Bunlar balon..
Saçlarına baktı aynada..Eskiden tek tek beyazları ayırıp koparırken, şimdi hepsi beyaz olmuştu.Arada bulduğu siyah saçlarına dokundu ama yine burnu düzgün, yeşil gözleri yeni ameliyattan çıkmış olsa da pırıl pırıldı..Bir an önce doğum günü dolayısıyla sahilde vereceği brunch a yetişmesi gerekiyordu..O’nu da çağırmıştı, 25 yıldır peşinden koşan aşığını..Kadın, 3 tane oğlan çocuğu doğurmuş, eşini 3 yıl önce kaybetmişti..Çocukları karşı çıksalar da gizlice doğum günü davetiyesini göndermişti adama..Adam kravatını takmış, titreyen dizlerini gizleyen ve kendine güvenen delikanlı duruşuyla izliyordu uzaktan kadını..Bir köşede çalan küçük orkestranın müziğiyle kendine ritm vermişti sanki..Hafifçe eğilip yanında duran genç kadına sordu,-Siz nesi olursunuz, Ema nın..-Bir tanığı, ya siz ?-25 yıldır bekleyen, O’na aşık olan adam ım..Genç kadın gözyaşlarını tutamadı..Saygı duyulacak aşklar vardı, onları arayıp bulmakta uzmandı..Az sonra Ema geldi..Adam, kibarca Ema nın elini avucuna aldı, içine çekercesine öptü..”Nasılsın canım” dedi adama, daha önce konuşurken hiç duymadığım, daha ince, edalı ses tonuyla..Ema 75, adam 80 yaşındaydı.. Ema parlayan gözlerle bakıyordu, sanki yaşlı bedenine farklı duruş, kontrollü bir kırıtma hakimdi, adeta poz veriyordu..Sonra daha bir işveli yüz mimikleriyle, konuşmaya başlamıştı..Demek ki bir kadın her yaşta sevilmek, aşık olunmak istiyordu..Kırışık yüzü, beyaz saçları, titreyen elleri gözlerinin parlamasına engel olamadı, gizlenmesi gereken aşk mıydı..Eğilip öpmek istedim, yumuşacık yanaklarından, kendine çok görülen bu küçük mutluluk anını yaşamasına engel olunmasına, izin vermediği için..Hediyemi verdim, yani tüple, uçan kalp balon şişirip, gökyüzüne 1-2-3 deyince bırakmak olan..Hep beraber 1-2-3..
yorumlar
“Demek ki bir kadın her yaşta sevilmek, aşık olunmak istiyordu.” Tamamen katılıyorum bu görüşe. Yalnız bunu yazanın sen olmasına bayağı bir şaşırdım Pbk. Hatırlarsan ben de birkaç gün önce bir yazımda sevilmek istemenin ne kadar insani bir duygu olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Ve sen demediğini bırakmamıştın bana. Sevilmek istemeyi aciz olmakla, güçsüz olmakla bir tutmuştun. Görüşlerin birkaç gün içinde değişti mi yoksa? Ya da sen aslında sırf tartışmış olmak; hoşlanmadığın, kıl olduğun insanları (Bunların en başında da benim geldiğim yorumlarından açıkça anlaşılıyor.) bir şekilde rencide etmek için mi bazı görüşler atıyorsun ortaya? Bak tam istediğin gibi ben de kırıcı olabiliyorum isteyince. Ayrıca senden özür dilemeyi de hiç mi hiç düşünmüyorum. Çünkü benim birinden özür dilemem için, O’nu kırmaktan korkmam gerekir. Kırıcı olmaktan en küçük bir endişe duymayan, hatta tersine bundan bir çeşit zevk alan insanları kırmaktansa hiç korkmam.
beklediğim pbk yazısı gelmiş, gelmiş de baş köşeye kurulmuş:)ben var ya o kadını( ema’yı) kıskandım. imrendim, özendim. 75 yaşına sakladığım aşklarım olsa keşke yüreğimin bir köşesinde bir gün belki dedirten.hani şöyle ellerim bile buruştuğunda beklediğim el gelip tutuverse..çok geç demezdim, demezdim…eline yüreğine sağlık….
