bildirgec.org

hissetmek hakkında tüm yazılar

Kalitesiz Silgi

admin | 04 April 2011 15:52

Sevdiğim filmlerin tekrarını hiç izlememiş gibi heyecanlı izliyorum ya bazen. Şimdi yine, hiç gitmemiş gibi gitmek istiyorum kendimden. Sanki daha önce ağlamamış gibi ağlamak istiyorum. Her şeyin ilkini tekrar yaşamak istiyorum. Mesela küçükken kayalıkların üzerinde attığım çığlıkları yeniden dağlara duyurmak istiyorum. Atladığım uçurumların dibini bir daha görmek istiyorum.
Neyin iyi neyin kötü olduğunu düşünmeden her şey tekrarlansın diye diliyorum. Aslında biliyorum artık mümkün değil ağladıktan sonra gerçekten gülümsemek. Yanaklarındaki damlaların nemi kurumadan neden ağladığını unutmak…

Aklımdan Geçen Cümle

Chat Noir 1 | 10 February 2011 11:41

Sizlerle enteresan bir anımı paylaşmak istiyorum. Üniversitedeyken yaşadığım bu olay karşısında ben de şaşkınlık yaşamıştım. Üniversitedeyken en yakın arkadaşıma ekonometri sınıfından bir çocuk çıkma teklif etmişti. O da nazikçe reddetmişti. Biz kendisiyle arkadaş olduk sonrasında. Ders aralarında, kantinde, yemekhanede karşılaştığımızda selamlaşır, iki çift laf eder hale gelmiştik. Bir gün en yakın arkadaşımla kantinde oturuyoruz o yanımıza geldi. Selamlaştık. O yanımıza oturmadı ama konuşmaya devam ediyoruz. Kendisi alttan bıraktığı derslerini artık çalışarak vermek istediğinden bahsediyordu ama daha çok arkadaşıma bakarak konuşuyordu. Bende konuşan o olduğu için onun yüzüne bakarak onu dinliyordum. Birden aklımdan “acaba çok az zamanının kaldığını bilseydi yine de derslerini vermeye çalışır mıydı ?”, şeklinde bir düşünce geçti. Ancak aklımdan geçen bu düşüncemi tabi ki sesli olarak paylaşmadım. Böyle düşündürtecek herhangi bir durum hakkında bir bilgiye sahip değildim. Onu dinlerken, ona bakarken aklımdan bir anda geçen bir düşünceydi bu. Sonra bizde kendisine başarılar diledik. O günkü sohbetimizden hatırladıklarım, kaldığı derslerinden geçmek istemesi ve o anda aklımdan geçen bu garip cümle. O günkü kısa sohbetimizi sonlandırdık. Aradan birkaç hafta geçti. Geçen süreyi tam hatırlayamıyorum ama yaptığımız konuşmayı hatırlayacak kadar kısa, çok uzun olmayan bir süreydi. En yakın arkadaşımla beraber sınıfımızın yer aldığı katta ilerliyorduk. Ekonometri sınıfının kapısının önünden geçerken kapıda asılı olan bir resim dikkatimizi çekti. Başımız sağ olsun, Allah rahmet eylesin, arkadaşımızı kaybettik, benzeri bir yazı yazıyordu. Meraklandık. Kim olduğunu anlamak için resme daha yakından baktık. Resimdeki O’ydu. Birkaç hafta evvel bizimle sohbet eden, kalan derslerini vermek istediğini söyleyen arkadaşımızdı. Sınıfın kapısındaki resimden edindiğimiz bilgiye göre trafik kazası geçirmişti. Arkadaşım ve ben bir birimize baktık. Hem şaşırdık, hem de üzüldük. Ölümün insanı ne zaman nerede yakalayacağı belli olmuyor. Bunu önceden hissetmiş olmam da beni şaşırtmıştı.

