Kocaman kahverengi gözlerini gözlerime dikip, delici nazarlarla bakarken, dudaklarının arasından dökülüveriyor o kırgın cümleler:-Anne bugün işe gitmee…Lepiska saçları darmadağın… Pembe ayıcıklı pijamasıyla sandalyede öylece oturuyor. Üşümesin diye üstüne giydirdiğim yelek bir kolundan düşmüş… Süt bardağı kahvaltı masasında hala dolu duruyor…Bir cevap bekleyen bakışlar tam gözbebeklerime oturmuş hesap soruyor:-Anne bugün işe gitme!( Bugün sana ihtiyacım var. Bugün kendimi yalnız ve mutsuz hissediyorum. Belki seninle patlamış mısır yiyip çizgi film izlemek, belki sadece kokunu duymak istiyorum ya da yalnızca sıcaklığına sığınma ihtiyacı içindeyim.)
“Hadi sütünü iç bakalım, birazdan Ayşegül ablan gelecek, kahvaltını yapmadığını görmesin” diyorum. Öksürmeye başlıyor… Zorla… Defalarca… Neredeyse kusacak.-Yeter artık kızım-Hastayım, öksürüyorum işteAteşini yokluyorum elimle. Ateşi yok. Bir şurup vermek için kalkıyorum. Vazgeçecek sanıyorum öksürmekten çünkü nefret eder şuruptan. Gözleri beni takip ediyor. Uzattığım kaşığa açıyor ağzını.( Yaptığının numara olduğunu biliyorum. Yine aksiliğin tuttu. Hâlbuki ne kadar çok işim var bu gün. Güya ağlayıp, zırlayıp, hasta numarası yapıp işe gitmemi engelleyecek küçük hanım. Üstelik iki saat sonra uçağım kalkıyor. Şehir dışında bir toplantım var. Belki gece de gelemem.)
Şuruptan sonra bir bardak su uzatıyorum. Bardağı elimden alıyor. Her yudumda gözü gözümde. Boş bardağı tekrar uzatıyor bana. Gözlerimi kaçırmaya çalışıyorum. En küçük bir zaafımda yeniden başlayacağını biliyorum. Kırmızı dudaklarını büzerek, engel olamamanın verdiği çaresizlikle içimi delercesine dökülüyor yine aynı cümle:-Anne bugün gitme…( Evet, hasta değilim belki ama seni özlüyorum. Parkta seninle oynamak, yolda elinden tutup yürümek istiyorum. Belki oyun hamurumla pasta da yaparım sana. Ayşegül de çay yapsın bize içelim. İstersen ben de yaparım çayı. Büyüdüm biliyorum artık nasıl çay yapıldığını. İstersen sessizce otururum. Hiç gürültü de yapmam. Sokağa çıkalım da demem. Sen uzan kanepeye kumanda da senin olsun. Çizgi film izlemesem de olur. Anne bugün işe gitme)
anne bugün gitme…
kahvekokusu | 27 October 2009 11:00
Kapı çalıyor ve Ayşegül geliyor. Hemen çıkmak için ceketime uzanıyorum. Kapının önüne geçip, engelliyor beni, yolumu kesiyor._ Anne gitmee…_ İşe gitmem lazım kızım_ Ama ben uyumadan gelmiyorsun kii…O gün gidiyorum işe. Yola çıkıyorum. Ağlayan bir çift göz ve masum, minik bir kelebeği ardımda bırakıp, anneliğimden daha mühim olan işime koşuyorum. Gün boyu kırgın bakışlar, iç çekmeler, öksürük sesleri kulağımda. Gün boyu “ anne bugün işe gitme” diyen ses kulağımı tırmalıyor. Hayır, hayır kulağımı değil vicdanımı.” Anne bugün gitme!. “ Hep kulağımda hüzünlü bir tını sessiz bir çığlık..Kim yalvardı tüm hayatım boyunca bana böyle? Kim bu kadar ihtiyaç duydu varlığıma? Kimin için bu kadar önemli ve değerli oldum? Kokuma, sıcaklığıma, nefesime, kim daha muhtaç olabilirdi? Hiç kimse… Sadece o minik yürek.Tüm çalışan kadınların anneliğini sorguluyorum ama en çok kendimin. Doğurup başka ellere emanet ettiğimiz çocuklarımız. Bizden fazla bakıcılarıyla zaman geçiren anneye hasret yavrularımız.Şimdi çok vaktimiz var paylaşmak ve büyütmek için sevgiyi. Ama ağlayan ve gitme diyen o çocuk,üstünden yıllar geçse de hala kapıyı tutup bana yalvarıyor sanıyorum.Anne bugün işe gitme…
yorumlar
Bu bir hikaye mi yoksa başınızdan geçen bi hadise mi ?Ona göre yorum yapıciim..
