bildirgec.org

fedakarlık hakkında tüm yazılar

SEVDİĞİN İÇİN KENDİNİ FEDA EDEBİLİR MİSİN?

admin | 21 March 2011 13:17

15 sene olmuştu.Sevdiği adamla birlikteliğini adlandıralı tam 15 sene…Evlilerdi başlarda herşey çok güzel diye düşünen kadın zamanla aslında kendini kandırdığını farketti.Bir masala inanmış ve onu yaşamaya çalışıyordu.Bir gün sevdiği adamı kaybetmeye başladığını anladı.Savaşmaya karar verdi ne olursa olsun bu hayatı toparlayacak ve aşkına sahip çıkacaktı.Böylelikle seneler geçti bitti…Ve bir gün sevdiği,değer verdiği,kaybetmeme uğruna herşeyi yaptığı o adam karşısına geçti.

Fedakar mıyız?

bilisikbey | 19 July 2010 10:22

Askerden önceydi.Yolda gidiyorum , beynimde binbir düşünce.Yolda hızla gelen bir araba ve karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir kedi.Birden bir soru oluştu beynimde.Araba ya kediye çarpsaydı! ve benim onu kurtarma ihtimalim olsaydı! kurtarsaydım veya kurtarmasaydım.Bu davranışı neden ve niçin yapardım veya yapmazdım.İlginç sorum kafamı kurcalıyordu.Olayın başlangıç ve bitiş trafiğini çizdim beynimde.a) Araba hızla geliyor b) Bu sırada kedi karşı tarafa geçmeye çalışıyor c) Ben kurtarırsam kedi kurtulacak, kurtarmazsam ölecek.
d) 1. Kurtardım. Öyle ise ben kediyi kurtarmak adına kendi hayatımı tehlikeye atıp fedakarlık ettim.
d)2. Kurtarmadım. Fedakarlık yapmadım.

sema’da bir siyah sevda-I

kharis | 04 January 2010 15:06

2 sene geçmişti son vedanın üzerinden.Terkedilmişti..ama.. Bitmek tükenmek bilmeyen, zamanı hiçe sayan, bir nevi katran gibi bedenini sarmıştı bu aşk…kurtulamıyordu..katran diyorum çünkü kız da biliyordu ne yaparlarsa yapsınlar asla pembe ol-a-mayacaktı bu aşk… Belki de en çok istediği arzuladığı şeye en yakınken, herşeyin boş yere olduğunu anladı o gün…

emre: öyle değill içimdeki yalnız adam bir sarılsa sımsıkı boğar sevdası,kımseye demedikleri var daha yanılmadı hiç kırılmışlıkları var hayata dair, elleri hala sıcak elleri hala çocuk, kirlenmiş gözlerde yok lekesi, şimdi kusursuz bir düş istiyor,uykusunda deil öyle deil, kuytusunda istiyor…………….
ela: o çocuksu kalp neden bazen saklanıp bazen görünüyor bana? bazen evet sıcacık hissediyorum ellerini bazense soğuk bir rüzgar gibi başımı döndürüyor her defasında ümitsizliklerii…
emre: ne bir yabancı nede yalancıyım, kimliksiz yanım kimsesiz tavrım kime ne savdalım……
ela: ne var ne yoksun hem yok hem de çoksun..
emre: çoğalırım ufkunda usul usul, sevda içimde en buyuk kusur……….
ela: ufkum uzakları göremiyor…göstermedin..
emre: kalp gözünü dene
ela : kalp gözüm çok üzdü beni..
emre:haklısın..
üzme bir daha onu
bakma
oradan. hoşçakal..

beyaz kemik toka (son)

astral | 27 December 2009 15:50

(Dört kuşakta, dört kadının ve bir şekilde dört kadından diğerine geçen beyaz kemikten tokanın hikayesidir. Kadınların her birinin hikayesinin ayrı zorlukları vardır. Hem zamanı, o zaman ülke koşullarını hem de o koşulların mantık ve duygu dünyasını nasıl şekillendirdiğini anlatmaktadır.
Ki, üç kuşaktaki zorluklar oldukça çetin görülmekteyken son kuşağın yaşadığı yüzeysellik, acaba tüm çetin koşullardan en ağır olanı mıdır? Belki, tüm öykü boyunca sorulan da budur…)

BEYAZ KEMİK TOKA (İkinci bölüm)

astral | 24 December 2009 12:04

KÜÇÜK KADIN, HAVVA

Doğarken yetim kalacak küçücük bir yürek dünyaya adım atar, yankılı olmayı beceremeyecek kaderlere börek açacaktır, Yunan yemekleriyle daima. Baba bir çatışmada kaybolur. Hiç tanışması nasip olmaz ne babayla, ne de anneyle. Halası bakar ona, Yunanlı bir Hala.

