bildirgec.org

özlem hakkında tüm yazılar

BeLaLıM…

necronamber | 06 December 2007 15:21

Yıllar sonra bir gün rastlarsan bana
Bakma ağaran saçlarıma ufukta, renk
değiştiren gözlerime ve yıllar sonra bir gün
rastlarsam sana, evinin balkonun da yanın da bebeğine
bak yavrum feleğin lanet ettiği insanlardan biri de bu de
serseriy di de ayyaş tı de ama sakın ha ! sevme di deme…!
Oda senin gibi tüm sevenlerden nefret etmesin.İstikbalim için attığım altıncı adımı beşinci adımdan gelecek kuvvete ve kudrete lanet olsun. Paramıdır insanların miktarı ve nazarı, her yerde kurulmuş bir orospu pazarı, biz de olduk bu alemin okur ve yazarı ….
Sosyete kim biz kim BeLALIM…

Keşke

MRGREY | 19 November 2007 09:44

Keşke zamanı durdurabilseydik
Geriye dönebilseydik keşke
Büyüklerimiz nefret yerine sevgi aşılayabilselerdi bize
Keşke
VE biz de bu kadar esiri olmasaydık gururumuzun

Keşke hiçbir şey yaşanmamış
Kalpler hiç kırılmamış olsaydı
Keşke

Kimbilir bayramlar bu kadar yavan
Düğünler bu kadar sessiz
Ölümler bu kadar acı verici olmazdı
Yanımda olsaydınız
Yanınızda olabilseydim
Keşke

Keşke karşımda kadehi kaldıran
Hayalin değil sen olsaydın
Keşke canım acımasaydı
İçim yanmasaydı
Her hatırladığımda
Ah keşke

Polonezköy

pillibebekkuyuda | 28 October 2007 21:45

Çocukluğum, baykuşların ağaç kavuğundaki düzenlerini insafsızca bozmaktan keyif aldığım Polonezköy de geçti. Herşey, kafalarının yarısını kaplayan gözlerini, sonuna kadar açıp bana bakan şaşkın ifadelerini, görmek içindi..Hala gözlerini gereğinden fazla açarak konuşan insanları gördüğümde, baykuşları hatırlarım.

Polonezköy ün derinliklerine indiğinizde her yeri ağaçlarla kaplı sihirli bir masal ülkesinde hissedersiniz kendinizi..Eğer, sonbahara rastlarsanız ve bir gecenizi bu ağaçların altında geçirirseniz ertesi sabah, kahverengi yapraklardan oluşan kalın bir yorgan bulursunuz üzerinizde.. .

para için yazı yazmayın !

taninmayan-68170 | 23 October 2007 21:11

açık konuşayım herkez yaptığı işin karşılığın bekler.
ama bir çok yazı çeviri yazısı olarak olduğu gibi
alınmış ve yazılmış ! bu şekilde davranışlar kaliteyi düşürmekte , geçenlerde okurlardan birinin isteği üzerine msn adresimi verdim ardında patır kütür bir çok kişi msnenime aktı desem yeri konu konuşulduktan sonra konu bildirgeç mevzusuna geldi.
sonra bir çok kişi yarım yamalak yazılan bir çok mesaj var devamı okumak için ille linkemi basmamız ve konuyu o sitedemi bitirmemiz gerekiyor deniliyordu. doğruda söylüyorlardı. yani
eğer düzenli takip ettiğiniz ve sizin ilgi alanınıza giren bir şeyi paylaşacaksanız ! daha doğrusu
eğer iyilik yapıyorum diyorsanız kardeşim bunu adam gibi tam yapın yarım yamalak bir özeti
google arama sayfası bu şekilde yapanlardan daha iyi yapıyor onun için yaptığın işin hakkını verki
o işte senin hakkını verebilsin.

zamanı gelmiş bekarın iç çatışması :)

lazybohem | 14 October 2007 01:26

sana belki çok uzaktan belkide çok yakından ne anlami var, sesleniorum sana. dunyanın öbür ucunda yada burnumun dibinde olman ne farkeder, kim oldugunu bilmedikten sonra. bayram öncesi gecenin bi yarısı, köyde bi dağın basındayım. kulağımın biriyle etrafı dinliorum; sessizliği bıçak gibi delen havlamalar, dikkatli dinlersen derenin sesi ve meltem. diğer kulağımdan ferhat tunc sesleniyor sana vurgunum hasretine.
daha nelerine vurgunum bir bilsen, daha ne düşler kuracağım bizim için. ama sen lazımsın önce. tek tarflı aşklarda bile muhatap var. nerdesin ey sevgili. 22 koca yıl geçti. sen sandıklarım oldu, yanlışlar yaptım, sutten cıktım demiyorum, ama artık beklemenin tadı kalmadı. ve bundan cok sonra gelirsen sanki doğru insan olacağından kusku duyacakmısım gibi geliyor gel ey sevgili nerdesin. neyi bekliyorsun beni bulmak için. sıkılmadınmı beklemekten sende. istemiyormusun sevilmek, gel ey sevgili….

