Türkülerimiz
Türkülerimiz

Yüzyılın tanığı aslında onlar.Türküklerimiz.Acılara,sevdalara,ayrılığın her türlüsüne tanıklar.Söyleyemdiklerimizi onlarla söylemiş.”Oy nerdesin nerdesin,kaldır camın perdesin,diyeceğim çok ama,pek kalaba yerdesin”.Ayrılıkların en acısı onlarda gizli değil mi? “Hastane önünde incir ağacı,doktoır bulamadı bana ilacı”Şimdilerin cafelerde buluşması türkülerimizin dilinde “Göynüm gitmek ister yare” diye yüreğimize işlemiyor mu?.Acıların dayanılmaz hal aldığı zamanlara tanıklar.Şimdi de sığınıyorum ben yüreğimin yaşadıklarımı kaldırmadığı zamanlarda türkülerimize.Yiğitliğe onlar tanık,savaşlara onlar.kavuşmalara onlar….Her birinin ayrı hikayesi.Yıllar sonra öğrendim çocukluğumda yüzdüğüm kalabak derelerinin “Halkalı Şeker” türküsündeki dere olduğunu.Ve daha neler neler…İki sevdalı genç köy yerinde yaşarlar.Elini tutamaz ama gözlerine bakabilirler.Öyle sevdalıdırlar ki birbirlerini haydi dese biri delecekler dağları ikiside biliyor bunu.Delikanlı babasız büyümüş.Bir anası var.Gel zaman git zaman anlatır anasına sevdalandığını dili döndüğünce.Ana yüreği bu dayanır mı?.Askerlik yaklaşmıştır.Giderler isterler dünya güzelini.Düğün kurulur.Kavuşurlar birbirlerine.Dedim ya askerlik yaklaşmış kavuşmak ayrılığa dönüşmek üzeredir.Delikanlı askere gider.Gelin kaynanası ile yaşamaya devam eder.Uzun süren askerlikte,köyde dedikodular çıkmaya başlar.Genç gelinin başka bir erkek ile beraber olduğu gibi konuşmalar herkesin dilindedir.Bu laflar bir şekilde kaynananın kulağına da gider tabi ama bir türlü toz kondurmaz inanmaz köylülerin dediklerine.Askerlik zordur.Hele sevdalı isen çekilmeyecek hal alır ama izin günleri de yaklaşmıştır.Köyde dedikodular ayyuka çıkmış atık kaynana ve gelin dayanamamaktadırlar.Delikanlıyı komutanı çağırır ve izin günü geldiğini söyler.Sevinç anlatılacak durumda değildir.Günler süren yolculuk sonunda köye yaklaşmıştır artık.Köyüne gece varacaktır.Durduğu yerde iki kırmızı gül görür.Birisini eşine birisi anasına vermek üzere alır.Gecenin karanlığında köyüne ulaşmıştır.Anasını uyandırmak istemez.Gider eşinin yanına ve gülü eşine verir.Annesi dedikodulara dayanamadığı için o gece gelinini kontrol etmek ister.Gelinin odasına gider.Gelinin yanında yatan birisi olduğunu görür.Gider tüfeği alır ,sıkar geline ve yanındakine.Kendine geldiğinde vurduğu kendi oğludur aslında.Yatağın yanında duran iki kırmızı gülden birisi gelinin birisi kendisinindir.Ve yaralı ana yüreği o türküyü yakar evletlarına;Kırmızı gül demet demetSevda değil bu bir alamet………Herkesin sevdikleri ile bir ömür yaşaması dileği ile…