir arkadaşım, Pamuk’un gerçekten otantik şeyler mi yoksa batı dünyasının okumak isteyeceği şeyleri mi yazdığını sormuştu bana. cevap elbette b şıkkıydı. aksi takdirde bu kadar başarılı olamazdı.
En az 4 ayrı yurtdışı havaalanında gördüm kitabını..Ama sevinemedim..Oysa ki ne kadar övünürdüm bu tip adamlarımızla..Bu tip derken yurtdışında çizgisini bozmadan başarılı olmuş, doktorlarımızla falan..
acep kitapları sadece free shoplardamı satılıyor adamın )))) yada o yurtdışı havalanlarının şehirlerinde hiç kitabevi yok.sadece orda görülebiliyor demekki.bu arada havalanlarında bookstore yazan yerlerin kitabevleri olduğunu bilmeyecek kadar cahil değilim.belirtiyimde ben ne olur ne olmaz.
Bne fırii şoptan bi tek alkol istiyorum milletten. Odunum ben evet…
Ben olcak o.
hakket bende öyle,sigara birde alkol olayı cazip geliyor.sanırım kültürsüz insanlarız.
Mübarek günde alkol bahsini kapatalım. Can bu, çeker. Ama sigara dersen mozayikleniriz. Süper kıroyum ben..
bence kro benim sen amelesin.ama illaki kro benim dersen kırmam seni.sen kro ben amele takılırız.bahsi kapatalımda mübarek günde,sigara olayından eminmisin günah olmadığından
Bu çok yönlü bir konu;
Deyil. Nihat hocayı aradım geçen gece.. Amale ben oliim madem.
peki sen amelesin,ben kro ama pbk bu konuyu niye böyle çok yönlü bulduki,gayet basit,harita kro belesh amele ,sadece iki yönlü,belesh sen başka yön görebiliyormusun
Ben körüm zaten..
Sigarayı dior um.1.Kul hakkına girer2.Kendi vücuduna zarar3. IsrafZorlasam sabaha kadar sürer bu konu..
kör demeyelimde şuna sen ama ol.ince a yoktu kalınıylan yazdım pardon.ama,ama değilde kör olmak istersen onada bişiy demem.demokrasi denen bişiy var ülkede.christian dior um bende pbk )zorlasam bende ispat ederim o oldugumu ama gerek yok.
:)) iyi nöbetler..
teşekkür ederim
pazartesi sabahı, baş ağrısı ve orhan pamuk’un yeni kitabı.+ sine – oyuncak adam..