Her şey masum bir istekle başladı. İlkokul arkadaşımızı bulacağız diye girdik; neler bulduk neler! Hikayeye baştan başlamak lazım aslında. İnternete “sörf” ve “chat” terimlerinin hakim olduğu yakın geçmişimizden başlayabiliriz. Rastgele seçilen sohbet odalarında rastgele insanlarla yiten zamanlarda, anlık mesajlaşma programları yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. Minik de olsa bir web sitesine sahip olmanın havalı olduğu yıllarda tanışmaya başladık sosyal ağlarla.Ufak ufak profiller oluşturup “ben de burdayım” demenin heyecanı sarmıştı her yanımızı. İlk fotoğraflarımızı yüklerken ellerimiz titredi. “Nickname“imiz olmadan şuradan şuraya adım atmazdık. Fotoğraflar ve gerçek isim tabusu uzun süre devam etti. Tabii ki sosyal fobi denilen olgu gerçeğinde olduğu gibi sanalında da bir miktar kendini gösterecekti.Zamanla çekingenliği üzerimizden attıkça fotoğraflarımızı yükledik, kendimizi anlattık, arkadaşlarımızı davet ettik bu ortamlara. Arkadaş arkadaşı getirdiğinde sosyal ağ çılgınlığımız da başlamış oldu. Bazen içeri almadıkları oldu bizi. Davetiyesiz giremezsiniz dediler. “Bir arkadaşa bakıp çıkacağız” dedik. İçeriye girmenin zor olduğu siteler, aynı gerçek hayattaki gece kulüplerinin etkisini yaratmıştı algımızda.
Popülarite denilen şey, internetin belki de gelmiş geçmiş en büyük fenomeni olan sosyal ağları ortaya çıkardı. Gerçek arkadaşlarımızı bu ağlarda arıyoruz; bulamazsak onları davet ediyoruz. Biz ve sanal arkadaş örgümüz beraberce yarattık bu devasa ağları. Bizler bu ağları ören minik örümcekler gibiyiz. Hala da örüp büyütmeye devam ediyoruz.Sosyal ağ kategorisinde tanımlanabilecek birçok site var. Hepsinin kendine özgü bir tarzı ve hareket noktası mevcut. Örneğin kendimize ait bir sayfa olması fikri bizi Myspace ile buluşturdu. Aynı zamanda yeni insanlarla tanışıp yeni müzik gruplarını da takip edebilecektik. Yaptığı her şeyi anında kısa bir mesaj ile takipçilerine duyurmak isteyenlerin adresi de mikroblog sitesi Twitter oldu. Amerikalı öğrencilerin sosyalleşme aracından yıllar içinde dünyanın nüfus kütüğü konumuna evrilen Facebook‘u bilmeyen yoktur sanırım. Bunlar daha ismini saymadığımız onlarca sosyal ağ sitesinden sadece birkaçı.
Bugün dünyada yaklaşık olarak 1,5 milyar internet kullanıcısı var. Bunların 300 milyonu facebook üyesi. Yani dünyada internet kullanan her 5 kişiden 1’i facebook’a üye. Türkiyede ise 18 milyon internet kullanıcısının 14 milyonu facebook üyesi ve bu da internet kullanan her 9 kişiden 7’sinin facebook hesabı var demek oluyor. Bu yüksek kullanım oranı bizi dünyada 3. sıraya yerleştirmiş durumda.Yıllar önceki çekingenlikten de eser kalmadı artık. Öyle bir açıldık ki en özel fotoğraflarımızı en kritik bilgilerimizi, sırlarımızı, dedikodularımızı yükler olduk buralara. Arkadaş listesi kıskançlıkları, profiline yazdıkları yüzünden işini kaybeden insanları okuyoruz gazete haberlerinden. Son olarak facebook’un görgü tanıklığı bile tartışma konusu oldu. Artık dışarıdaki yaşantının yarısı sosyal ağlarda akmaya başladı diyebiliriz.Tabii ki sosyal ağ sitelerinin olumsuz yönleri kadar olumlu tarafları da var. Gerçekten size uygun insanlarla tanışmanızı sağlayabilir; sevdiklerinizle iletişiminizi kolaylaştırabilir; bilinçli ve etkin kullanımla size fayda sağlayacak hoş bir paylaşım ortamı yaratabilirsiniz. Peki nedir bu bilinçli kullanım dediğimiz? Her şeyden önce kendimize şu soruyu sormalıyız diye düşünüyorum: Sosyal ağları niçin kullanıyoruz?Bunula ilgili olarak bir liste oluşturmaya karar verdim. İşte size bir düzine