mavilikler, sevmek sevilmek kadin olsun erkek olsun herkesin istediği bir duygu. Ama pbk’nin anlatmak istedigi ve benim de hayat felsefem olan anlayiş; içten içe istesek de boyle bir beklenti içine girmememiz gerektiği, aksi taktirde çok üzülürüz, zira bizi herkesin begenmesi, sevmesi mümkün degil. Senin yazindaki yorumumda da belirttigim gibi hasbelkader boyle bir insanla karsilasirsak da piyangodan çıkmış ikramiye gibi bir sürpriz olarak karşilamamiz gerektiği.Sen yazinda gayet açık olarak insani bir duyguyu ortaya koymuştun, gayet de dogruydu bence, ama hayatta böyle bir beklenti dolayisiyla acı çekmemek için bu insani duygularimizi açık etmemek gerekiyor işin özeti bu yani:)
25 yıl aşık kalınır mı ki?Yani aşk duygusu bu kadar uzun süre canlı kalır mı?
witamin bu soruna ben yanit vereyim; yazida konu edilen adam, kadinla bir arada yaşamadigi icin aşk söz konusu olabilir. 25 yil ayni hayat paylaşilsaydi aşk denemezdi alişkanlik, en fazla sevgi denebilirdi
Suiza, seni anlıyorum. Sevmek ve sevilmek ne kadar insani bir ihtiyaç olsa da dışarıda karşılaştığımız her insan öyle kolay kolay vermiyor bize o sevgiyi. Sevgisiz insanların verecek sevgisi de olmuyor. Bu durumda ille de onlardan sevgi beklemek tabii ki çok yersiz. Arkanı dönüp hemen onlardan olabildiğince uzaklaşmak gerekir. Zaten o cins insanlar öyle negatif bir elektrik yayarlar ki çevrelerine, onlardan hoşlanmamız mümkün olmaz. Ama böyle tuhaf insanlar var diye herkese da çok mesafeli durmak biraz yanlış geliyor bana. Çünkü öyle de insanlar var ki, çevrelerine sevgi dağıtmak için dünyaya gelmiş sanki. İşte öylelerine kalplerimizi sonuna dek açmaktan korkmayalım bence. Bunları yazıyorum ama tam olarak uyguladığım söylenemez maalesef. İnsanlara güvenmemek gibi büyük bir sorunum var. Ama güvenebilmek isterdim. Çünkü bazı insanlar bunu sonuna kadar hak ediyorlar.
Görmeyince aşık kalınır mı yani? 25 yılda 25 kişiye aşık olmak varken,bir tek kişiye takılıp kalmak…O hormon bende yok sanırım.
asıl görmeyince kalınır gibime geliyor.
bu arada resmin altındaki ” bunlar balon “açıklaması çok sevimli olmuş pbk.
mavılıkler bizi seven içi sevgi dolu insanlar bizi sevsinler tabi ki çok mutlu oluruz ama senin de söylediğin bildiğin gibi sevgi dilencisi olmayalım. zaten sen de yukaridaki paragrafta durumu çok iyi ozetlemişsin.
senin de o tür insanlardan biri olduğun anlaşılıyor
witamin gerçekten aşık olunacak bir ınsansa unutulmaz
Yanılmıyorsam, yazıdaki aşık adamın 25 yılda sözkonusu hanımdan başka kimseye aşık olmadığı gibi bir ifade geçmiyor. Belki de o yıllar boyunca birçok kadına aşık olmuştur. Yazının baş kahramanı hanımın diğerlerinden ayrıcalığıysa, O’na duyulan aşkın uzaktan yaşanıyor olması, böylece de alışkanlığa dönüşüp tükenmemesi. Galanthus’a katılıyorum. Bence de aşık olunan kişiye uzak kalınca, aşk daha da alevleniyor. Hayalgücü denen o muteşem şeyle besleniyor çünkü.
Suiza, çevrelerine sevgi dağıtan o insanlardan biri olduğumu düşünmen büyük incelik. Ama ben o insanlardan söz ederken hiç kendimi düşünmemiştim. O yorumumda sözünü ettiğim güven problemim yüzünden, insanları genelde sevsem de bu duygumu çok da gösteremiyorum galiba. Hatta öyle gösteremiyorum ki çok takdir edip sevdiğim kimi insanlar, onlara gösterdiğim mesafeli tavır yüzünden bu güzel duygularımı tam olarak bilmezler. Kısacası öyle bol keseden sevgi dağıtan o insanlardan değilim ben maalesef. Ama duygularımı tam olarak gösteremesem de sevdiğim çok sayıda insan var.
