www.ucandaire.org
SİNEMA YAZI DİZİSİ OKUYUCUSUNA GEREKLİ GENEL BİLGİ/ AÇIKLAMA:
Bu yazı dizisi bir sinema araştırmasıdır. Bu yazıda öncelikle küreselleşme ve sinema ilişkisini açıklamaya çalışacağım.Ardından sinema tarihi, yönetmenler, kimi filmler ve yapı çözümü, alt metin okuma, post yapısal sinema, avangard sinema, sanat sineması ve Hollywood sineması, sinema kavramları, firmalar, kurumlar ve sinema tarihine yazılanlar gelecek…YAZI DİZİSİNİN İÇERİĞİ:
Parça parça ve sırayla devam edebilecek bir sinema araştırma yazı dizisi. Tüm bunlarsa yıllarca, yüzlerce sinema makalesini okuyan bir sinema severin merakıdır ki; bu makale adlarını, yazarları da sizlerle paylaşacağım. Yazı dizisinde bu öğretileri öğrenmemi sağlayan her ismin emeği vardır: Yazarların, öğretmenlerimin, sinema düşkünü sohbetlerin, sinema teorilerinin tartışmalarının yapıldığı kamusal alanların ve tabii ki, sinema tutkumun…HIZLI MI, YAVAŞ MI İLERLİYOR, YOKSA BEN Mİ ANLAMIYORUM?
Kuramsal sinema bilgileri çoğumuz için baştan katlanılmaz olabilir. Adı üzerinde bunlar kuramsal bilgilerdir. Bu alanda ciddi bir öğretiye sahip olmak istemeyenlerin hiç okumaya başlamaması gereken yazı dizisidir bu.Kimi zaman kavramlar, isimler üzerinde çok durulmadan hızlıca geçildiğini düşünebileceğiniz yerler olacak. Bunun sebebi, genel hatları ile sinema tarihinde birçok kavrama değinilirken hiçbirini atlamadan ve hepsinden sırayla bahsetmek kaygısı taşımak, bir diğeri de kavramların bolluğudur.Okuyucu ilk anda yazı çok hızlı ilerleniyor kaygısı taşısa da yazı dizisini tamamladığında ciddi bir sinema bilgisi tortusuna sahip olacaktır. Burada tortu dememin nedeni şu: Her ne kadar genel bir kanı ve bilgi edinilse de, bu yazı dizisini okuduğunuzda onlarca sinema kitabı okumuş gibi olunmayacaktır. Bu nedenle okuyucu ne az öğrendiğinden ne de hızlı akıştan dolayı ne yazarı ne kendini sorgulamamalıdır.Herhangi yanlış için şimdiden affola: Bu yazı dizisi içinde de her zaman kimi yanlışlıklar ya da eksiklikler olabilir. ‘Bu böyledir, bu doğru olandır, mutlaktır, gerçekliktir’ dememekle birlikte; bu yazı dizisi amatör bir sinema serüvencisinin, -meraklısına- kendi notlarını sunmasından başka bir şey değildir…
YAZININ DİLİ NASIL OLACAKTIR?
Bu yazı dizisinde sıkıcı bulabileceğiniz bir unsur da dili olacaktır ki, bunun sebebi üst dil kullanılmasıdır. Sinema dili ve kuramsal dil temel yazı dili olacaktır. ‘Ben zor anlıyorum, bu da ne,’ diyebileceğiniz çok kavram olacaktır.Bu kavramlarda her kavramı açıklamam mümkün olmayacağından (aksi taktirde yazı dizisi yıllar sürer) okumaya devam edip, merak ettiğiniz kavramları not alıp araştırmanızı öneririm.Belli seviyenin altına düşmem gerçek sinema okuyucusunu hiç memnun etmeyecektir ki, zaten bir süre sonra o kıvama da gelmeniz mümkün olabilecektir. Herhangi bir kavram bu bölümde olmasa da diyelim dördüncü bölümde açıklanacaktır.BU BİLGİLER NEDEN AYRINTILI?