Bacadan kaçırılmış ve daha on ikisinde gerdeğe girmiş bir anne olmuş isimsiz küçük kadın Anjelika’nın yetim bebeğidir Havva.

İşte dünyası böyle başlar Havva Kadın’ın. Müslüman olmayan bir aile Havva adını verir, kaçırdıkları aile Müslümandı diye… Hava akrabalarını hiç bilmez.

Şu parayı bozabilir misiniz ?

Deniz Kasakolu | 19 April 2009 11:47

Bozuk paranız var mıydı abi yada abla ? bu soru canım Türkiye’mde ne kadar da çok sorulur. Günde binlerce kez , esnaflarımız para bozdurmak isteyen insanlara bu olumsuz cevabı vermişlerdir.

“- Vallahi bozuk paramız kalmamış kardeş.”

Bozuk para delisi.
Bozuk para delisi.

PARA BOZDURMAK AHLAKİ BİR GÖREV MİDİR?

Parasının bozulmasını “rica” eden kişi aslında zorda kalmış mağdur bir insandır. Kendisini mağdur eden bozuk para istediği esnaf değilse de, mağduriyetini giderecek olan kişidir bozuk para sahibi.

Anne olmayı istemek

darjeeling | 17 August 2007 10:40

Her kadının bu döneme bir şekilde giriş yapar. Kimi daha evli değildir ama ister, kimi evlenir hemen ister, kimi evlenir hayatın tadını çıkarıp bunu ister. Kimi bu mutluluğa erişir kimi erişemez. İster evli ister, bekar olsun her kadın bir çocuğu olsun ister. Erkek soyunu devam ettirmek gibi salt bir düşünceye saplanıp kalmışken kadın farklı ve çoğul duygularla bunu ister. Bir kere kadın bilir ki en yüce duyguyu tadacaktır: Anne olmak!
Ufaklığın ağzından ilk defasında ‘baba’ kelimesinin çıkması çok zordur, bunu bilir, ve belki içten içe bu hazzı yaşar.(anne demek her zaman daha kolaymış) Bilir ki ömür boyu minnet duyulacaktır kendisine çünkü hiçbirimiz bilinçsiz değiliz ki annelerimizin bizim için neler yaptığını görmeyelim. 9 ay karnında taşır bebeğini (bu dönem çoğu kadının hayatında kendince en büyük zevklerinden bile feragat etme dönemidir:içki, sigara içmek vs) Hatta aldatılmaların en çok bu dönemde yaşandığını da bilir( bkz: erkek yine başka şeylerin derdinde) Tabiki her kadın bunları yaşayacak diye bir şey yok ama bazı gerçkeleri de görmezden gelemeyiz. Ayrıca hamilelik süresince öyle hazlar yaşar ki anne sanırım bunu anlamak için gerçekten anne olmak gerek. Mesela belli bir dönemden sonra vücuttaki bebiş annenin bağırsaklarına ilk dışkılarını bırakmaya başlıyor ve anne adayı bundan tuhaf bir haz alıyor…
İşte annelik bu duygularla başlıyor. Kendi kemikli kısmını yeme pahasına, çocuğuna tavuğun saf budunu yediriyor, elleriyle yavaş yavaş ayıklayarak.. Bebeğin bezi, sütü,önlüğü,ilkokulu derken, bir bakıyor üniversiteden mezun ediyor çocuğunu. Kendi yetiştirdiği çocuğunu topluma bırakıyor. Biz de bazen ne yapıyoruz? Nankörlük!Sanırım nankörlüğümüzü de anne değilsek olduktan sonra bırakıyoruz. Belki de çoğu kadın anne olduktan sonra gerçekten kadın oluyor. Bu benim düşüncem, kimse katılmak zorunda değil ama olgunlaşmak için belkide gerçekten bu tarz süreçler yaşamak gerek.
Yukarda anlatılan tüm sebeplerdendir ki kadınlar anne olmak için can atıyorlar. Anneler zaten çoktan gerçek kadın olmuşlar. onlar şanslı, anne olmuşlar.

