bildirgec.org

eşler hakkında tüm yazılar

SORUYORUM…

guddicini | 06 September 2007 13:36

Yazmak istediğim konu, çalışan kadınların evlerinde eşleri ile rol paylaşımı iken bu bana, iletişimsizliği mi çağrıştırdı ki konuya buradan girdim bilemiyorum.Hayat erkeğe ve kadına farklı sorumluluklar yüklemiş. Gerçi hayat mı yüklemiş, toplum mu bunu, bu düzene getirmiş, tartışılır. Erkek evinin ve ailesinin geçiminden sorumlu iken, kadın evin temizliği, düzeni eşinin ve çocuklarının bakımı, onların beslenmesinden sorumlu olur hale gelmiş. Türkiye’de kadının iş yaşamına katılımının % 25.4 olduğu dikkate alındığında, çalışarak eşine maddi destekte bulunan bu kadınların ne kadarına evde eşi yardımcı oluyor ya da kaç erkek var ki eşinin üzerindeki yükün farkına varıp onu takdir edebiliyor merak etmeden geçemiyorum. Kadınlarımızın belli bir yaştan sonra baş gösteren sağlık sorunlarının ve bozulan psikolojilerinin, zamanında yıpranan sinirlerinin ve yorgun düşmüş bedenlerinin sonucu olduğunun bilincinde olan erkek sayısı kaç?
Aynı saatte eve gelen eşlerden biri iş dönüşü oturup TV izleyerek aynı zamanda dinlenirken bir diğerinin akşam yemeğini hazırlamak için koşturması bir taraftan da gecikmiş bir diğer işle ilgilenmesi adil midir?
Yemek sonrası sofrayı toplayıp bulaşığa girmesi ardından da yıkanması gecikmiş çamaşırları makineye atıp, ütü yapması, ve oldu ya yapmadığı takdirde de bir Pazar günü eşinden yıkanmayan çamaşırlar, dikilmeyen düğmeler yüzünden suratına tokat gibi çarpan “her şeyi benim mi söylemem gerekiyor, sen bilmiyor musun?” gibi içerisinde bu senin görevin, yapacaksın anlamı taşıyan bu söze içerlememesi mümkün müdür?
Şimdi soruyorum; Kadın bu ve benzeri sözleri hak ediyor mudur? Eşit şartlar da çalışan eşlerin görev dağılımı bu kadar dengesiz mi olmalıdır? Kendine zaman ayrılmasını ve hayatı renkli yaşamayı arzulayan bir erkek biraz dışarı çıkalım (sinema, tiyatro, yürüyüş, alışveriş vs. için) diye bir teklifte bulunduğunda, kadının dinlenmek ve bir sonraki iş gününe daha iyi başlaması için harcaması gereken süreyi, yapılması gerekli bir takım işlerle geçirmesi dolayısı ile kocasına eşlik edecek enerjisi ve isteği kalabilir mi? Ondan sonra kopuk ilişkiler, başına buyruk ve eşi yerine başkaları ile eğlenmeyi tercih eden bireyler, bir şeyleri düzeltmek adına emek verip sonuç alamadığında ne halin varsa gör anlayışı ile hareket eden eşler ve sorunlu çocuklar baş gösterdiğinde suçu kimde aramak gerekli? Ama kadın dediğin mükemmel olmalı, anlayışlı, özverili, cesur, fedakar iş hayatında dimdik ayakta durmalı gayet mesafeli, evinde gün boyu yaşanan strese rağmen güler yüzlü, işini eksiksiz yapan temiz, titiz, kocasının ve çocuklarının giyimine, beslenmesine ve bakımına gereken özeni gösteren demi ama.Ben bu işin içinden çıkamadım bazı şeylere göz yumup başa gelen çekilir demek mi, bazılarının gözünü açmak mı doğru olan. Gün boyu evde olan bir ev hanımı, akşama dek yeteri kadar çalışıp yorulan kocasından zor durumda kalmadığı sürece zaten bir iş beklemez. Bu bilinçle eşlerini yalnız bırakmayan erkeleri tebrik ederken ev işi yapmanın erkekliğine gölge düşüreceğini düşünen geri zihniyeti şiddetle kınıyorum.

bundan böyle çarpa böle evlenile!

plumprune | 07 April 2007 22:35

İlkokul yıllarımda çarpım tablosunu ezberlemeyi reddedenlerdendim. Bunun acısını hayatın benden şimdi çıkaracağını bilseydim, kurnazlık yapıp sıradan sayarak bana denk gelme ihtimali olanları ezberleme huyumdan vazgeçerdim -şimdi düşündüm de, öğretmenimiz sağ ilk sıradan başlarsa şu, ilk soldan başlarsa bu, ortadan başlarsa o, arka sağdan soldan ortadan oradan buradan şuradan başlarsa o bu şu diye hesap yapacağıma üşenmeyip ezberleseymişim, işim daha kolay olacakmış meğer-. Neyse, gelelim asıl konumuza. Ey hafif ahalisi! Duyduk duymadık demeyin! Matematik artık yuva kurmak isteyenlerin de yardımına koşuyormuş. İdeal eşi bulmak için çiftlerin kimyasının uyması filan palavraymış meğer. Bilim insanları işin ucunu yine matematiğe bağlamışlar. Bir matematikçi ve bir psikolog, çiftler arasında geçen yalnız 15 dakikalık bir konuşmayı dinleyerek, bir evliliğin yürüyüp yürümeyeceğini tahmin edebileceklerini iddia etmiş. 13 Şubat’ta, Seattle’da düzenlenen American Association for the Advancement of Science (AAAS)‘ın (Bilimin İlerlemesi için Amerikan Birliği) yıllık toplantısının açılısında konuyu tartışan araştırmacıların iddiaları bakın nelermiş:

Yakalayin! Evlilik Yasi Kaciyor!

plumprune | 13 December 2003 03:23

Izninizle cok hafif bir konuya deginecegim. Etliye sutluye karismadan, elimin hamuru ile evlilik yasi ile ilgili bir cift laf edecegim. Bir “Ben Evleniyorum” firtinasi yasanmis ulkemde, beni kasip kavurmasa da esintisi geldi uzerime. Gazete okurken karsilastigim bir arastirmadan yola cikarak, uzun suredir bos gordugum moderasyona bir yazi yollayayim dedim. Ne Irak’tan, ne AB’den, ne AKP’den, ne de KKTC’deki secimden bahsediliyor yazimda, haberiniz ola. Kac yasinda evleniyormusuz ve ben bu konuda ne dusunuyormusum, iste tum konu bundan ibaret. Adettendir, teknolojiye ve yeni yuzyila atifta bulunarak konuya gireyim simdi: