Tim Burton denilince, özellikle çocukluk yıllarında, her ne şekilde olursa olsun yalnızlığı tadan insanların içi bir tuhaf olur. Filmleri en çok böylelerine hitap eder çünkü. O, bizleri ilginç görüntüler ve mükemmel animasyonların arasında gezintiye çıkartırken içimizde de buruk bir tat bırakır aslında… Rengârenk ve gerçeküstü bir dünyada kayboluruz ama yine de tanıdık gelen bazı şeyler ayağımızın yere basmasına neden olur. Özellikle yabancı sanatçı isimlerini akıllarında tutamayanlar için Tim Burton ve eserlerinin bizi ilgilendirecek kadar olanını hatırlatmak gerekirse; esas adı Timothy Tim Burton. 25 Ağustos 1958 yılında Amerikanın Kaliforniya eyaletinde doğdu. Küçük yaşlarda çizim yapmaya başladı ve kısa zamanda bu alandaki maharetiyle çevresinin dikkatini çekti. Hatta dokuz yaşındayken çevre kirliliği konulu bir yarışmada aldığı ödül sonucunda yapmış olduğu resim tam bir sene boyunca çöp kamyonlarının üzerinde sergilendi. Daha sonraları Animatör olarak Disney stüdyolarında işe başladı. Aslında Tim Burton hayranlarının çok iyi bileceği gibi yönetmenlik yeteneğiyle animasyon bilgisini çok iyi harmanlamış birisidir. Her ne kadar modası geçmiş olsa da Stop Motion çekim tekniğini kullanarak çeker filmlerini.
Stop Motion: Gerçek bir dekor önünde üç boyutlu maketler kullanılarak yapılan çekim tekniği. Dekor ve maketlerin kare kare hareket ettirilmesi sonucu gerçekleştirilir ve çok zahmetli olarak bilinir.
Karakterleri, hep bir nedenden dolayı, dış dünyaya uyum sağlayamayan, kendi kabukları içerisinde yaşantılarını sürdürmek isteyen tiplerdir. Bu davranışlarının sebebi ise; bazen kahramanın ellerinin olmaması, (Makas Eller filminde kahramanın elleri yerine iki adet makas bulunmaktaydı) bazen karanlık ve acı dolu geçmişi, (Batman filminde olduğu gibi…) bazen de sırf hayalperest olması gibi çeşit çeşitti… Farklı yollardan aynı noktaya gelmeyi seviyordu Tim Burton.Çocukluğundan kalma, kim bilir hangi duyguların karışımından oluşmuş deneyimlerini böyle aktarmak istiyordu belki de. Bir kaç tane filmini saydık aslında, diğerlerine de değinecek olursak; en popüler olanlarından birisi Beetlejuice (Beter Böcek), televizyonlarda defalarca oynamış hemen hepimizin hatırlayacağı bir film. Michael Keaton ve Vinona Ryder başrollerde…
Sonra, Batman ve Batman Returns filmleri… Özellikle ilk Batman filmi bir klasiktir ve serinin tartışmasız en iyi filmidir. Karanlık bir atmosfer ve karanlık, içine kapalı bir insan, Batman (Bu seferkinin nedeni farklıdır ama). Ed Wood, dünyanın en kötü yönetmeninin hayat hikayesi… Johny Deep başrollerde, güzel film, siyah beyaz… Mars Attacks; çok para harcanmış, harika bir oyuncu kadrosu fakat gişe açısından tam bir hayal kırıklığı… Yine de benim favorilerim arasındadır, ilginç bir yaklaşımı vardır, ömürlük bir filmdir… Sleepy Hallow (Hayalet Süvari); Johny Deep başrollerde, diğerlerine nazaran biraz daha karanlık, bana göre fena olmayan bir film. Charlie and the Chocolate Factory (Çarli’nin çikolata fabrikası); bunda da Johny Deep baş aktör, film çok beğenildi, çok iş yaptı… Nedeninin anlayamadıysam da Tim Burton adıyla özdeşleşti neredeyse. Ben diğerleri kadar sevemedim açıkçası… Ve çok yakında… Sweeney Todd ( Flet Sokağının Şeytan Berberi ); evet yanılmadınız yine Johny Deep… Filmi izlemedim ama hakkındaki yorumlar çok olumlu. Duyduklarımı söylüyorum, Hayalet Süvari gibi karanlık biraz, birazcık da ürpertici… Tim Burton ise tüm o gerçeküstü görüntülerin içinde, farklı karakterlerle bize göz kırpan haylaz bir çocuk gibi… Böylesi birinin çektiği filmler izlenmez mi?
