Izninizle cok hafif bir konuya deginecegim. Etliye sutluye karismadan, elimin hamuru ile evlilik yasi ile ilgili bir cift laf edecegim. Bir “Ben Evleniyorum” firtinasi yasanmis ulkemde, beni kasip kavurmasa da esintisi geldi uzerime. Gazete okurken karsilastigim bir arastirmadan yola cikarak, uzun suredir bos gordugum moderasyona bir yazi yollayayim dedim. Ne Irak’tan, ne AB’den, ne AKP’den, ne de KKTC’deki secimden bahsediliyor yazimda, haberiniz ola. Kac yasinda evleniyormusuz ve ben bu konuda ne dusunuyormusum, iste tum konu bundan ibaret. Adettendir, teknolojiye ve yeni yuzyila atifta bulunarak konuya gireyim simdi:20. yuzyil insaninin yukunu sirtinda tasidigi II. Dunya Savasi bizi yabancilasmaya surukledi, ben merkezli olduk, gercek dostluklari unuttuk derken bir de baktik ki 21. yuzyila ayak basmisiz. Otomatik acilan kapilar, goruntulu telefonlar, yol bilgisayarli otomobiller, internet, hizina yetisemedigimiz teknolojik ilerleme, Avrupa Birligi, Irak petrolleri, illa ki gecim derdi derken gozume toplumun en kucuk birimine dair bir arastirma takildi. Yakin surecteki planlarima dahil olmayan bir konu, evlilik uzerine bir yazi okudum. Universite ogrencileri arasinda evliligin yasi sorgulanmis ve gorulmus ki her gecen gun evlilik yasi yukselmekteymis. Devlet Istatistik Enstitusu verilerine gore, 1970’li yillarda genel olarak 15-19 yas arasindaki evlilikler cogunluktayken, 1980’lerden sonra evlenme yasinin 19-24 yas araligina, universite mezunlari arasinda ise 20-26 yas araligina kaydigi gorulmus. En son 1996 yilinda yapilan arastirmalara gore, 25-29 yas araligindaki evliliklere daha cok rastlanmaktaymis. 30-34 yas arasindaki evlenmelelerde de onemli miktarda artis varmis.Yaklasik 20 yil oncesinin kriterlerine gore, benim yasimda bir bayanin henuz evlenmemis olmasi, elim yazmaya varmasa da, evde kalmis oldugu anlamina gelmekteymis. “Ne munasebet efendim, ben kim evde kalmak kim?” nidalari atmayacagim, musterih olunuz. Hem biraz gec kaldigimi da kabul ediyorum. Efendim? Yasim mi kac? Bu bahsi kapatalim rica ederim.Konuyu sahsimdan soyutlayarak ele almayi denersek, bu degisimin elzem oldugunu kabul etmek gerek. Degisen degerlerle birlikte Turkiye’deki genclerin evlilige bakisi da farklilasiyor, evlilik her gecen gun biraz daha ileriki yaslara erteleniyor. Elbette ki bu degisimin sebepleri cesitli, sosyo-ekonomik ve sosyo-kulturel etkenler, genclerin evlilik kararlari uzerinde etkili oluyor. Mustakbel eslerin saygin bir mesleginin, evinin, otomobilinin, iyi bir ailesinin olmasi; icki, sigara ve kumar gibi kotu aliskanliklarinin olmamasi vs. kutsal evlilik muessesesine layik birer aday olarak kabul edilmeleri icin artik yeterli degil. Hayata bakisi, egitim duzeyi, fiziksel ozellikleri de oldukca etkili. Gorucu usulu ile evlilik, pek cok yerde, ozellikle buyuk kentlerde, rafa kaldirildi; gencler artik eslerini kendi cevrelerinden seciyorlar. Universite yillarinda kurulan evlilik hayalleri, ne yazik ki her zaman basariyla sonuclanmiyor. Bu basarisizligin arkasinda yatan nedenlerden biri, toz pembe hayaller kurulan okul yillarinin ardindan hayata atilma surecinde yasanan maddi ve manevi sikintilar. Gencler, zorluklarin ve maddi sikintilarin faturalarini birbirlerine kesmeye meyilli oluyorlar. Buyuk