Aşkın Videosu…

hypatia | 04 May 2007 11:56

Uzun süredir çeşitli zamanlarda karşıma çıkan bir aşk videosunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Fazla söze gerek olmadığını düşünüyorum, herşeyi çok güzel bir şekilde anlatıyor çünkü.

İyi seyirler…

Bu Gün …

hypatia | 03 May 2007 16:53

 Hayatımın tek varlığı...
Hayatımın tek varlığı…

Bu gün, içimden ağlamak geldiği halde senin o muhteşem yüzünü, sıcacık, ne oldu der gibi bakan koca gözlerini gördüğümde gülümseyeceğim. Bu gün için, ne giymek istediğinin seçimini sana bırakacağım, gülümseyerek ne kadar yakıştığını söyleyeceğim. Bu gün, çamaşırları yıkamaktan vazgeçip seninle parkta oynamaya gideceğim. Bu gün bulaşıkları lavaboda bırakıp 24 parçalık her gün yaptığın puzzle parçalarının nasıl birleştirildiğini bana öğretmeni izleyeceğim. Öğleden sonra telefonun fişini çekip, bilgisayarı kapatacağım ve oturup seninle köpükten balonlar uçuracağım. Bu öğleden sonra sana yaptığım dondurma teklifi karşısında senin attığın çığlıkların keyfini çıkartacağım. Bu gün senin o koca sesinle, öğrendiğin şarkı ve türküleri söylemeni dinleyeceğim ve bunların cennetin melodileri olduğunu anımsayacağım. Bu gün tüm o bilgiç tavırlarınla beni uyarmalarına karşılık sana teşekkür edeceğim. Bu gün o tavırları sergilerken sana eşlik eden o minicik ellerinin ve yüzündeki mimiklerinin tüm hatlarını ölene kadar unutmamak için zihnime kazıyacağım. Bu gün büyüdüğünde ne olacağın veya hangi okula gitmen gerektiği hakkında hiç canımı sıkmayacağım. Ya da senin geleceğin hakkındaki konularda hiç bir düşünce üretmeyeceğim. Bu gün kurabiye pişirirken bana yardim etmene izin vereceğim ve çalışmayacağım. Bu gün Mc Donald’s a gideceğiz ve iki tane çocuk menüsü isteyeceğiz ki, iki oyuncak alabilesin. Bu gün seninle bebeklik resimlerine senin istediğin kadar süre bakmaktan hiç sıkılmayacağım. Bu gün senin bebekken yumurta ya mayna, makarna ya manina, karpuza babua demeni anlatırken, senin “tekrar söyle anneciğim” demene hiç kızmayacağım, istediğin kadar tekrar edeceğim. Bu gün sen hangi kitabı istersen onu okuyacağım. Bu gün kitabını okurken her kelimede araya girip okutmamana veya fikir değiştirmene büyük bir sevinçle bakacağım. Bu gün banyoda saatlerce balonuna su doldurmana ve suları bana sıçratmana hep güleceğim ve sana hadi yeter artık demeyeceğim. Bu gece geç saate kadar oturmana hiç karışmayacağım ve oturup seninle sonuna kadar çizgi film izleyeceğim. Bu gece seni kollarımda tutacağım ve nasıl doğduğunu seni ne kadar çok sevdiğimi anlatacağım. Bu gece yanına uzanıp en sevdiğim her şeyi bir kenara bırakıp parmaklarımı saçlarında dolaştırırken bana en büyük armağanı verdiği için Tanrıya şükredeceğim. Bu gece yanağına iyi geceler öpücüğünü kondururken seni biraz daha uzun tutacağım kollarımda. Bu gece sen uyurken çizgi gibi olan o koca gözlerini seyredeceğim. Tüm gece her uyandığımda senin mis gibi kokunu içime çekip, ipek gibi tenini okşayıp, öpeceğim. Geceleri uyurken senin en sevdiğin nesquik li sütünü biberonunla nasıl içtiğini seyredip, işi biten biberonu bana uzatmana güleceğim. Bu gün sana hiç “dur, yeter artık” demeyeceğim bebeğim…