O’nun ”Neden bana doğumgünü yapmıyorsunuz?” dediği günden itibaren, her pazar gününü doğum günü ilan edişimi hatırlıyorum..Çoğu zaman yanında olamasam da her pazar evine gönderilmek üzere, 1 yıllık ödediğim pastane hesabıyla, tamıtamına hayatta kalacağı zamanı 1 ay fazlasıyla hesaplamıştım..Mumları söndürdükten sonra, her defasında kahkahalar atar, çocuklar gibi kendini alkışlardı..Bayılırdım onu öyle mutlu görmeye..Sevgili anneannem uzun zamandır yatağından kalkamıyor, bütün çocuklarının isimlerini unutuyordu..Hiçbir hastalığı olmadığı halde, zamandan dolayı yıkılan sağlam vücudunun göçünü izliyordum sessizce..Ansızın vücuduna saplanan ağrılarla başladı ölüm..Ruhu o kadar gençti ki, yaşamak, nefes almak istiyordu..Tam 35 yaşında eşini kaybetmiş, bir daha evlenmemek için yemin etmişti..Çok büyük bir aşkmış dedemle yaşadığı, ”yeryüzünde böylesi yoktur” derdi..Onun kadar şanslı olamayacağımı hissettirirdi bana anlattığı bütün hikayeleri..Erken kalkmıştım o sabah..Gözlerime baktı, uzun zamandan sonra ilk kez ismimi hatırladı, bana denizi koklamak istediğini söyledi..Onun kendi çocukları ve diğer torunları içerisinde, bütün dileklerini bana söylemesine de bayılırdım..Yerine getireceğimden o kadar emindi ki..Annem ve teyzemin bütün engellemelerine karşı,zaten zayıflıktan 40 kiloya düşmüş incecik vücudunu bir hamlede kucakladım..Arabanın arka koltuğuna yavaşça yatırdım..Deniz kıyısına geldiğimizde sürekli havayı içine çekmeye çalışıyor, vücuduyla kavga ediyordu adeta..Gözlerini araladı, bana teşekkür ediyordu..Oturduk deniz kıyısında, dalgalar bembeyaz ayaklarına hafifçe değdikçe her defasında yüzüme bakıp, gülümsüyordu..O mutlu oldukça ben de mutlu oluyor, bir insanın son arzusunu yerine getirdiğim için gözyaşlarıma hakim olamıyordum..O günden sonra hep gülümsediğini söylediler..Bir ay sonra pastası geldi, mumları yakıp güçlükle üfledim..”iyi ki doğduuun anneanneeeeee”