Sevgili gece…

expresyon | 19 September 2007 10:32

Orak adasına gidesim Löngöz’de ölesim var gece gece… Gerçi Löngöz’e uzun zamandır Azrail uğramıyor diyorlar ama olsun orada yaşayıp-ölesim, oraya gömülesim var. Cırcır böceklerine “susun uleeeyyynn” diye bağırıp, susmadıkları için kendimi onlardan da küçük göresim, diyaframıma lanet edesim var. Ali dayının herkesi bayıltan şarabından içip inatla bayılmayasım var. Gecenin bir vakti yalınayak dolaşıp “yaban” olasım, avaz avaz “yıldızların altında” adlı eseri makamına uygun söyleyesim var… Kahvaltıdan sonra çilingir sofrası hazırlayıp adam gibi-o’nun gibi içesim, karanlık çöktüğünde yaktığı ateşi körüklerken yüzüne bakasım var.
Kalbim egede kaldı… Birkaç güne kalmaz gelirim dedi… O gelene kadar orak adasındaki balıklar gibi uykuya-suya dalasım var… Daha neler neler yapasım olduğunu yazasım var sana. Ama burada bitirme gereksinimim var…

ÇARESİZSİN AMA AĞLAMA!

tarik09 | 09 September 2007 11:55

O KADAR ÇARESİZ KALIYOR Kİ BAZEN İNSAN. SİZEDE OLDU MU HİÇ? NE KADAR ÇOK SEVDİĞİNİZİ TAHMİN BİLE EDEMEDİĞİNİZ BİRİSİNİ ELLERİNİZİN ARASINDAN KAYDIĞINI DÜŞÜNMEK İNSANA NELER YAPTIRIR. O KADAR ÇABUK SEĞİŞİYOKİ İNSANLAR BAZEN SEVGİLİNİ BİLE TANIYAMAZ HALE GELİYOSUN VE YAZIK DİYOSUN ARKASINDAN HİÇ BİRŞEYDE DEMİYOSUN SADECE SİNİEDEN KUDURUYOSUN AYNEN BENİM GİBİ…
KİMİN YAPACAK BİRŞEYİ VAR? GERİYE KALAN SDECE GÖZ YAŞI…

Adalı Hasan

kadirgunay | 22 August 2007 09:37

herşey o saatin çıkardığı ses ile başladı. nik nak nik nak… dilim dönmezdi söyleyemezdim tik tak tik tak. adı ordan kaldı. Efeydi iriydi babaydı. 5 kızı vardı 1 erkek çocuğu. hiçbirisini ayırmazmış. sonra teker teker evlendirdi. torun sahibi oldu. sülalesi kalabalıktı. seneler sonra konuşmaya başladığımda ve duyulanları anladığımda onun beni nasıl sevdiğini anlamıştım çok küçük olsam da…

Adı Hasandı. Adalı Hasan. 25 sene kahve işletti. herkes onun mertliğini ve cömertliğini bilirdi. bir de ada macerasını. zaten kahvesinin adı da Adalıydı. dedem di benim saçları her zaman gür sözü her zaman sert. efem derdi bana. ben uzaktım ona diğer torunları hep yanındaydı hemen her gün severdi onları… ben sadece yazları görürdüm Adalı Hasan’ ı. Hacı oldu geldi. o saatten sonra ağzına ne rakı koydu ne de küfür. uzun süre en iyi oynadığı oyunu bile oynamadı. pokeri, tavlayı, okeyi… hatırlıyorum geceleri gelirdi kahveden çocuktum uyuyakalırdım ama bilirdim geleceği zamanı. hemen masa kurulurdu. afyon soğuk yer. onbeş tatilde gittiğimizde özlediğim o sıcak soba ortamına kavuşurduk. Adalı geldiğinde rakı eksik olmazdı masada tabi hacca gitmeden önce… bana da içirmişti çay bardağında. iç efem demişti…

BEN NASIL BÜYÜK ADAM OLUCAM (OLACAĞIM)?

quare | 06 August 2007 19:25

Çocuktum. Henüz yarımdım, kirlenmemişti ruhum daha. Büyüdüm ama hep yarım kaldım, kirlendi ruhum, yabancı kaldım aynadaki yansımama ve kirlenen ruhuma…

Gecenin yarısında günün birinde kaybedeceklerimin hayali ile yastığımı ıslatır, gözlerime kast ederdim şuursuz saatlerin sonunda. Henüz fark etmemiştim bencilliğimi. Henüz fakına varmamıştım gidecek olanlara değil yalnızlığıma ağladığımı. Yarımdım, çocuktum, ruhum kirlenmemişti daha…

Korkularım, ütopyalarım vardı. Ben büyüdükçe sevdiklerim yaşlanacaktı. Zamanı durdurmak, abece’mi özgürce kullanmak istiyordum. Söyleyecek çok sözüm vardı. Eğer kaybedeceksem, büsbütün yok olacaksam hep yarım kalmalıydım belki de…