bildirgec.org

kemal tahir hakkında tüm yazılar

Kırkikindi Yağmurları – Tolga Aydoğan

kahramancayirli | 24 August 2010 09:18

Daha Yalnızlık Mevsimi’nin mürekkebi kurumadan Kırkikindi Yağmurları ile kitapçı raflarına misafir olmaya hazırlanan Tolga Aydoğan ile görüştük. Edebiyat, her zaman..

Merhaba, Yalnızlık Mevsimi’nden sonra Kırkikindi Yağmurları’yla okuyucuyla buluşacaksınız. Yalnızlık Mevsimi beklentinizi karşıladı mı?
Yalnızlık Mevsimi iyi sattı, satmaya da devam ediyor. Bir film şirketi sinema filmini yapmak istiyor hatta. Görüşmelerimiz devam ediyor.

Gurbet kuşları göçtü: Halit Refiğ

kahramancayirli | 19 October 2009 12:28

Gurbet kuşları göçtü: Halit Refiğ
Kahraman Çayırlı

mitoloji.info adresinden alınmıştır.
mitoloji.info adresinden alınmıştır.

Gurbet Kuşları’nı izlemeyen bir sinemasever var mı? Ya da 80lerde çocuk olup, Müjde Ar’lı Teyzem’i görmeyen? Ya da Trt ekranlarında dizi furyasının başlamasının işaret fişeğini çeken efsane Aşk-ı Memnu’yu? Filmi yakılan Kemal Tahir uyarlaması Yorgun Savaşçı’yı?…

tulumba.com adresinden alınmıştır.
tulumba.com adresinden alınmıştır.

Atıf Yılmaz’ın, Ömer Kavur’un gitmişliğine alışamamışken, Türk Sineması çok önemli bir neferini daha kaybetti. Halit Refiğ’i

Gurbet Kuşları’ndan Teyzem’e…

ÜÇ KEMAL

nacak | 12 June 2009 10:23

Yaşar Kemal ile tanışmam ortaokul yıllarında oldu.Yazarın Varlık roman ödülünü aldığı İnce Memed isimli romanını çok severek okumuştum.İnce Memed’in şu an kaç cilt olduğunu bilmiyorum ama o zaman 2 cilt halindeydi. 2 kalın cilt. 3. ve 4. ciltleri de var sanırım. İkisini de bir solukta okudum heyecanla. İnce Memed romanına felsefi bir bakış açısıyla yaklaşmak isterdim lakin sizi bunaltmaya hakkım olmadığını düşünmekteyim. Lisede edebiyat hocam 3 Kemal’i dilinden düşürmezdi. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir. Ben de onların adını hiç unutmadım. Mıh gibi kazımış beynime demek . Kemal dedin mi başlarım saymaya. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir.İnternette dolaşırken bir gün bizim edebiyat hocasının adına rastladım. Yanında da öykücü yazıyordu. Yaşar Kemal’ e dair övgülerini bir bir sıralamış gene yazısında da. Kendisi de Yaşar Kemal’e çok benzerdi zaten. Akrabası mı acaba diye düşünmüşlüğüm çoktur. Tevekkeli değil körle yatan şaşı kalkar demişler. Bizim hocada Yaşar Kemal’ le yatıp Yaşar Kemal’le kalktığından olsa gerek ona benzedi belki. Konuyu daha fazla sulandırmadan başlayayım ben en iyisi.

Asıl adı Kemal Sadık Göğceli olan yazar Osmaniye’nin Hemite köyünde doğar.(1922.Bazı yerlerde 1923’e kadar çıktığı oluyor bu tarihin) Benim onu ortaokul sıralarında okumaya başlamam gibi o da yazmaya ortaokul sıralarında başlar. Ortaokul son sınıfta okulu bırakması gerekir. İlkokuldan sonra eğitim hayatını sürdürdüğüne dair bir kaynak bulamadım. Bu üzücü oldu. Kaynak bulamamak değil tabi üzücü olan. Gerçi ilk eşi Tilda’nın ölümünden sonra Harvardlı Ayşe Semiha Baban’la evlenmesi takdire şayan. Kimilerinin deyimiyle de Yaşar Kemal doğal Çukurova mezunu. Kanaatimce üniversite eğitimi olmazsa olmazlardan olsa dahi ilkokul mezunu olup da kendini gerçekten yetiştiren insanları da tebrik etmek gerekiyor. Üstelik yazar küçük yaşta gözünün birini kaybediyor. Ama gözünü yıldırmıyor hiçbir şey. Belli ki yaşadıkları onu hayata daha da bağlamış. İlk eşi Tilda’ nın ölümünden sonra kendisini yazarlığa verdiğini söyler zaten Kemal. Babasını ise 5 yaşında kaybetmiş. Camide namaz kılarken babasının öldürüldüğüne bizzat şahit olmuş. Gerçekten acı bir olay. Amelelikten öğretmenliğe uzanan bir meslek hayatı var yazarın. Amele lafını çok üzülerek, mecburen ve de Wiki’ den aşırarak kullandığımı burada açıklama lüzumu hissediyorum.

ne olacak bu memleketin hali!