sosyal ağ içi olası aktivite:1. İlkokul arkadaşlarımızı bulmak. (Artık herkes bulacağını bulmuştur sanırım. Bulamadıklarınız varsa da bulunmak istemiyorlardır lütfen kasmayınız!)2. Dışarıda tanıdıklarımızı arayıp bularak arkadaş listemizi kabartmak. (Profildeki arkadaş sayısı önemlidir. Çoğaldıkça popüler ve sosyal bir insan olduğunuz yönündeki yaygın görüşün dozu artar.)3. Yeni insanlar bulmak. (Genelde karşı cinse ulaşma çabasıdır. “Arkadaş olmak” başlıklı önsözle giriş yapılsa da gelişme ve sonuç bölümleri oldukça farklı biter.)4. Fotoğraf yükleyip paylaşmak. (Az fotoğrafı olanlar fazla dikkat çekmez. Fotoğrafların niceliği kadar niteliği de önemlidir. Belli temalar altında albümlenmiş güzel ve mutlu görünen anların fotoğrafları ne kadar çok olursa hayatta başarıyı yakalamış, statü sahibi birisi olduğunuz konusundaki inandırıcılığınız da o kadar artar. Dans edilen, bol kahkahalı, giyimli kuşamlı makyajlı, eğlence ve parti fotoğrafları buna en güzel örnektir.)5. Başkalarının fotoğraflarına bakmak. (Gizlice arkadaşınızın odasına girmiş eşyalarını karıştırıyor gibi hissederseniz şaşırmayın, arada olur öyle, tamamen normal ve geçici bir histir.)6. Video seyredip paylaşmak. (Komik videoları seyredip gülme ihtiyacını karşıladığı için ruha iyi gelir. Tabii ki sadece komik olanları izlediğinizi varsayıyorum.)7. Haletiruhiyemizin durumunu herkeslere duyurmak. (Benim durumumdan kime ne demeyenler için!)8. Beğendiğimiz uygulamaları kullanmak. (Genelde oyun oynamak, sanal domatesler yetiştirmek.)9. Mesajlaşarak iletişim kurmak. (“Mail bitti abi” diyenlerin kullandığı yöntem.)10. Yorum yapmak. (Özellikle “Ayy ne cici çıkmışsııın”, “Canım benim her geçen gün daha da güzelleşiyorsun” türü yorumlar sık kullanılanlar arasında.)11. Profil geliştirmek. (Hakkınızdaki bilgileri girmenizi sağlayan bölümleri yavaş yavaş doldurmaya başlamak.)12. Amaçsızca sosyal ağa girip kim ne yapmış bakmak. (Vakit öldürmekten keyif almaya çalışmak.)Sizinde aklınıza gelenler vardır mutlaka. Çekinmeyin yazın. Listeyi uzatabilirsiniz. Kendinize sormayı ihmal etmeyin: Sosyal ağları niçin kullanıyoruz?
yorumlar
çok akıcı yazı. ne zaman bitti anlamadım.
El cevap:İsmayıl YK – Feysbuk
güzel yazı. ayrıca madde madde bazı durumları anlatmış olman da @kahraman’ın hoşuna gitmiş. o sever böyle notlar almayı.geçen gün çoktandır görüşmediğim bir arkadaşıma telefon açtım. bir ara çıkalım birer kahve içelim, demek için. özlemiştim. bana ne dese beğenirsiniz?- “sana belki 20nci talebimi gönderdim Farmville’den. neden kabul etmiyorsun?”(Farmville – bilenler bilir – Facebook’un lansmanını yaptığı yeni bir sanal oyun – çiftlik yönetiyorsun)dedim ki; “benim Farmville gibi oyunlara vaktim yok. ben oyun oynamak yerine senle karşılıklı oturup sohbet etmeyi yeğlerim. üstelik neden bu yalan dünyanın yalan domateslerini yetiştirip, hayvanlarını besliyorsun ki? çok meraklıysan al iki paket organik tohum. başla balkonunda domates yetiştirmeye. hayvan besleme merakın mı var? edin sokaktan bir hayvan!”cevabı şu oldu: “ben gerçek hayattaki sıkıntılarımdan bilgisayar başında kurtuluyorum. bu oyun bana terapi gibi geliyor. psikoloğa gitmektense oyun oynayıp rahatlıyorum. doktor masrafından yırtıyorum”ne diyeceğimi bilemedim, terapi filan demeye başlayınca. demek ki bazıları için sosyal ağ dediğimiz şey onların asosyallikten kurtulduklarını sandıkları bir olgu belki de…yine de kahve teklifimi değerlendirmesini bekliyorum. yüz yüze belki daha çok şeyi paylaşır, unuttuğumuz dostluk ağımızın yıpranmış kısımlarını öreriz diye umut ediyorum.