Bunu yaşayan birine rastladın mı peki hiç? Senin yaşanmış süren benden fazla ya o yüzden örneğini görmüş olabileceğini düşündüm.Ayıp etmiş olmadım değil mi?:)BAŞIMLA GÖNLÜMÜ EDEMEDİM EŞ,BİRİ YÜZ YAŞINDA BİRİ YİRMİBEŞ…biliyorum ki gönlün 25 yaşında:)
mavilikler hayal gücü muhteşem bişeydir muhakkak ama kırılmasından duyduğum endişeden mi yapımdan mı bilinmez o becerim yok.İmrenmişimdir hep derin derin hayal kuran kimselere ama olmuyor işte.Hayal kurmak için oturuyorum bazen ama kendimi hesaplamalar yaparken buluyorum:)
wıtamın bana soruyorsun sanırım:) niye ayip etmiş olacaksin? evet benim gönlüm 25:)açıkça söylemek gerekirse yazidaki gibi aşik olup da 25 yil kavuşamamiş bir aşik görmedim ama ben ilk aşkimi hala hatirladiğima göre, unutmadigima göre yazidaki durum da imkansiz değil
Üzgünüm Witamin, benim yürüttüğüm mantık doğruysa demek ki sen hiçbir zaman aşık olamayacaksın. Çünkü ben aşkı besleyen en büyük kaynak olarak hayalgücünü görüyorum. Bu konuda yanılmayı çok isterim. Çünkü düşündüklerim doğruysa aşk bir palavradan ibaret demektir. Umarım düşündüğüm gibi değildir. Yıllar sürse de tükenmeyen aşklar gerçekten de yaşanabiliyordur.
mavılıkler duygularını gösteremedığınden söz etsen de gerek yazılarındakı gerek yorumlarındaki son derece naif ifadeler senin ne kadar ince ruhlu sevgi saygı dolu ınsan olduğunu gösterıyor yani illa karşındaki insanlara “seviyorum” demen gerekmez
Suiza, hala anlamadın mı övgüden nasıl kaçtığımı? Beni bu dünyada en çok utandıran şey, herhangi bir özelliğimden dolayı methedilmektir çünkü. Utançtan yerin dibine geçerim. Güzel görüşlerini ısrarla kabullenmemem de bu yüzden. Yine de sağol övgülerin için. Ayrıca, benim için kullandığın güzel ifadelerin hepsi senin için de fazlasıyla geçerli.
🙂 tşk.ler
Gerçekçi olduğun için sağol mavilikler🙂 aşk yerine yaşadığım bir duygu var ama ne olduğunu tam kestiremedim.Hırs gibi bişey.Ne yapayım eldekiyle yetinmeyi öğrendim artık.Benim duyguyu da herkes yaşayamaz bu bakımdan ayrıcalıklı sayılırım:)suıza evet sana sormuştum korkarak.o kadar çekinmişim ki adını yazmamışım gayri ihtiyari.
burada sormam doğru mu bilmiyorum ama burcunu öğrenmemde bir sakınca var mı mavilikler.Arşivime eklemek maksatlı soruyorum.cevaplamazsan da sorun değil.cevap vermemen yeterli:)
Akrep burcuyum.
witamin abartma ltf. bir keresinde sen söylemiştin; tepkilerimin çok kontrollü ve dengeli ve de sabırlı olduğunu unuttun mu:) korkacak ne var:)
Acaba yazmasa mıydım burcumu? Malum, akrep burçlar içinde en ürküleni. En baş özelliklerinden biri de kindar olmak. Beni korkutan, bir yazı gönderdiğimde ahkam kısmının artık boş kalması. “Bu kız takar bize. Neme lazım!” diyip kimse tek bir yorumda bulunmayabilir artık. Ne diyeyim? Kendim ettim, kendim buldum.
elbette hatırlıyorum suıza.ama kızmandan korkmadım kırılmandan korktum.Buradan elini çıkarıp çat diye elime vuracak değilsin ya niye korkayım senden :)öyle sabırlı insanların umulmadık kırılgan noktaları olur ya.şahsım kırılgan değilim o yüzden bazen bilemem de kırarım diye endişelenirim.teşekkür ederim mavilikler katkın için.
wıtamin, kolay kolay kırılmam, yaşımdan dolayı hiç kırılmam, kendim de dahil olmak üzere hiç kimseyi inandıramıyorum ki zaten:)
neye inandıramıyorsun anlayamadım ? gerçekten anlayamadım ama.
“yaşıma inandıramıyorum” dedim, demek istedim
kimse yorum yazmazsa olayın baş sorumlusu olarak ben yazarım mavilikler.
Şimdi biraz rahatladım işte Witamin. Yalnız şunu belirteyim, kindar olmasam da gerçekten de bazı şeylere takabiliyorum bazen. Ama üslubundan anladığım kadarıyla, sen yazılarım hakkında olumsuz bir görüş belirtsen de sana takmamı gerektirecek bir durum söz konusu olmaz. Eleştirilerini saygı çerçevesinde yapacağından eminim çünkü.
