Çoktandır göremediğim denizi gördüm birkaç gün önce, öğleden sonraydı ve yorgundum. Özlediğim bir şeyi görmekten ne kadar mutlu olduğumu anladım. Yerine hiçbir şeyin konulamayacağı bir mutluluk. Bir sevgili ile yaşanandan farklı, anne ile yaşanandan farklı, babaya sarılmaktan farklı, evladını öpmekten daha farklı bir mutluluk. Özlediğim şeyleri düşünürken aslında o anları yaşarken ileride özlenecek olma ihtimallerini hiç düşünmediğimi fark ettim.Kurşun kalemle duvarlara resimler yapmaktan çok mutlu olurdum çocukken, sonunda mutlaka ceza alırdım resmi yaptığım duvar her kiminse ondan. Ancak başkasının öfkesi mutluluğumu bozamazdı hiç. Benim mutluluğumdan başkasının üzülmesi çok ileriki yıllarda ayrı bir sıkıntı olmaya başladı içimde. Buna vicdan da diyebiliriz aslında. Biraz daha sonraki yıllarda aslında mutluluğumdan rahatsız olanların aynı mutluluğu yaşamadıklarını her nedense yaşayamadıklarını fark ettim.Artık yorgun hissediyorum kendimi. Uzun yollara gitmekten heyecan duyan ben yorgunluğu atmak için günlerdir uyuyorum. Biliyorum biraz sonra daha da çok yorulacağım. Belki yol denildiğinde korkar hale geleceğim. Eski heyecan kalmayacakHer yol hikayesi tuhaf bir hüzünle başlar. Ancak benim hikayem hep neşe ile başladı yıllardır. O tuhaf, karmaşık, sessiz, sakin, solgun yol kenarı kasabalarından biriktirdiğim anılarım ve o anılarla birlikte yaşadığım yıllar boyunca hep en neşeli olanlarını seçtim anlatmak için. Mutluydum hepsinde. Hep mutlu olan anları yakalıyordum.Bir çok çocuk oyunu öğrendim mesela. Çocuklar ile oyun oynamak kadar insani huzura götüren, maneviyatını güçlendiren başka bir duygu olamaz. Sarımtırak saçları, kirli elleri, kirli yüzleri, öpülesi bakışları ile onlar hep cennet gibi duruyor orada. Anılarımda ve hikayelerim de. Her fotoğraf karesinde mutlaka bir çocuk var. Ve bu bir tesadüf değil. Çok isterdim ki sizler de görün o fotoğrafları. Ancak anlatmak ile yetinebiliyorum şimdilik. Kirli elbiseleri, plastik ayakkabıları, genel olarak birkaç yerinden dikişli futbol topları ile şekillendirebiliyorum. Onların yüzlerini büyüdüklerinde de görmek istiyorum aslında. Ancak büyüdüklerini göremeyeceğimi de çok iyi biliyorum. En azından çocukluklarını gördüğüm için şanslıyım, şanslı olduğuma inandığım için de mutluyum. Bir bahçenin içinde meyve toplarken gülüştükleri anı anlatmak için ne kadar kelime ararsam arayayım aynı hazzı tattıramayacağımdan eminim.Yolları en çok sabaha karşı sevmek gibi bir lüksüm var. 04:45 den sonra kızıla dönen karanlık şafağı görmek bütün kederlerime ve özlediğim şeylere iyi geliyor. Benim bakışlarımla doğuyor olması yeni bir günün inanılmaz bir coşku veriyor. El değmemiş gün kokusu. Kirletilmemiş yepyeni bir gün. En taze meyvenin bile veremediği sabah kokusu. Dağların gölgelerini yavaş yavaş içine çektiği anlar. Tanık olmak tüm bu dakikalara. Ardından güneşin ufak bir çocuğa göz kırpışım gibi usul usul göstermesi kendini. En sevdiğim renk tonundan en sevdiğim bir başka renk tonuna geçiş anları.Yol kenarları dereleri beni heyecanlandırır. Serin bir dokunuş gibi, avuçlarımın içini doldurup yüzüme çarptığım anda suyu içime doluşan serinlik tanecikleri. Ayaklarımı değdirdiğim anca yaşadığım iç çekme anı. Ağaçların dere boyunca sıralanış şekilleri ve verdikleri ferah koku. Beyaz yassı taşlar.En güzel sohbetler yol üstü lokantalarında olur. Onca yolun yorgunluğunu orada atar insan. Konuşacak çok şey vardır da, her şeyi konuşacak kadar zaman yoktur. Bir sonraki şehir için kalan mesafe ile yapılacak sohbetin uzunluğu her zaman önceden hesaplanır. Ancak çok keyiflidir. Kısa zamana çok konu sığdırır insan. Hepsinin geldiğiniz yerde mutlaka bir akrabası vardır. Ve mutlaka bir çoğu gelip görmüştür geldiğiniz yeri. Güzelim İstanbul’u. Ve hepsinde aynıdır sıkıntılar, sorunlar. Ama sıkıntılar onlara alın yazısı olduğu için, veya alın yazısı olduğuna inandırıldıkları için çok bırakmazlar kendilerini. İyi şeylerde olmuyor değildir onlar için. Öyle yaşamayı seviyorlar ancak, öyle yaşamayı sevdiklerini bilmiyorlar. Hiç seviyoruz kelimesi kullanmamışlar. Kullanmayı öğretende olmamış.Benim hikayelerim hep neşelidir. Ve hep özlediğim şeyleri görmekten mutlu olurum. Çok uzun yolların ardından döndüğüm zamanlar yol kenarında bıraktığım dereler, kirli paslı yüzlü çocukları, akrabaları büyük şehirde olan insanları, güneşe merhaba dediğim anları, cebime aldığım beyaz yassı taşları ve yol kenarında ekin toplayan insanları düşünür dururum. Ama hepsinin mutlu olmasından dolayı mutluyumdur. Ve hikayelerime hep onların mutlu olduğu konuları yazarım.Özlediğim şeylerden birini yaptığım için yine mutluyum şu an.
yorumlar
Düzgün cümleler kuran birilerinin çıkması ne güzel arada..Teşekkürler, gitmiş kadar oldum..
ben her gün odamda otururken güneşin deniz üzerinde bıraktığı kızıllığı görebiliyorum artık. bazen büyük bir şımarıklıkla güneşin o kızıllığını sırtıma alıp aylak aylak uzanıyorum yatağımda… demek geldi içimden okuyunca.
Yorgunluk bir ruh hali midir thing? Hep gideceğim buralardan diyerek kalmak gibi. Aslında bilir herkes gidemeyeceğini, sen sadece gitme ihtimalini seversin. Kendinle, yaşadığın yerlerle uzlaşamadığından değil mi, bu yorgunluk halleri?Mutlu hikayeleri seviyorsun demek. Dram seviyorum ben. Kişisel tarihimin dramını değil, başkalarının dramını. Başarmış diyorum sonra, 3. sayfa hikayelerini okumaya devam ediyor. Gerçi ölümle bitiyor ama, olsun. Mutlu hikayeleri duyduğumda da sadece kızıyorum. O mutluysa ben niye değilim diyorum. Mutluluk sorusu soruluncaya kadar düşünülmeyen bir şey. Ancak biri mutlu musun diye sorduğunda ortaya çıkıyor. Hakkaten mutlu musunuz? Aragon’un sözüne de mi inanmıyorsunuz? Ortak bir mutsuzlukta bireysel mutluluklar nasıl gerçekleşir? Hakkaten nasıl başarıyor insanoğlu? Vicdan demişsin. İlk görüşte titreyen, sonrasında rafa kaldırdığımız vicdan mı? Bir tek çocuklar mutlu. Ki, onların vicdanı çok geç gelişiyor. Vicdan olmasa çok daha mutlu olurduk.Velhasıl kendimle konuşma gibi oldu thing. Bunun için kusuruma bakma.
Onların mutlu olduklarını mı açıklıyor, yoksa sana mutluluk veren birer olgu mu? Sen mutlu olduğun için onlarda mı mutlu?