klasik ikileme.anne mi olsam kariyer mi yapsam.anne bir kararını verse.çocuk kendine yansıyan bu içinden çıkılamayacak durumdan kurtulacak halbuki. mutlu olacak.anneler büyüse, çocuklar da büyüyecek ama nerede.
anne mi olsam kariyer mi yapsam mı ?anne olduktan sonra kariyeri seçme şansı nasıl oluyor ?Çocuğu delete yapma şansı mı var ?
anne ol Onnupro! kariyer yaptun yeter.
üç seçenek var.1.anne olmak2.kariyer yapmak3.her ikisideyani bir karar ver. sonra saçmalayıp aile huzurunu bozma
kariyerimin zirvesindeyken bu seçimi yapmak gerçekten de çok zor, allahtan harlem gibi dostlarım var..
ne yaparsan yap.
Şunu yapmaya karar verdim, bi mahsuru yoksa..
isabet olmuş
nereye isabet etmiş ?
sana
Aerc ,seni kıskanuyo mu kuzum ?
ne kadar da zekice, vallahi çok zekice, billahi çok zekice..
onnupro, hayatımda yaşadığım bir kesitin hikayeleştirilmiş anlatımıdır bu. İnsan hayatında bazen acaba çocuk mu yapsam yoksa kariyer mi gibi bir seçim söz konusu olmayabilir.
Aerc benim tırnağımın ucu olamaz harlemim..
kahvekokusu na katılıyorum.onnupro ya katılmıyorum.
harleme de katılsam mı katılmasam mı karar veremiyorum
biliyorum Onnuprom.
kadının anneliğinin yanında çalışmak zorunda olması gayet doğaldır. Ülke şartlarını göz ardı etmemek gerekir. bugün bu yazıdaki gibi kaç çocuk sabah işe giden annesinin ardından ağlıyor Allah bilir. Eşi çalışan biri olarak en azından ben bu sahneye bir kaç kez tanık oldum. İçimi ürperten bir yazıydı. Kalemine sağlık kahvekokusu.
tırnağının ucunu görmek isterdim onupro.olamadığım şey bir tırnak ucu öyle mi ……..tüm ruh halimi bozdunuz abicim.size ödetçem bunu.
ayyy çok baydı beni muhabbet, harlem msn`ye geçiyorum..
ödetçem derken !Pisikolog faturasu mu kastunuZ!
bu neyin kavgası a dostlar:)
3çocuk yapacazda !
günümüzde çalışmak zaruri bir ihtiyaç. özellikle kadının kendi ayaklarının üstünde durması, ekonomik bağımsızlığını elde etmesi gibi kavramlar her an her yerde yinelenirken.belli bir kariyere ulaşmış kadın anne olunca neden evde otursun. bu kendisine verilen emeğe haksızlık değil midir? bir reklemdaki gibi olacak ama çocuk da kariyerde yapmak mümkün
eskiden de kadımız tarlada bağda bahçede çalışıyordu. annem hep anlatır uyuyan çocuğu evde kendinden biraz daha büyük kardeşe emanet edip tüm gün tarlada çalışırlarmış. devir değişti ama kadının çalışma zorunluluğu değişmedi. çocuğunda anneye olan ihtiyacı değişmez.
yazı çok dokunaklı olmuş sevgili kahvekokusu. ama o iç sesleri nasıl hissetiniz?
