Sürekli kendi kendine olduğundan bir süre sonra kendinden bile sıkılmaya başlar insan.Sabah yataktan çıkmaz istemez, kahvaltı mı?O da ne, hiç bilmez.Hastalansan bir tas has hoşaf verenin olmaz, ağrın sızın geçip ayağa kalkana kadar aç durursun. Bazen karın gurultusunun şiddeti yataktan kalkmayı tetikler ama bu duruma gelene kadar aç kalmamanızı tavsiye ederim.Bulaşıklar kokar ta ki koku sizi rahatsız edene kadar. Yıkayayım da şu kokudan kurtulayım dersiniz ama kirler keçeleşmiştir çok uğraştırır arada yıkamak yerine sinirinizden “hay senin porselenine emi, tohumuna para mı saydım lan yenisini alırım bunu kazıyacağıma” diyerek çöpe fırlatabilirsiniz.Velhasıl-ı kelam ince iştir yalnızlık…En kötüsü de eve bir arkadaşınız gelecek olsa evi toplamak bir haftanızı alır, nedense arkadaşlar randevu almadan baskın yapmayı sever.Sonra başlar nasihatler “ne bu halin yazık ediyorsun kendine, evlenmelisin” diye. Ya evlenip kızın da mı başını bu pisliğe sokayım.Yok yok evlenmiş olsam böyle yapmam ki ne salatalar yaparım ben ona, yorulmasın diye tozları da ben alırım.Ne diyorum ben ya!!!