Bu kadar bilgi verilmesinin sebebi ise, doğru hedef kitleye hitap etmektir. İletinin hedef kitleye ulaşmasını sağlarken mesajın doğru aktarılmasını daha ilk başta başarmış olmaktır.Bu yazı tek bölüm değil yazı dizisi olarak düşünüldüğünden ve tüm dünya sinemasını içerdiğinden bu bilgileri kapsaması gerekmektedir.Bu bilgiler bu bölüm için değil tüm dizi içindir ve takip edecek olanlara neyi bulacaklarını anlamalarının ön bilgisi içerir.SİNEMA ÖĞRETİSİNİN KAZANCI NE OLABİLİR?
Sinema, tarihle adım adım ilerleyen bir sanattır. Sinema tarihine baktığınızda öğreneceğiniz ve yan cebinize koyacağınız ilk şey dünya tarihi ve dünya siyaseti olacak.Hem de bunları sinema okurken öğrenmek çok çok keyifli bir sürpriz olmalı. Sinemanın kazandırdığı bu iki hediye, bana büyüleyici gelmişti.Sinemayla birlikte her ülkenin kültürünü ayrı ayrı da öğrenmiş olmak bambaşka bir kazanç. Bütün dünya sinemasına ve sinema kavramının tamamına eğildiğinizde ise sinema dünyayı resmeder/ kamerasıyla görüntüler/ size yansıtır. Siz sinemayla dünyayı da görürsünüz ve öğrenirsiniz.
NEDEN KAVRAMLAR ÜZERİNDE BU KADAR ÇOK DURULUYOR?
Sinemada en çok kullanılan kavramları bilmeden bir filmin yapı çözümünü ve anlam bilimine inmekten söz edilemez. Bu bakımdan bazı kavramlarla birlikte ve bu kavramla sinemanın içselleşmiş durumları anlatılarak ancak sinema öğretisi aktarılabilir.BU YAZIYI ÖZELLİKLE KİMLER OKUMALI?
Klasik popüler sinema seyircisi bu yazıdan haz almayacaktır. Bu yazıda kuramsal değerlere önem veren bir ekolün öğretisine sadık kalınacaktır.‘Sanat sineması ve sinema tarihi, alt metin okuma, sinemadan anlam, bir film analizi nasıl yapılır?’ diyorsanız ve bu konulara film seyretmek kadar önem veriyor ya da vermeyi düşünüyorsanız; işte o zaman Perde! Buyrun…
KÜRESELLEŞME EKSENİNDE SİNEMA
Küreselleşme olgusunu çok çok eski zamanlara ve çok eski uygarlıklara getirmek mümkündür. İkinci dünya savaşı sonrası küreselleşme hareketinin başladığı dönem tam da sinemada küreselleşme kavramından bahsedebileceğimiz dönemin başlangıcıdır.Bu dönemde Nato’nun kurulması da küreselleşme hareketinin bir sonucudur. Japonya’ya atom bombasının atılması ve dünyada bu olaydan sonra meydana gelen kaygı ortamını filmlerde de görmek mümkündür. Küreselleşmenin ilk gündeme getirildiği yerler çevre ile ilgili konulardır.Küreselleşme sosyal bir olgu olarak, sosyal bilimlerde özellikle 1980’lerde tartışılmaya başlanmış bir kavramdır. Uluslararası ilişkiler de sinemadan etkilenmiştir.Küreselleşme ve postmodernizm aynı anda ortaya çıkmıştır. Küreselleşme kavramı, sermayenin serbest dolaşımıdır ve bu olgu her alanda etkilidir. Politik, ekonomik, kültürel, neo-liberal ekonomik yaklaşımlara göre sermayenin bütün politikalarda hiçbir kısıtlamaya tabii olmamasıdır. Bir bakıma iş bölümünün uluslararası zeminde gerçekleşmesidir.Küreselleşme ki; bunun birçok örneği vardır. (Fatih Akın’ın İstanbul Belgeseli küreselleşme kavramı için bire bir örnektir.)