Gün Biterken Gece Başlarken

Chat Noir 1 | 31 January 2011 15:19

Gece olup hava karardığında güneş dünyanın bir başka yerini aydınlatmaya gittiğinde farklı hissettiğinizi fark ettiniz mi? Güneşin batış anı zaten kendi içinde izlenesi bir sanat gösterisi. Güneş sarıdan turuncuya dönerken bulutların üstünde yer yer pembe ile morun ahenkle dans ettiği görsel bir şölen izletiyor bize. Turuncu bir ışık kütlesi halinde gözden kaybolmak üzereyken ise bazen belli belirsiz bir kızıllık.Bulutlarsa her an başka bir şekle bürünüyorlar sanki bizim için. Her gün güneş bizim için bu kadar güzel batıyor sanki. Sarı saçlarını toplayıp özlendiği yere gidiyor.Biraz da onları ısıtıyor,gülümsetiyor.

Yazdıklarım Ama Burada Yayınlamadıklarım

Chat Noir 1 | 29 January 2011 15:46

Hafif.org’da kimler neler yazmış,neler yazabilirim diye şöyle bir gezinirken son derece samimi yazılmış yazılara,özenle seçilmiş cümlelere,romantik şiirlere,enteresan şiirlere,zekice yazılmış paragraflara,espirili yorumlara bilgi içerikli yazılara rastladım.Bana benzeyen insanlara rastladım.Kendimden bir şeyler buldum.Aslında pek çok yönümüzle birbirimize benziyoruz.Bazen kızıyoruz, bazen üzülüyoruz, seviniyoruz, sevişiyoruz, gülüyoruz, dua ediyoruz,yemek yiyiyoruz,seyahat ediyoruz.Farklılıklarımız sadece küçük detaylarda saklı.Farklıyız ama bir bakımada aynıyız.
Aynı bütünün parçalarıyız. Renkli, albenili, parlak ışıldayan yada siyah parçaların oluşturduğu bir bütünüz….

uzak diyarlar

astral | 29 September 2010 09:34

sabah, 28.09.10
sabah, 28.09.10

Bazen görmediğin yerlere gidersin. Bir aşk bir tılsım olup, rüzgar olup konar kanadına, kendini ıssız bir yerde bulursun. Öyle ki, sonu bucağı olmayan bir sonsuzluğun ortasındaki bir huzur gibi.

Bir kızıllık, bir şafak vakti; çoktan ve çoktan götürmüş olurmuş seni, rüya gibi mekanlara. Öyle ki, zaman da akmazmış, o an ölsen kanın da…

Bir varlık, öyle mutlu edermiş ki; tekrar Tanrı’ya binlerce şükredermişsin.

Kendini başka başka yerlerde, ‘keşfetmeyi keşfetmiş bir çocuk’ kadar eğlenceli, dünyanın en büyük su parkında; seninle birlikte…

” … beni benle yalnız bırak… ”

firatocal | 13 August 2010 14:54

” Yalnız kalmak istemiyor muydun.. bak çekip gidiyorum işte , mutlu ol ” dedi kadın… ” Beni terk etmeni istemedim ki hiçbir zaman , beni benle yanlız bırakmanı istedim sadece.. ” dedi erkek…

Kadın , narin elli ve ince belli , kumral esmer karışımı güzelliğiyle meydan okuyordu iri kaslı vücudu ve omuzlarından akan dalga dalga uzun saçlarıyla grek heykellerini andıran partnerine…

erkek ise terk edilmişliğin boşluğunda asılı bekleyen birbaşına kalışın soğuk luğunu ensesinde hisseder cesine titrek ama kadınının merak duygusunu ihmal etmeyecek bir gizem içerisinde kendisinden emin cümlelerle savunuyordu yalnızlık hakkını…