bir askla evlenme karari alan ciftler, bir sure sonra bu kararlarindan cayip, yollarina yalniz devam etme karari aliyorlar. Gunumuzde evlilik icin en verimli cag, erkeklerde 30’lu yaslar, zira okullari ve askerlikleri bitmis, belli bir kariyer edinmis oluyorlar, bayanlarda ise genelde 20’li yaslar. Bayanlara bu yaslarda evliligin uygun gorulmesinin en onemli nedeni, hala erkek egemen olan Turk toplumunda kadinlarin, is kurma, kariyer edinme ve askere gitme gibi zorunluluklarinin olmamasi. Tabii ki bu bir genelleme; kendi gelecegini ve kariyerini sekillendirme cabasi icinde olan kadinlarimizin sayisi da az degil. Zira orkidimiz var en zor gunumuzde, kanatlandik, ozguruz biz de, koysalar onumuze bariyer de, cocuk da yapariz, kariyer de. Neyse… Ilkogretim yada liseden sonra egitimini surdurmeyen ve calisma hayatina atilmayan kadinlarin daha da erken yasta evlenmeye yonlendikleri ve yahut yonlendirildikleri de bir gercek; erken yasta evlenen kadinlarin egitim duzeyleri ekseriyetle dusuk oluyormus, haliyle bu kadinlar calismiyorlarmis. Ev hanimligi en agir istir Esra hanim, bu konuyu da “a’dan z’ye” ele alalim. Pardon, kendimi kaptirdim, nerede oldugumu karistirdim.Evlilik yasinin otelenmesinin sebeplerinden bir baskasi ise, sahsi kanaatimce, ikili iliskilerde ozgurluklerin artmasi. Artik gencler birbirlerini epey yakindan tanima firsatina sahip, ustelik ickilerine ilac karistirmadan. Aklima gelmisken tecavuzcunuzle evlenir miydiniz? Ucu hukumete dayanacak bu konunun, hemen kapatalim derim. Koru korune yapilan evliliklerin defteri kapandi kapanacak, ortak zevkler ve benzer aile yapisina sahip gencler, evlilige hazir olup olmadiklarini sorguluyor, ince eleyip sik dokuyor ve nihai kararlarina tum bu sinamalardan sonra ulasiyorlar. Her ne kadar toplumun pek cok kesiminde hala siki kurallar hukum surse de, toplumsal gelisim ve kuresel iletisim evlilige bakisimizi hizla etkiliyor.Onumuzdeki on yil icinde neler olur bilinmez ama yukarida ucundan kenarindan anlatmaya calistigim, evlilik yasini ileriki yillara otelemis kitleye dahil bir fert olarak, bu degisimin yerinde oldugunu dusunuyor ve bin dusunup bir karar vermek gerektigine inaniyorum. Eh, haliyle evde kaliyorum. Gec evliligi erken bosanmaya yegledigimi belirterek, herkesin ideal esini (!) bulmasi temennisiyle, hepinize iyi gunler diliyorum ve ben ev-len-mi-yo-rum, ram pam!
yorumlar
Türkiyede önümüzdeki 5 yıl içinde AIDS li hasta sayısında artış bekleniyor-muş. Sebebi hikmetine gelince de: Evlilik yaşının yakalanamamasıy-mış! Evlilik yaşının kaçtığını düşünenler dikkat!AIDS ten korunmak için de evlenilmez ki! diyorsanız, sıcak bir yuva cıvılcıvıl bir ev hayalleri kurun.. bunu da yapamıyorsanız. Monitörünüze gömülmeye devam edin derim 🙂
evlilik iki kişilik bir iş olduğundan aslında bu işe kalkışacak olan bireylerin içinde dallanıp budaklanan sosyal kültürel ve psikolojik nedenler bi kenara, sadece bu iki kişiyi ilgilendiren bir eylem ise, o zaman ülkemizde yapılan evliliklerin %90’ını evlilikten saymamak gerekir; çünkü evlenmeyi seçenlerin neredeyse hepsi kendilerini değil de çevredekilerini tatmin etmek uğruna kalkışıyorlar bu cürretkar girişime. bu yüzden TUÇ, zaten ev-len-me-me-li-sin; yeter ki gerçekten evlenen sen ol, sadece statün değil.