Bu yazı yirmi beş yıllık bir hasreti mi anlatmış?Eğer öyle ise doyurucu ve heyecan verici değil..Anlatım, zamanın dehşeti ve uzunluğuyla ters orantılı olmuş. Belki de brunch buluşmaları böyle oluyor kim bilir?
Kimse anlamamış, kadın aşık olunduğunu biliyor bunun şımarıklığını ve lüksünü yaşıyor, nazlanıyor, kırıtıyor, dedim.. 75 yaşında bile olsa vazgeçmiyor bu kadınsal özelliklerinden diyorum..Hiç sevilmemiş bir kadının duyguya açlığından mı bahsediyorum ben..Mavilikler bir gün çok aşık olunduğunda, bundan dolayı şımardığında beni anlayabilirsin ancak..Ayrıca ben özür beklemiyorum ama sen bunu dile getirerek aslında dilemek istiyorsun..Ben çevrendeki insanlar gibi değilim, gerçekçiyim, Lütfen dileme..İvan, yorum yazmak için yorum yazmışsın, doyurucu birşey yok yine..Witamin, hayal gücü gerçekten mutheşemdir..Suiza, evet beklenti olmayınca, istediğin her mutluluk kucağına oturuyor..
Lavinya, bu yazıyı sen istedin diye yazdım:)
Yazı açlığımı gideremedi bu yüzden olabilir.
Bakın öyle saçmalıyorsunuz ki;Kadın 25 yıldır duyguya aç öyle mi?üç çocuğu yaparken makine imiş demek.bir değil iki değil üç çocuk..neye rağmen yapmış bunca çocuğu?Böylesine mekanik bir hayatı özümsemiş bir teyzenin eski aşkına olan hasreti size inandırıcı geliyorsa mesele yok.
Yalnız hakkını teslim etmek gerek Pbk. Son derece kırıcısın. Ama hiç değilse tutarsızlık yapmıyor, aynı derecede kırıcı yorumlar kendine yöneltildiğinde, kalbini kırdığın insanlardan beklediğin sabrı sen de seni kıranlara gösteriyorsun. Bu da birşeydir.Şu sevilme konusuna gelince…Kadın sevilmeyi bekliyor mu beklemiyor mu bilemem. Ben okuduğuma bakarım. “Demek ki bir kadın her yaşta sevilmek, aşık olunmak istiyordu.” diye yazmışsın. Bunu ben uydurmadım.
Ne konuda aç olduğunu bilmiyorum, bir pazar brunch yapmanı tavsiye ederim..Süre uzunluğunu anlayıp, 25 yıllık aşkın, 2 saniyelik bakışlarını yakalayıp daha içerikli yorumlar yapabilirsin ama nerde o hayal gücü sende..
Ben de diyorum ki, 25 yılda,bir insandan geriye anca 3 çocuk kalır.Açlığım, yazıların niteliği ile ilgili belirteyim.
Mavilik tatlım, balım canım nasılsın, bekle biri aşık olsun sana karşısında kırıt biraz sonra beni anlarsın.. Sevilmek yerine farzet ki, ilgi duyulmak yazmışım..İvan, o kadar yavansın ki herkes aşık olduğu kişiyle mi evlenir bu hayatta, bu kadar aşk hikayeleri boşunamı çıkıyor..Ayrıca bu hikaye gerçek, ben gördüklerimi yazdım, sen saçma bulabilirsin..Gerçek karşısında bu gibi yorumların hiçbir değeri yok..
Sizin aşktan ne anladığınızı kestiremedim; Heekes aşık olduğu biriyle evlenmez ama yirmibeş yılı da beyniyle, zihniyle birlikte olduğu insanı aldatarak geçirmek pek kolay olmasa gerek. meziyetin de böylesine pes!
kadınlar korosu harekete geçmiş yine… yurttan sesler programını dinlediniz.şaka şakasürükleyici buldum yazınızı pbk
Pbk, gerek yazılarımdan, gerek yorumlarımdan yola çıkıp benim hakkımda az da olsa bir fikir sahibi olan herkes, o kırıtıp sırıtan kızlardan bu dünyada benden daha çok nefret eden bir Allah’ın kulu olamayacağını bilir. Ayrıca çok zorlamışsın kendini. Bir başkası kullansa çok doğal kaçacak sevgi ifadeleri, canımlar, cicimler sende bir tuhaf kaçıyor. Bu yüzden hiç zorlama bence kendini.