Filmlerinin hepsi hakkında yorum yapmak çok uzun sürer, o nedenle filmografisini aşağıya yazıyorum, bir gün lazım olabilir diye.• Sweeney Todd ( 2007)• Corpse Bride ( 2005)• Charlie and the Chocolate Factory (2004)• Big Fish (2003)• Planet of the Apes ( 2001)• Sleepy Hallow ( 1999)• Mars Attacks ( 1996)• Ed Wood (1994)• The Nightmare Before Christmas ( 1993)• Batman Returns (1992)• Edvard Scissorhands (1990)• Batman (1989)• Beetle Juice ( 1988)• Pee – wee’s Big Adventures ( 1985)• FrankenWeenie (1984)• Vincent(1982)• Doctor of Doom (1980)• Stalk of the Celery Monster (1979)• The Island of Doctor Agor (1971)Konu hakkında dahafazla bilgi edinebilmeniz için bazı Türkçe ve yabancı siteler;
http://www.timburtonfan.com(Hem İngilizce hem de Türkçe olan sitenin içeriği oldukça güzel, tasarımı ise muhteşem, tam Tim Burton’un şanına yakışır derecede.)http://imdb.com/name/nm0000318/ (Sinemaseverler için hazine niteliğinde bir site, tabi ki Tim Burton hakkında da güzel yazılar var. İngilizce)http://www.timburtoncollective.com (Tim Buton filmlerindeki kahramanların maketlerini satın alabileceğiniz güzel bir site)
yorumlar
Ellerine sağlık .. gerçekten çok güzel bir yazı olmuş.. Sevgiler
O kadar kendine özgü işler yapıyor ki ; altına imzasını atmasa bile , karakterler birbirlerinden çok ayrı ve farklı olsada birşeyler çok tanıdık gelir size ve Tim Burton’a ait olduğunu anlayabilirsiniz .
fikirlerine tamamı ile katılıyorum Don Kiyote. Kendi tarzını yaratabilmiş, tıpkı bir imza gibi eserlerine neşredebilmiş birisi bana göre.
15 şubatta oynayacak sinemada izlemek lazım
Merhabahafif.org enteresan şeyler araştırıp, birbirimizle paylaştığımız bir topluluk blogudur.çok enteresanpilli sinema açılsın
pilli sinema !!!çok güzel fikir…
müziğinden tanırım tim burton filmlerini :)edit: pilli sinema açılsın 🙂 birisi 120dakika.org demişti. iyi fikir bence 🙂
Neler yazabilirsiniz kısmında sinemaya da yer verilmiş. Yani şu durumda hafif.org sinema konusunu da kapsamı dahiline almış görünüyor. Oysa 22.dakika sitesi yalnızca dizilere ayrılmış durumda, yani diziler için bir site var ise sinema için de olabilir. Fakat her mevzu için ayrı bir site olması da ne kadar iyi olur onu ben bilmem beyim bilir.Bu arada, iyi bir yazı olmuş bu, ilgiyle okudum…
Aslına bakarsanız sinema ‘dizi’ kavramından çok daha geniş, çok daha kapsamlı bir alan. 22dakika ya bakarsanız hakkında yazılan dizilerin genelde aynı diziler olduğunu görebilirsiniz. Geçenlerde,biraz da nostalji olsun diye Shogun dizisi hakkında bir şeyler yazmıştım. Ama o tür eski diziler bile bir noktaya kadar… Sinema ise uçsuz bucaksız bir alem… Yaz yazabildiğin kadar…
Güzel konuştunuz… 🙂