Konu sadece çocuklar değil oysa, ekin toplayan insanların öyküleri de var, özlemleri de var, mutluluk ya da musuzlukları da var. Kemdinize mutluluk payı çıkarmak için çocukları seçmiş olmanızı yadırgamıyorum. Yol kenarı lokantalarında görüştükleriniz, kırda bayırda gördükleriniz büyüklerrin de mutlu oldukları, olmadıkları düşündürdü beni. Mutluluğa yönelmeniz elbette önemli. Bir savunma makenizması olur insanda. Yine de yaşamda mutluluğa yönelir insan. Öyle de olmalı.
Bu ortam sana mutluluk vermiş olabilir. Ben de bulundum aralarında, Zamanın olsa da uzun süre aralarında kalıp onları dinlemek fırsatın olsa keşke.(birkaç ay) Perdenin arkasına da bakmalı bence.Binbir güçlükle, borç harç düğün yapan damadın, üç gün sonra Üç-beş ay gelmemek şartıyla büyük şehirlere çalışmaya çıkacağını düşünmesinin yüzüne vurduğu duyguyu görebilirdin sanırım.
Tayfun Talipoluuuna özenmiş Thing bol belgesel seyrettünüz herhal…basit bir yazu..herkese bok,kaka,bögkkk derken ..bu tek düze yazu …olmamuş.damardan girmeye çabalar gördüm sizi!!!
Kendimizi kandırmak anlamına gelmiyor mu acaba? Duyguların her türlüsünü yaşamak değil mi doğal olan? Yaşam sadece mutlu görenen olayları görerek sürüp gidemez. Her duyguyu görebilen, yaşayabilen insan mutludur bence. Yaşanmamış olankabul edilen duygular ve yaşantılar kendimizi aldatmak, ruh sağlığını koruma makenizması gibi geliyor bana. Yine de insanın içinde polyannacılık oyunu her zaman yer etmektedir.
Anadolu.
size tavsiyem ” Imodium akut ” bir bardak su ile.
Misafir olarak bir evin bahçesine oturmuşsundur. Misafire de çok bakarlar yani. Evin erkeğiyle hoş sohbetlere dalmışsındır. Altına kaba ,yumuşak minderler serimiştir. Evin hanımı elinde tavşan kanı çay ikramda bulunur, güleç yüzlü, saygılı, samimi. Ama sen biliyorsundur ki, bu hanım berdel usulü ile evlenmiş, istemeyerek yaşamaktadır. Hemde kocası 20-30 yaç kendisinden büyüktür. O samimiyetin altında yatan (görülen) ama görülmeyen mutsuzluk, hüzün açıktır. Oradan bir mutluluk alamazsın, zehir zenberek olur sana o tavşan kanı çay. Görmezden gelemezsin, elinde değildir.Hee, senin bakış açını kötülemiyorum. Mutluluğu alabilmenin zorluklarını irdelemek niyetim.
Ama bencilce bir durum değil mi?
Teacher,işte herkes böyle değildir.bu hanım berdel usulü ile evlenmiş, istemeyerek yaşamaktadır. Hemde kocası 20-30 yaç kendisinden büyüktür. O samimiyetin altında yatan (görülen) ama görülmeyen mutsuzluk, hüzün açıktır. Oradan bir mutluluk alamazsın, zehir zenberek olur sana o tavşan kanı çay. Görmezden gelemezsin, elinde değildir.yani bu olay yok demiyorum, yok saymıyorum ama herkes böyledir diye bir genelleme yapmayı da doğru bulmuyorum.aklıma takıldı halis toprak’ın evliliği de berdelle bağdaştırılmasa da bu konunun içine dahil edilebilir.belki o kız da kendi rızasıyla evlendirilmemiş olabilir.
bekliyoruz yol hikayelerini, detaylarını thing!
Thing, nerdesin kayuppmu oldun yaff???error veriyorsun!!!!
thing puff olmuş…
ceren bu yazıyıda silmezseniz sizden adisi yok.
reklam geliri var dıyerek yazıyı kaldırmayacak kadar gurursuz değilsinizdir. kaldırın bu yazımı.
yazı çok keyif verici hoştu yüzüm gülüyordu taaki yazı kaldırmayla ilgili yorumu görünce. bırakalım artık birbirimizi üzmeyi sizi rahatsız eden birşey varsa bunu tatlı dille söyleyin. sonuçta yazan insan bir emek vermiştir kendinize saygınız yoksa emepe olsun lütfen.
