Her kadının bu döneme bir şekilde giriş yapar. Kimi daha evli değildir ama ister, kimi evlenir hemen ister, kimi evlenir hayatın tadını çıkarıp bunu ister. Kimi bu mutluluğa erişir kimi erişemez. İster evli ister, bekar olsun her kadın bir çocuğu olsun ister. Erkek soyunu devam ettirmek gibi salt bir düşünceye saplanıp kalmışken kadın farklı ve çoğul duygularla bunu ister. Bir kere kadın bilir ki en yüce duyguyu tadacaktır: Anne olmak!Ufaklığın ağzından ilk defasında ‘baba’ kelimesinin çıkması çok zordur, bunu bilir, ve belki içten içe bu hazzı yaşar.(anne demek her zaman daha kolaymış) Bilir ki ömür boyu minnet duyulacaktır kendisine çünkü hiçbirimiz bilinçsiz değiliz ki annelerimizin bizim için neler yaptığını görmeyelim. 9 ay karnında taşır bebeğini (bu dönem çoğu kadının hayatında kendince en büyük zevklerinden bile feragat etme dönemidir:içki, sigara içmek vs) Hatta aldatılmaların en çok bu dönemde yaşandığını da bilir( bkz: erkek yine başka şeylerin derdinde) Tabiki her kadın bunları yaşayacak diye bir şey yok ama bazı gerçkeleri de görmezden gelemeyiz. Ayrıca hamilelik süresince öyle hazlar yaşar ki anne sanırım bunu anlamak için gerçekten anne olmak gerek. Mesela belli bir dönemden sonra vücuttaki bebiş annenin bağırsaklarına ilk dışkılarını bırakmaya başlıyor ve anne adayı bundan tuhaf bir haz alıyor…İşte annelik bu duygularla başlıyor. Kendi kemikli kısmını yeme pahasına, çocuğuna tavuğun saf budunu yediriyor, elleriyle yavaş yavaş ayıklayarak.. Bebeğin bezi, sütü,önlüğü,ilkokulu derken, bir bakıyor üniversiteden mezun ediyor çocuğunu. Kendi yetiştirdiği çocuğunu topluma bırakıyor. Biz de bazen ne yapıyoruz? Nankörlük!Sanırım nankörlüğümüzü de anne değilsek olduktan sonra bırakıyoruz. Belki de çoğu kadın anne olduktan sonra gerçekten kadın oluyor. Bu benim düşüncem, kimse katılmak zorunda değil ama olgunlaşmak için belkide gerçekten bu tarz süreçler yaşamak gerek.Yukarda anlatılan tüm sebeplerdendir ki kadınlar anne olmak için can atıyorlar. Anneler zaten çoktan gerçek kadın olmuşlar. onlar şanslı, anne olmuşlar.
yorumlar
ben katılırım
teşekkür ederim arkadaşım:)
Annelik,doğuştandır. Babalık sonradan öğrenilir…Güzel yazı…
”cennet annelerin ayağının altındadır”
Ne olursa ve hangi şartta olursa olsun seni karşılıksız seven tek insan anne dir.
bende baba olmak isterdim.anneler de baba olmanın ne demek olduğunu bilmez.çocuğumla balık avlamaya gitmek isterdim.eğer erkek olursa halı saha maçlarına götürürdüm onu.her mücadelesinde içim cız eder ama her mücadeleden kendisinin çıkmasını isterdim.aslında en çok kızım olmasını istemişimdir.adını şebnem koyardım. tabi annesi isterse.oğlan babası olmaktan farklı bir durumdur herhelde kız babası olmak.oğlan senindir artık. ama kız sanki emanet.yani başka bir erkeğe gidene kadar babasına emanet.galiba annenin dünyaya getirirken çektiği sancıyı baba evlendirirken çeker…
afedersiniz, benim evlat edinen hatunlara da saygım sonsuzdur.örn: yabancılardan ancelina coli, yerlilerden nilüfer
Annelik üzerine okuduğum en samimi yazılardan biri. teşekkürler
ben teşekkür ederim @siyah zeytin 😉
Anne olmak tabiki tadılması gereken en güzel duygu.Annelik çok başka anlatılması çok zor o haz, başka hiç bir şeyde yok.Ama ille de doğurmak gerektiğine inanmıyorum öyle anneler var ki! doğurmasalar da doğura bilenlere inat ben de anneyim dedirte biliyorlar.O anneleri ve tüm anneleri sevgi ile kucaklıyorum.