İstanbul Hatırası, Fatih Akın
Küreselleşme kavramının tetikleyici unsurları söz konusu olmuştur. Bunlardan bahsedersek; siyasi anlamda Doğu Bloğu Ülkeleri’nin çökmesi ve Körfez Savaşı dönemindeki yeni dünya düzeni, kuzey ve güney ülkeleri arasında hem askeri hem de ekonomik açıdan uçurumun açılması, ırkçılığın ortaya çıkışı, çeşitli dinsel, etnik cinsel kimliklerin ortaya çıkışı… Tüm bunlar hem uluslararası olgular hem de küresel kavramlardır.SİNEMA, MEDYA VE KÜLTÜR
Uydu yayıncılığın ortaya çıkması sinema, medya ve kültür kavramına yön veren temel etmenlerdendir. Sermaye, fikir ve görülerin dolaşımını sağlayan internetin devreye girmesiyle konu daha da genişlemiştir.
www.zamazing.org
Zamanla küresel ticaretin mümkün olabileceği ortaya çıkmıştır. Yeme içme alışkanlıklarımız dahi küreselleşme kapsamında değişmiştir.Sinemada ise Hollywood filmlerinin daha önce gitmediği ülkelere gidip gösterilmeye başlaması küreselleşmenin birincil tetikleyicisi rolünde olmuştur.YERELLEŞME VE SİNEMA
Yerelleşme ise küreselleşmenin zıddı olarak filmlerde işlenen kavramdır. (Medeniyetler çatışması kavramı ve Samuel Huntington incelenebilir.)Kültürel küreselleşmeyi turizm sektöründe/ alanında görmek de mümkündür. Turizm daha önceki dönemlere göre daha fazla ön plana çıkan bir kavramdır. Turizmde ön plana çıkartılan kavram da yerelleşmedir.Zaten belli bir bölgeye ilgiyi çekmek de yerelleşme ile mümkün olacaktır. Turizm zamanla daha çok ucuzlamış ve insanların daha önce hiç gezmedikleri ülkeleri gezme imkanları doğmuştur.Böylece hem küreselleşme kavramı gelişmiş hem küreselin içinde yereli tanıma fırsatımız artmıştır.
Yalnız şu da bir gerçek ki, küreselleşme ne kadar artarsa yerelleşme de bir o kadar baskın hale gelecektir. Küreselleşme ve yerelleşme bir yandan birbirlerinin içinde kavrulmaya çalışan iki kavram gibi görünürken bir yandan daima apayrı kulvarlarda var olmaya çalışan kavramlardır.GÖÇÜN YAYGINLAŞMASI VE SİNEMA
Yeni sektörlerin ortaya çıkması ve belli sektörlerin küreselleşmeyle daha fazla ön plana çıkması söz konusu olmuştur. Eğitim de ön plan çıkanlardan biridir.Buna karşın modern döneme ait ağır sanayii gibi endüstri biçimlerinin gerilemesi söz konusu olmuştur. Sonuçta küreselleşme kavramı disiplinler arası bir hal almıştır.Küreselleşmenin politik sonuçlarından biri de, evrensel bir insan kimliğinin yeterli olmadığının öne sürülmesidir.HOLLYWOOD VE KÜRESELLEŞME
Küreselleşme her zaman kendine bir pazar ihtiyacı duymuştur. Hollywood sinemasında iyi yapımlar ve yıldız oyuncular vardı. En çok film üretimi ve en popüler filmler ABD’de yapılmaktaydı.Bu popülerliğin kaynağı ayrıntıya fazla önem verilmesi ve gösterimde de gerçeklikten çok şaaşalı yapımların, yıldız oyuncuların ön plana çıkmasının önemsenmesiydi.Hollywood sineması bir bakıma izleyiciyi pasifize etmektedir diyenler de vardır, bu görüşe göreHollywood sineması izlerken film hakkında ön bilgi sahibi olmasanız da olur.KÜRESELLEŞME VE SİNEMANIN ULUSLARARASI DOLAŞIMI
