bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hayal Sevgiliye

vatanda | 07 September 2009 13:48

Yine akşam oldu, Yine heryer karanlığa boğuldu.

Tek tük insanlar arada sırada çalan kornalar.

Feryat etmek istiyor yüreğim. İsyanımı aktarmak

Arada küfretmek kendime, ve bu hale getiren herşeye

Göz yaşıda dökmüyorum artık, sadece bakışlarım dalmakta

Haykırmak geçiyor içimden bütün dünyadaki pisliklere

Kazandınız mutlu olun diye.

Ne sevda bıraktınız içimde nede tutunacak bir dal

Karanlığın içinde bırakmak bütün pislikleri geride

bırakmak kendimi boşluğa, belkide kavuşmak yüreğimdeki sevgiliye.

SEN GİDERKEN

chai tea latte | 07 September 2009 13:02

Sen giderken,bir fırtına koptu içimde.sessizliğe bürünmüş halimin altında,mutsuz, umutsuz ve isyankar haykırışlarımla,ardından baka kaldım.Neydi bizi böylesine sert kopartan,acıtan,karamsarlığa iten duygu.Yada yaşlanma kaygısımıydı,her kaybettiklerimizin ardından.İnsan kaybetmeye bu denli alışır mıydı hiç?Mutsuzluğa kapı açarken sonuna kadar, gözyaşları mı yarenlik ederdi,kalbin acısına..
Sen giderken; acılarımla güçlenmeyi öğrendim.Yine baktım,öylece baktım ardından,hemde hiç beklentim olmadan.Gözyaşlarımı içime akıttım ve o gün anladımki;herşey istediğim gibi olmayacaktı bu denli zorlayınca.Akışına bırakmayı öğrendim hayatı…Hep yanlış seçim kurbanı olmuşumda,ölmemişim bir kerede,cancekişmelerimmiş süreyi uzatan…Sen giderken,ben bitirdim içimdeki seni.Geriye kalan ne vardı hatırlamakta zorlandığım, yıpratıcı,yorucu ve kısa vadeli mutlulukları olan bir aşk öyküsü.Adını koyanda, aşkı yaşayanda bendim aslında.Ben giderim, dönmem artık terk ettiğim hiç bir yere.Sen daha giderken döneceğini bildiğin halde…

Gelecekte Kalmış Bir Geçmiş: Amishler

ahmetyahya | 07 September 2009 11:51

Asırlardır kimsenin alışık olmadığı bir öyküyü yaşıyor bu insanlar. Yeme içmelerinden giyim kuşamlarına bütün bir kasaba halinde halen ortaçağı yaşıyorlar. Hem de modern dünyanın tüm kuşatıcılığına, zorlamasına ve tehditkâr tutumuna rağmen. Düşünün bir defa; hangimiz cep telefonsuz, televizyonsuz, arabasız bir dünyayı hayal edebiliyor? Bütün bunlar sadece yüz ve ya yüz elli yıllık bir geçmişe sahip olsalar da hayatlarımızda öyle yer etmişler ki sanki bin yıldır bizimleler. Ancak bu insanlar için durum hiç de öyle değil.

Amerika’da Pennsylvania eyaletinde Lancaster adlı bir kasabada yaşıyorlar. Ancak iki binli yılları değil bin altı yüzlü yılları. Elektrikli aletler, motorlu araçlar, devletin sunduğu tüm imkânlar; her şey ama her şey onlar için bir lüks sayılıyor. Yaklaşık üç yüz yıl önce Avrupa’dan buraya göçmüşler. Geldiklerinde sayıları üç bin kadarmış, şimdi ise iki yüz binin üstünde bir nüfusları var. Bunca yıldır inançlarından ve geleneklerinden kurulu düzenlerini asla değiştirmemişler ve bugün dünyaya teknoloji ihraç eden Amerika’da ortaçağın hayat şartlarıyla yaşıyorlar.

gerçeğin yıkılışı mı, gerçeğin açığa çıkması mı?

astral | 07 September 2009 11:30

Zaman gerçeğin yıkılışıdır. Tercih çok kolay, gerçeği unutmak. Baudrillard başka türlü mutlu olmayacağımızı söylüyor. Gerçek ki, adım atan kırıntılardan bir yaşam oluşmuş ve şimdi o kırıntılar bize kalmış, baş kaldırmış, üstelik; ‘Gerçek olan benim, idealıyım bu konuda, ispatlayabilirim de’ deme cüretini gösteriyor.

Oysa bilinir ki, gerçek gerçek ideasında bulunmayandır. Buna ihtiyacı yoktur.

Tüm zamanlar içinde gerçeğin bu denli pusuya yattığı bir zaman görülmedi. Her zaman kendi içinde gerçekliğini kaybetti gibi tanımlansa da XXI. YY. gibi değildi elbette. Soğuk, işini bilen ve Marduk’la çoktan imzayı basmış bir zaman. İşte bu, içinde olduğumuz zaman son dönem ve bizim bu denli kahır içine gömülmemizin tek nedeni de elbette. Kardeşlerden Marduk’un güçlü gelmesi. Lakin bu bilinen bir şeydi.

yakışıksız ama sempatik

taha3045 | 07 September 2009 10:44

Yakışıklı değil ama sempatik

Yakışıklı değil ama karizmatik

Yakışıklı değil ama romantik

Gibi cümleler aslında yakışıklı değil ama bankamatik demekmiş gibi geliyor bana. Hadi yakışıklı olmayabilir adam komiktir, eğlencelidir, duyarlıdır, anlayışlı ve sevecendir, yakışıklı bir erkekte bu özelliklerin hepsini bir arada bulunması nedense imkansızken yakışıklı olmayan bir adamda bunların hepsi vardır , ayrıca büyük bir tesadüf eseri birde bu adam zengindir, ne tesadüf değil mi? Hatta adam o kadar iyi özelliklere sahip ki göbekli, şişman,kel, görgüsüz hatta evli olması bile engelleyemez bu büyük aşkı.

