bildirgec.org

dostluk hakkında tüm yazılar

Bir tas yemek ve insan insana sohbet…

bithikotsis | 23 April 2011 11:03

Hep duymuşuzdur. Dünya kadar malı var ama mutsuz. Kulak misafiri olmuşuzdur, neredeyse herşeye sahip ama tatmin olamamış, huzursuz…Evet, var boyle birileri. Sizin, bizim belki ismen bildiğimiz yahut bilmediğimiz insanlar var bu konumda olan.

BEN SENİM, SEN DE BENSİN

admin | 26 March 2011 07:30

Seyahat etmek en büyük hobim. Yolculuk yormaz beni. Parası ve imkanı olup da yerinde oturan adamlara hayret ediyorum. Kalk Dünyayı gör, mübarek adam!

Geziler benim için en eğlenceli aktivitedir. En büyük hayalim de Dünya turu. Henüz birkaç ülke ile sınırlı kalan bu hayalimi gerçekleştirenleri Aylık Coğrafya ve Keşif Dergisi Atlas’tan hayranlıkla takip ediyorum.

Atlas’ın bu ayki kapak konusu Işıklar adası İzlanda. Kutuplar ve kutuplara yakın ülkeler en çok merak ettiğim bölgelerin başında geliyor.

Beni Bana Hatırlatan

mavilikler | 09 February 2011 09:45

Bir kadın bir çocuğu tartaklıyor. Sadece birkaç adım ötemde… Başına vuruyor, en az o darbeler kadar vuran, örseleyen kelimeler eşliğinde. Zaten gidiş yönümde oldukları için birkaç adımda varıyorum yanlarına.

Kadına bu hoyrat dokunuşlarla örselediği ruhun bir çocuğa ait olduğunu hatırlatıyor, herkes gibi onun da bir yeri olan içimdeki dünyadan onunkine bir köprü atmaya çalışıyorum böylece.

Kadın parasızlıktan söz ediyor. Çocuğun istediği oyuncaktan… Onu alamadığından… Çaresizlikten… Acıdan… Duyulmayan çığlıklardan…

Kalem Oynatmak

firaset | 30 October 2010 15:40

*

  • Düşünceleri kağıtlardan okumak bir şey kazandırıyorsa bizlere,kalem oynatmanın zamanı gelip geçiyor belki de…
  • Kalem oynatmak sanıldığı kadar basit değildir kimilerince…Olanı/olması gerekeni, olduğu gibi anlatmak zor görünür herkese ;halbuki kalemin elle buluşmasında ne hikmetler çıkarmış: yazılanlar yaşayanlara yol göstersin diye …. Ve kalem oynatmak yürek istermiş……
  • Kalem oynatmak:Dostluk üzerine…. Hasretin mesafelere esir düştüğü anlarda bile iki ‘dost’ kalbi anlatmak sevginin kendisinde saklı olan sadakati açığa çıkarır ki bu, vefanın ne denli yüce olduğunu hissettirir insana…..
  • Kalem oynatmak: Aşk üzerine…… Görmeden sevmenin,görüpte anlatamamanın,asırlardır dilleri lal eden bir hayranlıkla kalplerde yaşayan sevginin ve sevenlerin tarihe işlendiği bir destan niteliği taşıdığını hissettiririr insana……
  • Kalem oynatmak : İnanç üzerine…… İnancın,güvenin,teslimiyetin, ruhu ne denli yücelttiğini ve farklı inançların, farklı kültürlerin, farklı yaşayışların toplumsal birlikteliğe sebep olabilecek en kaçırılmaz bir mutluluk fırsatı olduğuna inanmayı hissettirir insana…….
  • Ve kalem oynatmak : Kardeşlik üzerine….. Türlü beraberlikleri yaşamış ve birlikteliğe and içmiş ; gülerken gülmeyi, ağlarken ağlamayı, sevgiyi ve barışı ,doğruluğu ve sadakati kendine dert edinenlerin gönüllerinin temizliğini şafak vaktinin beraklığıyla insaniyet adına anlatmanın ‘kardeşlik’ adına ne denli yüce bir görev olduğunu hissettiririr insana……
  • Evet,düşünceleri kağıtlardan okumak bir şey kazandırıyorsa bizlere, kalem oynatmanın zamanı gelip geçiyor belki de……