de derler başa bela bir müessese vardır ki bu her türk gencini yakından ilgilendirir. erkeklerde 2 ya da 3 tanedir. sünnet ve evlilik. bazıları askerliği de sayar. özellikle anneler tarafından çok fazla önemsenen mürüvvet mutlaka görülmesi gereken bişeydir. anne, oğlu askere gitmeden önce gerekli zemin etüdlerini yapmaya başlar, çevre halk ve cumhuriyetlerdeki bütün kızların hamaratlık, saygı, güzellik oranlarını karşılaştırarak oğluna en yakışacak gelin adayını bulma çabasına girer. tabi bunlar sadece ön çalışmadır. daha detaylı araştırmalar vatani görevin yerine getirilmesinden sonra başlar. askerlik öncesi çalışmaların sonucunda listeye girenler arasında yeniden bir seçim turuna başlanır. bu arada evlenmeye niyeti olmayan gence her sabah ve akşam ve en alakasız zamanlarda ağlanıp sızlanarak ayar verilir. “sevmediğim biriyle evlenemem” diye birşey sözkonusu değildir. çünkü “evlenince sevilir.” bu bizans oyunları mutlaka işe yarar. evlat pes eder. yurdumuzda en iyi çalışan sistemlerden biri başgözetme sistemidir allah eksikliğini göstermesin. anne sözü dinlemeyen genç toplumun da yardımlarıyla yola getirilir. adam edilir.
tdk= mürrüvet , mürüvvetini görmekekşi sözlük= mürrüvet , mürüvvetini görmekayrıca bakınız; görücü usülü ve başgöz etmekcümle içinde kullanırsak;annem beni görücü usülüyle evlendirerek mürrüvetine kavuştu.
düzeltiyorsunuz sandım. giriyordum az daha.
Bu konuya devletimizin bir el atmasi lazim. Gunluk dusunsel mesaimizin buyuk bir kismi ne olacak bu turkiye’nin hali sorusuna, geri kalani da ne olacak benim medeni halim sorusuna gidiyor. Vatandaslar olarak bu iki buyuk soruna cozum istemek hakkimiz… Yine de bos durmadim, kendimce olayi analitik duzleme yatirdim.Evlilik dinamiklerinde soyle bir yasa isliyor. Er kisi kendinden genc 18 yas ustu hatun kisilerin tamamiyla ilgileniyor. Hatun kisinin ilgi alani da dolayli yoldan er kisiler tarafindan saptanmis oluyor. Lise caglarin hemen sonrasinda, bu durum hatun kisilere avantaj olarak yansiyor. Ne de olsa tum erkek nufusuna aciklar, sanslari maksimize olmus durumda. Zaman icinde piyasa etkinlikleri, tahmin edeceginiz uzere, surekli olarak azaliyor. Bu surecte kadin kisilerin uzerinde iki negatif etki hasil oluyor. Bunlardan birincisi devamli olarak piyasa yeni model hatunlarin surulmesi ve dolayisiyla pazar paylarindaki kayma. Ikincisi ise piyasadaki erkek sayisinin azalmasi. Unutulmamalidir ki hatun kisinin piyasa alani kendisiyle yasit veya buyuk erkeklerle sinirlidir, bu rakam hatun kisinin dogdugu gun belirlenir ve zaman icinde azalir. Bu iki negatif etki ve kapanan pencere sureci hatun kisiyi ketenpereye almaktadir. Biz bu surece halk arasinda evde kalma diyoruz. Erkeklerin evde kalmama olayini da corollary olarak aciklamis olduk.Peki hatun kisiler ne gibi bir strateji izlemeliler ? Iste her genc kiz bunu merak ediyor. Ne yazik ki hicbir kimse en iyi stratejiyi bulabilmis degil. Bunun nedeni piyasadaki stratejilerin birbirlerine bagimli olmasi. Ornegi Hatice kisisi ilk aldigi evlilik teklifini kabul etme stratejisini uygularken, Behice universite bitene kadar evlenmem demektedir. Bu iki strateji ister istemez piyasadaki diger kizlarin sanslarini etkilemekte. Ilk isteyene varma veya kimseye varmama tercih edilen stratejiler degiller. Bu iki baslangic ve bitis stratejisinin arasinda bir yerde en iyi stratejinin, bulundugunu dusunuyoruz.Evlilikte kisilerin denkligi esastir. Kisilerin degeri bir cok parametreye dayanir. Ornegin