Durup düşündü bir gece…Yaşadıklarını,sevinçlerini,hüzünlerini,nereden nereye geldiğini…
‘Çocukluğum ‘ dedi önce…Mutlu huzurlu sandığı çocukluğu.Hiçbirşey anlamıyordu ki o zamanlar.Bir oyuncak yetiyordu yüzünü güldürmeye.Oysa şimdi düşünüyordu da o zamanlar da yalnızmış.Kandırıldığı küçük mutlulukları,oyunları varmış.Adı üstünde çocukluk işte…Gençliği geldi aklına birçok sıkıntıya ailesi ile birlikte göğüs gerdiği ama yinede kimseye yaranamadığı o ziyan olan yılları.Ne olursa olsun kıyamadığı ailesi…Yaşıtları gibi olmamıştı hiçbirzaman hayatı.Hep yarımdı yaşadıkları.Gençlik dedikleri o yıllarını, yaşıtlarıyla eğleneceği,aşkı tadacağı,geriye dönüp baktığında ne yıllardı diyeceği zamanları sıkıntı ve mutsuzluk üstüne kurulmuş,eksik kalmıştı.Gözünden süzülen iki damla yaş boşa geçen keşke dolu o yıllaraydı…
Sadece hayalleri vardı ona huzur veren.Belki diyordu hatta çoğu zaman emindi evlenince diğer yarısını bulduğunda değişecekti herşey .bu hayalle tutundu hayata,bıkmadı,yılmadı direnmekten.Gün geldi ve doğru sandığı insanla bir hayat kurdu kendine.Masal gibiydi günleri.
‘Evet ! İşte bu ‘ dedi.Değmişti beklediğine.Kurduğu hayaller gerçek olmuştu.Gözlerinin içi gülütordu artık.Oysa senesi bile dolmamıştı yeniden karardı gözündeki ışık…Diğer yarım dediği artık gözlerinin içine bakmıyordu.Sevgi dolu bakışlar,buz kesti,sevgisini haykıran o diller sustu.Çok uğraştı,çabaladı yeniden kazanmak için.Herşeyden önce anneydi artık…Belki diyordu eskisi gibi oluruz ama nafile…Bitmişti artık bu hayali de yıkılmıştı enkazı altında her gün biraz daha ölüyordu.
Çocuğunu düşündü.Geleceğini onun huzurunu, mutluluğunu…Böyle olmazdı kendi pişmanlıklarında bağulmamalıydı evledı.Kendini ve çocuğunu kurtarmalıydı.Ailesi yapayalnız bırakmıştı,eşi umursamıyordu…Bir gün kendine geldi.Anneyim kadınım bu hayat benim ve yapabilirim dedi.Önce bir iş olmalıydı para kazanmalıydı.Denedi ve başardı maddi gücünü kazandı önce.Hayatının son kırgınlığı olan evliliğin yükğnden kurtuldu sonra.Çocuğu yanında yepyeni bir hayat kurdu kendine.Güveni sağlam ayakları üstünde duran hırslı bir kadındı artık.Yaşamında eksik kalan herşeyi çocuğundsa tamamladı.Şimdi kendi işinin patronu,dimdik ayakta duran,hayata ve karşısında duranlara direnebilen güçlü bir bireydi artık.Senelerini ziyan ettiğine daha önce yapamadığına yanıyordu sadece.HAYAT HER ZAMAN UMUT İSTER.UMUDUNU,İNANCINI,CESARETİNİ KAYBETMEZSEN SON NEFESİNE KADAR HEP BİR ŞANSIN VARDIR.HAYATIMIZI ŞEKİLLENDİRMEK BİZİM ELİMİZDE.ASLA GEÇ KALINMIŞ DEĞİLDİR HAYAT YAŞAMAK TOPARLANMAK İÇİN KEŞKELERİMİZİ AZALTMAK İÇİN….
yorumlar
kendimi gördüm yazıda… geleceğim düştü aklıma.. sanki bana yazılmış.. çalıkuşu anlatılmış…
‘Çocukluğum ‘ dedi önce…Mutlu huzurlu sandığı çocukluğu.Kandırıldığı küçük mutlulukları,oyunları varmış.Adı üstünde çocukluk işte…:(
Büyüyünce(de) devam ediyor bazen onlar. Salaklık diyorlar artık onlara…
Başardığın için bir kadın olarak tebrik ediyorum .Aslında ne zaman başarıyoruz biliyor musun en zor anlarımızda,çaresiz kaldığımızda.O zaman aklımız başımıza geliyor ve bir dakika ben neden başaramayım ki? diyoruz.Başarma isteği kendimizi gerçekten keşfettiğimizde geliyor.Kendini ve kapasiteni keşfetmişsin ve başarı onun peşinden gelmiş.Çok güzel bir yazı gerçekten…
Bir insanın hayatında, herşey yolunda gidiyorsa mutlaka yolunda gitmeyen birşeyler vardır.Şöyle de diyebiliriz, Hayatı 4*4 ise sonundan endişe etsin!
Turkiye de herkes yasam kocu olmus, o kadar cok hayat yorumlaniyor ki, kim gercekten hayatini yasiyor anlamak cok zor..
Sevgili pbk, bence hayatı 4*4 olan gerçek hayatını yaşamıyor, tabi dünya için yaşıyorsa o ayrı. İnsan hayatının her anında sınava tutulduğunu bilirse zaten sorun yok ama bilmiyor yada kabul etmiyorsa o zaman anlamak çok zor.
Turkiye ye bir dondum baktim herkes bana yapmam gerekenleri soyleyen filozof olmus, ben gene yasama geri donsem hic fena olma..Millet psikolojiyi, bitkisele baglamis, kitap okuyan diploma istiyor neredeyse, cok sasirdim dogrusu..
Uzaktan laf atıp fitne sokan insanlar çoğaldıkça hayat çekilmez olur
aboooooow, herseyin fazlasi zarar doirum yaw..
Ya özür dilerim senle bi alakası sevgili pbk, benim demek istediğim normal yaşantısına devam eden insanların zihinlerini karıştıran insanlardı, ya ister inanır ister inanmaz kişinin kendi bileceği iştir, ama inanmaya yatkın insanların zihinlerini karıştıranlar fitne sokar bunu söylemek istemiştim.Mesela medya, olur olmaz her şeyde yalan yanlış bilgi vermiyormu?Yoksa senin hakkında ahkam kesemem, takdir ettiğim bir yazarsın.Teşekkür ederim.
Evet, sirf haber yapmak icin yapiliyor bazi haberler, iste saglam bir temelin, dusunce yetenegin varsa, herseye inanmiyorsun zaten..Bir zamanlar psikologuna asik olan bir fabrikator arkadasim vardi, mahvoldu hayati mesela..
Evet ama çoğu insan yönlendirilmeyi arzu eder yada yönlendirmeyle hayatını idame ettirir.Ülke ve insan bizim ise din,dil, ırk ayrımı gözetmeksizin geleceğini düşünmek her insanın üzerine düşen bir görevdir.Bu görev kurum ve kuruluşlara daha çok düşüyor. Ayrıca psikoloğuna aşık olan arkadaşına üzüldüm, merak ettim psikolojisi mi bozuldu arkadaşının..
yönlendirilmeyi arzu etmek belki de çocukluğumuzdan bu yana kararların bizim adımıza alınıp dayatılmasıdır.Büyükler karar verir ve küçükler yapar,büyürsün yaşlılara danışmadan olmaz derler sanki içinde olduğumuz hayatı başkaları yaşıyor.Kimbilir belki kişilere kendi kararlarını verme fırsatı yaradılsa daha farklı olur.Bunu yapmalısın doğrusu bu yerine bak seçeneklerin bu olmalı kararını ver dense en azından herkes kendi seçimlerini yaşar.
Sevgili esra7909, insan genç yaşlarda (benim geçtiğim yaşlarda) hayatı tam anlamıyla kavramayabilir.Büyüklerin dayatmalarına karşıyım.Her konu karşılıklı görüşüp konuşarak halledilir.Ama tecrübe yine büyüklerdedir.
Tecrübeli olduklarını kabul ediyorum o konuda bir şüphem yok.Benim söylemek istediğim dayatma yerine doğru dürüst konuşarak seçenek sunsalar gene kararları gençler verse.Yap demek yerine böyle olursa daha ii demek gerekmez mi.O zaman en azından kendi kararlarının sonucuna katlanır insan.Kimsenin sebebi olunmaz