C.Eren ÇelikBu sitede daha önce yazdığım Türban konulu 3 yazı bazı arkadaşlardan tepkiler gördü. Bunu oldukça doğal karşılıyorum. Kimse kisenin fikirlerine katılmak, o fikirleri benimsemek zorunda değil sonuçta. Ben bunları -kişiliğe saldırı olmadığı sürece- fikri zenginlik olarak görüyorum.Ancak Türban konusu tartşılırken sanırım bir nokta eksik bırakılıyor.Türban çeşitli sorunların temel kaynağı değil aslında. Türban bir sonuç…Türban Türkiye ‘de hayata geçirilen “toplumu Dönüştürme Projesi”nin bir sonucu.Olayların başladığı tarih aslında 2. MC hükümeti döneminde Süleyman Demirel tarafından uygulamaya sokulan meşhur 24 Ocak kararlarına dayanıyor.Bu kararlar aslında 1980 darbesi sonrasında Turgut Özal tarafından uygulanacak ve bugün hala “ekonomide yeni çağ açılması” olarak adlandırılacak olan “sebest piyasa ekonomisi” nin Türkiye’de tam anlamı ile uygulanmasının alt yapısını oluşturmuştur.Ancak bu sistemin uygulanması noktasında son derece hassas olan ABD – o dönemde ABD, Türkiye’nin SSCB etkisine girmesini tam olarak engellemek için sadece NATO üyesi olmasını yeterli görmüyor, serbest piyasa ekonomisinin uygulanmasını da vazgeçilmez bir şart olarak görüyordu- böylesi kökten bir değişimin siyasal bir iktidarın elinde yönetilemeyeceğini, bu nedenle de kendi güdümündeki askerlerden oluşacak askeri bir ara rejim gerektiğini öngördü.İşte ABD ‘nin plan ve desteği ile gerçekleştirilen 12 Eylül Darbesi aslında bu nedenle gerçekleştirildi…Ancak Dünya’nın o dönemki konjonktürel şartları yeni bir Türkiye’nin “dizayn” edilmesini gerektiriyordu. Tabii ABD için…Çünkü İran’da bir İslam devrimi yaşanmıştı. Amerika için hayati öneme haiz olan Ortadoğu’da ise Rusya yanlısı Baas rejimleri birer birer yönetimi ele geçirmişlerdi.Bu ABD için ilerleyen süreçte İran’ın Ortadoğu’da nüfuzunu artırması anlamına geliyordu. Rusya ise Baas rejimleri üzerindeki etkisi ile zaten yeterince rahatsızlık vermekteydi.Bu nedenle ABD Türkiye’ye “Ilımlı İslam Ülkesi” modelini biçti. Bu şekilde Ortadoğu’daki müslüman ülkelerin radikal İslam’la yönetilen İran yerine, laik, demokrasi ile yönetilen -ABD izin verdiği ölçlüde- yüzü Batı’ya dönük, modern bir ülkeyi, yani yeniden “dizayn” edilecek olan Türkiye’yi rol model almaları, İran’ın nüfuzunun kırılması hedeflenmişti.Ve 12 Eylül süreci ile birlikte Türkiye’de siyasal İslam yavaş yavaş işlendi. Hatta artık bazı bölgelerde -Doğu ve Güneydoğu- belirleyici 2-3 faktörden birisi haline geldi.Siyasilerin de kolay oy kapısı olarak görmesi ile din ile siyaset daha da içiçe geçerek tehlikeli olmaya başladı.Refah-Yol dönemi siyasal islamın zirve yaptığının sanıldığı bir dönem olarak anıldı ve akıllarda hep 28 şubat post modern darbesi ile kaldı.Ancak o dönemde Refah-yol’a ABD tarafından göz yumulmasının nedeni Erbakan ve arkadaşlarının sistemi kendi istekleri doğrultusunda işletip işletemeyeceklerini görmekten başka bir şey değildi.Erbakan ve arkadaşları biraz ileri gidip, kontrolsüz davranınca ve tabana hakim olamayınca ipleri çekildi. Çünkü ABD “Ilımlı İslam” istiyordu ;radikal ve kendi milli projeleri olan bir hükümet değil.Bu arada Erbakan’ın öğrencileri arasından Erdoğan ve Gül ABD yardımı olmadan iktidarın hayal olduğunu anladılar. Önce partiyi ele geçirmeye çalıştılar, başaramayınca AK Parti’yi kurdular.Bu arada Işıkevleri’nin beyinlerini yıkayan, ağlak ABD HAYRANI HOCAEFENDİ’nin okul,dershane ve ışıkevi adı altında sürdürdüğü faaliyetleri ve devlet içi kadrolaşmalarını, vakıf ve dernekler yolu ile dar gelirli, biçare vatandaşların kafeslenmesini, kömür, gıda yardımları ile vatandaşların vefa duygusunun sömürülmesini, açılan yasa dışı Kur’an kursları ile beyni yıkanan ve sayıları ciddi boyutlara ulaşan küçücük çocuklarımızı saymıyorum bile.Bu arada Türkiye 2 de ekonomik kriz yaşadı. 5 Nisan ve Şubat Krizi.Aslında bu krizler Türkiye’ye yaşatıldı…Ne yapıldı?Toplum fakirleştirildi. Fakirleşen toplum ise doğal olaral muhafazakarlaştı. Kaderci, dini simge ve değerlerine bağlı yaşayan bir hale dönüştürüldü.İşte bu noktada dini orjinli söylemleri olan AK Parti de devreye girerek %46’ya kadar çıktı.NEDEN?Çünkü aradan geçen 27 yılda Türkiye “DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”.Sorgulayan, gerekirse eylem yapan toplum, sinik,silik, apolitik, kaderci bir toplum haline getirildi. En kötüsü de bu toplum yardımlarla yaşamaya alıştırıldı.Belediyeler,dernekler, vakıflar yardım ettiler eğitim seviyesi düşük,fakir insanlara.Toplumun dönüşmesi için su gibi para akıttılar “dönüşmesi için”.Ama bu kuruluşlardan hiçbiri balık tutmayı öğretmeyi düşünmedi bile.Ve bakınız Türban olayı’da ilk olarak aslında 1989 yılında Ege Üniversitesi’nde alınan bir karar ile problem haline dönüşmeye başladı.Bu da planlıydı. Önce sorun yaratılacak sonra bu sorun üzerinden toplumsal karşıt taraflar meydana getirilecekti.Sonuç olarak bu ülkede 13 Eylül 1980 sabahından itibaren acımasız bir “dönüştürme” operasyonunun üssü haline getirildi.İşte geriye doğru “dönüştürülen” Türkiye’de yaşanan 27 yıllık Ilımlı İslam projesinin sözeti budur.Bu proje tamamen ABD’nin emperyalist projeksiyonları için geliştirdiği bir projeden başka bir şey değil.Ve bu ptrojeye karşı topyekün direnemezsek maalesefilerde bir müstemleke valisinin gelip başımıza oturması sonucunu da kabullenmek zorunda kalacağız…