mal-mulk, san-sohret, egitim-megitim gibi unsurlar onemli parametrelerdir. Bu olculebilir parametrelerin disinda soyut parametreler de vardir, ornegin iyi insan olmak, guleryuzlu, fedakar, cefakar olmak gibi. Bu kistaslarinin toparlanip degerlendirilmesinin zorlugunu goren buyuklerimiz, isi olabildigince basite indirgeyip sigara yes-no, kumar yes-no, kari.kiz yes-no, madlen yes-no formulerinde olaya yaklasmislardir. Bizim onerecegimiz cozum tabi ki bu da degildir. Nedir o zaman ?Cozum kendi piyasa degerinizin (ozur dilerim) tahmininden geciyor. Piyasa degerinizin mutlak degerini hesaplamak ne yazik ki olasi degil. Zaten bu problemde degerinizin goreceli (relative) hesabi bizim icin yeterli. Goreceli hesap icin diger insanlarin sizin hakkinda ne dusundugunu cozumleyip, surekli olarak gelismeleri gozlemlemek ve size yakin durumlardaki kisilerin evliliklerini tespit ve takip etmek gerekiyor. Cok zorlu bir calisma fakat iyi koca bulmak kolay degil bayanlar…Yapilmasi gereken is sizin cagdasiniz olan bayanlarin ve eslestikleri kisilerin degerini tahmin etmek. Bunun icin iliski sahibi bayanlari yakinen takip edin, iliskilerinin surekliliklerini, olasi problem alanlarini gozlemleyin, iliski sorunlarina kulak kabartin. Zaten kizlarimiz kendi aralarinda sadece bunlari konusurlar diye duydum (ajanlarim var). O yuzden ekstra bir caba sarf etmenize gerek yok. Dedikodu kazanini bir onlar, bir siz karistirin yeterli. Zaten evrimsel gelisim de sizi buna hazirlamistir. Erkeklerin hic hatirlayamadigi olaylarin aninda hatirlanip, baglantilarin kurulup, kapsamli cozumlemelerin en beklenmedik nisa tarifesi mensuplari tarafindan yapilmasina sahit olmussunuzdur. Iste doganin getirdigi bu prosesler kizlarin kendi piyasa degerini tespit etmesine yarayan arka planda calisan programciklardir. Bu programlar araliksiz calisir, bilgi toplarlar ve gunun birinde dit-dit-dit diye sinyal verirler. Programin isini kolaylastirmak icin isinizin kesinlikle olmayacagi insanlarin oldugu ortamlardan kaciniz, diger ortamlari degisik sikliklarda tarayarak programin bagimsiz veri toplanmasina yardimci olunuz. Liseden, universiteden arkadaslarinizla baginizi koparmayiniz. Pembe dizileri seyrederek processlerinizi hizlandirin. Kolay gelsin.(sakaa)
sadece 80 sonrası doğumlu, büyükşehir çocuklarına yardımcı olmaya çalıştım. şimdi anlayamayacak ne demek istiyor bunlar diyecekler.. o yüzden.. gerçi gönül isterdi ki buralara getirip uygulamalı gösterelim ama ne yapalım imkanlar bu kadar..;)
tanımak sevmektir ve kimseyi tam olarak tanıyamaz sadece tanıdığı kadarıyla sevebilir bundan dolayı evleiceğim kişiyi sevmem gerekmez.(Bekleyin hele)bence insanlar birbirleriyle iyi anlaşıyorsa(her sey ortak olmaya bilir) ve diger kisiye saygılı ise bu evlilik için temel sarttır.Ben annemi babamı ve kardeşimi sevdiğimi rahatlıkla soyleye bilirim cunku ben onlarla anlaşamasam bile onların yanında olmak için bir istek bir dürtü duyuyorum.Ancak kac kişi ben artık onunla anlaşımıyorum dediği bir kişi ile aynı hayatı paylaşıyor?(boşanmalar bundan oluyor bence)sevgi zamanla geliyor ve bir bakıyorsunuz artık ondan ayrılmak sizin için ölüm oluyor.bir konu daha ben sevdiğim için ölmem çünkü benim ölümüm onun da ölümüdür ben sevdiğimi için imkansızı başarırım ve ikimizin de yaşamasını sağlarım.Bilmeme anlata bildim mi? kaçan insan sevmez
bu caanım makalede plumprune karde$ herhangi bir kaynağa ihtiyaç duymayarak (gerekli bilgiye dağarcığından ulaşarak!) fikrini belirtmi$. Sanki biraz kısa kalmı$.
Evlilik müessesi üzerine en azından bir kritiğe ulaşmak için şu basit araştırma sonucu ulaşılan linki takip etmenizi salık veririm. Her ne kadar sitedeki genel hava‚ plumprune gibi her konuya yaşadıklarından ve izlenimlerinden yüzeysel çıkarımlar yaparak yaklaşmak olsa da konuya görece hakim kişilerin yazıp çizdiklerine göz atmakta fayda görüyorum. Yok ben ihtiyaç duymuyorum diyenlerin yollarının açık olmasını temenni ediyorum (ahmet san misali).
Özellikle böylesine beylik bir konuda çok yazılmış ve çizilmiş olunmasına rağmen yapılan çocukça varsayımların ancak gözleri ve kulakları kapatıp “la la la duymuyorum duymuyorum” diye sesli tekrarlanarak bakirliği korunmuş beyinlerin ürünleri olmalı diye düşünüyorum. “Yazmayalım mı karde$im?” diyeceklere de “şartmıdır?” diyorum
Hele 20. yuzyil insaninin yukunu sirtinda tasidigi II. Dunya Savasi bizi yabancilasmaya surukledi, ben merkezli oldukcümlesi “pes valla!” dedirtecek düzeyde.
konu hakkındaki yüzeysel olmayan çıkarımlarınızı merak eyledim doğrusu ve hatta dedim ki acaba sayın cont’un verdiği linkten ulaştığı nokta nicedir?yüzeysel düşünce 12: her ne kadar ikili, üçlü, beşli ilişkileri birbirimizle yaşadığımızı iddia etsek dahi aslında tek başımıza yaşıyoruzdur. bir ilişkinin adı evlilik olsun olmasın, yaşadığımız ilişkileri; kendi özgürlüklerimizden feragat ederek ya da başkalarının özgürlüklerini elde ederek devam ettiririz. ilişkinin oluşumu ne olursa olsun -para, aşk, ihtiyaç…- hep bireyin katlanabilirlik sınırları dahilindedir sürekliliği… ki sürekliliği de niteliğini tanımlamaz.
samimiyetine güvenerekçıkarsamam şudur.bütün toplumlarda erkeğin malı konumundaki kadının son yüzyılda yaşadığı devrim açıktır. Bir insan olarak kendini kabul ettirmeyi başarmış kadın‚ gün geçtikçe etkin bir konuma gelmektedir. Diğer bir değişle sözü geçmektedir. Her aklı selim birey olmuş insan evladınca kabul göreceğine inandığım şekilde evlilik zamanını kendi seçmeye başlamıştır. Zamanı ise bence belli bir olgunluğa ve konuma gelinmesidir. Erkeklerin halihazırda yaptığı gibi! Yani evlenme yaşının ilerlemesi dünya toplumlarında normaldir. Türkiye’ye has bir orijinallik yoktur.Ben bunu çıkartıyorum o yazıdan.iyidir kötüdür yorumum yok.
ben de samimiyetinize güvenerek belirtmek isterim ki; çıkarsamanız zaten sayın plum’un yazmış olduğu blog dahilindedir… ve hatta iddia ediyorum(bunu öylesine hoşuma gittiğinden yazdım, lütfen dikkate almayınız).