The End
aaa thing’e nooldu yau ?
eneee
birçok gidenin her biri memnun ki yerinden..çok seneler geçti dönen yok seferinden..bkz/ üzücü
tuvaletleri de vardır demek istiyorum.not: tank i yad etmek gerek.
sen bu kadar bilgiyi nerden bilion bakim../ ?
@harita’nın girişim fikrini destekliyorum. buradan moderasyona açık açık sesleniyorum. @thing’in üyeliğinin kendisine iade edilmesini talep ediyorum. ha @thing bu iade gerçekleştiği takdirde (gerçekleşirse) ve kendisi geri dönüp yazmak istemez ise o zaman yapacak birşey kalmamış anlamına gelir.
Dramatik bir son yazı oldu bu “Benim Hikayem” yazısı. Yayınlandıktan birkaç saat sonra başka bir yazıdaki bir olay nedeniyle üyeliğini iptal ettiler. Sanki, “bu benim hikayem” deyip gitmiş gibi oldu. Ama bence de geri gelmeli. Her ne kadar olur olmaz yazılara boktan demeleri, ona buna, insanların inancına “sokarım” diye kızdırma denemeleri olsa da burda düzeyli tartıştığım bir kişi idi. Tartışabilinesi insanları da severim ben. Farklı görüşten insanların kalması lazım bu sitenin tadı kaçmaması için. Thing’in gitmesi de hafif’in bi rengini daha solduracak muhakkak.
Moderasyon, ayıp oluyor ama, siz yok yere adam silmeyi sevmezdiniz, ne oldu böyle..Ben de hikaye yazmaya ara veriyorum o zaman, Thing gelene kadar.. Stop..
Herkesin tepkisi farklı olabilir, ben yazı yazmayacağım, önemli mi?, değil tabi ki..O kadar emek veriyoruz, moderasyon sebepsiz atıveriyor, sonra ne olacak emekler.. Şurada tüm duygusallığı ile yazmış olduğu bir yazı var, ama yazar yok ve hislerini paylaşamıyor..Ne kötü..Açıklama yapılması gerekir, değil mi Shine..
hay allah, ne oldu yine ki?
niyeki?
Seni buraya alalım muc.Thing’i ben de severim fakat “Ceren bu yazıyı da silmezseniz adisiniz” yorumundan sonra moderasyon geri gel dese bile ipleyeceğini zannetmiyorum. Moderasyon onu pek takmamış görünüşe göre.Adblock Plus yükleyelim.
bu sıkıymış yalnız!
moderasyonu bilirsiniz,herkes herkese her hakareti her iftirayı yapar, moderasyon bu durumda biz bunu bilemeyiz herşeyi okuyamayız der, söyleyin bize der, böyle söyler,amma moderasyona ismen hakaret ederseniz anında bunu görürler, okurlar ve silerler, sizi de postalarlar, hatta dava açarlar,öfkeyle kalkan zararla oturur .
Hocam modo(e)rasyona ne çok doluymuşunuz behh!! Haddini ,hukukunu ve terbiyesini bilmeyeni atarlar.Töbe töbe babanuzun malumu brehh koca HAFiF CIK CIK CIK…….ps;ahanda altta yazuyo bunu,şunu yapman deyü yaparsan kuçuna tekmeyi yersin ,günah bizden gettü deyü.Sırada ben varum sanki (!) sorun yok boynum kıldan ince.stop.
thing’in geri gelmesinden(getirilmesinden) taraftarım ben de.
çok komiksiniz yaaff !!!yönetim size kıçı ilen gülüyor.tabee bende…lan hakkat komik ha…..puhaha pauhaha ..ne kadar ciddiye aluyonuz lan olum siz bu hafifi..sanki gazete burasu Thing insanunu kovdunuz….bende yazmam bana ne bana ne…ıngaaaaa!!Allahum!!! sen akul fikir eyle bu insanluğa.
adamın arkasından konuşma, varyasyon17
harlemim senseim senden sonra kesin sırada ben olurum. moderasyonu kimse elimden alamaz. şimdiden hazırlıklar tamam. morfin-aferin ile geri gelirim. hiç de rumuzlara takılıp kalmam. :)isimleri isim yapan kişiliklerdir di mi?
di.basta.alora bella cica.
sonra esmeralda..