Zaman gerçeğin yıkılışıdır. Tercih çok kolay, gerçeği unutmak. Baudrillard başka türlü mutlu olmayacağımızı söylüyor. Gerçek ki, adım atan kırıntılardan bir yaşam oluşmuş ve şimdi o kırıntılar bize kalmış, baş kaldırmış, üstelik; ‘Gerçek olan benim, idealıyım bu konuda, ispatlayabilirim de’ deme cüretini gösteriyor.Oysa bilinir ki, gerçek gerçek ideasında bulunmayandır. Buna ihtiyacı yoktur.Tüm zamanlar içinde gerçeğin bu denli pusuya yattığı bir zaman görülmedi. Her zaman kendi içinde gerçekliğini kaybetti gibi tanımlansa da XXI. YY. gibi değildi elbette. Soğuk, işini bilen ve Marduk’la çoktan imzayı basmış bir zaman. İşte bu, içinde olduğumuz zaman son dönem ve bizim bu denli kahır içine gömülmemizin tek nedeni de elbette. Kardeşlerden Marduk’un güçlü gelmesi. Lakin bu bilinen bir şeydi.( 12 gezegen, Jelaila Star ya da Zecharia Sitchin’e bakılabilir. )Gaia zamanın bu değişimine ortaktır. Diğer gezegenlerin olduğu gibi. Sirius B’de alınan kararlar şimdi burada, biz alışverişlerimizi yaparken, olağan akışında devam etmekte.Bir yandan gerçeğimizin gerçekliğine de varmış değiliz. Bu simülasyon düzeninden uyandığımızda doğal olarak hatırlayacağız yaptığımız sözleşmeyi ve neyin gerçek neyin gerçek olmadığını…Galaktik İnsan yapıtında 2012 sonrası uyanışımız çok sade, açık, olması gerekli gibi anlatılır. Şakra sayımızda 7’den ona çıkacaktır. Her şey bir yana Enki, Anu, İnanna, Enlil bu yüzyılda kenara çekilmiş gibi görünüyorlarsa bunun bir sebebi var: devre sonundayız. Hız ve acı yükseldi. Sahne kimin dersiniz? Marduk tüm gösterisiyle iş başında.Bu yüzyılda birçok enteresanlık yaşayacağız. ‘Bu da nedir? diyeceğiz, çoğumuz anlamazken; kimilerimiz hiç mi hiç şaşırmayacak. -->