cikarsamaniz dahiane! Makaleyi yazarken hic aklima gelmemisti vallahi sizin cikaririmsanirimlariniz, siz de olmasaniz bakire beynimle ben basbasa verip, evlilik yasinin neden ertelendigini bi turlu anlayamayacaktik. Korler ve sasilar birbirini agirlar misali “duymuyorum, duymuyorum, lay lay lom” diye sarki soyleyip, yuzeysel cikarimlar yapmaya devam edecektik. Inanilmaz ufuklar actiniz onumde, hatta simdi bu makaleyi yok edip, alenen sizden caldigim gercegini goz ardi ederek, sizin ahkaminizi kendiminmis gibi yazasim geldi. Devlet Istatistik Enstitusunun verilerini de popomdan uydurdum; kim arastirir bulur ki zaten, degil mi? Sir contra haric tabii bu genellememe, o gitmis de Ingilizce link bulmus, olayin kokune inmis yani. Ben kanli carsaftan bahsetmemistim, adamlar onu da anlatmis. Kanli bir mevzu vardi ama sayin contra makalemde; bakin rica ederim, ben de orkide link vermisim, cingilini bile yazmisim. Egitim megitim, kariyer, is mis; amaaaan, alenen sallamisim.Sarkac bey, siz de reca ederim iddia etmeyiniz, neresinde var makalemin o muhtesem cikarsarmisak? Leb-leblebi iliskisi icine girmissiniz hemen.Ahkam yigilmasi olmasin, sayin fil’in ahkamina dair yorumumu da suraya ekleyeyim: muhtesem olmus. Heyecanla okudum iste ilacim diye, saka oldugunu gorene kadar tabii. Eh, sayin fil de hakli, saka demek gerekebiliyor bazen, baksaniza Sir contra yazilanlarin ingilizcesini anliyor, turkcesini anlamakta zorluk cekiyor; saygideger fil’in ahkamini ciddiye alip “evliligin duzlemi mi olurmus, alin su linki okuyun.” diyebilirdi.Ayrica bir cift soz de sevgili cekirge icin: indianropetrick beyin dogum tarihine bakmanizi oneririm, cam agaclari sarsildi sanki.
süper kavrayışlarıyla plumprune ve beyni bir işin daha üstesinden geldi.Bahsettiğim konuya değinmediğini iddia etmiyorum. Maşallah herşeye değinmişsin ama hepsine bir cümle değinmişsin ortada ne fikir var ne bir şey. Laf olsun torba dolsun kıvamında konu başlıklarını üstün bir kabiliyetle bağlayarak makale diye kakmışsın.Eğitimimiz arttı ondan evlenmiyoruz heyoo.. sadece bu cümleyi yazsaydın yeterdi artardı. İlk okul çocuklarına başlık verip kompozisyon yazmaları söylense buna benzerdi herhalde.benim verdiğim link evliliğin kritiği idi. Kadının yaşı söz konusu bile değil. Evliliğin müessesine genel bakışta kadının yeri. Birşey yazmaya niyetlendiysen özen göster bari orta kolonda yalap şalap yazılmış yazıları görmekten gına geldi. Yazın maalesef bana cevap verirken kullandığın “Egitim megitim, kariyer, is mis”‘ten öteye gitmiyor.
yabancı kaynağın nedeni de açıklayayım hazır elim değimiş iken:”Biz Türkler maçoyuz” “İslam bizi mutahassıp yaptı” “Kodukmu da oturturuz” diye yapılan ve kitlelerce kabul gören kemikleşmiş genellemelerin bize özgü olmadığına bir gönderme olsun diye yapılmış bir kinayedir.
Affola; linkin basliginda var karizma, “Criticisms of marriage” diyor, oysa ben “yakalayin, kaciyor” felan demisim. Nuktedan milord benim makale, “Biz Evleniyoruz” var ya, onun ruzgarina kapildim da yazdim. Contra bey bi-idrak halindeler. Aralara da gazetelere tas cikartacak yorumlar serpistirmistim oysa, yine de contra the yalap sapus begenmemis. Eh, bir dahaki sefere insallah. Takdir-i contra.
bende diyodum kendi kendime “allah allah nedir bu mürüvvet meselesi, biri acıklasa bizde anlasak durumu..”tesekkür ediyorumsaygılar..’80 sonrası mtld
Vur kaç sistematigini benimsemi$ günlük yazarı için niçin kendinizi bu kadar yoruyorsunuz sayın Prune Hanımefendi?;-)
aman efendim abartmissiniz, bunlari cok onceden dusunmustum denk geldi yazmis oldum. anasayfaya daha cok yazi yaziniz da ornek olarak seedilsin efenim. hurmet paketi gonderirim.
sana kibarlık yapacağımı da nereden çıkarttın?Plumprune ile yazının ciddiliği ve gayriciddiliği yüzünden bir anlaşmazlığa düşüp tartıştık. Sana ne oluyor?Sen bu konunun epey dışındasın. Hayattaki vazifeni gerçekleştirip kapaklanmışsın. Yolun açık olsun.Ben gibi malların derdi bu evlilik‚ eş seçimi ve doğru zamanı konusu. Sen önüne konulanı yemişsin zaten. Çiğnemeye devam et.