Böyle yaşamak kolay değil tabi..Bir sürü insan var hayatta böyle yaşayan..Hiç duymadın mı ”aslında ben başka birine aşıktım ama o gitti Amerika ya yerleşti, ayrıldık” diyen, yürek aşkı korumaya alır o vakit..
acaba diyorum kan gövdeyi götürürken dün ve evveli gün… şu israil mevzuunda… neden ortalarda hiçbiriniz görünmediniz?
Lafı ağzımdan aldın Ivandenisoviç. Kadın kahramanın yaşına hürmeten söyleyemediklerimi sen çok güzel ifade etmişsin.
Mavilik o zaman sana kırıtma dersleri vermek gerekir bu durumda, biraz çekici olman lazım, aşık olunman için..Erkekler tahta gibi duran kızları sevmezler..KakavanPapağan çok mersi, ”baba” de bakayım..
Gerçekten önemli, canımızı acıtan konularla ilgili laf salatası yapmak istemedik çünkü Kakavanpapagan. Böyle birbirimize laf atmamıza bakma, ortada bu kadar önemsenecek bir durum olmadığının içten içe biz de farkındayız. Vakit geçiriyoruz işte. Böyle davranmakla da aslında yanlış yapıyoruz.
Burda da yanıldınız; Erkekler severken tahtaya oduna bakmazlar, severler gözleri kalpleri o tahtayı öylesine sever öylesine sever ki, o tahta dediğiniz şey onlar için artık, bir dünya şahaseridir..
Kadın bekle bekle adam dönmemiş, bakmış vücut saati geçiyor , kısmet çıkmış, evlenivermiş gelecek vaad eden yakışıklı bir mühendiz ilen..”Aşık ım ama ömrümü uğrunda harcayamam” demiş..(Mavilik olsa harcardı burada)..Ama ne zaman adını duysa gözünden 2 damla yaş gelmiş..
Harcayan kadın muteberdir.Aşk, pragmatizmle açıklanamaz.
Bana aşkın tanımını yap o zaman..
Kesinlikle O’u beklemezdim ben. Adam o kadar uzun zaman dönmediyse nerden çıkarıyorsun o kadına aşık olduğunu? Yeterince sevseydi dönmez miydi? Gençlik çağlarında ortalarda görünmeyip o en güzel dönemlerini başkalarıyla birlikte geçirmeyi tercih eden bu beyefendi, artık yılların yorgunluğunu duymaya başladığı, eski enerjisinden geriye çok az şey kalan bu yaşında mı farkına varmış sevgisinin? Bir sakatlık yok mu bu durumda?
Sizinle polemiğe girmek değildi amacım,ama öyle gelişti. Devam edelim o zaman,Bakın benden öyle zor bir şey istediniz ki, yemek tarifi ister gibisiniz adeta..Size bunu açıklayamam; Bir düşüncenin insan hayatını değiştirmesi için bu düşüncenin önce yaşanması gerekir, bir örneğe dönüşmesi gerekir değil mi?Ne yazk ki, ben size böyle bir örneği yaşamadığımı söylemekle yetineceğim..
O zaman aşkın tarifini yapabilecek kişiler yorum yapsın yazılarıma..Ne beni yoruyorsunuz..Başka sorum yok..
Aşık olmayan insanlar daha tarafsız bir gözle bakabilirler bu konuya. Aşkın sarhoşluğuna kapılıp yanlışı doğruyu karıştırmazlar. Daha net görürler herşeyi. Bizim gibilere de ihtiyaç var yani.
Tarif ettiğim duygular hissedilebilirse anlamı olur, yoksa bu kız ne demek istiyor dersiniz İvan gibi..Cümlelerimi tarif uğruna daha fazla şekillendirirsem tarzımdan uzaklaşırım..
a ayrımıydı cidden bilmedipğim için yazıyorum yazar bir ara yazımlardaki en minik yanlışların bile affedilmemesi gerektiğini söyleyip olmadık sözler sarfederdi ben bilmiyorum ayrı yazılıyorsa mesele yok ama yanlış yazmışsa fena
Sizinle bir orta oyununda hissediyorum kendimi;Hakikaten ilginçsiniz; Sizin yaşadıklarınızdan yola çıkarak mı aşkı anlıyacağız kuzum?Bir laf vardır teşbihte hata olmaz, “kör allaha nasıl bakarsa allah da köre öyle bakar” derler.Kaldı ki, sizin yaşadığınız ve adına “aşk” dediğiniz şeyi belki de biz günlük hayatımızdaki sıradan ilişkiler olarak görüyoruz. Bunun bir formülümü var da bize dayatmada bulunuyorsunuz?Ben bu “aşk” diye tarif ettiğiniz köksüz ve mesnetsiz yazınıza daha fazla ortak olmamak için platformu size alkış tutanlara bırakıyorum.