çalışan bir annenin çocuğuydum. annem her sabah okula giderken bu manzaranın benzerini yaşardık bizde. öğretmendi annem. bazen beni de götürürdü okula. ama bu kez her gün gitmek isterdim yine ağlardım. ben bu yazıdaki çocuğu en iyi anlayanlardanım. teşekkürler kahvekokusu
2 saat sonra uçağınız kalktı mı?toplantınız iyi geçtimi?aynı gece geri dönebildiniz mi?
ey sacre! iki saat sonra uçağım kalktı. toplantımın nasıl geçtiğinin önemli olmadığını o toplantıya katıldıktan sonra anladım. aynı gece son uçakla döndüm. geldiğimde uyuyordu. minicik eli başına çok yakın duruyordu. önce elini sonra saçinı öptüm. uyandı..yüzüme baktı…geldim dedim..belki uyku sersemliği, belki de küsmüştü.Hiç umursamadı gelişimi. hafif araladığı gözlerindeki kırgın bakışlarla beraber yeniden daldı uykuya.
yaşını bilmiyorum ama annesi gibi duygusal bir çocuk olduğu belli.
bu olayın yaşandığında 5 yaşındaydı. hala burnumun direğini sızlatan cümleler kurardı. sanırım kırıldığımızda daha fazla duygusallaşıyoruz.
doğrudur.ancak çocuklar hep isterler.bu nedenle her isteklerinde duygusallaşmaya gerek yok kanımca.biraz büyüdüklerinde de hep isterler.o zaman duygusalllık yerine evet-hayır gibi kesincevaplar kurabiliyoruz.yani büyüdükçe çocuklar bakışımız ve değerlendirmelerimiz değişiyor.liseye giden çocuk -anne bugün işe gitme dese -vereceğimiz pekde duygusal olmayacak.
elbette haklısın ama o yaştaki çocuk sizin neden gitmek zorunda olduğunuzu bile tam olarak idrak edemiyor. para kazanıp sana ayakkabı alıcam demiştim. ama ayakkabım var zaten başka istemiyorum demişti. ekmek parası dediğiniz de evde ekmek var ya diyorlar.bunun gibi pek çok şey.
sevdimdeme, iç sesleri yazının bir parçası. tahmin ya da empati diyelim. yoksa doğaüstü güçlerim yok
2,5 yaşına dek oğluma annem baktı..her sabah ona bırakır her akşam iş çıkışında alırdım…sabah annem kapıyı açar açmaz içeri girip ” hadi diiit ” diye kapıyı öyle bir öfke ile yüzüme çarpardı ki, o öfkenin altında yatan anlamın aslında ” gitme, kal, beni bırakma, yanımda ol ” demek istediğini hüzün dolu bakışlarından pekala anlardım…Yazını çok beğendim kahve kokusu
sacre, kadın çalışmazsa aman evde oturuyor kaşık düşmanı derler. çalışır çocuğunu ve kocasını ihmal ediyor derler. kadının yükü her zaman çok ağır. büyüdüklerinde zaten durumu daha iyi analiz ederler. ve anneye ya da babaya olan bağımlılıkları azalır.
mantıksız bir yorum.çalışan kadına çocugunu ve kocasını ıhmal edıyor dıyen zihnıyet kalmadı artık.
sen kendinle çelişiyorsun bence. yazdığın ahkamlara bakılınca seninde haififten bir suçlama yaptığın hissediliyor burdan
mantıksız bir yorum daha.
kelebeklerozgudur teşekkür ederim. bu handikabı ancak çalışan ve bunu yaşayan kadınlar anlayabilir. bir de onların çocukları tabii.
çalışmayan ve bunu yaşamayan akdınlar akılsız mı demek istiyorsun ?
onnupro bunun akılla ne ilgisi var nasıl bağdaştırdın anlamadım. bazı şeyleri anlayabilmek için yaşamak gerekir ya da güçlü bir empati yeteneği..hepsi bu..ayrıca bunu her kadının yaşaması da gerekmez çalışmak zorunda değilse
anlatırsan anlayabilir ki zaten anlatmışsın..anlamayacaklarını düşünüyorsan neden yazdın ki ?
benim kızıma da kayınvalidem bakıyor. yazıyı okuyunca boğazım düğümlendi. sesini duymak için aradım ama uyuyormuş. yüreğine ve kalemine sağlık. çok gerçekçi bir yazı olmuş
onnupro, bunu gerçekten çalışan anneler anlayabiliyor en derinden. her sabah çoğu zaman uyurken bir bebeği bakıcıya ya da anneye ya da kayınvalideye bırakıp gitmek kolay değil
anlaşılmayacağını düşünmedim elbette. senin konuyu polemiğe dönüştürmeni hayretle izliyorum
Soru sormak ne zamandır polemik oldu ?