aşağıda ki bir münasebetsize cevap vermişken. şu konuyu nihayetine kavuşturayım isterim.Evet doğrudur. Bir yanlış anlaşma olmuş. Haddinden fazla ciddiye almışım orta kolonu ciddiye alma hissiyatından kaynaklanıyor diyelim.Konuyla ilgili olarakta ben bu yaş olayının ekonomik boyutun yardımıyla gerçekleşmiş bir kadın devrimi olarak görülmesi taraftarıyım. Toplumsal bir tepkiden ziyade daha çok kadınların başı çektiği sessiz ve başarılı bir ayaklanma diyelim.Sömürgecilerinde bir tarafına göre oldu ve oluyor 🙂 (aşağıdaki istisna hariç)
Geçen gün matematiksel bir hesap yaptım, kısaca her nesil için (kendi ailemde) ilk çocuk doğurma yaşının sapmasını hesapladım. Meraklılar için kısa yoldan sonuç, çocuğum olsa bile torunum olamayacak.. (Görmiyeceğim değil, olmayacak!)
Nasıl mı efenim şööle: Babaannem babamı 21 yaşında doğurmuş, annem ablamı 27 yaşında doğurmuş, ablam yeğenimi 36 yaşında doğurdu… Yani her nesilin gecikmesi bir öncekinin 1.5 katı.Bu da 6,9,13.5,20 diye gidiyor. Bu hesaba göre yeğenimin ilk çocuğu 49.5 yaşında doğuracak.. Kadınların ilk doğumunun sağlıklı sınırlar içinde 40 yaşında olabileceğini düşünürsek bu matematiksel eğri 40 yaşında tıkanır. Yani en iyi ihtimalle yeğenim 40 yaşında doğurur. Böyle bir sınıra yaklaşmak hem gelecek nesillerin sağlığı için tehlikeli hem türümüz için.
Şimdi bana manyak diyenlere şunu söyliyeyim, kendi aileniz için bu hesabı yapın, moralinizi bir güzel bozun sonra konuşalım….
gönlünü ferah tut o benim. Karamel ilgi göstermedi. Aynı şekilde o sıralar siteye ilgi göstermiş olan zerzavatta şu an yok . Nabza göre şerbet.Okumadın galiba benim infoyu omurgasızım ben: bir tavrı duruşu olmayan, kaypak insanlara çok yakışan sıfat.Senin de 42 numaralı kullanıcı olduğunu görmek beni şaşırttı. Yani ne sabır var şu Türk milletinde be kardeşim. Hırsıza uğursuza hortumcuya katile hep amenna edilmiş ediliyor. Mezhebimiz geniş başka açıklaması yok. Bu düzende omurgasızlık erdemdir erdem!Bu arada kızlara bir soft spot‘ım da yok değil 😉 her özel mesaja açığım. (sen hariç. no strings attached)
sıkıntıyı sikinti gibi yazmamak için sktn yazdın zannetmiştim de.sen birşeyden bahsediyorsun sktn.com da alakasız birşey nedir?
yarası olan gocunurmus.benim siteye ilk gelişimle salak kızın nasıl tavlanacağı üzerine çalışmalarım olmuştu. Ondan alındım.Sorun yok. Şahsınıza garazim başka konudan. Onu da artık başka zaman aradan çıkartırız. Bu antreman oldu 😉
Profilimi çok güzel çizdiğiniz için ben gibilere aşina olduğunu düşündüm. Beni de mazur görürsün artık. Bu geçtiğin yollara ben daha yeni geliyorum. Bırak biraz takılayım.Kalın kafalılık olsa gerek söylenince anlamıyorum illa kendim yaşayıp göreceğim. Kimliksel bir dolap beygirliği diyelim.Sopayı dik şekilde yere koyup kafayı da üzerine koyup dönmeye başlarsın oyun psycho gibi başını çok döndürünce çıkarsın. Hoş onun güzelliği pes etmemesindeydi kusarak uzun süre döndü.Kaç senede altını hissettirerek çizdiğiniz aşmış konumunuza gelirim bilmem ama bu tezgahlardan hep aynı adam çıkar. İlla ki geleceğim.