OguzKagan35 | 14 April 2008 17:35

rivayete göre üstad kemal tahir, herkesin uykunun en yoğun halinde olduğu bir gece saat 4 gibi yanında yatmakta olan eşi semiha hanımı dürterek uyandırır. semiha hanım zor geçmiş yılların verdiği telaşla “ne oldu kemal?” diye ayaklanınca, üstad “hanım” der, “ne olacak bu memleketin hali?”. semiha hanım serzenişte bulunup “beni bunun içinmi uyandırdın kemal?” deyince üstad memlektin has evladı olduğunu anlatan şu cümleyle karşılık verir “hanım, memleketi düşünmenin hali ve saatimi olur?

üstad kemal tahir vefatının 35. yıldönümüde özel bir programla anılacak.

Verme Beni , Devlet Ana

neoturk | 21 November 2007 00:45

Çocuklarımıza (aslında öğretmenlerimize bile) tarihimizi anlatamamış olmanın sıkıntısıdır yaşadığımız herşey. Kendimizi anlayamamış olmamızın çaresizliğidir yabancı ellerde deva arayışımız. En son bir kompozisyonla yeniden patladı bu irin , iyi tımar edilmemiş her hastalık gibi nüksedip duracaktır. Tek çaresi ise okumaktır / okutmaktır. İdealleştirilmiş düşüncelerden sıyrılmanın vakti çoktan geçmiştir. Biz neysek oyuz neslimiz de oydu atamızda şimdimizde. Anlamamaya gayret gösterenlerin, gözlerini yumanların dışında herkese açıktır gerçekler. Dününü araştırmayan eskinin değerlerini elektronik terazide tartan bulduğuyla hüküm kesen ve bunun sonucunda 1299 yılını kötüleyen adamadır bu yazı ve onun gibilerine. Belki bu yazıyı okumayacaklardır (okuyanlar bir yerde kıstırıp anlatsınlar) herşeyin bir hikmeti vardır. Bir dostum yıllardır adını bildiğim ama her nedense alıp okumadığım Kemal Tahir ‘in ”Devlet Ana” romanı okumamı tavsiye etti (Bende size salık veririm) okudukça o kadar büyük bir eser olduğunu anladım ki tarihimize bakış açımızın bu çizgide olması gerektiği fikri hasıl oldu. Tam bu sırada yukarıdaki olay meydana geldi , Osmanlıyı kara bulut olarak gören bir öğretmen. Öğretmene mi kızmalı ? Öğretmenin bu güne kadar osmanlıya karşı şartlandırılmışlığına mı ? Osmanlıyı kötüle pirim yaparsın düşüncelerine mi ? bilemedim. Başlığa dikkat edin , Osmanlıyı kuran bu cümledir ,, osmanlı söğütteki kara bulut değil , zamanın rumu , ermenisi,bizanslısı için sığınılacak bir gölgelikti. Bu sözü söyleyen Kara Vasil in oğlu Mavro dur , söyleten Kemal Tahir. Osmanlıyı devam ettiren cümlede ”köylülerin köleliğine karşı ,Frenk soygununa,zulmüne,ırk düşmanlığına karşı biz hoşgörü, dayanışma,can,ırz,mal güvenliği sağlayacağız” ve aslı osmanlıda şudur ” Batıya yöneleceğiz ! Talan etmeyeceğiz ! Din yaymaya çabalamayacağız. Tersine herkesin inancına saygı göstereceğiz! İnsanlar arasında , din,soy,varlık bakımından hiçbir üstünlük tanımayacağız!”
Devleti Alinin temeli bu esaslar üstüne kurulmuştur. Kökü sağlamdır , Hakiki oğuzun , türkün töresi budur , biz bin yıllardır süre gelen bu geleneğin yeni bir sürgünüyüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak , bir zaman sürgüne iyi bakmak için köke önem vermedik , şimdi çınarımızın bütünüyle ilgilenmek zamanıdır. Ayaklarımız üzerinde duruyoruz artık ! Evlatlarımıza bu çınarı nasıl anlatalım diyecek olursanız orta üçten sonraki tüm neslimize başlanacak bir basamak ”devlet ana” dır. İşin Felsefesini arayanlar şuraya da bakabilir
yorumlarınızla yazıyı zenginleştirirseniz memnun olurum.