bildirgec.org

vatanda

12 yıl önce üye olmuş, 22 yazı yazmış. 113 yorum yazmış.

Evlilik Üzerine

vatanda | 11 December 2010 12:59

Evlilik yaşamımızın belkide en önemli kararıdır. Attığımız adımla birlikte bambaşka bir dünyaya farklılıklara herşeyden öte değişik bir kimliğe bürünürüz. Yaşamın belirli dönemlerinde farklı şekillerde ortaya çıksa’da bolca yanlışı olsada olmazsa olmaz bir durumdur evlilik. İster resmi olsun ister dini hatta kalbi şekillerde de olsa evlilik yaşanan birşeydir. Burda genel algı olarak Resmi evliliklerle birlikte duygusal ve dini evliliklerden de söz etmek istiyorum sonuçta biz insanlar çok farklı evliliklerden söz edebiliriz. Mesela duygusal evlilikler çok daha iyidir çoğu konuda çünkü her iki tarafta birbirinden her an ayrılabilecek bir durumdadır. Ve bağı sadece sevgi bağlılık ve aşk sağlar. Resmi evliliklerde ise zamanla alışkanlıklar çevre baskısı ve yaşam koşulları etkilemekte. Dini evliliklerde ise olay çok daha başka hem dini etkiler hemde örfi ananeler etki etmekte. Aslında olması gereken en önemli şey duygusal evliliğin oluşması ve gelişmesi daha sonra zamanla resmi evlilik olur ama burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var ki buda cinsi evliliğin belirli bağlardan sonra oluşması. Sonuçta ülkemiz özellikleri itibariyle en büyük hatalardan birisi önce cinsi evlilik sonra duygusal yada resmi evlilik olması hatta cinsi evlilikten sonra hiçbirşeyin olmaması ve taraflardan sadece bayan olanın zarar görmesi. Daha sonrada çok daha vahim ve kötü sonuçlar doğurması. Sözün özü hatta kısası ilk önce yürekte sonra belirli bağlarla bağlandıktan sonra cinsi ve resmi evliliğin olması. ( Burada cinsi ilişki belirli bir noktaya kadar evlilik öncesinde bilinmesi gerekmektedir. Sonuçta resmi evlilikte cinsellikte önemli bir rol oynamaktadır.)

Evlat Acısı

vatanda | 11 December 2010 11:21

Sokaklar ıssız, yağmur çiselemekte
Yüreğim yanlız,yoğun ve karmaşık
Çevremde acı, gözyaşı ve hüzünle birlikte
Yoğun karanlığın içinde ıslanıyoruz hep birlikte

Oysa mutluyduk gün doğumunda
Işıl ışıldı dünya, neşe umut bütün yüzlerde
Mutluluk, huzur ve kuş seslerinde
Merhaba diyorduk yeni güne

Acı bir frenle yankılandı çevre
Uçan kuşlar ve şaşkın bakışlar eşliğinde
Zaman sabitlendi, adımlar tek bir yöne
Acı çöktü huzur ve mutluluğun üzerine

Koştuk her yönden yerde yatan kazazedeye
Bakıyordu bize taptaze, duru bir ifadeyle
Nefes almıyordu ama bakıyordu yinede
Her zamanki gibi bütün güzelliğiyle