Sinema uluslararası bir faaliyettir. Filmler uluslararası dolaşımdadır. Bunun başka bir nedeni de uluslararası ortak yayınların var olmasıdır.Türk sinemasında 1990’lardan itibaren ortak yayınlar yapılmaya başlanmıştır. Bunda Euromaj’ın da etkisi olmuştur.Ekonomik anlamda sinemanın küreselleşmesine örnek: Film yapımı uluslararası sermayeden yararlanmaktadır.Büyük Hollywood şirketlerinin uluslararası şirketler tarafından satın alınması, sinemanın küreselleşmesini gösterir.Sinema ve film yapımı önceden belli coğrafyalarla sınırlı kalırken zamanla bu durum değişti. Şimdi 1980’lerin sonunda kurulan Euromaj’ın da (Euromaj: filmlere desteği ile o dönemde Avrupa Birliğine üye olmamış ama yine de filme yapımında yararlanılan bir fon. Ülkemiz, AB’ne üye olmasa da yararlanabiliyor örneğin.) etkisi ile filmler çekilmiştir.Kendi ülkesi dışındaki ortak yapımlara en çok destek olan ülke diye sorarsanız bu ülke Fransa’dır. Günümüzde ise filmlere en çok katkı televizyonlardan gelmektedir. TV’nin ortaya çıktığı dönemde sinemada dikkat çeken yapımlar oldu. Büyük paralar ödeyerek televizyonlar film stüdyolarını satın aldı.Televizyonlar sinema filmi yayınlarını başlattı. Bu durum ise sinema endüstrisinin canlanmasına ve tekrar harekete geçmesini tetikledi.Batı Avrupa ve Almanya’daki bazı TV ve radyo kuruluşları, 1970’lerden itibaren Oberhusen’in (1960’larda kurulan) film yapımlarına yararını görmüştür. Fransa’da ise film yapımlarını RAI desteklerken, İngiltere’de Channel4 desteklemiştir.İngiltere’de Channel4: Yayıncılık sektörü o zamana kadar var olan yayınların eski olduğunu düşündüğünden bu kanalı kurmuş ve filmleri desteklemiştir. Özellikle kısa filmlere destek vermiştir.Film Four: Sadece İngiliz filmleri değil tüm dünya yapımları ile ilgilenmiş ve desteklemiştir. Motosiklet Günlüğü ve Benim Güzel Çamaşırhanem bu fon ile çekilmiştir.
Bugün sinema sektöründe kadın yönetmenlerin ağırlığı artmaktadır. Bizde 1980’lerde özellikle kadın yönetmenler filmleriyle gündemde olmuştur.Göçmen sineması ise en çok Avrupa’yı ilgilendiren bir konu olarak filmlere yansımıştır. En çok da bu konuda sanat filmleri çekilmiştir.
yorumlar
Muhteşem bir dizi başlıyor..
Astral süper bir yazı dizisi bu. Hakikaten seni çok içten tebrik ediyorum.Sinemaya yakın ilgim bu diziyi kaçırtmayacaktır bana.
bu yazı dizisinin muhteşem bir belgesel tadında olacağı bellidir ki ilk bölümden hemen anlaşılıyor.Umarım bu yazı dizini belgesel filme bile dönüştürebilirsin astralım.
çok emek verilmiş, çok güzel.
”Bu yazı dizisini sıkıcı bulabileceğiniz bir unsur da dili olacaktır ki, bunun sebebi üst dil kullanılmasıdır”Ben hiçbir üstlük göremedim şahsen, ilk 15 -16 paragraf gereksiz açıklamalar..Yazar herzaman yaptığı gibi, engin araştırmalarını sıfırlayacak şahsi açıklamalar yapıyor..Direk konuya girmeliydi..Okuyucunun yanında olamayacak çünkü, kimin yazıdan ne aldığını bilemez..Ayrıca Motorsiklet Günlüğü değil, Motosiklet Günlüğü(Diarios de motocicleta)..Bir gereksiz açıklama da benden gelsin
“Üst dil” kullandım. Anlamazsınız da ne demek?Üst dil, benim bildiğim farklı biyolojik türlerin dilidir:)siz, sinema anlatıyorsunuz. Anlattığınız sanat dalının mutlaka kendine özgü bir disiplini vardır, bu çok normaldir. Sanki ilk kez karşılaşılan bir olguyu dile getiren “ben üst dil kullanacağım” deyişinizdeki seçkinci tavrınızı kınıyorum ve sizi cehaletinizle başbaşa bırakıyorum.
TDK, da üst dil bulunamamış..:))
ivan sende cehaletmetre’mi var anında ölçtün, sonucu buldun ?
Mea Culpa!
Iedereen kan fouten maken!
absolut!
Bir an evvel yaziya girmesi icin can attim, bir daha bu kadar uzun tutmayin girisi. Konuya gelirsek yararli olabilecek seyler var elbet, ancak genel olarak sinema tarihi ve bu olusumun yansimasindan ibaret.