Senin anlayamayacağını baştan söylemiştim cümlelerin oldukça duyarsız, hissedebildim bunu..Hala ısrar ediyorsun, beynini bulandırmakta..Güle güle..
sevgili pbk bu kadar güzel bir yazı harcanmış açıkçası, üzüldüm. senin eleştiri okların hedefini bulunca ortaya böyle sonuçlar çıkıyor.yani yazıya değil de aslında yazara yönelik bir saldırı mı var?aşkın 25 yıl sürmeyeceğine inanamayan gönüller ya gerçekten sevmemişler ya da sevgilerinde istikrarlı olamamışlar.benim arzum üzerine yazdığın bu yazı için teşekkürlerim sonsuz…ben bu öyküyü reel hayat içinde yaşadım. birilerinin mutluluğu birilerinin mutsuzluğu oldu gerçi ama o başka mevzu. ben bu hikayeyi okurken aslında yazmak istediğim ama içimden bir türlü gelmeyen bir başka gerçek hayat hikayesi kafamın içinde uçuşup durdu ne zamandır.olmaz diyenlere bir cevap olsun dilerim:babam fakülteyi almanya da okumuş. mesleğine türkiyede devam etti. o yıllarda alman bir kızla büyük aşk yaşamışlar. ancak ne kızın ailesi ne de babamın ailesi bu ilşkiyi onaylamadığından ayrılmışlar. sonra babam annemle tanıştı, aynı hastanede çalışrken. bir müddet gezip tanımışlar birbirlerini. annem çok aşık olmuş. babam da bu kız beni anlar akıllı, güzel, ailemden kabul görecek bir kız diye evlenmiş annemle.sonra ben, sonra yıllar derken..babamın eski alman sevgilisi çıkıp gelmiş bir gün türkiyeye tatil için. o evlenip ayrılmış babam hala evli..sonrasını bugünkü yazımdan anlarsınız…tam 20 yıl sonra yeniden başladılar, her şeye ve herkese rağmen.. örnek teşkil etmesi anlamında söyledim. aşık olduğundan ve o aşkın mazisi 20 yıl evveline dayandığından kimse karşı koymadı bu kez babama ve eski aşkına..
hele ivani hiç ciddiye almayazdıklarını gördük değil mi?
Lavinya, benim her aşk hikayem, hayatta yaşanmış birilerinden alınıp şekillenerek girer bu sayfalara, anlattıklarım ya babamın ya arkadaşlarımın ya anneannemin ya da teyzemindir..Benim de var tabii..Harman yapıyorum..Bu yüzden kendime olan güvenim..Herne kadar eleştirilsem de aslında yazdıklarıma değil başka yazılarda yapmış olduğum direk yorumlara olduğunu biliyorum, için rahat olsun..Ne güzel insanın aşkı babasından dinlemesi, acı çeken annesi olsa bile güzel..Nice kadınlar erkeklerle evleniyorlar, hele ki günümüz gençkızları çok istekli bu konuda ama aşkı küçümsememek gerekir bazen herşeydir..Teşekkürler paylaşımın için, çok içtensin yazıların da duygu dolu, akıllı ve duyarlı bir kişisin sen..
yaşanmışlıklar olmasa hikayerde olmazdı zaten. ben de bir tek hikayemin içinde bile belki onlarca farklı anıdan faydalnıyorum. handi derler ya aaah ah hayatım romansonrada ne romanı benimki fasikül fasikül ansiklopedi olur diye:)) hayat öyle işte. hadi canım deyip geçtiğimiz neler yaşanıyor dünyada. babamın yaşadığı aşk, beni besledi pbk. dikkat et tüm yazılarımda o var. üzülsek de hayat bu, mutlu olduğu yerde diyelim.iltifatlarına teşekkür ederim, yaptığım gürültü affola:)
Lavinya, Pbk’nın kırıcılıkta kimse eline su dökemez. Bu yüzden O’nun için hiç endişelenme. Eleştiri okları öyle bir can yakıyor ki, bizim oklarımız onunkiler yanında kıymık gibi kalır. Keşke başkalarının O’na yönelttiği olumsuz yönde eleştirilerden rahatsız olduğun kadar O’nun yaptığı acımasızlığa varan eleştirilere de duyarlı olabilsen. Belli çok seviyorsun O’nu. Ama bence sevmek sevdiğin insanın yanlışlarını gözardı etmek anlamına gelmez. Yani birini savunayım derken haksız duruma düşebilirsin. Senin kadar kırıcı olmaktan uzak, son derece hassas bir insanın Pbk’nın üslubundan hiç rahatsız olmaması şaşırttı beni açıkçası.