Memurlar ve yaşam döngüsü

vatanda | 10 December 2010 12:03

Memurluk ve yaşam sorunları hakkında ne yazılsa aslında boştur. Özellikle de 700-800 tl ile yaşamaya çalışan kesimler düşünülünce gerçekten de çok saçma geliyor ama şu varki. Memur olduktan sonra insan değişiyor. Yaşam standartları ve sıkıntıları değişiyor. İster istemez bulunduğu ortamdaki yaşam standardına ayak uydurmaya çalışıyor. Hele bekar ve aile desteği alamıyorsa iş daha da zorlasıyor. Evet 1,500-2000 tl arası bir maaş alınıyor ama bu maaşlar cebe girerken nedense max 750-800 arası giriyor. Giderler ve bu giderlerin ötesinde ihtiyaçlar farklılaşıyor. Bulunduğunuz ortam insanlar ve değişik ihtiyaçlar oluşuyor. Kazanıyorum ama neden harcayamıyorum durumları oluşuyor ve sonuçta memur dediğimiz grup daima borçlu oluyor. Ha şuda var bir memur max 10 sene içinde rahat bir araba alabilir yada bi 10 senede orta halli bir ev sahibi olur ama daha da fazlası olamıyor. Ha diceksiniz e daha ne istiyorsun diye. Ama öyle diil işte yaşıyoruz yaşam geciyor memur olmak için birçok sorundan engelden geçmişiz daha birşeyler olsun istiyoruz. Kendimizi geliştirmek daha da birşeyler kazanıp daha iyi bir ortamda daha refah seviyesi yüksek bir sekilde yaşamak istiyoruz. Belkide insan ne kadar bulursa daha fazlasını ister durumuna düşüyoruz ama öyle oluyor. Birde saolsun bankaların tuzağına düştüğümüz yada birkaç defa hatalı kararlar verdi isek bu sefer tamamen dağılıyoruz. Kısaca sözün özü bir memur evet orta derece bir maaş alır ama bu alınan maaş öyle büyük bir getiri sağlamaz. Hatta zor durumlarda bile kalır. Yazımla sizleri sıktıysam affola.

Üniversite olayları ve Son dönemde yaşananlar üzerine.

vatanda | 10 December 2010 10:58

Son dönemde aynı 1980 dönemindekine benzer bir şekilde yönetime ve olaylara tepki gösterileri yapılmakta. Yanlız zamansal farklılıklar ve bazı degişik durumlardan olsa gerek hareketler çok daha değişik bir şekilde başlatıldı. Dikkat ederseniz bütün bu olaylar hep birbiri ardına yapılmakta. önce güneydoğudaki insanlar kışkırtıldı ve gösteriler yapıldı ardından hatay bölgesinde ülkücüler ve doğulular birbirine düşürüldü, son dönemde ise bu sefer devreye üniversiteler sokularak kışkırtmalar yapılmakta. Özellikle dikkat ederseniz bu üniversiteli öğrencilerin çoğunun üzerlerindeki kıyafetler aynı 1980 dönemindeki gibi yeşil ve askeri kıyafetleri andıran kıyafetler. Ve gösteriler sürekli sol görüşteki kişiler tarafından yapılmakta sürekli aynı düşünce anlatılmakta ve hep aynı tip kişileri görmekteyiz. Öğrenciden başka herşeye benzeyen ve okumak yerine tamamen belirli politikalar için orada bulundukları düşünülen insanlar. Bunların özellikle son dönemde düzelmekte olan ekonomi ve uluslararası güç dengelerinin bizden yana değişmesiyle artması ise işe oldukça farklı bir boyut kazandırmakta. Sürekli komplo teorileri yapmakla suçlanan halkın bakış açısında da aynı düşünceleri görmek mümkün. Belirli kesimler yapılanlardan rahatsız olduğundan sindirmeye yada devirmeye çalışmakta. Sürekli yapılan bu hareketler ve tepkiler pekte doğal yada normal görülmemekte. Halk arasında olmayan husumet sanki varmış gibi gösterilmeye çalışılmakta insanlara korku ve endişe empoze edilmeye çalışılmakta Sürekli insanlara eziksiniz susarak bir yere varamazsınız denilmekte ama aynı zamanda yöneticilere de sizler suskun kalarak böyle yapıyorsunuz denilmekte. Bence bu düşüncelerinde en tepesinde bu yapılanlar su anki yönetimi devirme çalışmaları hatta şunu da ekleyebiliriz ki yönetimi devirmek için çok ciddi bir çalışma da yapılmakta son dönemde ortaya çıkan siyasi partiler de aynı şekilde sırf bazı seyleri yöneticilerin elinden almaya ( Meclisteki çoğunluğu) yönelik adım olarak görülmekte. Ama bilmedikleri yada bildikleri ama değiştiremedikleri birşey var ki bizler aptal değiliz görüyoruz ve yapılanların genelinden memnunuz. Ne yaparlarsa yapsınlar bunlarla bizleri değiştiremezler.

