sana belki çok uzaktan belkide çok yakından ne anlami var, sesleniorum sana. dunyanın öbür ucunda yada burnumun dibinde olman ne farkeder, kim oldugunu bilmedikten sonra. bayram öncesi gecenin bi yarısı, köyde bi dağın basındayım. kulağımın biriyle etrafı dinliorum; sessizliği bıçak gibi delen havlamalar, dikkatli dinlersen derenin sesi ve meltem. diğer kulağımdan ferhat tunc sesleniyor sana vurgunum hasretine.daha nelerine vurgunum bir bilsen, daha ne düşler kuracağım bizim için. ama sen lazımsın önce. tek tarflı aşklarda bile muhatap var. nerdesin ey sevgili. 22 koca yıl geçti. sen sandıklarım oldu, yanlışlar yaptım, sutten cıktım demiyorum, ama artık beklemenin tadı kalmadı. ve bundan cok sonra gelirsen sanki doğru insan olacağından kusku duyacakmısım gibi geliyor gel ey sevgili nerdesin. neyi bekliyorsun beni bulmak için. sıkılmadınmı beklemekten sende. istemiyormusun sevilmek, gel ey sevgili….
anlık bir duygusallıkmı yaşadığım yoksa bu defa daha uzun süren buhranmı beni buralara ceken, herkes uyurken suavi ile konusturan bilmiorum. belkide beni gören herkesin beni evlendirmeye calısması ve adaylar sunması bana. evet sorun bu olabilir. herkesin bana göre bir adayı var ama benim kendime göre bir adayım yok.-değerlendir o zaman adayları diyor bir ses.-acelen ne diyor.diğeri- ondan kendin kadar emin olacaksın, oda senden tabi diyor baska bir seste.sonra sesler tartısıyolar aralarında.- hani sorunsuz bir evlilik göster bana, birbirlerini tanısınlar anlassınlar şimdiden- çocuk bir iki sene kafasını dinlesin- o anı beklesin. tüm beklemelerin değeceği o anı.
bekleyim bakalım. gün ola hayrola