Hayatlarının bir döneminde Bursa’ya yolu düşenler muhakkak tatmadan geçmemiştir, iskender kebabını, öyle ya Bursa’ya gidip, gerçek iskenderi yemeden,ulan bu zamana kadar bende iskender mi yemişim beaaaaa demeden olmaz.

Bu yoğurtla,tereyağlı sosu, en güzel eti,pideyi birleştirip insanı kışkırtan yemeği yapıp ona bir de adını veren zat-ı muhterem Mehmetoğlu İskender Efendi ,1867 yılında ilk kez yapmış, şimdi de onun oğulları farklı yerlerde devam ettirmekte.İskender Efendi’nin oğulları tarafından açılan ve şimdi torunu İskender İskenderoğlu tarafından devam ettirilen veya İskender Efendi’nin diğer oğlu tarafından kurulan tesislerden birinde yedikten sonra insan yediği tüm iskenderlere isyan ediyor.Evet Bursa’ya gitmekle de olmuyor, iskenderin bize tanıştıran insanların mekanında yenmeli iskender, gerçi ben en son ne zaman orada gidip yedim hatırlamıyorum ama içindeki etin dağda kekikle beslenen hayvanlardan elde edilmiş olmasından mı, mandırada yapılan yoğurttan dolayı mı bilmem iskender gerçekten iskenderin ana vatanında yenmelidir.Neyse ki İstanbul’da da şubeleri var ama bana oraya gitmek kısmet olmadı.İskender kebap Atatürk tarafından da Bursa’ya gittiği zamanlar tüketilen bir yemekti, National Geographic tarafından mercek altına alınan bu kebap,ülkemizin mutfagının en önemli unsurlarındandır.

İskender heryerde yenmez ama mecbur kalınca yiyoruz ne yapalım, şahsen ben kendi adıma konuşayım, canım iskender istedigi zaman muhakkak yemeliyim, alternatif bir şeyle yetinemem çoğu zaman gece körü tutuşan iskender arzularımı, o saatte açık olan bizim buradaki kebabçının urfa kebabından yaptıgı iskender takliti bir yemekle köreltirim. Zaten başka yerlerde de kıymayla döner karışımı garip etlerle yapıyorlar maksat yemiş olmak için et ve yogurt bir araya gelince iskender niyetine indiriyoruz mideye işte.Oysa ki iskenderin eti kömür ateşinde pişer,ince ince kesilir,konulacagı tabaklar sıcak olur,tereyağı ve sos aynı anda hazırlanır, içlerinden biri beklemiş olursa tat kaybolur ve geleneksel olarak yanında içilen içecek üzüm şırasıdır.(ben hiç içmedim)Belgesellere konu olan varolası iskender kebap,içindeki yogurttan mı nedir, sürekli uykumu getirir en iyisi onu hüplettikten sonra bir Türk kahvesini höpürdeterek içmektir.İskender Bursa’ya yolu düşen her ünlü tarafındqan mutlaka yenir, başbakan,siyasetçiler, sanatçılar iskender yemeden geçmezler, diyettekiler bile yer, okudugum bir yerde İngiltere Kraliçesi Elizabeth Bursa’ya geldiği vakit İskender istememiş,belli ki agzının tadını bilmiyor sevgili kraliçe.Yıllar önce Mardin’de Amerikalı askerlere aleksander ismiyle servis edilen iskender,İskender Efendi’nin torunu olan iskenderci Yavuz İskenderoğlu tarafından kınanmıştı.Yavuz İskenderoğlu kebabı tescil ettirdiği için ,ülkemizin bu önemli yemeği konusunda çok hassas bir tutum izliyor.Mümkün oldugunca hakkını veren yerlerde yemeye çalışacagım iskenderi bundan sonra, neye benzediği belli olmayan etlerle ,yogurt karışımlı iskender taklitlerinden kaçacagım artık. Şimdi aklıma Bursa iskenderi düştü, buralarda yediklerimden tiksindim,en azından iskenderi güzel yapmaya çalışan yerlerde yersem biraz daha hoş olur, iskenderin yanına patates kızartan ,pilav koyan kişilere mi yanayım, tavuk döneriyle hatta hamsiye iskender yapana mı?İskenderi hep değişik yerlerde yemeye çalışırım, daha iyisini bulurum diye, ancak normal lokantalardaki iskenderim üç katı fiyata satan yerlerde biraz daha yenilesi oluyor.Eh o da her canım çektiginde burnumun dibinde olmuyor ki maşallah.

Şimdi sabah sabah kahvaltı etmezden önce masaya gelen kebabın üstüne sos dökülürken çıkan cozzzzzzzzz,foooşşşşş sesi kulaklarımda ,agzımdaysa bir tekerleme:iskender kebapyemesi sevapevde hiç yoklokantada çok