bildirgec.org

karı koca hakkında tüm yazılar

İŞ GÜÇ YOKSA NE YAPILIR-2, a bendi

takyon | 03 February 2011 14:13

“Hat hala açıksa internette ava çıkılır?”
Ne avı olduğu zevke, renge, cinse, hayat amacına bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Sabah şiş gözlerle kalktım yine; altı aydır olduğu gibi. Daha kaç altı ayımın böyle geçeceğini düşünerek rutin endişelerimi yaşadım. Görünmez “yaşanacaklar listesi”nin hangi maddesindeydim kimbilir…Ne listesi mi? Alış veriş listesi gibi bir şey; hani anneniz elinize tutuşturur ya. Tek farkı bu listenin görünmez oluşu ve görünmez amcalar tarafından “bak hayattan alacakların bunlar” diye not düşülmüş olması. Yok canım henüz sıyırmadım.
“Oku da meslek sahibi ol, elin ekmek tutsun, yarın öbür gün kocadan silleyi yersen kendi ayakların üstünde durursun” şeklinde gazı alan her genç kız gibi, bir hevesle okudum ben de. O zamanlar meğer geçiş dönemiymiş, şimdi anlıyorum.

İŞ GÜÇ YOKSA NE YAPILIR-1

takyon | 02 February 2011 13:08

“Televizyondaki evlilik programları seyredilir”
Televizyonda evlilik programı var, takılıyorum, iş yok güç yok, gezmeye para da yok…Ne yapalım koca bulmaya gelenleri seyrediyorum annemle birlikte. Bazen eğlenceli bile olabiliyor, anladım ki önyargılı olmamak lazımmış. Hikayelerini dinledikçe insanların bazılarına hak verdiğim bile oldu. Gelmişler belli bir yaşa, yalnız kalmışlar, ya eşleri ölmüş ya boşanmışlar; bir korku var yüzlerinde daha çok. Hepsinde değilse de çoğunda var. Yalnız kalma korkusu…Olamaz mı? Olur, bal gibi olur, yargılamam. Seyrettikçe bir sürü rahatsız edici soru üşüşüyor beynime. İki gencecik insan geliyor gözümün önüne. Özenmişler, bir sürü hazırlık, düğün dernek, bir ömür birlikte yaşayacaklar, çocukları olacak ve torunları, mutlu mesut yaşayacak ve ömürlerinin son demlerinde de hep birlikte olacaklar. Ama öyle olmamış işte. Bunca insanın planı yürümemiş. Demek ki bu planda bir yanlış var.
Erken kaybedilen bir eşin yokluğu nasıl acı verir kimbilir…Hele de hiç sönmemiş bir aşk varsa arada. Hiç hesapta olmayan ani ayrılış. Uzaktan seyredene birkaç çekirdek çıtlamalık bir durum ama ya o kişi için…Bir umutla gelmiş programa, yola birlikte devam edeceği bir eş arayışında. Öyle gülmeler kıkırdamalar arasında seçim yapacak; hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmadığı, tamamen yabancı insanlardan birine bir sıcaklık duymayı umacak. Zor, çok zor…
Kimisi de boşanmış. Otuz kırk yıldan sonra boşananı da var, bir ay evli kalıp 15 yıldır bekar yaşayanı da. Olmaz mı, olmuş işte. Hayat bu. Demek ki gençlikte hayal kurarken ayakları hepten yerden kesmemek lazım. Herşey insan için. Beklentileri yüksek tutmak, hayal kırıklığının acısını derinleştiriyor ne yazık ki.
Yok mu aralarında macera aramaya gelenler, var tabii ki. Malı mülkü de varsa hele orada öyle boy göstermek pek hoşlarına gidiyor, pek bir ince eleyip sık dokuyorlar, eğleniyorlar daha çok.
Bazıları üç dört defa evlenip ayrılmış, yine akıllanmamış, gelmiş. Be insan şimdi sana soracaklar niye aldın da bıraktın o kadar adamı ya da kadını? Ne diyeceksin? Olabilir tabii ki, insanız, her seferinde bir umut girişmiş ama işler yolunda gitmemiş lakin gel de anlat hadi ordakilere.
Bir ara dedim ki, neden bu insanlar eş dost çevresinden araştırmıyorlar da, bilmem kaç milyon kişinin önünde komik sorular ve cevaplarla birini tanımaya uğraşıyorlar. Düşünsenize, yeni tanışan iki insan başbaşa bile olsa ne kadar heyecanlanır, dili dolanır, elleri titrer…Normal. Bir de bunu milyonlarca kişi izlerken yapıyorsun. Neden ve nasıl? Çevreni sarmış onca meraklı ve manalı bakan göz de cabası. Yok ben bir cevap bulamadım buna.
Yalnız kızdığım bir şey varsa o da henüz onsekiz, yirmi yaşlarında gençler gelmiyor mu oraya. Onları alıp şöyle kızılcık sopasıyla akıllarını başlarına getirmeyi ne çok istedim; ki ömründe bir karıncayı incitmemiş olan ben. Sen orada ne arıyorsun be insan? Hangi ara koca ya da kadın aradın da bulamadın ve şartlar seni oraya sürükledi? Sana bu yaşta umudunu kaybettirip stüdyolara koşturan ne? Enerji ve umut deposu olman gereken bu yaşında, her yüzüne kapı kapandığında başka kapıyı çalacağın yerde, evlilik gibi yükü ağır bir işe kalkışmadan önce ekmek paramı nerden çıkarsam arayışına gireceğin yerde, taşı sıkıp suyunu çıkaracağın yerde orda işin ne? Senin derdin ne? Yazık, bütün ümitleri tükenmiş, yorulmuş yavrucağız. Oradaki yetmişlik delikanlılardan da utanmıyorlar.
Azıcık durup düşünmekten zarar gelmez, niye burdayım, başka ne yapabilirim, komşunun kızı ya da oğlu bana neden yeterli gelmedi de iki dakikada tanıdığım insanla aynı evde yaşamayı göze alıyorum?
Yok yok, bu böyle olmayacak. İş güç yok diye evlilik programlarına sarmak benim aklıma zarar. Ben şu ilanları beşinci defa tarayayım da belli olmaz, sıkılacak bir taş bulurum belki. Bugün olmazsa yarın bulurum, benim hala umudum var.