şimdi efenim şöyle bir gerçek var:biz erkekler bu tür duygusallıklar karşısında bazen şaşırıp kalabiliyoruz.sabah evden çıkarken çocuk -baba bugun işe gitme-dese vereceğimiz belli.hatta cevap vermeyebilirizde bazen.o duygusallığı annesinin göstermısınız isteriz.e durum böyle olunca çok da içine girmek istemediğimiz bir karmaşa çıkıyor ortaya.baba işe gitme diyen bir çocugun o an içinde dönen duygusal başkalaşımı fark etmıyoruz değil.edemiyoruz.genlerimizde yok maalesef.
sacre teşekkürler.en doğru anlatım buydu. çocuğun baba işe gitme demesi bile pek olası bir durum değil zaten. dese de baba gün boyu bunu kafaya takıp üzülmez. ama anne üzülür.
çok güzel bir paylaşım gerçekten gözlerim doldu hele şu resimdeki ağlayan kız çocugu yokmu içim acıdı…
kız değil erkek değilse her neyseölünce unutur.
unutulmaz deme banaunutulur unutulurkapanır en derin yaraacısı da unutulurbu değil ama sanırım senin dediğinbu da benim içimden geldi
ilk satırın da ingilizcesi yokmuydu,
rice ederim. buklethiç bir şey unutulmaz da acısı haifiler belki birazcıkbakma sen unutulur diyenlere:)
acılar geçer yaralar kapanır elbette. ama derin bir sızıdır her anımsayışta insanın burnunun direğini sızlatan. unutulmaz da acılar hafifler en fazla. bir de bıraktığı iz vardır ki baktıkça bile acısını içinde duyarsın
yaşanan şeyler unutulmaz ki. anılar acılar dünler… ben çok şey yaşadım. unuttum denemez. mecburen’ in dediği gibi hala sızlayan yaralarım var.
geçer geçer bu da geçer daha öncekiler gibigeçer geçer bu da geçer neler neler geçmedi kidiyesim geldi benim de.
madem her haltı biliyorsun, neden işe gidiyorsun anlamış değilim
yanılgı, insanlar işe niye gider? bir düşün bakalım. bulabilecek misin doğru cevabı. sen çalışmıyorsan ailene bak, etrafındaki insanlara bak ve kurtul bu yanılgıdan bir zahmet
zamanında çalışan bir anne olarak, kahvekokusunu çok iyi anlıyorum.. o zamanlar küçük olan kızım çok paramız olsa da sen çalışmasan derdi:(((
yanılgı, işe gitmiyor, para kendisine gökten indiriliyor. biz o kadar Allh’ın sevdiği bir kul değiliz demek ki.. bize çalış ve kazan diyor nedense. ayrıca halt ne tür bir sözcük benim lüğatimde yok da çözemedim.
kakvekokusuna, akoni ye katılıyorum. yanılgı yanılgı içinde. ona katılmıyorum. annenin bir çocuk için ne demek olduğunu da bilirim birinsanın mecburiyetten dolayı çalışmak zorunda olmasının da. bu ülkedeki kadınların acaba yüzde kaçı kariyer için çalışıyor. herkesin derdi ekmek kavgası
ancak konuşursunuz başka ne olacak. Bir çoğunuzun nette ağzınızda sigara içerken çocuğunuzu halının üzerine bıraktığını biliyorum.kariyer işte kandırmayın kendinizi
yanılgı ben bir anne değilim babayım sözün banaysa. bu ülkede asgari ücret ne kadar, ev kiraları ne kadar hiç merak ettin mi? tek maaşla geçinmek açlık sınırını bile zorluyor. sen ya doğuştan zenginsin tuzun kuru ya da bu ülkede yaşamıyorsun. hangisi?
