bildirgec.org

beter böcek hakkında tüm yazılar

Yol

sandyclaws | 05 January 2009 12:16

Dedi: Al benim ceketimi giy, üşüme.
Giydim bana büyük olan ceketini. Kokusu sinmiş üstüne, şimdi ben de öyle kokuyordum. Elimi cebime attım sonra.
Dedim: Cebinde bir şey var.
Dedi: Papatya koparmıştım, gidince veririz Peter’e, sevinir.
Dedim: Geçerken Beter’e de uğrar mıyız, özlemiştir bizi.
Dedi: Al bu portakallı bisküviyi, bunu da ona veririz.
Dedim: Bir tane yesem olur mu, sadece bir tane?
Güldü, bir tane benim elime tutuşturdu, bir tanesini de hemencecik ağzına atıverdi.
Dedim: Hep yanımda kal böyle, papatyalar cebimizde, ceketin üstümde..
Dedi: Sende… Hep süper kahramanlarımıza gidelim seninle, dönüş yolunu bulamasak bile..
Dedim: Bisküvi kırıntılarını bırakırız yola öyle buluruz yolumuzu, olmaz mı?
Gülümsedi yine.
Dedi: Olur tamam, hadi o zaman tut elimden ,yolumuz daha çok uzun…
Dedim: Tuttum yol arkadaşım. Gidelim…

Arızalı Kayra

buddhala | 11 July 2008 10:17

Bize sabit lazım, tüm değişkenleri değiştirecek bir sabit…

Zamana güvenmek, kardeşimin benim yaşıma gelince yapacağı şeyleri olağan karşılamam anlamına geliyordu. Ben kardeşimin yaşında iken, Beko Hitachi marka 55 ekran televizyonların sağ üst köşesindeki 9 tuşa aynı anda basıp babamdan azar işitirken, kardeşim benim yaşıma geldiğinde plazma tv de internetten getirttiği pizza ve kolaları büyük ressamların adlarıyla bilinen elemanlardan kurulu ninja kaplumbağalar gibi yiyip, maç izleyecekti. Hatta evde kimse yoksa, dev ekranda porno film izleyebilecekti. Ben kardeşimin yaşındayken gazetelerin verdiği legolardan evler yaparken, kardeşim benim yaşıma geldiğinde evdeki sigara kutularından evler yapacaktı. O halde abi ile kardeşin yaşları toplamı kaçtı? Bunlar size yaş problemini hatırlatabilirdi ama hayır, değil. Kardeşimle aramızdaki yaş farkı değişmiyordu ama kardeşimin benim yaşıma geldiği zamanlarda çok şey değişmiş oluyordu. Kardeşim büyümesin isterdim hatta, bir köşede dursun, tenefüslerde taso oynasın, pokemonun tüm karakterlerini güçleriyle birlikte ezbere bilsin; ama bi dakika, sakın hastalık olarak düşünmeyin bunu. O duracak böyle, hem yaş hem beden hem de ruh olarak. O kadar mutlu olduğu bir zamanda duracak ki, onu merkeze alacağım ve etrafında inşaata başlayacağım. Mutluluğunu bozmayacak bir inşaata. Kusursuz ve düzene meydan okurcasına. Bir tek o sabit olacak ama mükemmel ve kusursuz bir sabit, etrafındakileri etkileyen, büyüleyen ama kendi büyümeyen ve değişmeyen… belki Tanrı ve belki yanılgısı… işte mükemmel bir anda da, herşey tek bir hamlede çöküverecekti, ya merkezden bir kara delik olup tüm sistemi içine çekecek ve kaybolacaktı ya da dışardan spiralin ucundaki domina taşının devrilmesiyle, devrim başlayacaktı ve merkeze kadar kusursuz bir şekilde ilerleyecekti. Asıl düzen buydu, asıl düzen kaostu. Ve hatta asıl sabit kaostu, durdurabilene aşk olsun! Kaos Tanrıydı ve kaosu formülize etmek, düzene sokmak, büyük bir yanılgı, inanan için Tanrı’ ya başkaldırıydı. Ve bizler haberimiz olmadan kaosa ibadet ediyor, kaosa kurbanlar sunuyorduk. Ben ise, bir yaş problemiymiş gibi, kardeşimi merkeze koymuş, koruyacağım diye onu sabit tutmuş ve etrafına değişkenler örmüştüm. Peki ben nerdeydim? Tanrısı mıydım, bu sistemin? Kardeşim bu düzenin nesiydi? Patronu, kurbanı veya sıradan bir elemanı ama sonradan Clart Kent’ i? Ya bir gün isyan ederse ve tüm denklemi; görevlerini yapamazlarsa teker teker ölecek olan diğer değişkenleri, kandırıp çekip giderse? Ya da denklemdeki bir değişken tarafından kandırılıp, beni yüz üstü bırakırsa? Hatta beni öldürürse? O yüzden sabitler tehlikeliydi ve hata affetmezlerdi.

Tim Burton – Flet Sokağının Şeytan Berberi

cemazulevvel | 12 February 2008 12:35

Tim Burton denilince, özellikle çocukluk yıllarında, her ne şekilde olursa olsun yalnızlığı tadan insanların içi bir tuhaf olur. Filmleri en çok böylelerine hitap eder çünkü. O, bizleri ilginç görüntüler ve mükemmel animasyonların arasında gezintiye çıkartırken içimizde de buruk bir tat bırakır aslında… Rengârenk ve gerçeküstü bir dünyada kayboluruz ama yine de tanıdık gelen bazı şeyler ayağımızın yere basmasına neden olur. Özellikle yabancı sanatçı isimlerini akıllarında tutamayanlar için Tim Burton ve eserlerinin bizi ilgilendirecek kadar olanını hatırlatmak gerekirse; esas adı Timothy Tim Burton. 25 Ağustos 1958 yılında Amerikanın Kaliforniya eyaletinde doğdu. Küçük yaşlarda çizim yapmaya başladı ve kısa zamanda bu alandaki maharetiyle çevresinin dikkatini çekti. Hatta dokuz yaşındayken çevre kirliliği konulu bir yarışmada aldığı ödül sonucunda yapmış olduğu resim tam bir sene boyunca çöp kamyonlarının üzerinde sergilendi. Daha sonraları Animatör olarak Disney stüdyolarında işe başladı. Aslında Tim Burton hayranlarının çok iyi bileceği gibi yönetmenlik yeteneğiyle animasyon bilgisini çok iyi harmanlamış birisidir. Her ne kadar modası geçmiş olsa da Stop Motion çekim tekniğini kullanarak çeker filmlerini.

danny elfman

aftermath | 16 October 2001 19:10

Beter Böcek’ten söz açılmışken ve Tim Burton’un da adı geçmişken gizli bir kahraman hakkında hiç konuşmadığımızı farkettim. Bu işle ilgili olanlar kesin tanıyordur. Danny Elfman (www | foto | imdb | google)…

Müzik otoritesi olmayan ben, onu bir müzik dehası olarak görüyorum. Birçok harika yapıtı sevmemizde belki de farketmediğimiz kadar büyük rol oynamıştır. İnsan psikolojisi ve müzik konularında büyük araştırmalar yapıp büyük sırlar sakladığı düşünülüyor. Belki de uzaylıdır. Belki matematik kullanıyordur, belki kullanmıyordur. Görürsem sorucam. Hangi filmlerde hangi müzikleri yapmış yavaş yavaş yazıyorum, şaşkınlığınıza hakim olup konsantrasyonunuzu yitirmemeye çalışın.