Gidenin,düşenin ardından yazı yazmak kolay değildir; Basın camiasının kalemleri de bu konuda sıkıntılıdırlar. Düşünsenize patronun kovduğu arkadaşları hakkında methiyeler düzseler bir türlü, umursamasalar bir türlü. İki ucu bokludur bu işlerin..neyse konumuz bu değil,Basındaki ve medya kuruluşlarındaki eski tüfeklerin, ya da eski kaşarların yerini gençler almakta bu yüzden de mevzilerini terk etmek istemeyen ya da statükoyu korumak isteyenlerle eski-yeni tartışması yaşanmaktadır.Bizim medyada da bir devrin kapandığını görmemek için kör olmak gerekir..Yeni katılanlara iyi gözle bakmamak adetten sayılır..Biraz aykırı şeyler yazdınız mı hain sıfatını yersiniz ; hep onlar bilirler, her şeyin doğrusu onlardadır..geyiği de onlar bilir, yüksek edebiyatı, felsefeyi,politikayı, tarihi..hep onlar bilir !..Onlara göre ” düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür”Uslu çocuklar olun ve dahi siz siz olun , büyüklerinizin sözünden çıkmayın, öyle abuk sabuk şeyler yzmayın, düşünmeyin!İstenen beklenen budur.Hasbalar ilmiye sınıfı sanki.. hoyt ! ” orada mırıl mırıl konuşup,fısıl fısıl neler konuşuyorsunuz? alimallah dilinizi keseriz dilinizi..Böyle mi olmalıydı bu işler? elbette hayır..Anadoluyu dolaşanlarınız bilirler. köyün kahvesine giren bir yabancıysanız; içeri adım attığınız da ” cümleten merhabalar ” denir. oradakilerde size, aynı şekilde mukabelede bulunurlar.”Hoş gelmişin ! “”hoş bulmuşuz !””ne içen, çay kayfe? “”lan camal yap misafire bi çay”daha sonra sorular ard arda gelir,”nerdensin””kimlerdensin? “”ne iş tutarsın ?”konuşmalar bu minval üzerindedir, amaç misafiri rahatlatmaktır..Böyle olmasa bile bizlerde burada her gelene imha politikası güdeceğimize, en azından bir “merhaba” demesini becerebilmeliyiz.