cümlelerin filan kibar olduğu yok. Bildiğin halde asıl laf salatasını sen yapıyorsun.Ben senin riyakar olduğunu söylüyorum. “beğenmiyorum yeni hafif.org muhabbetlerini”, “hoşlanmıyorum karşılıklı atışmalardan” diyorsun. Ama bu günlükte bana saldırarak ağız dalaşını ilk sen başlatıyorsun.Sana garezim olmasına rağmen sana hiçbir yerde sataşmadım.Açık olan benim. Ben ne boksam ortada. Sen benim su altından saman yürüten versiyonumsun.Egonu tatmin ettiğin yazılarınla, daha önce bak burada ne güzel laf sokmuşum diye link vermelerinle, sitenin bu hale gelmesinin bir bayrak taşıyıcısısın.Lafların altında kalmayıp illa ki cevap verişin, dönüp dönüp aman bana bir laf edilmiş mi diye kontrol edişin sitenin ne kadar -tikinde- olmadığının da şiarı.
Sevgili salvo-g;arkadasi camcoder’la karistirmissin. (camcoder’di sanirim) Bu arkadasin gecmisi farkli: once timsah gibi siteye suzulmus, karamel yemek istemis, abidik gubidik gunlukler yazmis sonra silip nokta koymus, baby700 ile tanisinca hayata bakisi degismis bir uyedir kendisi. Yeni misyonu herkese kultur soku yasatmak olan bu arkadasa sen sexist deyince gocundu haliyle, zira hafife girisi ile cikisi ayni olmadi. Arada isabetli tespitlerde bulunsa da genelde tum fikirlere muhalif bir imaj cizmekte kendisi. -baby beyin fikirleri haric- Onun baby700 olduguna dair iddialar geziniyor sitede ama bence kesinlikle degil. Sonuc olarak bosuna tartismayin derim. Gerci senin bu ani cikislarina da hastayim, o ayri konu.Nuktedan olmasi gayri ciddi oldugu anlamina gelmez contra bey.
Sabah sabah güldürdün beni plumprune. Ne zamandır olmuyordu. Zaten anasını sattığım cuma günü (christmas tatili ertesi) bırakmadı patron 4 gün tatil olsun tıktı ofise. Bu yüzden allah razı olsun demeyi bir görev bilirim.Bir psycho’nun hakkımda yürüttüğü fikirlere bak birde seninkilere.Yaptığın analiz sexistlik ve kültür şoku yaşatmak hariç tamamen doğru . Aslında sadece baby700’e değil sana da son zamanlar pek muhaliflik yapmıyorum. Bu yukarıda ki konuda benim eşşeklik ettiğimi kabul bile ettim. Erkek adamın toplum içinde bir kız karşısında hatasını kabul etmesi kolay birşey değil malumun :)Salvo-g’ye de samimiyeti için teşekkür ederim. Beni fazla ciddiye almaya gerek yok. Ne iğrenç biri olduğum aşikar.Yaptığım analizleri good will hunting filminde çocuğun doktorunun yaptığı tabloya bakıp fikir yürütmesi olarak görebilir salvo-g. Konuşuyorum ama konuştuğum kavramları bilmiyorum. Tepkilerden öğreniyorum.Daha önce de söylemiştim “tenekenin boşu daha çok tangırdar” diye.
bunlara katılmamak elde değil ama taraflı bi yazı olduğu kanaatindeyim!ablamla aynı yaşlardasın güzel sanatlar mezunuya bi duruşu var neticede ama sölemeden edemeyeceğim arkadaşlarının evlilik törenlerine gidişini ve gelişini(!) bi ben bilirim:) hassas bi konu ve toplum yadırganamaz balyoz iniyo bi şekilde kafamıza!imza”>uyuşturucu ve sigara gibi yaşamakta adamı öldürür:)yane tadını çıkarın!:)
“ben kendimi taniycam diye götümü yirtiyorum, sana mi kaldi beni tahlil etmek.” sözünü çok beğendim. Ama contralarla filan tartışmak , 1 film izlenecek zamanı contraya laf yetiştirmeye harcamak (zaten anlamıyor adam erdener abi’ye çıkacak bir vak’a) boş. Me7ar, contra gibilere her küfredişlerinde şu yandaki resim ile tek cevap verilmeli salvo. Zira peşmerge gibi cevap verdikçe kuduruyorlar ana avrat küfretmeye başlayıp bilgisayar başında mouse’larını filan kırıyorlar.