Aşkını Herkes Duysun!

rpc | 24 January 2009 20:10

Ankara’da bulunan Cepa Alışveriş Merkezi; şimdiye kadar görülmemiş bir kampanya düzenlemiş. 14 Şubat sevgililer günü için düzenlenen kampanya ile; Sevgilisine en yaratıcı evlilik teklifi hazırlayan 3çifte tekliflerini hayata geçirme fırsatı sunulacak. Farklı olmayı ve bu anı unutulmaz kılmak istiyorsanız; 26 Ocak 2009 tarihine kadar bu yarışmayı değerlendirin.

Türkiye’de kadın çok eşliliği neden kabul ediyor?

makaleci | 09 January 2008 18:18

Kadınlar çok eşliliği niçin kabullenirler? Eşlerini kaybetme korkusundan mı? Kendisi ile ilgili maddi-manevi muhtemel yok oluşların kaygısı ile mi? Sadece ‘kadınlık gururu’ diye toplumun isimlendirdiği gururun cinsiyete dayandırılmış son hâlinin üzerlerinde bıraktığı etkiden mi? Çocuk mu? Ben uzman değilim, uzman olan Psikiyatrist Doç. Dr. Oğuz KARAMUSTAFALIOĞLU’ nun konu ile ilgili ilginç araştırması burada, şurada da 59 ülkede yapılan konuyla ilgili araştırma var

bundan böyle çarpa böle evlenile!

plumprune | 07 April 2007 22:35

İlkokul yıllarımda çarpım tablosunu ezberlemeyi reddedenlerdendim. Bunun acısını hayatın benden şimdi çıkaracağını bilseydim, kurnazlık yapıp sıradan sayarak bana denk gelme ihtimali olanları ezberleme huyumdan vazgeçerdim -şimdi düşündüm de, öğretmenimiz sağ ilk sıradan başlarsa şu, ilk soldan başlarsa bu, ortadan başlarsa o, arka sağdan soldan ortadan oradan buradan şuradan başlarsa o bu şu diye hesap yapacağıma üşenmeyip ezberleseymişim, işim daha kolay olacakmış meğer-. Neyse, gelelim asıl konumuza. Ey hafif ahalisi! Duyduk duymadık demeyin! Matematik artık yuva kurmak isteyenlerin de yardımına koşuyormuş. İdeal eşi bulmak için çiftlerin kimyasının uyması filan palavraymış meğer. Bilim insanları işin ucunu yine matematiğe bağlamışlar. Bir matematikçi ve bir psikolog, çiftler arasında geçen yalnız 15 dakikalık bir konuşmayı dinleyerek, bir evliliğin yürüyüp yürümeyeceğini tahmin edebileceklerini iddia etmiş. 13 Şubat’ta, Seattle’da düzenlenen American Association for the Advancement of Science (AAAS)‘ın (Bilimin İlerlemesi için Amerikan Birliği) yıllık toplantısının açılısında konuyu tartışan araştırmacıların iddiaları bakın nelermiş:

Yakalayin! Evlilik Yasi Kaciyor!

plumprune | 13 December 2003 03:23

Izninizle cok hafif bir konuya deginecegim. Etliye sutluye karismadan, elimin hamuru ile evlilik yasi ile ilgili bir cift laf edecegim. Bir “Ben Evleniyorum” firtinasi yasanmis ulkemde, beni kasip kavurmasa da esintisi geldi uzerime. Gazete okurken karsilastigim bir arastirmadan yola cikarak, uzun suredir bos gordugum moderasyona bir yazi yollayayim dedim. Ne Irak’tan, ne AB’den, ne AKP’den, ne de KKTC’deki secimden bahsediliyor yazimda, haberiniz ola. Kac yasinda evleniyormusuz ve ben bu konuda ne dusunuyormusum, iste tum konu bundan ibaret. Adettendir, teknolojiye ve yeni yuzyila atifta bulunarak konuya gireyim simdi: