bildirgec.org

yaşamak hakkında tüm yazılar

İnsanın Bıkmadığı “Şeylerden” Birisi.. Tabiki Müzik

sergen alkan | 01 September 2012 12:07

Aslında insan doğmadan önce tanışır onunla. Tabiki anneden sonra 🙂
Müzik bazen insanın kendisini bulduğu yerdir,hayatına yön verebilir,içindeki gerçeği,kişiliği dışarı çıkarabilir demeyeceğim bunları biliyoruz zaten.
Sadece bir öneride bulunmak istiyorum.Bu benim başıma birçok kez geldiği için tavsiye ediyorum aslında.
Sinirli misin ? Bence o anlık arabesk yada metal müzik dinleme. Üzgün müsün ? Sakın ola arabesk,ayrılık,ölüm üzerine yazılmış şarkılar dinleme. Mutlu musun ? E tabiki istediğini dinle 🙂
Aslında gerçekten sağlıklı , mutlu ve biraz daha keyifli yaşayacaksak müziği hayatımızdan atmayalım. Başınız ağrıyor diye kapatmayın bırakın kalsın,sesini kısın. İnanın bana o hafif müzik sizi sakinleştirip ağrınızı kesecektir.Dışarıdaki insanlar sizin dinlediğiniz müziği sevmiyor olabilir. “Bu müziği nasıl dinliyorsun yaa!” gibi tepkiler gelebilir.Genelde hip-hop,rap,arsız bela(!) tarzlarında bu durum görülebilir.”Ben seviyorum” deyip geçin. Yalnız halka açık yerlerde telefonun son sesini açıp insanları rahatsız etmenin bir manası yok.Ben rock müzik dinleyen birisiyim ama babamın yanında türkü , içki sofrasında da uzun hava dinlemeyi ve ortaya çıkarlan tarzları da o bakış açısıyla dinlerim “ımm dinleyecek olursam tabi”. Neyse müzik hakkındaki önerilerimin çoğunu biliyor olabilirsiniz ama ben yinede anlatıp toplum tepkisinde olan birisine yardım etmek istedim.Teşekkürler..

Yaşama Formülü…

suleceizler | 19 April 2011 10:24

Çok basit aslında yaşamak,
Formülü kalbimizde,içimizde taa derinlerde,
İçimizden çekip çıkarmak ise sadece bizim elimizde.
Sadece bak bir etrafına ,ama gerçekten bak,adam gibi bak
Bakışlarında ne bir önyargı olsun,ne de bir haykırış
İçten,sesleri duyarak bak etrafına,
Duyacaksın işte o zaman yağmurun ne kadar güzel yağdığını,fark edeceksin güneşin ne kadar güzel parladığını ve cıvıldayan kuşların neler anlattığını..
Gökyüzündeki bulutları izle,küçükken yaptığın gibi bulutları benzet hayallerine,
Sokaklarda pervasızca oynayan bir çocuk ol bir an,sadece bir an ve pamuk şekeri istesin canın,
Bugün birazcık daha pozitif ol, hatta çocuk ol ,deli gibi koş mesela parklarda,salıncağa bin,doyasıya oyun oyna ,bugün senin günün olsun,mutlu ol..
Ne kadar derdin varsa da,şanssızlıklar peşini bırakmıyor diye düşünsen de bugün düşünme.
Unutma ki bu dünyada ölümden başka herşeyin çaresi var,
Hayat sinema perdesi ise eğer,bu sefer senaryoyu pozitif yaz sende,

Yaşama Sebebi

meflug | 24 December 2010 12:32

Ona olan duygularımı açığa çıkarmamak için kendimle büyük bir savaş verdim. Her gece yatakta gözlerimden süzülen yaşlara rağmen bilmemeliydi duygularımı, bilse kesin alay ederdi benimle. Çok gülerdi bana. İçimde günden güne büyüyen bir volkan vardı. Onu her gün biriyle el ele görmek içimde derin bir yara oluşturdu, sanki kalbimi söküp alsa rahat edecektim, neden bu ızdırap? Yanımdan geçerken gözlerimin içine bakıp “Neler yaşadığını biliyorum salak” der gibi bakıyordu. Bakıştığımızda yüzüm kızarıyor, ellerim terliyor, heyecandan düşmemek için, bir yere oturma isteği hissediyordum. Ama hep yanında birileri vardı ve onun ellerini tutuyordu. O eller birisine değil herkese aitmiş gibi herkes onun ellerini tutabiliyordu fakat ben daha açılamamıştım ona. Açılsam ne olacaktı ki sanki, bana inanmayacaktı. Hayır asla söylememeliyim bunu. Günden güne zayıflayan ben,

Ne Kadar Yaşıyoruz???

azturk | 12 October 2010 17:24

İnsan bir muamma. Her anı farklı bir bilmeceyle düğümlenmiş koca bir dünya. Çoğu zaman herkesten güçlü, korkusuz, vakarlı. Ama çoğu zaman ise elektron mikroskobuyla görülebilen bir mikroba mağlup. Ancak her insan tek. İşte bu nokta onu bütün kainattan farklı kılan özellik.

Benden bir tane daha önce dünyaya gelmedi. Benden sonrada gelmeyecek. Bu dünyaya ise yaşmak için geldim. Yaşamak ne demek acaba? Ya ölmek? İnsan ne zaman ölür ? Öldüğü zaman mı? Yoksa unutulduğu zaman mı?

İşte burada tüm ipler kopuyor. Oyun bozuluyor. Ben unutulmamak için yaşıyorum. Unutulmamak için yaşamalıyım. Peki nasıl? Bence ( aslında bence diye bir şey yok, herkesin kendine göre bir bencesi var ama yine de olsun) kendisi olursa unutulmaz.

Son arzu..

pillibebekkuyuda | 04 October 2010 12:41

O’nun ”Neden bana doğumgünü yapmıyorsunuz?” dediği günden itibaren, her pazar gününü doğum günü ilan edişimi hatırlıyorum..Çoğu zaman yanında olamasam da her pazar evine gönderilmek üzere, 1 yıllık ödediğim pastane hesabıyla, tamıtamına hayatta kalacağı zamanı 1 ay fazlasıyla hesaplamıştım..
Mumları söndürdükten sonra, her defasında kahkahalar atar, çocuklar gibi kendini alkışlardı..Bayılırdım onu öyle mutlu görmeye..

Sevgili anneannem uzun zamandır yatağından kalkamıyor, bütün çocuklarının isimlerini unutuyordu..Hiçbir hastalığı olmadığı halde, zamandan dolayı yıkılan sağlam vücudunun göçünü izliyordum sessizce..Ansızın vücuduna saplanan ağrılarla başladı ölüm..Ruhu o kadar gençti ki, yaşamak, nefes almak istiyordu..Tam 35 yaşında eşini kaybetmiş, bir daha evlenmemek için yemin etmişti..Çok büyük bir aşkmış dedemle yaşadığı, ”yeryüzünde böylesi yoktur” derdi..Onun kadar şanslı olamayacağımı hissettirirdi bana anlattığı bütün hikayeleri..

uzak diyarlar

astral | 29 September 2010 09:34

sabah, 28.09.10
sabah, 28.09.10

Bazen görmediğin yerlere gidersin. Bir aşk bir tılsım olup, rüzgar olup konar kanadına, kendini ıssız bir yerde bulursun. Öyle ki, sonu bucağı olmayan bir sonsuzluğun ortasındaki bir huzur gibi.

Bir kızıllık, bir şafak vakti; çoktan ve çoktan götürmüş olurmuş seni, rüya gibi mekanlara. Öyle ki, zaman da akmazmış, o an ölsen kanın da…

Bir varlık, öyle mutlu edermiş ki; tekrar Tanrı’ya binlerce şükredermişsin.

Kendini başka başka yerlerde, ‘keşfetmeyi keşfetmiş bir çocuk’ kadar eğlenceli, dünyanın en büyük su parkında; seninle birlikte…

Benim yolum..

pillibebekkuyuda | 06 September 2010 09:24

Bahçeye 4 tane uzun masa yerleştirilmesini, masalara kırışıksız ütülenmiş beyaz örtülerin koyulmasını istedi, Hans..

Herkese elleriyle yazdığı kartları postalaması için evde çalışan görevliye teslim etti. Çimenlerin özellikle aynı boyda kesilmesine dikkat etmiş, evin ve bahçenin düzeni konusunda kesin emirler vermişti..O ayrıntılara dikkat eder en ufak bir kusurda kendini suçlu hissederdi.

ÇAMLIGERİZ PİKNİĞİ VE YAŞAMANIN TADI…

firatocal | 13 July 2010 23:00

Püfür püfür esen yelin altında bir bahçe keyfi.. Dalından şimdi kopa rılmış tap taze mısırlar , domatesler ve biberler.. Çılı çırpı toplanarak yakılmış , gürül gürül tüten odun ateşi ve onun közleriyle demlenen semaverde keyf çayımız… İşte bir kaç akşamdır ailemizle birlikte yaptığımız Çamlıgeriz bahçe pikniklerimizin özeti…

gören

astral | 22 June 2010 13:52

Bir insan ölürken yanındaysa onun da seni öldüreceğini düşünemezsin. Aksine o evrenin en değerli varlığı dersin. Dilenci çocukları çalıştıranlarla ilgili bir film seyretmiştim. Adam ihtiyacı olduğu bir anda küçük çocuğa yardım ediyor ama onu himayesine alıp köle ediyor ve bir akşam gözünü çıkartıyor, kızgın bir demirle…

İnsan bizi kendisi için Allah ise bizi biz için severmiş. Ölürken yanında bir insan varsa onun dostun olduğunu düşünmen çok normaldir, öyle değil mi? Artık değil. Kimileri çıkarı olmayan işe töbe bulaşmazmış. Şeytan bunun kendisiymiş.

Neyse ki, yücelerin yücesi Rabbim var. İyileri Allah görür, kötüleri de…

Nasılsın Canııım !

pillibebekkuyuda | 04 June 2010 15:40

Bunlar balon..
Bunlar balon..

Saçlarına baktı aynada..Eskiden tek tek beyazları ayırıp koparırken, şimdi hepsi beyaz olmuştu.Arada bulduğu siyah saçlarına dokundu ama yine burnu düzgün, yeşil gözleri yeni ameliyattan çıkmış olsa da pırıl pırıldı..

Bir an önce doğum günü dolayısıyla sahilde vereceği brunch a yetişmesi gerekiyordu..O’nu da çağırmıştı, 25 yıldır peşinden koşan aşığını..

Kadın, 3 tane oğlan çocuğu doğurmuş, eşini 3 yıl önce kaybetmişti..Çocukları karşı çıksalar da gizlice doğum günü davetiyesini göndermişti adama..