İstanbul’da olmak var!Sabah yürüyüşe çıkmışsın. Dönüşte fırından ekmek alacaksın. Bu son derece sıradan görünebilecek durum, İstanbul’daysan olağanüstü bir şölene dönüşebilir.Martılar da katılır işin içine. Deniz zaten hep vardır… Sonsuzluk katar her şeye. Küçücük bir hareket, önemsiz bir durum bile sonsuzluğun içinde başka başka anlamlara bürünür. Hiçbir şey yok olamaz sanki, fonda deniz varsa.
Hele o yosun kokusu… Ekmek falan silinir aklından. Kıyıda bir banka bırakırsın kendini. Önünde derya deniz… Sen de ondan bir parça olur, sonsuzlaşırsın.Karnının gurultusu ekmeği hatırlatır. Gönülsüzce kalkarsın banktan… Arkana denizi alır, devam edersin her şeye.Martılar hala çok yakınlardadır. Fırın gitgide yaklaşır. Taze ekmek kokusu katılır bu şölene. Hemen eve gidip tavşan kanı bir çay demlemek kalır geriye. Çay kaşığının bardaktaki sesi çınlar kulağında… Her şey daha bir büyür olduğundan, İstanbul’daysan.Çirkinlikler bir an olsun gelmez aklına. Arkanda deniz, durmadan yıkar tüm kirleri. Ruhun da payını alır bu arınıştan, tertemiz olur. Sil baştan başlarsın her şeye.İstanbul’da her sabah, yeniden başlamak demektir hayata.
yorumlar
diyorsun.Sen öyle diyorsan öyle olsun:)
Caddebostan sahilinden denize baksam, piknik takımımı götürüp çimlere kursam..Termostan çay koysam..Evde yaptığım köfteleri tazecik hamburger ekmeklerine doldursam..
Caddebostan’i bilir misin? ben seni Avrupa yakali sanirdim
Her iki yakalıyım..Yakalar bir arada ve eşit..
Ne güzel, Caddebostan deyince bir an heyecanlandim, ben de oraliyim
Ben de heyecanlandım..
Martıya bak ya, nasıl yakalanmış resimde..:))
Mavilikler kendisi çekmış olabilir fotoyu amatorce çekildiği belli
Hiç sanmam..
Arkadaşlar, dışarıdaydım. Bu yüzden yorumlarınıza hemen karşılık veremedim. Yazımı beğenmişsiniz sanırım. Yoksa böyle güzel bir sohbete neden olmazdı yazım. Okurken birkaç dakika için de olsa sizi anlattığım o yerlere götürebildiysem ne mutlu bana.
İstanbul’u kim sevmez:))))
Deprem korkusu olmasa hayatım boyunca orada yaşamak isterdim.
Ah İstanbul ahhh…Bir yaşayamadım sende..Hep aklımda ,hep kalbimde kaldın bir sızı gibi.Kokunu duydum gelemesemde sana.Caddelerinde dolaşırım rüyalarımda.Çok severim İstanbulum seni ,ama sen bilmezsin…..
Bize bişey olmaz. Deprem neymiş.
ben sevmem mesela.Al bu daire senin,altına da bir spor araba,oturduğun yerden 5000 de maaş deseler yine de İstanbul’da yaşamayı cazip hale getiremezler benim için.Yani varsa öyle teklifi olan hiç boşuna uğraşmasın:)
Ben geçen sene kabul ettim o teklifi. Gayet memnunum..
Doğru kişiyi bulmuşlar demek ki.
İşe almadılar ki. Kabul ettiğimle kaldım..
çok güzel anlatmışsın Mavilikler ama benim İstanbul sabahlarım biraz daha farklı geçiyor maalesef 🙁 oturacak yer bulabilmek için otobüs sırasına 25 dk. önceden gelmek, tıkış tıkış bir otobüs, ondan daha da tıkış tıkış bir trafik falan.
Ama yine de şanslıymışsın. Bu vesileyle istanbul’a yerleşmişsin.
tüh.geçmiş olsun o zaman.
Böyle stresle başlayan bir günün sonunu düşünmek bile istemiyorum.
Süper Hero, dışarıdan bakmakla içeriden bakmak arasında çok büyük bir fark oluyor demek ki. İstanbul’lu olmayan biri olarak ben bu şehri sadece geçmişte yaz tatillerinde gittiğim, emsalsiz doğa manzaraları ve tarihi eserleriyle büyülü bir şehir olarak hatırlıyorum. Ama ben de senin gibi içinde yaşasaydım, İstanbul deyince ilk aklıma gelen büyük ihtimalle deniz ve martılar değil, trafik keşmekeşi olacaktı. En iyisi uzaktan sevmeye devam etmek İstanbul’u.
boğazdan bir işiniz olduğunda geçmek istiyorsunuz, yoksa o bile çekilmiyor. tabi geçerken her seferinde sırf bunun için arada karşı yakaya geçeyim diyorsunuz. ne onunla ne de onsuz denilir istanbul için, saplantılı bir aşk belki de.
Dört tarafı denizlerle çevrili kara parçalarında yaşam daha güzel ki bence.
Aslında öyle olması gereken bir şehir.müze şehir olmalı.Evler ,fabrikalar,dükkanlar İstanbul’a ağır.
Witamin ama kabul et, yazım çok da gerçekdışı sayılmaz. Bir Pazar sabahı, herhangi bir İstanbul’lunun yaşayabileceği, çok sıradan bir durum bu bence. Tabii sahile çok uzak bir yerde oturmamak kaydıyla…
Gerçek dışı değil zaten.Deniz varsa işin içinde bunlar yaşanır.yosun+iyot kokusunun etkisi sanırım.
Zaten dikkat edersen İstanbul’dan çok sözünü ettiğin o etki anlatılıyor yazıda. Galiba ben de aslında İstanbul’dan çok o etkiyi özlüyorum.
anlattıklarında gerçek dışı hiçbir şey yok aslında Mavilikler. belki sadece, bunlardan zevk almayı unutmamış, şehrin kaosunda kaybolup gitmemiş senin gibi insanlar eksik biraz.
Sağol Süper Hero. Ama yazılarından çok net olarak anlaşıldığı kadarıyla sen de çoğu insanın çoktan unuttuğu şeyleri unutmayanlardansın. Bence Pazar sabahları sen de martılarla arkadaşlık etmekten hoşlanıyorsundur. Tatil günü sabah sabah trafikle bir işin olamayacağına göre, İstanbul’un yazıda anlattığım yönlerinin keyfini sen de çıkarıyorsundur herhalde. Böylesi bir güzelliğe gözlerini kapayamayacak kadar duyarlı biri olduğuna inanıyorum.
gerçekten güzel mi yaw İstanbul’da yaşamak, heveslendirmeyin insanı:)
Saafi yalan. Ama süperdir yine(de).
Bu arada Süper Hero değil Super Hero. İngilizce’ de ‘ü’ diye bir harf yok çünkü. İngilizcemin seviyesini bu şekilde herkese ifşa etmiş oldum. Hayırlı olsun!
Güzel olan İstanbul… Orada yaşamayı güçleştiren herneyse, bunda İstanbul’un bir suçu yok. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da tüm karmaşa insanlardan kaynaklanıyor.
İstanbuldan vazgeçemezsiniz bir defa alışınca. Ne olursa olsun çağırıyor insanı. İyi yada kötü. Kan çekiyor, kanını çekiyor adamın..
cık cık cık kastenmi yapıyorsunuz,fazlasıyla ev ve istanbul özlemi çeken biri olarak derin bir iç çektim okurken.Dönücem bir gün şu allahın dağından istanbuluma
Eylülde gel şarkısıynan giriş yapıcam kısmetse kutsal topraklara. Hakkat özlüyormuş insan yahu..
sendemi askersin yoksa belesh
ee bana da gelmek şart oldu şimdi amma kıskandırdınız.
Nerdee o günner. Keşke, keşke…
askeremi geliyorsun mucizemsin ,gelmek lazım,dönmekte lazım ama.hep kalmak olmaz tabi
ne askeri yahu, evlerden ırak. İstanbul’a İstanbul’a…amma ballandırdılar sabahtan beri.
öyle deme ya evlerden ırak filan.hem ırak lafında nerden çıkardın ,ıraka yenidenmi gircekmiş amerika?
bu nasu askerlik yahu, gecenin bi vakti hafifte. vatan kimlere emanet yaa:)) istihkak olarak bilekberi mi dağıttılar la yoksa.
buda böylesinden işte,hem ordumuz teknolojiye sırt çevirmiş değilki,blackberry dediğin 1000 liralık bi alet.burda milyondolarlık oyuncaklarımız var bizim.ama şu istihkak olarak blackberry olayı güüzel fikir tez bu fikri genelkurmaya billdireceğim.
Geceleri rahat uyuyorum böle askerleri gördükçe. Vatan size emanet aslanlar…
ver coşkuyu verrr
ahhh istanbul…
keşke hayat hep böyle olsa