morlacivert, iyi ki tüm zorluklara rağmen çalışmışım, şimdi emekliliğin tadını çıkartmaya çalışıyorum.Çalışmanın eksileri olduğu kadar, artıları da oluyor. Her kadın mutlaka çalışmalı, kendi ayakları üzerinde durabilmeli.
o çocuğun bir şekilde karnının doyması, giydirilmesi de lazım. anneler hem çalışcak hem bunları yaşayacak başka yol yok. o zaman sadece maddi sorunu olmayan çiftler mi çocuk yapsın?
zengin olan benim morlacivert..
yorum dediğin böyle olur işte.kendini kandırmadan konuşacaksın. teşekkürler
“fakirdi, zengin etmek istediler zenginim dedi.” zenginlik böyle bişi
akoni nin yorumuna ben de içtenlikle katılıyorum. ama artısı denince en önemli şey maddi kazanç. para hayatı idame ettirmek için gerekli. yoksa hiç bir kadın bir çocuğu ağlata ağlata işe gitmez
morlacivert, yorumların anlatmak istediğimin doğru anlaşıldığını gösteriyor. sadece ve sadece maddi kazanç için çalıştım. kariyerimi en doruk noktasında bırakıp çocuğumla daha fazla zaman geçirebileceğim bir işe geçtim. her şeyin olumlu ve olumsuz yanları vardır elbette. çalışmayan bir anne de belki çocuğuna kendi kazancıyla bir şey alamamanın ya da istediği bir şeyi parasızlık yüzünden ona sunamamanın sıkıntısını yaşıyor. hiç bir şey tam anlamıyla ne iyi ne kötü deği yani. her şey orta karar
mecburen işte hayatta bazı şeyler mecburen.
Onnupro bebişim, fevkaladenin fevkinde imüş imzanuz!bencede hakku yok.
imza bence de hoş ama ben neden zengin olduğunu merak ettim. ne zenginisin? bu kadar açıkyüreklilikle söylediğine göre para değil gibi geldi. belki aşk, belki düş, belki hasret, belki kitap…
ben de bu resimdeki çocukların aslında neden ağladığını merak ettim. sırf resmini çekicez diye ağlatmış olamazlar demi? hele ikinci resim..kucağıma alıp gözlerini yüzünü silmek geliyor içimden baktıkça:(
anne işe gitme diye ağlıyorlar işte:) allah allah ya
sabahları çocukları evden toplayan kreş servislerine dikkat ettiniz mi hiç? böyle gözyaşı döken çok çocuk var. bunlar da belki onlardan biri, ya da bir kaçı
ben gördüm. kendi çocuklarımdan. hem ağlar hem giderler ne yapsınlar.
anneler de öyle morlaciverthem ağlayıp hem giderler
kısır döngü yaniilginç
alakasız olacak ama ne zaman rastlasam@mor ile civert gibi okuyorum bu nick’i ben.artık itiraf ettiğime göre rahat rahat diğer bloglara bakabilirim. hehe! 😀
:)) ilahi pilli pati güldürdün benimor ve lacivertin nasıl bir uyumu var ben de onu nalmaış değili gerçi:)sarı lacivert falan olsa belki bir fanatizim diyecem de. hiç mor ve lacivert renklere sahip takım adı duymadım.
nalmaış nedir ya:)anlamış, anlamış:)
ardımdan konuşuyormuşsunuz:) mor ve lacivert..akşamı çağrıştıran iki renk..futbolla hiç ilgisi yok
n’anladım! 😛
ya kahvekokusu bu çocuklar kaç gündür ağlıyor, sustursak mı:))
yorum yazmadan geçmeyeyim dedim, ben yazılarına vuruldum…bravo…iyiki gördüm tesadüfen de olsa
teşekkür ederim. hepsini tek tek ziyaret etmişsin sağol:)
sıfırcı hoca kurthan fişek mübarek..
ha ha ha ha :-))
Barem ne ola ki. Eski türkçe bişi herhal.
hayta,satırların inceden inceye ruhumu okşasa da, sormadan geçemeyeceğim;neden torpilliyim ki ben acep ???
aman allamsensensenyoksa ex aşkımmısınnnnnn….
ex’te bi sorun yok yane.
yok değilsin anladım..o bitişik yazılan mısınn’lara sorun etmezdi…