bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Güvenmeyeceksin!

Cali Kusu | 03 May 2011 09:16

Hayatta üç şeye güvenmeyeceksin!
1- Eros’a
2- Eros’buya
3- Eros’bunun çocuğuna

Bunlar, kalp katliamından sorumlu kumandanın at üstündeki eşekleridir! Şeytanın uşağı, acının anası, azabın yoldaşıdır!

Güvenmeyeceksin aşka. Eros var işin ucunda. Okların ucunda alev olduğunu biliyor muydun? Kalbine saplandığında alnından terler akacağını. Kalbinin, üfledikçe alev alan kor olacağını biliyor muydun? Başkasının kalbine sığınmaya çalışırken kendi kalbinden olacağını, canının nasıl yanacağını biliyor muydun?

İşte O Kelebek Bendim..!

ByHeadBangeR | 02 May 2011 14:11

Bu yazı, yarım kalan bir gidişin yazısıdır.. Yarım kaldığı zannedilen bir sevdanın, yarım kalan bir gidişin son intiharının son mesajıdır.. Kurgu filan yoktur. Bütün olaylar kahramanlar kişi ve kurumlar gerçektir. Aslında bu yazı gidemeyeşimin gidiş mektubudur. Olmayan bir intiharın, hiç olmamış bir mesajıdır.. Saygılarımla…“Yüreğimde Öldürdüğüm Meleklerin Anısına…”Şuan içtiğim son sigaranın yarattığı bir burukluk gibi veya öleceğini öğrenmiş bir hasta gibiyim. Yüreğimdeki burukluk, bir kelebeğin ölümü gibi. Dolu dolu güzellikler içinde bir gün yaşayıp , o günün biteceğini hesaba katmamış bir kelebek.

Futbolun Fenomenlerinden Birisi ” George Best “

tekkita | 02 May 2011 09:54

Taa babamın gençliğinde futboloynamış, dünya futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış birisidir.

İsmini o kadar fazla duyduktan sonra youtube ‘ yi açarak tüm videolarını tek tek izlediğim ve yok artık dediğim kişidir.

M.United formasını 17 yaşında giymiş, 1963 senesinden 1974 senesine kadar bu takım için ter dökmüştür. Sağ açıkta oynayan düzensiz yaşamıyla ün yapmıştır kendisi.

Dünya’ nın Başına Gelenler

tekkita | 01 May 2011 14:42

Dünya da Gerçekleşen Bazı Olaylar Dünya önceden tek bir kıta ” Gondwana ” ve tek bir okyanus ” tetis ” den oluşan bir bütünden ibaretti.

Zamanla dünyanın içinde oluşan durdurak bilmeyen faaliyetlerden dolayı dünya parçalandı parçalandı parçalandı… ve bugüne geldi. O kadar fazla oluşum gerçirdi ki dünya, başına gelmeyen kalmadı. Meteor çarpmaları, sayısız güneş tutulması, büyük buzul çağları bir çok okyanusun oluşumu ve kaybolması, bir çok kıtanın oluşumu ve kaybolması.

BEN HANGİ BENİM

ibrahimg | 30 April 2011 14:06

Bir futbol maçını izlerken çocuk gibi sevinen ben. Samimi bir arkadaşla muhabbet ederken kelimeleri gelişigüzel seçen ben. Kültür düzeyi yüksek bir yerde bir konu tartışılırken söyleyeceği kelimeyi özenle seçen ben.
Bütün bunlar tek bana ait benler. Peki ama bu doğrumu, sanki bu benlerin her biri ayrı ayrı vadilerde. Birbirlerine çok uzak görünüyor bu benler. Eğer ortada tek bir ben varsa bütün olaylarda ve yaşamın her alanında insanın bir birine yakın tavır ve davranışlar sergilemesi gerekmez mi?
İyi ya da kötü bir olay kurgulayalım kafamızda. Örneğin cep telefonunuzun çalındığını düşünün. Bu durum karşısında ilk verdiğiniz tepki mi asıl benliğinizi gösterir yoksa olay biraz soğuduğunda takındığınız tavır mı sizin gerçek kişiliğinizi gösterir.
Şimdi cep telefonunuz çalınmadı sadece öyle varsaydık ve bu varsayım üzerine bir düşünce yapısı kurguladık. Ancak insanın kurguladığı düşünce yapısı onun olmak istediği düşünce yapısını ifade eder, olduğu düşünce yapısını değil.

Simetri Hastası!

Cali Kusu | 30 April 2011 12:06

Sabrımı deniyor cahil zaman. İki de bir basıyor damarıma. Cahilliğine veriyorum. Basit tebessümlerle affediyorum. Her affedişimde tekrarlıyor hatasını. Ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum ki. Sürekli bir mesafe koyuyor onunla arama. Onu benden kıskanıyor mu acaba? Yok artık!