benim için flet sokağı berberi tam bir fiyasko olmuştur. yarısında uyuyakaldım. renkler harika, helena bonham carter cuk oturmuş ama filmde bir garip bayıcılık var. tamam atmosferi şahaneye bağlamış tim burton kardeşimiz helena bacımız da bülbül gibi şakımış. lakin herhalde aksana vakıf olmak için ömrün bir iki yılını ingiltere’de geçirmiş olmak lazım. yahu sözlere vakıf olacağım diye filmden kopuyor insan. Ortamlar renkler şahane on nomero. Johhny depp hiç de ööle şahaneler yaratmamış bence. Filmdeki övülesi kişi helena’dır kanaatimce. Sevmedim bir noktadan sonra izleyemedim. tim burtonun bence yaptığı en kötü iştir. bir ara tekrar izleyeyim yoksa ben mi birşeyleri kaçırdım diyerekten. Scissorshand’deki depp buradakini oyunculuk olarak katlar bence. Ayrıca sesi şahaneymiş on parmak on marifet yorumlarına da şaştım. Sıradan ahenksiz bi ses. Burton çekmese oyuncu kadrosu bu olmasa adı ne kadar anılırdı bu filmin ciddi merak içindeyim.
Beğendim, iyi film..
Flet? Fleet olmasin? Hani filo anlaminda?imdb | sinema.com | wikipediaBu arada bu yaziyi sizlere Londra Fleet Street’teki ofisimden yaziyorum.
Türkçe okunuşunu yazmış ne olacak ki, aslında Fileto anlamında, kemikli et, film le örtüşmüş yani..
Şen Kasap’ı oynamıştır J. Deep bu filmde. Film vasattır. İzleyiciye kazık atmıştır Burton.
heh işte. hele şükür beğenmeyen biri daha çıktı. vallahi kendimden şüphe ediyordum neredeyse.
Olur mu, çok ilginç, üstte berber dükkanı, altta, poğaça oluyor insanlar…sonra da pastane açılışı, insanı insan yiyor..O kadar zekidir, Manson un bile aklına gelmez bu senarryö…
ben küçükken mahallede bir ‘aile kasabı’ vardı. aileleri keser sanıyordum. ilkokula bile gitmiyorum. fena tırsardım vesselam.
sinemada izledim çok güsel film bu çok beğendim, uzun zamandır sinemaya gitmiyordum belki ondan çok beğenmişimdir ama yok yok hayır güzel film. Johny depp çok iyi oynamış.
heh işte, nihayet benimle de aynı fikirde olan biri çıktı..
sinemada mı izledin gerçekten, vay bea!
Johny Depp hangi filmde oynasa gözüm kapalı giderim, yetenek fışkırıyo elemandan:=)
Farklı bir adam johny, saçı, makyajı ve dişleri bu kadar kötü olabilirdi vampir gibiydi….Zaten yabancılar pek diş yaptırmıyorlar..Hepsinin diş yapısı olduğu gibi kalıyor.. Dökülmüş kırılmış sararmış, hiçbir önemi yok..
yok ya dişlerini film için öle bozutturmuş diye biliyom ben
karayip korsanlarında altın diş vardı hatırlıyonmu pbk hehe o bile yakışıyo ama herife
best’in alt benliğinde bu herife karşı hissettiği bişeyler var sanki
Ne demek istiyon lan her yazıda imalı imalı:=)
ollm adamı yere göğe sığdırmadın, yeter be kıskanıyom anlasana
hepimiz kıskanıyoz, naapalım herif yakışıklı kabul etmek lazım:=)
al tepe tepe kullan o zaman,
Bence o, içindeki derinliği kesinlikle film lerine yansıtıyor..Bu yüzden başarılı, rol yapmıyor, rolü yaşıyor..