Ben kırıcı değilim sarsıcıyım, farkıla varıyorsun sözlerimle kendinin, sarsılırken kırılıyorsun çünkü kendi gerçeklerinin aslında sen de farkındasın bu yüzden insanlar nefret ederken aslında seviyorlar da beni..
mavilikler, hepimiz yüreğimizden geçenleri döküyoruz satırlara. farklı hayatlarımız olduğu gibi elbette farklı görüşlerimiz olacak, tartışacağız, eksik ya da hatalı gördüğümüz şeylerde birbirimizi uyaracağız.yoksa burda yazı yazmanın da bir anlamı olmaz zaten değil mi? paylaşmak için varız iyi ya da kötü..pbk yı inan ne tanırım ne bilirim. kimin yazısına ne eleştiri yaptığının da farkında bile değilim. kimsenin kırılmasından yana olmadığım gibi kimseyi incitmek de istemem. yazıyı beğendim ama bu pbk yazdığı için değil, gerçekten hoş bir yazı olduğundandır. eleştirinin yapıcı, bilinçli ve dozunda olması gerektiği kanatindeyim yapan her kim olursa olsun.ancak herhangi biri benim bir yazımı eleştirse “ki pbk beni defalarca eleştirmiş, hatta kızgın ifadeler kullanmıştır” bu benim güzel bulduğum bir yazıya yöenlik fikrimi değiştirmez. umarım meramımı doğru anlatmışımdır.barış ve kardeşlikten yanayım:))
Ne var yani ”kırılma sağlam dur biraz dediysem”, fena mı ettim, üzülüp hasta olan bir sürü insan var..Uslübum biraz sert olabilir, ama etkileyici kabul et..Yoksa takmaz üzülmeye devam edersin..”O kırılmasın bu kırılmasın” diyerek geride kalarak, sürekli özür dileyerek hayat yaşanmaz ki, katıl biraz dedim, ben buradayım de, ifade et kendini, sevirsan seviyorum ben seni de, içine atma dedim..Ne fenasınız ya, hadi bir gidiyorum bir müddet o zaman, rahat edin..
bu yazı içinmi kavga çıkmış burda neyi varki güsel yazı ben beyendim.
İşte ahkamlarda fazla kırıcı olmamak da bu yüzden gerekli. Yazılarımızla var olmalıyız. Yorumlarda birbirimizin kişiliklerine saldırarak yazıları geri plana atmış oluyoruz. Mesela ben yazıyı okuduğum halde edebi yönden bir değerlendirmede bulunmayı başaramadım henüz. Pbk’nın birkaç gün önceki yazıma yaptığı sert yorumların üzerimdeki etkisi yüzünden tarafsız bir gözle bakamadım yazıya. Lavinya, keşke senin kadar eleştiriye açık olabilseydim ben de. Bu da benim kişiliğim. Taktım mı takıyorum.
mavilikler ne kadar dürüst bir ahkam yazmışsın bu bile takdire değer. hakkın var senin de. aynı değiliz hiç birimiz. farklı yaratılmışız. kiminin gülüp geçtiğine kimi ciddi ciddi üzülür. kişilere değil de yazılara yönelirsek hem daha az üzülürüz, hem de objektif olabiliriz.eleştiri övgüyle dolu da olsa, geçip gidiyor nihayetinde. ertesi gün gündem bambaşka:)
ne saçma bir cümle olmuş.
tıp!!! konuşanın ağzına balon girsin,hem de kalpli:)))
Çok gücendim, Mavilik yüzünden Hafif e girmeyeceğim bir süre, mutlu olur belki..
Sevgili Pbk, Allah aşkına benim eleştirilerimden on kat daha ağırlarını kaldırıyorsun da sadece kırıcı olduğunu söylediğim, bunun dışında en küçük bir olumsuz ifade kullanmadığım halde benim yüzümden mi Hafif’e girmiyorsun? İyiniyetinden şüphem yok ama eleştirilerin bazen hakarete varabiliyor. Güçsüz olmak, ağlak olmak, sığ düşünmek, sıkıcı duygusallık benim için kullandığın ifadeler… Seni bilmem ama ben bunları kişiliğe yapılan bir saldırı olarak alıyorum. Dostça uyarayım derken karşındakinde derin yaralar açıyorsun. Sakın Hafif’ten ayrılma. Çünkü yazmak senin için önemli. Ayrıca çok sağlam bir adalet duygun var. Yazı sahibini sevsen de sevmesen de yazıdan hoşlandıysan bunu belirtmekten kaçınmıyor, duygularının tarafsızlığını gölgelemesine izin vermiyorsun. Sen bir yazımı tuttuysan “Gerçekten iyi yazmışım demek ki!” diyorum. Çünkü biliyorum ki laf olsun diye tutmazsın sen. Çok içten ve dürüst birisin. Ayrıca çok güzel yazıyorsun. Bu güzel yönlerinden bizi mahrum bırakma.
