Bazı şeyleri sevmiyor olsamda yazmayarak, sevenlere haksızlık etmek istemiyorum:) sanki ben yazmasam sevenler üzüntüden uyuyamayacak ta neyse. Bugünkü konumuz dondurma, yemekten hoşlanmadığım, ama güzel oldugunu bildiğim, kızımı çıldırtan, bazılarını kışkırtan, serinletici, reklamlarıyla dondurmanın aslında azgın kadınlara hitap ettiğini bize öğreten cilveli dondurma.

Öyle ya ilk kızgın kumlardan serin sulara atlatarak başladı bu dondurma-kadın ilişkisi, sonra tahrik edici yeme stilleri, valla insan birine magnum alıp götürmeye yada ısmarlama çekinir oldu, birşey ima etmeye çalışıyor zannedilmesin diye.O dondurmadan isteyen çocuklara azdın mı sen? yaşının insanı ol türünden saldırılarda bulunmamak içten bile değildir. Son olarak Sawyer (Josh Holloway) sözün bittiği yer olmuştur ,benim bile yemeyecegim halde onun güzel hatırına almışlıgım vardır.

Dondurma, 1960 lı yıllarda ülkemizde tanınmıştır. Aslında tarihi bayağı eskidir dondurmanın, her ne kadar Çin’lilerin yaptıgı söylense de , ilk kez Roma İmparatoru Neron zamanında yapılmış dondurma. Yemek yemeyi çok seven imparatorun aşçısı topladıgı karları sıkıştırır, üzerlerine tatlı maddeler döker ve ilk dondurmayı icat eder.Bu yöntem karpekmez adıyla hala vardır ülkemizde, demeki ki Roma yöntemiymiş:)Dondurma külahı, dondurma yaygınlaştıktan bir süre sonra ortaya çıktı, 1904 yılında bir fuarda insanlar ilk kez çıtır külahla tanıştılar.Ülkemizin meşhur Kahramanmaraş dondurması pek kişiye göre gizemini hala korumaktadır. Bulundugumuz yüzyılın ikinci yarısından sonra bir anda üretimi ve tüketimiyle tepeye fırlayan dondurma, dondurma çağının meydana gelmesini saglamıştır. Artık el yapımı dondurmaların, ufak fabrikaların yerini dev tesisler almıştır, dondurma sadece yazları değil her mevsim tüketilebilmektedir, tatlıların yanında garnitür olarak kullanılmaktadır. Dünyaya göre ülkemizde tüketimin hala az oldugunu da ekleyeyim.Küçüklüğümde şimdiki kadar çok çeşit yoktu, ve ben normal olan her insan gibi o zamanlar dondurma yiyordum, anam nerden bulduysa hazır saplı dondurma almıştı, mahallede havamdan yanıma varılmamıştı. Sonraları zaten yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı ancak hala sinemaların vazgeçilmezi Alaska-Frigo benim için özeldir.Görürsem affetmem, hüpletirim. Birde dondurma çok yedirmezlerdi bize, hasta oluruz diye yada üzerine muhakkak su içirlerdi, kim hasta olsa suçlu dondurma olurdu.

Şimdi artık dondurmanın sağlıga dokunmayan tek tatlı oldugu uzmanlarca açıklanıyor. Ancak yine de dondurma ile ilgili önemli bilgiler var. Bekletilen dondurmanın tekrar soğutulmaması gerekiyor, çocukları için faydalı maddeler içeren dondurmanın salmonella hastalığına yol açmaması için, iyi ambalajlanmış, doğru saklanmış çok bekletilmemiş olması gerekiyor.Aşırı tüketimi ise ishale sebeb olabilir( çocuklarda),alırken muhakkak son kullanma tarihlerine bakılmalıdır.( bilgi)

Dondurmayı sevmeyen yoktur diye düşünüyorum, sevmiyorum dediğim halde bazen ben bile kapılırım dondurma büyüsüne ancak bazı şartları var, mesela ambalaj dondurmalar asla ilgimi çekmez, sadece eve alınan (hazır değil) külah dondurmanın plastik kutuya konulmuş hali ve çeşitler içindeki vişneli dondurma çok koyu renk olursa bir iki kaşık alırım. Evet vişneli dondurmanın rengi çok koyu olmalı beni çekmesi için. Yinede yenilesi bir şeydir dondurma, tavukgögsünün , kazandibinin üzerinde sütlü haliyle, yazın en serinletici olan limonlu çeşidiyle, tiryakiler için kahveli, ilginç tatlardan hoşlananlara balkabaklı, geleneksel sevenlere Maraş usülü saymakla bitmez, ballı, kivili, karamelli, böğürtlenli .. pek çok çeşidiyle insanı neşelendirir dondurma. Kağıt helva arasında aşıkların elinde parklarda gezer, ellerinden kapılacakmış gibi hapır küpür yiyen çocukların tişörtlerine akar dondurma.Çilekli DondurmaYalanlar çilekli bir dondurmaNe kadar soğuk olsadaMutluluk veriyor insana..Paye Albaş

kaynak 1