sabah, 28.09.10
sabah, 28.09.10

Bazen görmediğin yerlere gidersin. Bir aşk bir tılsım olup, rüzgar olup konar kanadına, kendini ıssız bir yerde bulursun. Öyle ki, sonu bucağı olmayan bir sonsuzluğun ortasındaki bir huzur gibi.Bir kızıllık, bir şafak vakti; çoktan ve çoktan götürmüş olurmuş seni, rüya gibi mekanlara. Öyle ki, zaman da akmazmış, o an ölsen kanın da…Bir varlık, öyle mutlu edermiş ki; tekrar Tanrı’ya binlerce şükredermişsin.Kendini başka başka yerlerde, ‘keşfetmeyi keşfetmiş bir çocuk’ kadar eğlenceli, dünyanın en büyük su parkında; seninle birlikte…Uzak fotoğraflara bakıyorum. Şimdi o uzak fotoğraflara, bir melodiyi takip edercesine birlikte gidiyoruz; sessizce.Anı yok, keder yok, fısıltı yok. Yoku yokta bırakmış macerapers üstadlar yola düşmüş, kendi yollarını yazmak üzere.Anı’ysa eğer, o anıları kendi çizerler; Tanrı’dan kopmayan en derin izle. Bunun bilinciyle çıkmışken yola, içte renkgarenk sıcaklıklar yelkenlenmişken, çoktan -yoktan değil- an ki; ‘Yaşıyorum’ dedirtir.Bana ait birşeyler varmış bu hayatta. Tanrı’nın güzelliklerine dair. Tanrı’yı unutmadan yaşayan insanlarla herşeyi yaşamak en güzeli.Uzak kentlere gidiyorum bazen. Sana ulaşmak, senden geri dönmek, bana karışmak, sana karışmak, biz yolculuğuna çıkmak, hayallerimizi an be an adımlamak adına; ilk sarılışım bu. Sana her sarılışımda, ilk sarılışım. Duyuyorum.Uzak, ıssız kentelere yazıyorum bu yüreği. Yeniden yeniden beni yaratmak, Tanrı’mın verdiği ruha dua etmek ve tohumlanmak, serpilmek için toprağa kök salıyorum.Doğaya bakıp, gözlerini görüyorum. Bir öğle yemeğinde karşıma çıkıyorsun. Denizde tuz, tenimle bronzluk, yüzümdeki gülüş kadar yakışıyor; bu temas.Uzak şehirlere gidiyorum, yeniden yeniden yaratmak adına. Düşlerim her yerde. Evren kanatlarını açtığı müddetçe, kutsal ağacın tohumları dökülür orada, burada…Gözlerin, güneşin ısıttığı bir kum kadar ve altından daha altın kumsal kadar çekici. Her yerde.Gülümsüyor. Kalp atışlarını hissediyorum. Kalbim sıkışıyor. Dr, ‘Banki jumpink’ yapma dedi. ‘Ama Banki jumpink yapmıyorum ki, sadece sevgilime sarılıyorum. Bu heyecanlamamayı nasıl başaracağız, bunu nasıl diyeceğiz doktora?’ diyor ve ardından gülüyorum. Dedim ya, mutluyum.(Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)