ÖNYARGILAR…Ayağımızda görünmez prangalar

bithikotsis | 27 April 2011 13:40

Geçmişte yaşadıklarımız, gelecekteki yaşayacaklarımız…Hani derler ya geçmişe mazi geleceğe niyazi derler diye. İşte aslında o diyenlere sormak lazım, geleceğini neye göre planladın, gelecekte neye göre karar aldın diye.

Düşündüğün herşeyin gerçek olduğunu sanmak. Belki de budur bizi karar alırken uzun uzadıya uğraştıran, ”eyvah yoksa tekrar bu olacak mı?” diye düşündüren.

Önyargılar kararlarımızı etkilemiyor değil. Her ne kadar biz karar alırken ”hayır sadece yalın düşünüyorum, kesinlikle başka şeylerden etkilenmiyorum.” desek de illa ki feyz aldığımız, ya da olumsuz intiba aldığımız şeyler bunda rol oynuyor.

BÜYÜMEDEN ÇOCUK KALSAYMIŞIZ KEŞKE…

metezade | 27 April 2011 11:03

Çocukken çok uzaktaymışım gerçeklerden. Sabah bir yere yetişecekmiş gibi yarım yamaklak bir kahvaltıdan sonra koşarak dışarı çıkardım. Sokak benim oyun dünyamdı, arkadaşlarımla kılıktan kılığa girerdik saklambaç, evcilik, körebe, istop, domino… oyunların sonu gelmezdi. Sokağın zevkini tamamem emdiğimizde ağaçlara dadanır, daldan dala atlardık. Düşüp biyerimizi kırdığımız da olurdu elbet, Ağacın tam tepesindeyken (oyunun en zevkli yeri gibi gelirdi hep) akşam ezanı okunurdu. Bu sesi duyunca yüzümüz düşerdi, artık eve dönme vaktiydi. En büyük üzüntümüz buydu o zamanlar…

Eve girice, annem bıkmadan usanmadan her gün aynı tepkiyi verirdi: ”Hemen dizlerinin üzerinde banyoya git sakın yere basma yeni temizledim evi leş gibi olmuşsun…” bu sözleri bazen koro halinde söylerdik hiç unutamadım aklıma kazındılar:)

ŞAKA GİBİ ÜLKEYİZ VESSELAM…

antiemperyal | 27 April 2011 10:21

C.Eren ÇELİK

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz anlamak mümkün değil…

Bu ülkede yaşayan vatandaşların AKP’ye oy verenlerinden %27’si Ergenekon soruşturmasının hakkaniyetle yürütülmediğine inanıyor, ama aynı %27 AKP dışında partiye oy vermeyceğini ifade ediyor.

Bu ülkede yaşayan vatandaşların %59’u Türkiye’nin geleceğinin Avrupa’da olduğunu düşünüyor ama AB kriterlerinden olan idamın geri getirilmesini savunanların oranı %65.

Bu ülkenin vatandaşları,siyasileri,aydını sağda solda önüne gelen her yerde demokrasi nutukları atarken mangalda kül bırakmıyor ama demokrasinin temel unsurlarından birisi olan “temsil edilme hakkaniyeti” nin tam olarak sağlanması için barajın indirilmesini yalnızca %17’lik bir kesim savunurken “Bu günkü hali iyidir, böyle evam etsin” diyenlerin oranı %47’yi buluyor.

Güçlü olmak

bithikotsis | 27 April 2011 09:53

Geçenlerde Behzat Ç’yi izliyordum. Uzun zamandır izlememiştim. Komiserin, izlediğim bolumde mensubu olduğu teşkilatın üyelerine onca uğraştan sonra yaptığı konuşma, ”güç” adı verilen unsurun aslında pazu, kuvvet değil, onur ve dürüstlüğün hakim olduğu duygu ve hareketler silsilesi olduğunun apaçık ifadesiydi. Teşkilat bir katilin soruşturmasını sürdürse de gelişen bazı olaylardan dolayı, sadece kendi çıkarları için kapatıyor, katil serbest kalacak iken Behzat Ç. buna katlanamayıp işi sonuna kadar goturmeye kararlı şekilde hareket ederken bir de tehdit alıyor. Sonunda bir konuşma yapıyor. Konuşmada kendisinin yoldan çıkarılmak istendiğini anlatıp, teşkilatına sitemini dile getiriyor. Aldığı çeki yırtıp atıyor ve plaket tabağı yanına alarak salondan ayrılıyor.