üst dil diye tabir edilmesine rağmen üst bir dil olmadığı gibi, son derece anlamsız bir giriş bir o kadar sıkıcı bir dillle ilerleyen karmakarışık bir yazı.kusura bakmayın astral, bir önceki araştırma yazınızı tutmuştum. ancak bu hiç olmamış.tebrikte bulunan arkadaşların da yazıyı sonuna kadar okuduğuna inanamamakla beraber tut beni tutayım seni politikasının en komik halini izliyorum.ayrıca yazarın okuru küçümser havasını da kınıyorum.
bu yazı ne anlatıyor? okumadım henüz az sonra okumaya karalıyım. şimdi kalkıp bir savunma yapıcam herkes üstüme atalayacak başta da dolce atlar herhalde.yazar yerine niye sen cevap veriyosun diye:)))üst dil? başka bir şey yok mu yazıda. onca emeğin karşılığı bu mudur?hangi yazı olursa olsun yazara bir eline sağlık, teşekkürler dersin ondan sonra eleştirini yaparsın. hele şu direk kınayan zihniyete söyleyecek söz bulamıyorum.bir de biz ona sorduk sen niye atlıyorsun diye farklı yerlerde farklı kişilere yanıt verenleride anlamıyorum. kusura bakmayın dayanamayıp atladım ama
Başka yazılarda yaptığı yorumlarda yazarın kendi dilini görebilirsiniz..astral DİYOR Kİ, (26 Mart 2010 20:02)ne de olsa bir kadın duyarlılığını bir erkek değil bir ibne daha çok taşır harlemim. ondan demiştir. böyle bir laf erkekten çok bir ibneden çıkar. erkeğin kollarında olmanın seksten öte, duygusal bir kavram olduğunu ya da kadın anlar ya da bir ibne ne de olsa…Kendi kendini şişiren bir balon gibi yazı yazar..
Shane,Sizi bu yazı ön sayfaya koymanızdan dolayı kınıyorum..Hani önsayfa yazıları özen isterdi, önemliydi, 50 paragraflık yazı 20 paragrafı saçma sapan yersiz açıklamaBu mudur?
Her akademik çalışmayı sıkıcı bulan, ağır bir dille yazılmış, ben hiç bir bok anlamadım diyen, ortalama Türk okuyucusu kültür düzeyi için yapılmış açıklamalarınızdan dolayı bir kez daha teşekkür ederim sayın Astral…
”bu yazı dizisi amatör bir sinema serüvencisinin, -meraklısına- kendi notlarını sunmasından başka bir şey değildir…”Bu yazıyı yazmaya bilgisi yetmezken, kendi dilini anlamış mı yazar :))
Ansiklopedik bilgilerin buralara taşınması külfetten başka bir şey değildir. Sinema ya da bir başka sanat dalının gelişim süreci buralarda anlatılamayacak kadar derin ve kapsamlı çalışmalar ister. Sinema için en güzel ve doyurucu kaynaklar, hem gösterim anlamında hem de panel çalışmaları anlamında Ankara sinametek’in faaliyetleridir.Buradan
Bir kültür sanat faaliyeti olan yazı yazmayı, belli kalıpların içine sokmaya çalıştıkça özgünlüğü kaybolmuş, her kelimesi defalarca tekrarlanan, birbirinin kopyası, sıkıcı, yazarın hislerini yansıtmayan safsatalar yığını okumak isterseniz buradan buyrun..
yazıyı okudum. araştırma gibi değil bir garip geldi bana. astral yazılarını severim aslında ama bu yazı pek hoş olmamış.pillibebekkuyuda nın tepkisinin haklı olduğunu düşünüyorum. önsayfaya girememiş binlerce gerçekten güzel araştırmalar tüm yazılar içinde tutulmak üzere beklerken aslında okuduğunun ne olduğunun farkında bile olmadan sırf yazara sempatisinden dolayı savunma yapmaya çalışmak da pek objektif bir bakış olmasa gerek.daha güzel çalışmalarınızı bekliyorum astral
giriş kısmının fazla uzun olduğu ve dizinin hiç değilse bu kısmında pek bir şey anlatmadığı konusundaki eleştirilere katılıyorum. hiç gerek yoktu o kadar uzun bir girişe. bilgilerin asıl aktarıldığı kısım görece olarak çok kısa olduğu ve işin aslı henüz dişe dokunur hiçbir şey aktarılmadığı için bu konuda bir yorum yapmak için çok erken olduğunu düşünüyorum.yalnız, daha girişte ilk gözüme çarpan hata, küreselleşmenin ikinci dünya savaşından sonra başladığının ileri sürülmesi olmuştur. kürelleşmenin sinemayla ilişkisi açısından belki çok vahim bir hata değil bu, ama küreselleşme 1800’lü yılların ortalarından itibaren, özellikle buharlı motorun icadından sonra başlamıştır. hem 1. Dünya Savaşı hem de 2. Dünya Savaşı küreselleşmenin tıkandığı yerde çıkmıştır. Yoksa, 2. Dünya Savaşı küreselleşme için tetikleyici unsur olmamıştır.