ayrıca johny depp’in kullanmadığı uyuşturucu kalmamıştır bu yüzden algıları feci açık durumda, rollerini iyi yansıtması bu sebebe bağlanabilir
Ama Best, görmedin mi geçenlerde Kevin Costner da geldi, dişleri dökülmüş konuşamadı doğru dürüst, insan kazandığı paralarla diş yaptırır, kesinlikle doğallıklarını bozmuyorlar bence..
ya kevin baya yaşlandı ama pbk, herifler o yaşa kadar doğal olarak sağlam kalıyolar galiba, stres yok sinir yok bişi yok, johny depp’in son çıkan kadın magazin dergilerinden birinde resimleri vardı, dişleri falan gayet muntazamdı ve hiç bir ameliyat geçirmemiş. 30 yaşında gösteriyodu resimlerde ama 50 yaşına gelmiştir heralde
63 doğumlu len 45 yaşında, bu mu senin aşkına olan ilgin
sen benden daha ilgiliymişin:=)
johny depp zaten uyuşturucuyu özendiren bir filmle tanınmıştı…
kopp 45 demek 50 demek 20 lerini süren biri için:))
di mi ama linet
Bu film aynı zamanda bir müzikal..
bu film mi müzikal diyosun
Evet Kop cum, bu film bir müzikal, bu dönemde bir müzikal izlemek hoşuma gitti..
# Frankenweenie (2011)# Alice in Wonderland (2010)# 9Filmlerine ekleme yapayım dedim. Frankenweenie halen yapım aşamasında.. Diğerleri tamamlandı.Bu arada yazıda Tim Burton’un Johhny Depp’le olan kankalığına da değinilseymiş fena olmazmış…
bu film yüzünden turta yemiyorum.
Corpse Bride da güzeldi.
edward scissorhands en bi süperi bence. var bu edward isminde bi haller.
coni de yaşlandı, hele son filminde travoltayı gördüm yuhh dedim, beni de gören öyle diyor demek. ölüyoruz yavaştan.
val kilmer bi acayip olmuş asıl.
http://image.examiner.com/images/blog/wysiwyg/image/Val_Kilmer_AP_Evan_Agostini.jpg
belespirite katılıyorum coni mevzusunda.
belespritim, ömür geçiyor işte. coni, val görüyoruz hallerini. ne var ki bizim edvird bu esnada pek değişmiyor.
işte gerçek edvırd hayranları ile sahteler çıktı meydana. edvırd benzersiz ve tektir. üçkaatçı galanthus ve dahi belesprit. ihraç ediom sizi anında.
ben evli olduum için, galanthus da az önce fan kılaptan şutlandığı için edvırd puele kaldı. sen de coniyi al madem.
hemen üç kağıtçı oldum di mi?benim gönlüm geniş hem edvırdı seviyorum hem de coniyi diyorum.
geç kaldın yavrum silindi kayıtlar. demek edvırdın affediciliği senin gönlün kadar geniş değilmiş.
o beni sevmese de ben onu severim ki.
zaten artık tek yapabileceğin bu. şimdi köşeye git. cezalısın.
halsiz olabilirim ama içimdeki psikopat her an ortaya çıkabilir mansonum ciğerim.
Victor’un solo piyanosunun melodisi hala kulaklarımda… Enfesti…Danny Elfman imzalıydı… Burton’un diğer kankisidir… Bütün filmlerinin müziklerini bu şahsa yaptırır…
Eline sağlık güzel bilgiantakya biberihatay biberiantakya biber hapıantakya biberi hapıantakya biberi zayıflama
teşekkürlerdüğündüğün organizasyonudüğün organizasyonu firmalarıdüğün paketidüğün süsleme
Bilgi için teşekkürlerbayan çanta modelleriçanta markalarıspor çantalarıspor çantaerkek çanta