Dünya Şehri

vatanda | 07 September 2009 19:01

Gözlerimizi açtık biz bu şehirde. Aradan yıllar geçsede değişmeyenleri ile yuva oldu bize. Onca yıl o tozlu, çamurlu yollarda ne anılar geçirdik hep birlikte. Zamanla tek tek ayrıldık birbirimizden, bu şehirden. Yeni yeni insanlar geldi, yeni anılar yaşandı. Değişmeyenleri de hep aynı yerinde: sürekli kavga, sürekli çatışma, Yalanlar ve hileler. Arada ufak mutluluklar ve pislikler. Herşey içimizde herşey bizimle. Kime baksam kime dokunsam kirliydi bu şehirde. Her yeni gelen zamanla kirleniyordu. Ve her giden ardından pisliğini de götürüyor. Ayna yoktu bu şehirde kimse bilmezdi kendi pisliğini, ben bile. Günah yoktu bu şehirde haram yoktu. Zaman zaman günah diyenler de olmuyor değildi ama ne dinleyen vardı bu şehirde nede uygulayan herşey mübah herşey doğal. Hayvanlar bile kaçtı bu şehirden iğrendi bizlerden, Anlamadık anlayamadık. Kokusu miden bulandıran sularında pislikler dolaşan yollarında her türlü iğrençliği ile öyle bir şehirdi bizi alan bize yuva olan. Bir zamanlar çok güzelmiş aslında herşey çok daha farklıymış buralarda ama ne gören kalmış o zamanları nede pek fazla bilen. İşte benim de sıram geldi arabam ufukta göründü bende gidiyorum bu yuvadan artık diğerleri gibi her sırası gelen gibi. Elveda diyorum sana Ey dünya şehri herşeyini yaşadım herşeyini tattım. İşte arabam da geldi bırakıyorum herşeyi hemen buracıkta.

Hayal Sevgiliye

vatanda | 07 September 2009 13:48

Yine akşam oldu, Yine heryer karanlığa boğuldu.

Tek tük insanlar arada sırada çalan kornalar.

Feryat etmek istiyor yüreğim. İsyanımı aktarmak

Arada küfretmek kendime, ve bu hale getiren herşeye

Göz yaşıda dökmüyorum artık, sadece bakışlarım dalmakta

Haykırmak geçiyor içimden bütün dünyadaki pisliklere

Kazandınız mutlu olun diye.

Ne sevda bıraktınız içimde nede tutunacak bir dal

Karanlığın içinde bırakmak bütün pislikleri geride

bırakmak kendimi boşluğa, belkide kavuşmak yüreğimdeki sevgiliye.

Boşanmak ve Erkekler

vatanda | 28 August 2009 15:45

Şu son zamanlarda yaşadıklarıma dikkat ediyorum da. Boşanmış bir erkek bu dünyada gereksiz galiba. Anlamıyorum da aslında insanlar neden bu kadar tepkisel. İnsanca davranmak dürüst olmak neden bu kadar kötü oldu bu dünyada. Görüstüğüm insana bosandıgımı 26 yasında oldugumu v.s yazınca sanki canavar görmüş gibi kaçıyor ya. Benimle aynı durumdaki bayanlar artık kendilerinden oldukça büyük beyler istiyorlar. Ordan da yaş yüzünden kaybediyorum. 🙂 aten ev işleri yemek bulaşık sıkıntı. Ha allahtan temizlikçi geliyor da rahatım fazla kasmıyorum. Birde boşanmanın verdiği dertler var. Sürekli içinizden bir parçanın koptugunu içinizde sürekli acı veren bir boşluk oldugunu düsünmek. Dışarıdan gelen tepkilerde sokağa bile cıkmak istememek yemekten içmekten sogumak bunlardan sadece birisi. Allahtan iyi bir işim iyi bir gelirim var. En azından su dönemimde yıllık izin alarak kendimi toplayabiliyorum. Yinede anlamadım olan. Neden boşandıktan sonra siliniyoruz. Şerefsizlik yapsak herkez peşimizden koşar insan gibi düzgün birisi ile tanışıp hayatıma ömür boyu giricek birisini instemek daha dogrusu karşındakinden bunu istemekse yanlış olmuş. Ya bu ülkede dediğim gibi bayan kalmamış yada ben gerçekten bir canavarım. 🙁 Burdan herkeze diyorum benim gibi gerçekten boşanmak zorunda kalmazsanız sakın bosanmayın Çok zor. iyi günler.