çok güzel bir çalışmaya benziyor bu yazı. giriş bölümü evet uzun ama sanırım dizinin uzunluğundan dolayı. devamını bekliyorum astral, eline koluna ve beynine sağlık.
ÜST DİL NEDİR BİLİYORUMVE KÜLTÜR FIŞKIRIYORUM HAVASI YARANTABİLMEK İÇİN BU YAZIYI TUTUYORUM.NEDİ YORUM DU SANAAZ YAZ ÖZ YAZ
arkadaslar, birseyi herkesin begenmesi mumkun degildir, herkes herkesi memnun edemez, ama burada bir emek verilmis. belki, gece saatlerce uykusuz kalinmis,begenen de vardir begenmeyen de olabilir, ama lutfen emege saygi denen kavrami unutmayalim.
Astral, “herhangi bir yanlış için şimdiden affola” buyurmuşsun, ben de imla hatalarını, cümle düşüklüklerini affettim.
uzun soluklu bir yazı dizisinin ilk parçasını okuduk ve sanırım ilerleyen yazıları da kapsayacak geniş bir açıklama bu yüzden yapılmış.olumlu, yazara ve yazıya değer katacak ya da yanlışlarımızı görmeye yarayacak eleştiriye evet derken, yazının hazırlanma sürecindeki teri ve emeği görmezden gelen eleştiriye hayır!!ellerine sağlık astral
Edebiyat ürünlerinin temelini yazarın kendisi oluşturur. En başta geleni de vicdanıdır.Yukarıdaki yazı bir sanat ürünü değil ama el yordamıyla elde edilmiş kaba tecrübelerden yola çıkılarak okuyucuya sunulacak tanıtılacak çok masum bir konu da değildir. Yazar henüz girizgah yaparken, okuyan insanı şüpheye düşürecek bir yargıyla çıkıyor karşımıza. Ne diyor? ” üst dil kullanacağım” N e kullanırsan kullan ama anlatmak istediğin şeye ne kadar hakimsin?Eleştirilerimizi biz bu boyuttan bakarak yaptık; Yoksa böyle bir çalışmanın içinde ne bir “yaratış” ne de çok özel bir çaba vardır. Sinemayı elitist bir aristokrat sanatı diye tanıtmaya kalkarsanız bu çok üstünkörü bir değerlendirme olmaz mı? O zaman non- figüratif resme de burjuva yozlaşması diye bakar geçeriz!. Sinema başlıbaşına bir olaydır. Dünya sineması deyince durup düşünmek gerekir. Böylesine çok kapsamlı çalışmalar isteyen kaynakları çok fazla olan konuların buralara “ev-ödevi” gibi sunulmasının hiç bir faydası olamayacağını söylemek istedim. İçi boş sloganlarla “emeğine sağlık” diyeceğime, saçmalamışsın demeyi tercih ederim.
ah-ha…
cicim, kuşum, koçumdublaj türkçesi ile ay si, mersi kuzucum. maskaralık zevzeklik. anlamadığınızdan mıdır yazarın lafzı kelamını yoksa çok iyi sindirdiğinizden ve yazardan daha fazla bildiğinizden midir bu cıvık yağ çekmeler.ya da reddetmeler??? yoksa halen rumuz kardeşliği devam mı???
Güzel bir yazı olmuş bizi geçmişe götürdüğün için sağol
PAylaşım için Teşşekürler. Giysi Oyunları
Bilgi için teşekkürlerBurunburun estetigiburun ameliyatiburun estetigi fiyat