çocukça ramazanlar

nazokiraze | 07 September 2009 09:57

Ramazan gelince çocuklar da bir başka şen olur, reklamlarda da diyor ya her gece çeşit çeşit yemekler,tatlılar sofra kalabalık ,ne zaman uyansam gece yemek yiyorlar diye. Ramazan çocuklar için gerçekten bambaşkadır.Herkesin Ramazan anılarıfarklıdır.

Bizin küçüklüğümüzün tekne orucunu bilenler bilir, sabah başlayıp öğle biten kısa süreli orucu sevdirme amaçlı bir oruçtu. Amma şişerdik tekne orucu tutuyoruz diye ne çok dua ederdik Allah’ım çocukları da düşünmüş onlar için de oruç emretmiş diye.

Tüm gün tekne orucu tutup sevap kazanmak için yaramazlık bile yapmayan azgın bünyeler büyüklerin iftarından sonra tatlıları yiyip nasıl kuduruyorsa bu azgınlıklarımız direk teravih namazı kılan zavallılara patlardı. Otuz gün Ramazan otuz gün teravih namazına beş-altı kişi gidip namaz kılanların popolarına iğne batırmaktan, terliklerinin içine yumurta koymaya, popolarına şaplaktan ayakkabı saklamaya varan her türlü kudurgaçlığı her yıl yapardık.

ELEŞTİRİ

teacher07 | 07 September 2009 08:41

Ekonomik kriz, politik kriz, kültürel kriz dünyayı ablukaya almış durumda. Hele yabancı müdahalelerden kurtulamayan İslam dünyası, bir batağın içine sürüklenmekte. Gelen haberler, paçası çamura batmış kimseleri anımsatmakta. Saplandığı bataktan kurtulmaya çalıştıkça daha da batan kimseleri…

Bir odaya yanlışlıkla giren kuş, kafasını bir o duvara bir bu duvara vurur, girdiği pencereyi bir türlü bulamaz. Ülkemizde, topluma bağımsız bir dünya vadeden kurumlar 1950’lerden beri didiklenmekte. İşte bu durumda; her kafadan bir ses geliyor, bilen-bilmeyen, farkında olan-olmayan, insandan insana gözlemsel eleştirel, karşıt ya da yandaş tepkiler havalarda uçuşuyor. Yalanın egemenliği, reklamı tek söylem haline dönüştürdüğünden; medyada, politikada ya da yorumcuların ağzında toplumun kafasını karıştıracak her şey üretiliyor. Hepsinde değilse de birçoğunda tutarsız yargılar, yarım yamalak gözlemler bulunmakta. Toplumu geleceğe hazırlayacak söylemleri “hak getire”. Türkiye’de iklimsel kriz, enerji krizi, ekonomik ve sosyal kriz neredeyse “Allah’ın” yardımıyla çözülecek.

komşu teyzeler

nazokiraze | 06 September 2009 15:14

Eski kadınların çok iyi aşçı oldugunu düşünürüm ,hani ara sokaklarda kapı önünde fasülye ayıklayan teyzeler varya onlardan bahsediyorum kesin onlar çok hamarattır, ellerinden ne olsa yenir ben öyle düşünüyorum.

Bir akrabamız Antep’e gitti eşinin babaannesini anlata anlata bitiremiyormuş, kadın seksen yaşında ama evini görsen bilmemkaç metrakare, salonda nerden baksan dört sehpa ve her sehbanın üzeri çeşitli objeler, hani eskiden çok moda olan irili ufaklı biblolar varya onlardan bahsediyor, büfelerdeki kristallerden bahsetmiyorum bile. Kızmış babaanneye, kaç yaşına geldin canına yazık bir toz almaya kalksan bu kadar bibloyu kaldır, örtülerini silkele sil,yerleştir kendine neden bu kadar yazık ediyorsun demiş ama kadının vazgeçmeye asla niyeti yok, onlar hayatının parçası üstelik evi çok ta temizmiş.

EVLİ KİŞİLERİN YASAK AŞKLARI

cinosarac | 06 September 2009 12:05

Arkadaşımın anlattığı bir olaydan sonra, yazıp paylaşmak istedim. Yer:çok büyük olmayan bir semt. Adam mazbut bir yaşam tarzını benimseyen bir aile babası. Çevresinde kendine göre güvenilirliği ve saygınlığı olan bir şahıs. Güya dünya işleriyle çok ilgili görünmeyen bir tip. Adam bir kadını sever! Herkes bütün sıkıntıları göze almıştır (belki de ölümü göze alır) birlikte olurken. İkisi de yuvasını dağıtmaktan, çocuklarından, çevresinden kopmaktan çekinmeden ahlaksızlık ateşini yakmıştır; bay x eşinden ayrılıp kendisiyle evlenecektir ya. Aslında fısıltıdan öteye geçmeyen bir şehir efsanesidir bu. Bütün efsaneler gibi, ancak kulaktan kulağa yayılan bir söylenti olarak kalacaktır.