çok değil , bir hafta olmuştu tanışalı… aslında ikisi de birbirine hala yabancı sayılırdı.. gürül gürül akan Alaçatı sokaklarının ışıltılı , masalımsı atmosferi bir çırpıda aşık etmişti ikisinide…

duyu

astral | 18 January 2010 11:11

Mırmırım senin beni sevdiğini nereden biliyorum, biliyor musun? Seninle tartıştık diyelim, hoşnut olmadığımız bir şey var: İçime oturuyor hiçbir şey yapamıyorum, bağlanıyorum. Keyifsizlik ki, nasıl! (Çifte anlamlı: Hem sensizlik, hem keyif alamamak ve sensiz olduğum için keyifsizlik; hoş bu, üçte anlam oldu ama olsun.) Sonra düzeliyor kış, sonrası ilk baharın ilk yaprakları gibi yemyeşil ve huzur doluyor içim. Sırf dünyamda, sen huzurlu olduğunu biliyorum diye.

İnandıklarımın altına imzamı atacağım bir şey var ki, deli çok deli bir telepati var aramızda. (Deli çok deli olan başka şeylerde var aramızda elbet ama konu dağılır.) Ben senin huzurunu da, huzursuzluğunu da hissediyorum, cayır cayır hissediyorum hem de. Altı yüz kilometre ötedeymişsin, hah; gülerim. Rodrigo’nun gitar konçertosundan daha etkili olan bir şey varsa bu evrende varlığım, o da; senin varlığın. Ben onu hissediyorum. Diyelim biz az biraz bozuktuk, düzelttik; sen ‘bana çaktırmıyorsun halini ve bozukmuşuz gibi davranıyorsun hala.’ İstediğin kadar böyle davran diyelim, işlemez. Ruhum senin nasıl olduğunu biliyor, sanırım sıkıntım da sevincim de bundan.

Bana neler oluyor rabbim???

gazikayhan | 22 December 2008 13:34

İnsanın sabredemeyeceği şeyler öyle çok ki, musibetlere karşı sabır, nimetlere şükrünü eda etmede sabır, kullukta sabır, günahlara karşı sabır..İnsan bütün bunlarla nasıl başedeceğini bilemiyor. Yeri geldiğinde isyan ediyor, yeri geldiğinde yaşamaktan bile imtina edebiliyor.

Gerçekten de insan farkında olsa da olmasada bir şekilde bu yollarda yolculuk edip, kimi zaman pişiyor kimi zaman da başkaları tarafından pişiriliyor.. Tabi bazılarımız pişerken fokurduyor, bazılarımız ise sesini bile çıkarmıyor..

Kurbandan önce aziz doktorlarımızın her defasında artık bu “son” dedikleri yeni bir operasyon yaşadım, her ameliyattan önce sevdiklerime onları son görüşüm diye bakıp vedalaşmıştım.. Ancak bu son ameliyatımda öyle birşey yaşadım ki, günlerdir Allahım bana neler oluyor bana ne yaptın, bu ben miyim? Demek ve haşa isyan noktasında olma durumundayım..

körüm

| 19 December 2008 13:44

önüm,
arkam,
sağım, solum
sobe desem de,
sen yine de dokun bana.
çıkarken, karanlıktan aydınlığa,
körlük baki değil ya.

Elektriği ye, müziği hisset!

pasacocugu | 27 October 2008 10:15

gizmodo’da “müziği hissetmek bu olsa gerek!” dedirten bir yazıyı sizlere aktarayım dedim!

Japon arkadaşımız Daito Manabe garip bir (ya da bir garip) uygulamaya imza atmış. Yüzüne bağladığı bantlara ses dalgalarına göre elektrik vermesi sonucu ortaya karışık, bir o kadar da komik yüz ifadeleri ortaya çıkarmış!

Elektroşok dalgaları dinlediğiniz müziğe göre belirleniyor ve bu dalgalar sonucu yüzünüzdeki kasların istemsiz olarak hareket etmesi/uyarılmasıesasına dayalı olduğundan, tarafsız olarak, dinlediğiniz müziği tanımlayan, bir sonuç ortaya çıkıyor!