Pbk sen bizim herşeyimizsin..
Yok yok şaka yaptım, özür dilemen için..Sakın yapma hassas ruh..Ama bir müddet yokum..Şimdi sen üzülürsün benim yüzümden diye..Değil rahat ol.Onnupro, çok mersi..:).
Zorttrik bir pbk yazısı bence. Yorumları da okumak isterdim de vakit yok. Eminim onlarda bayağı zorttrikdir.Aşkın tanımını filan istemiş galiba pbk. Öle gördüm sanırsam.
Demiş Don Fraper. Süper Hero’nun da belirttiği gibi. Yapıştırmış olmam bir kısmını veya tamamını desteklediğimi gösterse de tüm sorumluluk Don Fraper’in.
Zottirik senin olgunlaşmamış kuş beynindir..
Avalianch,ben hepsini okudum aynen öyle,yorumlar da yer yer pıttirik… okuma daha iyi…
Aaaaa! Hiç yakışmamış bunamış kuş beyinli pbk abla. ‘Zottirik’in benim olgunlaşmamış kuş beynim olması fikrimi değiştirmedi doğrusu. Hala zorttirik. Bir daha okudum hatta benceyi kaldırdım ordan bildiğin evrensel zorttirik.
bu konudan bir roman bir de film çıkar.http://www.beyazperde.com/film/3785
romanın ve filmin adı da aşk-ı kabristan olur herhalde…
pbk, beynim bedenime inat, hiç büyümeyen yaramaz bir çocuk gibi..
halen arasıra akoni nin mutfaktaki önlüklü yazısını hatırlarım.söz uçar yazı ruhuna işler.bilmeyen gitsin okusun o yazıyı.
biz o yazıyı bulamıyoruz mümkünse biri bize link versin diyenler varsa tanrının yarattığı hiç birşey için iyiylik yapmayı sevmiyor olmama karşın buyrun: bir önlük masalı
sacre, şaşırttın benii
sacre tavsiyesidir.kesinlikle okuruz efenim:)
lavınya sizin yazılarınızı gerçekten severek okuyorum. kahvekokusu tadında
sağol akoni çok teşekkürler. ama bakın hep yeniler yazıyor eskilerden kimse yok. sizin yazılarınıza da büyük bir zevkle okuruz.az önce okudum mesela birini. harika !!
lavinya yazıların çok güzel canım. alınma ama akoniye bir yanıt vermek istiyorum. demin lavinyayanın bloğunda sacre eskilerden dem vurdu.kahvekokusunu andın sende.gelip ce deyip giden bir yazar.ömürlük okunası yazıları vardır. demin saydığımız, mefkud, pilli pati ve nicelerinin yanında kahvekokusu da gelsin yazsın.özledik yazılarını
marconi ye katılıyorum.. haklısın arkadaş
İhtiyacını burada gider…Temiz bırak işin bitince…Pbk Mümkünse çıkma girdiğin bok çukurundan…
mührümü bastım gitti!!!
Ben diyorum yer onemli degil, kalitesizler birbirini her yerde bulur..Iyyyk
maltoferfol, duygularınıza giflerle nasıl da tercüman oluyorsunuz.. nelerden haz aldığınız ortada
saçları aynı benim gibi :(( çok güzel olmuş
Demek beyaz saçlısın Theeye, bitkisel boya falan düşünmez misin :))
güzel cevap pilli bebek düşünebilirim 🙂
çok güzel bir yazı.Keşke şimdiki aşklarda bu kadar uzun ömürlü olsa.Bu devirde aşklar çok çıkarcı çokk.
Uzun ömürlü aşklar var ama kavuşulamayanlar..
kim gibi ?
Klasik kavuşamayan aşıklar listesi*Kerem ile Aslı*Leyla ile Mecnun*Ferhat ile Şirin*Romeo ve JulietRomeo: Senin dudaklarınla, dudaklarım günahtan arındı.Juliet: Öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı.Romeo..Gerçek aşkın savaşcısı..
Romeo: Senin dudaklarınla, dudaklarım günahtan arındı.Juliet: Öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı.güzelll
1 gün değil, her gün…