bildirgec.org

özveri hakkında tüm yazılar

KADIN DOĞA, DOĞA TANRI’DIR

teacher07 | 20 July 2009 12:58

Kadın; dişi, üreten, koruyan, yoğuran, şekil veren kısaca yaratandır. “Doğa ana” (tabiat ana) derler. Kadın bir “melek” derler, hayır kadın tanrıdır. Doğanın ta kendisidir tanrı. İşte kadın da doğadır, tanrıdır. “Kadın bir bilmecedir”, yanlış… Kadını okumak çok kolaydır. Anamız, bacımız, eşimizdir kadın. İnsan anasını bilmece gibi görebilir mi? Apaçıktır analar, yoğururken, şekillendirirken, var ederken, üretirken hiçbir kapalı bir şeyi yoktur. Özverinin ta kendisi…

Dünyanın, hatta evrenin temeli dişidir. Dişi yoktan var edendir. Aslında “yoktan var etmek” dememek gerek. Doğada ne varsa birleştiren, kaynaştıran, özümsetendir. Kimya, tıp bilgisi olanlar çok iyi bilirler; doğada ne varsa canlıda onlar bulunmaktadır. Demirinden, bakırından tutun, en çeşitli tuzlara kadar hepsi bulunmakta insan dahil bütün canlılarda. Bu beceri doğanın becerisidir, kadının, dişinin becerisidir.

ÖZVERİ

teacher07 | 23 November 2008 15:18

Aylar öncesinden hazırlanmıştı, öğrencileri de kendi de. Milli bayram, hem de çocukların bayramıydı. Program hazırdı, Piyes, şiirler, monologlar, marşlar, türkü ve şarkılar… Çocuklar canla başla uğraştılar. Görevlerini en iyi şekilde yerine getirecekler, arkadaşlarından, öğretmenlerinden, velilerden alkış alacaklardı. Öyle küçümsenecek bir olay değildi bu çocuklar için.

Birçok kere provasını yapmışlardı. Yinede eksikleri kalmaması için, büyük bir titizlik vardı. Her provadan sonra, arkadaşları hakkında eleştiri ve övgüleri konuşuldu. İyisini yapacaklarının bilinciyle diğer provaya daha iyi hazırlandılar. Marşlar, türküler ve yöresel oyunlar hummalı bir şekilde hazırlandı.

VATANINI SEVEN HERKESE BU YAZIM

aktifparanoya | 20 October 2008 11:17

Bir insan vatanını neden sever? Bunu hiç düşündünüz mü? Nedir bir toprak parçasını bu kadar özel yapan?

Şimdi bırakın okumayı da bir cevap bulana dek düşünün ve bulduğunuzda tekrar devam edin.

Bu toprak parçasını değerli yapan ne bu zamana kadar dökülmüş kanlardır ne de coğrafi konumu. Ne yer altındaki zenginlikleri ne de zeytini, inciri, narı.

Vatanı özel yapan; anandır, babandır. Kardeşin ve dost bildiklerinin bir arada huzurluca yaşamını sürdürdüğü bir sınırdır vatan. Kısmen aynı düşüncelerle yoğrulmuş, aynı dini benimsemiş, aynı dille selamlaşmışızdır.

EVLİLİK

teacher07 | 25 September 2008 11:39

Tam boy resim için tıkla, Sitene eklemek için SAĞ tıkla

(Okumaya başlamadan link açıp hem okumanızı hem dinlemenizi öneririm ama siz bilirsiniz yine de…)

M. Ö. İki bin yıllarından beri insanlar evliliğe bir anlam verir olmuşlar. Yani dört bin yıldır süregelen bir kurum evlilik. Milyonlarca yıl olmuş insanlar yeryüzüne gelişi, yaşam sorunlarını çözmek için birlikte olmuşlar. Aile, evlilik kurumu yeni kurulmuş gibi düşünülebilir geçen zamana bakarak.

Anne olmayı istemek

darjeeling | 17 August 2007 10:40

Her kadının bu döneme bir şekilde giriş yapar. Kimi daha evli değildir ama ister, kimi evlenir hemen ister, kimi evlenir hayatın tadını çıkarıp bunu ister. Kimi bu mutluluğa erişir kimi erişemez. İster evli ister, bekar olsun her kadın bir çocuğu olsun ister. Erkek soyunu devam ettirmek gibi salt bir düşünceye saplanıp kalmışken kadın farklı ve çoğul duygularla bunu ister. Bir kere kadın bilir ki en yüce duyguyu tadacaktır: Anne olmak!
Ufaklığın ağzından ilk defasında ‘baba’ kelimesinin çıkması çok zordur, bunu bilir, ve belki içten içe bu hazzı yaşar.(anne demek her zaman daha kolaymış) Bilir ki ömür boyu minnet duyulacaktır kendisine çünkü hiçbirimiz bilinçsiz değiliz ki annelerimizin bizim için neler yaptığını görmeyelim. 9 ay karnında taşır bebeğini (bu dönem çoğu kadının hayatında kendince en büyük zevklerinden bile feragat etme dönemidir:içki, sigara içmek vs) Hatta aldatılmaların en çok bu dönemde yaşandığını da bilir( bkz: erkek yine başka şeylerin derdinde) Tabiki her kadın bunları yaşayacak diye bir şey yok ama bazı gerçkeleri de görmezden gelemeyiz. Ayrıca hamilelik süresince öyle hazlar yaşar ki anne sanırım bunu anlamak için gerçekten anne olmak gerek. Mesela belli bir dönemden sonra vücuttaki bebiş annenin bağırsaklarına ilk dışkılarını bırakmaya başlıyor ve anne adayı bundan tuhaf bir haz alıyor…
İşte annelik bu duygularla başlıyor. Kendi kemikli kısmını yeme pahasına, çocuğuna tavuğun saf budunu yediriyor, elleriyle yavaş yavaş ayıklayarak.. Bebeğin bezi, sütü,önlüğü,ilkokulu derken, bir bakıyor üniversiteden mezun ediyor çocuğunu. Kendi yetiştirdiği çocuğunu topluma bırakıyor. Biz de bazen ne yapıyoruz? Nankörlük!Sanırım nankörlüğümüzü de anne değilsek olduktan sonra bırakıyoruz. Belki de çoğu kadın anne olduktan sonra gerçekten kadın oluyor. Bu benim düşüncem, kimse katılmak zorunda değil ama olgunlaşmak için belkide gerçekten bu tarz süreçler yaşamak gerek.
Yukarda anlatılan tüm sebeplerdendir ki kadınlar anne olmak için can atıyorlar. Anneler zaten çoktan gerçek kadın olmuşlar. onlar şanslı, anne olmuşlar.

İŞ HAYATI DEVAM YAZISI…

celix | 28 May 2007 09:21

yeniden merhaba
önceki yazımda giriş yaptığım konuyu artık yavaş yavaş açma ve derinleştirme içerisine girmek zorunda hisettim kendimi..

Evet, yüzeysel olarak benmerkezcilikten girdim olaya…
Bu genel anlamda ”Kendini herşeyden önce görmek ve üstün tutmak”

Öyleki bu durumda bulunduğumuz zamanlar oluyor hepimizin.
Başkalarınında bizler gibi çıkarları ve gereksinimleri olduğunu unutup sadece kendi benliğimize yönelik bir davranış.
Tabii ki bu davranış çoğu yerde belirtildiği üzere kendinden ve kasıtsız yani artniyet olmadan uygulanan bir davranış.