darj;seninde belirttiğin gibi, her kadın mecbur değil, anne olmak isteyen kadınlara dilenebilecek en büyük dilek bu:)hayırlısı ile her isteyenin bir sağlıklı bebeği olsun:)ne kadar yorulursan yorul, sana gelip sarılınca dünyayı unutturan tek insan:)birşey belirtmişsin, ilk kez anne derler diye…bu aslında ğek böyle değil;ma..ma…ilk heceleri,dolayısıyla Amerikalı’ lar bu konuda bir filolojik üstünlükle (!) aaa! bebekler ilk anne diyor demişler:)biz’ e göre de ilk kez aaa çocuk mama dedi, bak yiyecekleri tanıyor deniyor:))aslında hemen sonrasında da ba..bab…aa gibi babaya yönelik hecelemelerin başladığını da belirtmem lazım:)
ben bi bebek biliyorum, ilk çıkardığı sesler raaaa kııı raaa kııııı idi,
baba kültürdür,anne ise aşk yaratır..baba soyut, anne biyolojiktir..baba çoğu zaman düşer,kalan annedir…evlat böyle düşünür..anne-baba nasıl düşünür, birazdan açıklayacağım,
@xerre, yorumuna bayıldım. ama bir şey ekleyeceğim : baba çoğu zaman düşer, onu kal(dır)an annedir:)
Bebekler ilk ba-ba-ba-ba diyor…Kendimden biliyorum… :)Güzel yazı olmuş…Ama bu isteği ömrü boyunca duymayan kadın da tanıdım…
Erkekler de “anne yapmak” icin can atiyorlar.Yaziyi ise begendigimi soyleyemem. Anlatim ya da icerik acisindan degil. Anneligi bencilce tanitiyor. Anne olmanin kutsalligini azaltiyor. Ayse Arman yazisi gibi. Dogurdugu bebegi oyuncagi gibi gorme gafletinin yuz ustune farkli bir vucutla cikmasi gibi olmus. Yorumlarda deginilmis. Dogurmak biyolojik olarak disilere farkli hisler veriyor. Bunu zevk haline getirmek ve olayi bu zevki tadmanin guzelligini vurgulayacak sekilde yansitmak bana cok hos gelmiyor. Nasil ki seksi amacindan uzaklastirip, zevk araci haline getirdiysek, yavas yavas anneligi de zevk araci haline getirebilme ihtimalimiz var. Bunu bugun bu sekliyle tadanlar, sosyal bilinci olmayan, yoz cocuklar yetistiriyor, bunun farkina onceden varmak lazim.
xerre devamm
Konu ilgimi çekti, çünkü şu anda köyümüzde neredeyse yirmi eş çocuk dilemekte ve ben de içlerinden biriyim. Bu hoş ve kutsal dileğin hem erkekleri hem de kadınları daha bebekler gelmeden ne denli mutlu ettiğini ve değiştirdiğini söylemem gerekir :)Yakınlarda Hindistan’dan bir öğretmen konuğumuz geldi, Gurukul Maharaj. Sadece bir gün kaldı ama çok hoş bir konferans sundu, kadın ve erkek özellikleri ve ilişkileri üstüne. Evet, senin de bir örnekle bahsettiğin gibi (soyun devamı için) erkeklerin öz niteliği daima bir amaca yönelik, bir amaca konsantre olarak hareket etmesi. Kadın ise amaçtan çok aldığı deneyimlere konsantre olmakta ve deneyimlerle ilerlemekte.Mutlu evliliğin sırrı da bu iki doğal yapının olduğu gibi kabul edilmesi. Erkek çeşitli amaçlara doğru ilerlerken eşinin şefkatli desteğine ihtiyaç duyar, kadın ise çeşitli deneyimler yaşayabileceği güvenilir bir alana ihtiyaç duymakta; hassas ve alçak gönüllü erkeğe. Bu konu oldukça ilginç ve Vedalar da insan ilişkilerinin özü detayları ile işlenmiş.Konferanstan sonra gelen sorulardan birinde, peki anne ile çocuk arasındaki ilişki nasıldır idi. Yanıt ilginçti, anne ya da baba, erkek ya da kadın, aslında hepimiz birer ruh-canız. Seks bedene ait, ve beden geçici bir araç. Bu nedenle “anne” rolüne geldiğimizde hem kadınsı, deneyimleyen yanımız, hem de eşimizden aldığımız güven ile daha erkeksi, amaca yönelik, otoriter yanımız da belirmekte. Zaten pek çok ilişki sıkıntıları yaşanan evliliklerde çocuklarda davranış bozuklukları vs. yaşandığını görüyoruz.Gerçek kadın olmak, olgunlaşmak, erkek olmak… bunları okuyunca aklıma şu geliyor, yaşadığımız dünyanın, bedenimizin, kendimizin hakiki doğası hakkında bilgilenip ona göre hareket ettiğimizde ve hayatımızı gözlemlediğimizde, işte o anlarda inanılmaz olgunlaşıyoruz. Anne olalım, olmayalım. Sevgilerimle, 🙂
biz masum yavrucakların bakış açısı yukarıda söylediğim gibidir..ama anne ve babanın, çocuk sahibi olmasındaki temel düşünce bukadar masum değildir..bunun üzerine bir yazım olacaktı ama buraya link atmayı uygun bulmadım..evet her insan anne-baba olmayı isteyebilir. bu istek,insanın içinde, başka hiçbir şekilde dolduramadığı boşluktan kaynaklanır.Bu boşluk ancak kendinden bir parça üreterek doldurula bilinir. Yaratarak..(kulağa ne kadar da hoş gelen bir kelime değil mi?..yaratmak..)Herkesin günün birinde anne-baba olma hayali de bundandır. Kendi eseri olan, kendinin yarattığı, heyecan verici bir ürün.Kendi boşluklarını doldurmak için tasarlanmış yegane kalıplar. Ürettiği-yarattığı sonuna kadar onundur. Herkesin onu sevmesi, ona saygı duyması, ondan bahsetmesi hoşlarına gider, onları yüceltir.Bundandır ki onları önemli bir yerde, önemli bir insan olarak görmek isterler..kendileri için..
evlen… anne ol… ya da baba… bu çok kolay… yaklaşık 10 dk da gerçekleşebilecek bir olay süreci başlatmak adına ve tamamen boşalma hızına bağlı olarak… ama sonrası?layık olabilmek… örnek olabilmek dünyaya getirilen o minik dünyalıya…iyi bir gelecek hazırlayabilmek… bu dünyanın puştluklarından koruyabilmek…iyi besleyebilmek…iyi eğitebilmek..bir de bu açıdan bakın derim ve bilin anne babanızın kıymetini
çoğalmak zorundayız.hepsi bu.abartmaya gerek yok.
hay mübarekler ne söz söylemiş. ama iki yukardaki yoruma uydu bence…
bu ne gerçekcilik. tebrik ediyorum…
Bir çocuk dünyaya getirip onu istemediğim biçimde büyütememek korkusu sarar bazen içimi. Çoğalmak tehlikeli olabilir. Çin’in insan gücünü görüp kıskanıyosan bilemem.
c est connerieistemem yan cebime goyy
darj cok samimi ve güzel bi yazı.. benm bi tanıdıgım evlenmeden kendini korumaya almıs cocugu olmasın die.. evlendikten sora bin pişman oldu.. şimdi cocuk die cıldırıoo.:)) ama en sonunda onlarda bi tane yaptılar:) darısı diger isteyenlere.. ya bide ben eskiden çocuktan nefret ederdim ama şimdi sevdigim adamdan çocupğum olsun istiorumm:))
çocuklar, dünyanın en tatlı mahlukları, henüz içlerinde yeşermemiş önyargı ile gelirler, önyargıları biz yükleriz, onlar ölçüsüz severlerana-baba olmak, layık olmak, buna karar verecek olan kim, kim kimin nasıl çocuk sahibi olduğuna karışabilir, kim kimin çocuk sahibi olmasını engelleyebilir, kim çocuğu istediği gibi yetiştirmeye izin verirçocuğu olanlar, olmayanlar, çocuk özlemi çekenler, çocuklardan nefret edenler, herkes günü gelince çocuk sahibi olacak, ama onları nasıl yetiştireceğiz önemli olan bukadınları eğitelim ki onlar da çocuklarımızı eğitebilsinler, asıl konu bu bence, saldım çayıra mevlam kayıra olayları belki bu şekilde azaltılabilir
‘çoğalmak zorundayız,hepsi bu’ sözü gerçekçiliği anlamında tebrik edilebilecek ama duygulardan çok fazla arınarak söylenmiş bir söz gibi geldi bana.. Biraz yapay ve tavır takınılmış bir söz gibi.. tavır bana değil, tavır anne-baba olmaya..tüm yorumlara teşekkürler.