Gözlerimi yumdum , kör oldum …Karanlık biraz huzur biraz hüzünbirazda yüzün sanki …Ellerimi kanatan cam kırıkları değil !Gözlerimden akan kristel göz yaşlarım …Bitkinim …Yaşamak istemediğim her ana inat yaşama sevci biraz …Belki biraz sen …Kulaklarıma basıyorum avuçlarımı …Duymuyorum geçmişin haykırışlarını …Yorgunum …Fırtınalarda yırtılmış yelkenlerim …Ve acı sızıyo, adı kalbim olan geminin güvertesine ,Kaptanı benmiyim ?Sensizliğin sularında parçalara ayrılan geminin …Dudaklarımı kesiyorum en dibinden jiletle …Söyliyemediklerim belki fırlar he bu sefer içimden …Tamamen sen !Baştan aşağıya , yedi ütopyada , sonsuzlukta ,sanırım son’da …İşte sen , evet orda karşımda ,Ve sen körelmiş gözlerimin kapak baskısında ..Sen duymaz kulaklarımın iç yankısındaEvet sen kopmuş dudaklarımın hecelere bölünen kan pıhtısında …Sen yeniden yaratılışımın hamurunda !
yorumlar
Hani bazen dilin mühürlenir ya, kalbin yaralarıır; kanayan yara hüzne dönüşür. Kendimize zarar vermek ister sevdiğimize kurban olmaya iter güdülerimiz. Orda ya kalbini çıkarır atar hüzne meydan okursun, ya duygularınla başbaşa kalırsın. Mantığa yer vermezsek sevgide, tamamen duygulara yüklenirsek. İki elimizde sevdiğimize tutunursak köprü yıkıldığında uçurumda buluruz kendimizi. Her zaman duygusal açıdan bir elimiz sevdiğimizde, diğer elimizde mantıksal olarak hayatta olmalı. Sevgi geçiçi olabiliyor ne yazıkki
yok bu antipsikotik ilaçmuş pandyspania.