insan olmayı reel olmayı sosyalleşmeyi unutuyoruz belki asosyal kimliğinden kurtulmak için. ayrıca insanlar çok da lazım olmadığı için kaybettiği arkadaşlarını neden nette aralar? bulunca çok da değerli bir hazine bulmuş gibi sevindim ayağına yatarlar bilmem. zaten çok değerli olanı kaybetmek -istisnlaar dışında- pek mümkün olmaz.nette bulmaya çalışmak facebook da arkadaş listesini çoğaltmak ne işe yarar bilmem.arkadaşlığa, gerçekliğe ve paylaşımlara ket vuruyor kanımca. buradaki paylaşımları bile çoğalttıkça sosyal hayattan neler kaçırıyoruz. ya da ben kaçırıyorum. bir dost yüze bakıp karşı karşıya kokusunu duyarak sıcaklığını hissederk kahve içmek maziye mi karışıcak acaba?
bu arada yazı çok keyifliydi teşekkürler colpadan
nereden bilebilirdik ki?
– sosyal ağlar günün 24 saati meşgul insanlar için göremediği arkadaşlarından haberdar olma şansıdır.- uzun zamandır görüşemediğiniz arkaşınızlarınızla karşılaştığınızda o zaman kaybettirici uzun uzadıya neler yaptın nerelerdeydin sorularına bir kenara bıkarmak demektir. (kötü yanları da var!)- diğer sosyalleşme araçlarının yanında kariyer odaklı sitelerle de aynı meslek ve iş arkadaşlarınızla daha yakın ilişkiler kurulması iş imkanlarının çıkması içten bile değildir.- aynı zamanda eski arkadaşlarınızın eskisi gibi kalmadıklarını/olmadıklarını görme rezilliğidir.
pati, hakkaten farmville isteklerini ve hediyelerini kabul etmiyor.
artıları ve eksileri olduğu kesin net yaşamının hayatımıza.yazı hoştu beyendim
okuyup yorumlarını katan herkese çok teşekkür ederim.Sosyal ağlar aslında artık hayatın bir gerçeği. İnterneti çoğu kez “sanal dünya” olarak nitelendiriyoruz ya; işte sosyal ağların, internetin sanallığını biraz olsun gerçeğe dönüştürdüğünü düşünüyorum. En azından internetin sosyal ağlar bölgesi artık sandığımız kadar sanal değil.
Sevgili Colpadan :)))Çok akıcı ve eğlenceli bir yazı, tebrikler. İnsan gerçekten sanal dünyaya kendini kaptırınca bazen işin içinden çıkılmaz bir hale geliyor durum. Bir bakıyorsun saatler internetin başında geçivermiş. Belki yapılacak çok daha önemli ya da kaydadeğer şeyler var ama günümüzün hastalığı “sanal çılgınlık” hepimizi sarmış durumda. Kimilerine göre sadece bir eğlence , kimilerine göre de gerçekten asosyallikten kurtulma çabası. Ama acaba gerçekten sosyal bir insan mı yapıyor bu sosyal ağlar insanı yoksa asosyalliğin dibine mi vuruyoruz? Bence ikinci secenek daha olası gibi. Kendimi de işin içine katarak diyorum ki, sanal alemde geçireceğimiz saatleri çok daha değerli işler yaparak geçirmek gerektiğinin artık farkına varmamız gerekiyor. Hayat kısa ve yapılacak çok daha güzel şeyler var :))
facebook vb siteler, bence kullandıktan bir süre sonra çekiciliklerini yitiriyorlar. en azından benim için öyle oldu. mesela facebook’un, ne zamandır görüşülemeyenlere ulaştıktan ve reel hayata kattıktan sonra, pek bir olayı kalmadı bende. tabi ki kullanım amacına ve yaşam biçimine bağlı bir durumdur bu.
en son esimle iddiaya girdik, feysbukta lise askim geldi buldu beni, tavlayamazsin tavlarsin tutustuk iddiaya…bir hafta sonra benimki girdi kiskanclik krizine, bi kavga gurultu. Kapattim kurtuldum. Terlikle arkamda bekliyor giremiyorum. (evet son model japon yapimi uzaktan kumandali gudumlu terligi var, annemden daha nisanci, direk kafaya..)
