Eskiden oyunlarımızı, dört-beş çocuk bir daire oluşturup öyle oynardık. Ya da oyuncak bebeklerimizle, arabalarımızla hayal gücümüzü kullanıp gerçek olmayan dünyalarda, gerçek olmayan kişileri canlandırırdık. Ama artık oyunlar bilgisayar başında geçirilen gecelerle, gündüzlerle hayat buluyor. Hele bir de bahsettiğimiz bir internet oyunuysa, durum oyundan öteye geçip ciddiye biniyor.

İnternet oyuncuları zamanlarının inanılmaz derecede büyük bir kısmını bilgisayar başında yarattıkları sanal karakterleri geliştirmekle, onlara seviye atlatmakla veya kurdukları ülkeleri savaştırmakla uğraşıyorlar. Bu tip şeyler, eğer daha önce internet oyunlarıyla hiç karşılaşmamışsanız, size garip gelebilir. Ve hatta şöyle bir soru sorabiliriz buradan hareketle; “Bir insan, olmayan bir şey için neden bu kadar emek harcar?”

İnternet Oyunlarının Tarihi
Bu tip oyunlara “Multi Massive Online Role Playing Game”(MMORPG) yani “Devasa Oyunculu Çevrimiçi Rol Yapma Oyunu” deniliyor. Bu tür, ilk olarak oyuncuların internet üzerinden metin tabanlı oyunlar oynamasıyla başlamış. Fakat daha sonra gelişen grafik imkanları sayesinde bu oyunlar daha gerçekçi ve çekici olmaya başladılar. Temel olarak bu oyun türü, oyuncuların yapay zekalarla değil de birbirleriyle rekabet etmesine dayanıyor. Bu da rekabeti ve oyunun sürekli olmasını sağlıyor. Oyunun kaderinin insanlar tarafından belirlenmesi, en iyi olma savaşı, bu tip oyunlara ayrı bir çekicilik katıyor.

Bu oyunlardaki amaçlar birbirinden farklı olsa da genel olarak oyuncuların amacı bir karakteri ‘en iyi’ yapıp, o sanal dünyada birinci olmaktır. Bunun yapılabilmesi için ise genellikle iki yol izlenir. Birincisi, diğer kullanıcıların karakterleri ile savaşmak ve itibar&seviye kazanmak. Diğeri ise oyun tarafından size verilen görevleri tamamlamak. Tabii bu tip oyunların yarattığı en büyük farklılık gruplaşmadır diyebiliriz. Yani insanlar ittifaklar, klanlar kurup grup halinde savaşabiliyorlar. Bu da kullanıcılara, belki de gerçek dünyada sahip olamadıkları bir yere ait olma duygusunu sağlıyor diyebiliriz.

Oyunların yarattığı bağımlılığa Wikipedia şöyledeğinmiş.Bağımlılık
Bu tip oyunlar çok çeşitli fakat hepsinin ortak bir yönü var; bağımlılık yapması. Bu bağımlılığın sebebi olarak da oyunlarda bulunan level atlama, karakter geliştirme gibi oyunu sürekli kılan unsurların, kullanıcının başarı ihtiyacını tatmin etmesi. Yani bir kere elinizi kaptırdınız mı, kolunuzu alamıyorsunuz. Çünkü birkaç level atladıktan sonra, genel sıralamalarda birkaç sıra yükseldikten sonra kullanıcılar “Madem bu kadar uğraştım, e devam edeyim bari.” diye düşünüyorlar. Bu da oyunla kullanıcı arasında zoraki bir bağımlılığa sebep oluyor. Bu konu hakkında Balıklı Rum Hastanesi Bağımlılık Bölümü Şefi Dr. Yasin Genç bahsettiğimiz oyunların ana görevi olan “seviye atlama”nın kişileri mutlu ettiğini ve egolarını yükselttiğini söylemiş. Bu nedenle seviye atlama görevi yapılmadığında kullanıcılarda bir yoksunluk ve ihtiyaç duygusu baş gösteriyor. Oyuncu her seferinde bu yüzden biraz daha fazla oynamak istiyor.

Bağımlılığın diğer bir sebebi de bireyin gerçek hayatta arzuladığı şeylerin gerçekleşmemesi, başarısız olması diyebiliriz. Yani evde, okulda, işte gerçekleşmeyen başarılar, kurulamayan veya sağlam olmayan insan ilişkileri nedeniyle kullanıcı bu tip duygularını sanal bir ortamda tatmin etme isteği duyuyor. Böylece gerçek hayattaki sorunlar, dertler yok sayılmış oluyor. Gençlerde aile kavgaları, okulda saygı görememe, yetişkinlerde ise evlilik sorunları insanları bu tip oyunlara itebiliyor. İş bu noktalara gelince doktorlar ebeveynlerin mutlaka bir limit koymasını öneriyorlar: “Sınırlandırma sert bir şekilde yapılmamalı, makul süreler önceden belirlenip, çocukların bu yönde sorumluluk taşımaları sağlanmalı.”. Tabii aynı şey evlilikler için de geçerli. Çiftler kendi dünyalarını yaşamak istediğinde bu tip bağımlılıklar nedeniyle zamanla ilişkide kopukluklar yaşanıyor. İpler kopma noktasına gelinceye kadar kimse birbirine karışmayınca, boşanma kaçınılmaz son oluyor.

Kadınlar vs. Erkekler
Bahsettiğimiz bu bağımlılıklar ve yarattığı sonuçlar herkes için geçerli değil tabi ki. Herkes için geçerli olmadığı gibi, geçerli olanlar için de farklılık gösteriyor. Örneğin oyun bağımlılığı erkekler ve kadınlar üzerinde çok farklı etkiler yaratıyor. Yapılan araştırmalara görekadınlar, gerçek dünyayla sanal dünyayı ayırt etmede daha başarılılar erkeklere oranla. Eğer yapmaları gereken bir işleri varsa oyunu terk edebiliyorlar. Bir siber-psikolog olan Dr. Kimberly Young’a göre, kadınlar kişinin gözünden gören oyunları pek tercih etmiyor. Onlar erkekler gibi güç, egemenlik ve şiddet peşinde değiller. Bu nedenle oyunlar da daha çok erkeklerin ilgi alanlarına göre hazırlanıyor.Peki bu oyunları düzgün şekilde, bağımlı olmadan oynamak mümkün değil mi? Elbette! Ama pek kolay değil. Öncelikle gerçek hayatla sanal hayatı birbirine karıştırmamak gerekiyor. Yani yapmanız gereken önemli bir işiniz, gitmeniz gereken bir ders, çalışmanız gereken bir sınav varsa oyunun başından kalkmayı bilmeniz gerek. Çoğu öğrencinin bu tip zamanlarda yaptığı şey mevcut karakterlerini dinlenmeye almak, tatile almak olabilir. Şayet oyunda böyle bir seçenek yoksa, o zaman mecburen oyunu bırakmak zorundasınız. Aksi halde gerçek hayatta pek çok şey sizin için iyi gitmeyecektir.