İÇERİLERDE BİR YERDE

mavilikler | 24 July 2010 21:02

Bir otobüste yolculuk ederken, birden dost bir gülümsemeyle karşılaşırsın hiç tanımadığın birinin yüzünde. Ama yüz o kadar tanıdıktır ki, sen de gülümsersin hiç düşünmeden.

Karşındaki insanın kendisiyle senin aranda bir bağlantı kurmasına yol açan müşterek bir şey vardır onu böylesine içten gülümseten, bilirsin. Ve o şey her neyse sen de ona gülümsersin.

Otobüs yolculuklarında dost olmak, bunun için güzeldir. Dostluk kurmak için aranan şartlar, bir otobüsün imkanlarıyla sınırlanmıştır çünkü. Bir koltukta oturup pencereden dışarıyı seyretmek ya da yolculara göz gezdirmek dışında yapılabilecek bir şey ya da kendini bir şekilde tanımlayabilecek herhangi bir sınıflandırma sözkonusu olmaz orada. Herkese açıktır otobüs.

Bu yüzden de yolcular sadece yolcudur. Nereye varacakları ya da nereden geldikleri belirsiz… Herhangi bir durakta yolculuğunun son bulmasıyla yaşantımızdan silinip giden bir gölge gibi…

O DEV

tutkulubiryazar | 22 July 2010 13:51

-İyi dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur… Mevlana

Acaba dostlarımıza hak ettikleri değeri veriyor muyuz? Aramızdaki ilişkinin samimiyetini ve sevgi boyutunu artırmak için çeşitli yollar var, kaçını denedik yada denemeyi aklımızdan geçirdik?

Dostumuz, bizden öncelikle sevgi ister. Bu sevgi bağlılığa dönüşür. Zor zamanında da yardımlaşma yada daha yalın bir ifadeyle onun derdiyle dertlenme hususu dillenir. Demekki aslolan dostumuzun dost olarak orada kalması değil; tıpkı saksımızda yetiştirdiğimiz çiçeğe sı vermemiz gibi ilişkimizi sürekli gözden geçirmek, ona gereken değeri vermek, gerektiğinde fedakarlıkta bulunmaktır.

SİNEK İLACI ARABALARI VE AKŞAM ÜZERİLERİMİZ

il mare | 19 July 2010 11:10

Akşam üzerilerimiz.Bulutlarla randevulaştığımız vakitlerimiz.

Kulaklarımızın tek bir sese odaklandığı,sanki koca bir mahalleyi süpürebilecek koca bir elektrik süpürgesinin çıkardığı uğultulu sesi beklediğimiz vakitlerdi. Vuuuvvvvv,vuuuuvvvvvv.

Bu sesin birkaç çift kulağa çalınmasıyla, ‘geliyorrrr,geliyorrr’ çığlıklarımızın, mahallenin yaşlı amca ve teyzelerini,ders çalışan ablalarını,ağabeylerini, ama en çok da zehirleneceğimizden korkan ebeveynlerimizi sövdürdüğümüz zamanlardı.