Bende bugün feys hesabımı dondurmuştum. Bu yazıyı okuduktan sonra tekrar açma isteği içimde hiç kalmadı.
oyun vs gibi talepleri reddettiğimi sistemin size geri bildirdiğini bilmiyordum. hay Allah! :)birçok sosyal ağ sitesinde kendini tekrar edercesine üyelik yaratmanın bir manasını göremiyorum. ayrıca sitelerin bazılarının miyadının dolması, popülerliğini kaybetmesi gibi tehlikeleri de var. mesela MySpace, Facebook çıkalıberi bir hayli kullanıcı kaybetti, potansiyelini de! fakat tek güzel yanı, yıllardır tekdüze dinlediğimiz müzik gruplarınına bir alternatif olarak yeni cevherlerin kendi müziklerini ilk elden paylaştıkları bir site olması. bu konuda da My Space’e tek rakip herhalde last FM olsa gerek.
my space falan kullanmıyorum. feyzbuku kullanıyorum farmville ve iki oyun daha oynuyorum ancak tahammül edemedigim şey her uygulamaya atlayanların birde ben atlıyım diye davet göndermesi yoksaydıklarımdan haberleri oluyorsa ne ala. ne zaman gebereceksin, hangi psikopatsın, yüzde kaç delisin, yüzde kaç it kopuksun veya manyaksın , yok kahve falı yok içki gönder, öpücük at deli işi ya hangi birine bakacak insan ama brain buddy ve farmville oynuyorum ne yalan sööliyim hatta iki oyun daha oynuyorum
@nazo ne diyim. süpersin. biyoniksin. çocuk bakmak zaten bir iş başlı başına! onun ötesinde adamı çekip çevirmek. ev geçindirmek. günde buraya en az 2 yazı göndermek (hafif dışındaki pilli sitelerini de hesaba katarak konuşuyorum), bunlar için okumak / yazmak / not almak, yemek yapmak, çaya güne gidip mantı yemek, daha ne diyeyim? bir de üstüne 4 çeşit oyun oynuyorsan ben senin biyonik olma ihtimalini düşünmeye başladım diyorum. yemin ederim.
Öncelikle teşekkürler Seamyhoney:)Tabi sosyalliğin içeriği de biraz tartışma konusu. Kahvede, konserde veya doğa yürüyüşünde sosyalleşebilirsin. Gerçek hayatta tanıdığın insanları telefonla arayıp hatırını sorarsan bu da sosyalleştiren bir eylem kabul edilir. İnterneti de iletişim aracı gibi görüp, dışarıdaki sosyalliğin bir kısmının bu iletişim aracı üstünden sürdürdüğünü düşünürsen doğal karşılarsın. Biraz bakış açısıyla da ilgili.Ve evet hayat çok kısa ve sanal domates yetiştirmekten çok daha güzel şeyler var yapılacak. Mesela yeni bir değirmen kurmak 😛
Böyle riski yüksek iddialara girmemek lazım tabi 🙂
günlerden hazetmiyorum, hayatımda ilk defa iki gün önce kayınvalidemin zoruyla güne dahil oldum ama misafirliklere gelemem dedim, kış günü çoluk çocuk ordan oraya hoşlanmıyorum ev gezmesinden ama arkadaşlarıma gidip mantı yedigim dogrudur:Dbu oyunlar hoşuma gidiyor hatta ilk üye oldugumda çete savaşları falan da oynuyordum ama bıraktım, ah patim sen enim 2 yıl evvel ogame oynadıgım zamana denk gelseydin filoları uçurmak için geceleri kalkmak falan deliymişim ayol ben 😀
Sevgili Haşmet Babaoğlu’nun dediği gibi : “Facebook ne işe yarıyor? Onca duvar yazısı, onca video, onca iddialı laf… Ne kadar ırkçı olduğunun pek farkında olmayan ırkçı arkadaşlarımızın ne çok olduğunu, faşizmin bu toplumda nasıl sıradan bir şey olup çıktığını net biçimde anlamaya yarıyor.Facebook ne işe yarıyor?.. Kalabalık toplamanın davayı haklı kılacağına inanan, en çok taraftar toplayanın en haklı olduğunu düşünen yaşı olgun zihni ham insanların ne kadar fazla olduğunu anlayıp karamsarlığa kapılmaya yarıyor. ” FACEBOOK NE İŞE YARIYOR?