Erkekler ve Kadınlar.

vatanda | 26 July 2009 12:07

Evet insanlığın var oluşundan beridir, hep bir farklılık olagelmiştir. Erkekler ve kadınlar birbirlerini tamamlamakla birlikte hep farklıdırlar. Şimdi bizim gözümüzde kadınlar hatta daha da alanı daraltırsak. Evlenmeden ve evlendikten sonra kadınlara bakış açımızı kendi gözümden anlatmaya çalışacağım.

Daha ilk anda bir bayana aşık olduğumuzda başlar aslında herşey. Sanki at gözlüğü takmışız gibi herşeyimiz olursunuz. Daha sonra ilişki ilerledikçe bir özgüven oluşur. Zamanla artık bu çantada keklik yeni avlar gerekli oluyoruz. Bizim gözümüzde kadınlar elde etmek için yarışılacak elde ettikten sonra ödülümüzü alacağımız, Daha sonra yeni heyecan yada avlara koşacağımız bir olay.

İlk Türk Marketing

vatanda | 25 July 2009 16:26

Evet arkadaşlar Siirt’teyiz. Siirt oldukça şirin, ufak, sevimli bir şehir. 100-150 bir nüfüsu var. Aslında çok güzel olabilecek, çok da turistik bir bölge olabilecek bir bölge iken, malum sorunlar ve bu şehrin kısmetsizliğinden midir nedir yönetim bir türlü düzgün işler yapmamış. Şehrin merkezinde belediye-valilik gibi yerler dahil büyük ve küçük baş hayvanlar geziyor. Gübreleri v.s sürekli ortalarda. Temizlik son 3-4 aydır ancak düzelmekte ama yine de cok yetersiz. Yol olarak bakım olarak malesef çok geri bir durumda. Şehirde 1 sene öncesine kadar 1 aylık su kesintileri, elektrik kesintileri yaşanmakta idi. Sıcaklık itibari ile Türkiye’nin en sıcak 3-4. şehri olarak geçmekte.

Testiyi Doldurup Kaçma Zamanı

vatanda | 24 July 2009 13:15

Günümüzde çevremizde ve ülkemizde olanları okudukça,izledikçe artık buralarda yaşanmaz diyorum sürekli. Eskileri özlüyorum belkide. Mumkun muddet en kısa sürede bir 50-100 milyar toplayıp. birde kendime ait ufak bir ev ufak bir bahçe diyorum sürekli. Kimse ile uğraşmayacağım neden yattın neden kalktın ne yaptın diye sorguya çekilmeyeceğimi. Eşimle cocuğumla birlikte yaşayacağım bir yer diyorum sürekli. Küçük bir ahır bir kümes diyorum 2 inek 10-15 tavuk diyorum. Bahçede bir sera organik ürünler yetiştireceğimi. 3-5 adet meyve bahçesi Kendim ailem ve çevreme vereceğim, meyve ve sebzeler yetiştireceğim, elimin toprağa değeceği. Çoğu insan hayal diyecek bana. Çoğu insan rüya görüyorsun diyecek. Ama neden diyeceğim bende. Dünyanın stresi derdi neden. Nedir bir insanın doyması için gerekli olan? Ben söyleyeyim yarım ekmek 1 baş soğan 🙂 Biraz da su 🙂 Yüreğinde sevgi,mutluluk,huzur olduktan sonra. Ailenin ihtiyacını karşıladıktan sonra ne gerekir ki. Bu yukarda saydığım ufak bahçe,Ahır,kümes ve ağaçlarla bunlara fazlası ile sahip oluyoruz zaten. Neden daha çok para neden daha çok imkan istiyoruz ki. Sürekli uğraşıyoruz Sürekli bir şeyler istiyoruz ? Hiç soruyormuyuz kendimize az da olsa bir gelir olduktan sonra ne gerekir ki. Zaten yukarıda saydığım şeyler varken inanın çok zengin bile olunabilir. İlla bir şirkete yada bir dükkana sahip olmak gerekmiyor yada çok fazla bir paraya. Şimdi 50-100 milyar çok denebilir ama inanın aslında yaşamımızı incelersek az bile. kendime bakıyorum 3-4 yılda elde edeceğim bir miktar. Bu parayı buluncada hayallerimi gerçekleştirmeye başlayacağım. Belki yolu düşen birisi düzcede misafirim olur. Hepinize sevgiler saygılar iyi günler.