şimdi ölsek sonra yeniden doğsak

pink angelll | 23 June 2010 15:29

şimdi ölsek sonra yeniden doğsak ne güzel olurdu.yeni hayatımızı kendimiz seçebilsek kim .annemiz kim babamız olacak kendimiz karar versek.belki insan olarak dünyaya gelmek istemezdik.kelebek kuş balık olarak gelmek isterdik.belki bir çiçek olmak istrerdik kırlarda mavi mor pembe açan.ben papatya olmak isterdim yada gül.
insan olarak geleceksemde insan gibi insan olmak isterdim.dürüst mert yalan söylemeyen başkalarına yardım eden.ama en çok ben ben olmak istemezdim. insanız diye geçinen bir sürü insan var. kim aç kim tok kimsenin umurunda değil. birileri hergün kebapçılarda yemek yiyor birileri kuru fasulyenin içine yüz gıram et bulamıyor başka birileride kuru fasulyeyi bile bulamıyor.bu manzaraya bakınca insan olmaktan utanıyorum.

Yeşil…

witamin | 12 May 2010 17:27

Hayalleri yaşından çok fazlaydı.”Çadırda bile olsa okuyacağım bu okulda demişti” paslı ranza ve dolapları gösteren ailesine.İlk defa o zaman girmişti bir yatakhane binasına.Sevmişti çünkü hayallerini ancak burada besleyebilirdi.Ve sonunda artık ailesinden uzakta oradaydı.Bir de hemşerisi vardı gelirken tanıştığı.Sonradan öğrenmişti ki aynı gece doğmuşlardı aynı hastanede.Tevafuk muydu?Tamamen.

Okulun ilk günlerinde iki yeşil göz için attı kalbi aniden.Sordu birilerine kimdi ve neydi.Kimse bilmiyordu.Çünkü sessiz sakindi.Gösterdiği kimse yakışıklı dememişti.Ama neden? O yeşil gözlerin sahibi nasıl olur da yakışıklı olmazdı.Hayır işte yakışıklıydı.O sadece o iki yeşil gözün sahibini sevmişti.masumca ve çocukça bir sevgiydi.
Aylar sonra sesini duydu.Ne güzel sesi vardı.Nasıl duru nasıl dingin.Kendi de öyleydi ya zaten.Bir dahaki sesi yine aylar sonra duyacaktı.Ve hala kimseye göre yakışıklı değildi.İyiki değildi.Zevksiz damgasını da yemişti.Olsun.
2 yıl geçti.Hiç konuşmadan bir selam bile almadan iki yıl baktı sadece.Yürüdüğü yollardan yürüdü,sınıfına girip sırasına değemedi sevgisinden,saygısından.Değseydi zaten ölürdü heyecandan.
Onunsa hiç haberi yoktu kendisinden.Adını bile bilmiyordu belki.Belki hiç farketmeyecekti koridorun köşesinden aceleyle dönerken çarpışmasalardı.Daha bir bağlanmıştı bu çarpışmadan sonra ona.Sanki aralarında bişeyler başlamıştı.
Bütün arkadaşları biliyordu artık O onundu.Zaten kimsenin de göz koymaya niyeti yoktu.O da hissediyordu.Bir gün olacaktı.Ama demişlerdi ki ” o kimseye bakmaz.Onun tek aşkı futbol.Kızları görmez ki kız arkadaşı olsun.” Biraz rahatlamıştı biraz da utanmıştı böyle birinden hoşlandığına.Ah Yeşil…Adı yeşildi artık.

el cevap..

morfik | 21 April 2010 09:44

yorulduğum bir gündü, duş almak bile fazlalık geldi. oturmak ile yatmak arası bir duruşla kaldım beyaz koltukta.
beyazlığı mı yoksa yumuşacık mı olması ya da
hiçbirinin etkisi yoktu da sana duyduğum özlem mi sebepti gel ortaam, gel dostum, uzak şehir arkadaşım, yarım şiirlerimin son dizesi, aşkın ve sevdanın ötesi, yumuk kalplerimizin açılmış papatya hali gel artık diye dileyişime
sebep hangisiydi? bilmiyorum.

bilmiyorum, dünyaya karşıtlığımızın sebebini..akıl almazlığımızı, taşlı yolların ipeklenmiş halini anlamak güç..bilmiyorum
bunca duygu nereden geliyor ve nereye gidiyor sevgilerim? çıkıp çıkıp esmer tenimden..