Kullanmıyorum meyn.1-İlkokul’da 10 kere sınıf değiştirdiğim için kafamda isimleri pek yok. Olanların emo olma ihtimallerinden korktugum için aratmıyorum. Hatıralarımdaki gibi kalmalarını yeğlerim.2-Lisedekilerle zaten iletişim içindeyim. Olmadıklarımın feysbuukumda durmasının bir faydasını göreceğimi düşünmüyorum.3-Farmville’den çok daha kaliteli oyunlar oynuyorum.4-Feysbuktan kız tavlamak fikri midemi bulandırıyor.5-Video paylaşımlarının komik olanları zaten feysbuktan 2-3 gün sonra bir yere çıkıyor. Oradan izliyorum.6-Vakit öldürmek için yapacak çok şeyim var.14 milyonun 10 milyonunun salak olduğunu düşünüyorum. Ya da salak taklidi yaptıklarını.
ben farmville seviyorum bir de jewellery blitz oynuyorum sık sık brain budies le oyalanıyorum ilk üye oldugumza kelimatör oynamaktan elim agrırdı
@avalianch çok ‘cool’sun..
Hell yeah.
asl?
17/Erkek/BursaHyrdr?
hiç chatte kız tavlamaya çalıştığım zamanlar geldi aklıma.
:).Önyargı kötüdür.
😀
bi de hocam mı hoccam mı öyle bişey var. odtülülerin sevgili bulma sitesi, sanırım şu an diğer üniversitelere de açılmış. çok arkadaşım yararlandı valla 🙂
hemen giriyorum!
Çok güzel bir yazı olmuş gerçekten, tebrik ederim! 🙂
Teşekkür ederim Mert D. Beğendiğinize sevindim.
Çok güzel yazılmış. Bilişim terimlerinin boğucu dünyasından uzak, güldüren bir yazı olmuş.
Çok teşekkür ettim ROMANISTABUKOWSKI.
Ufak bir güncelleme: Facebook’un nüfusu 350 milyon olmuşÜstelik artık ücretine mukabil arkadaş listemize binlerce yeni arkadaş ekleyebiliyormuşuz.
sosyal ağları paylaşım için kullanırız
şu sosyal ağ çılgınlığı yeri geliyor acınası bir hale geliyor. duyuyoruz sağdan soldan, sahte hesap açmış ordan aldatmış, ali mehmete küfretmiş kime yarar. mişle, muşlar. şu ana kadar 40′ ın üzerine çıkmamış ve çıkamayacak sosyalleştiğim, yüzgöz niteliğindeki insancıklarımın bile saçma sapan hallerine rastlamıyor değilim. her seferinde sadece şu soruyu soruyorum;YÜZ YÜZE BAKARKENDE AYNI ŞEYİ YAPAR MIYDIN?buradan da benim tespit ettiğim şu durum çıkıyor;İnternet ortamında bireyler birbirleriyle yüz yüzeyken söyle(ye)meyecekleri her şeyi söyleyip bir zaman sonra hadsiz olmayı öğreniyor.
patavatsızlaşmayı öğrenmek için kullanıyoruz yani :)bu arada yazıyı yazalı epey bi zaman olmuş, geçen zaman zarfı içinde “sosyal ağ” terimi yerini “sosyal medya” ya bıraktı sanki…
tamamen sıkıntıdan
Bilgi için teşekkürlerboy uzatmaboy uzatma egzersizleriboy uzatma yöntemleriboy uzatma ilaçları
güzel konuya değinmişsiniz teşekkürler.Şapkat-shirtpromosyon t-shirtpromosyon ürünleripromosyon
teşekkürler güzel konu.kadınkadın güncelkadınlar hakkında güncel bilgiler
teşekkürlerhediyesevgiliye hediyeilginç hediyelerdoğum günü hediyelerihediye kutusu