Canlarım, bir tanelerim (bitanelerim), balabuşkalarım, madabujkalarım, miçkalarım, vesaire, vesaire;Bakın hala his doluyum, aşamadım kendimi. Mazur görünüz efendim; zira etimden, kanımdan bir parçayı yakın zamanda kaybettim. Siz şimdi bunları okurken o çok uzaklarda olacak…3 gündür içimde tutuyordum. Yavaş yavaş kanımı kirleten varlığı artık ufak çaplı bir kaos yaratmaya başlamıştı. Sabahları malak gibi kalkıyor, yediğimden içtiğimden bir şey anlamıyordum. İçi boş bir doluluk vardı içerimde. Midem ve görüşüm bulanıyordu, dalgındım, hatta dün karşıdan karşıya geçerken az daha eziliyordum, gelen arabanın hız/mesafe tayinini yanlış yapmışım.Ama çok alışmıştım lan gerçekten, severim kaosu. Hiçbirşey yokken kaos varmış. Özüne mi dönüyor acaba insan kaos halinde?Neyse efendim. Derken bugün derin bir serzenişle burkuldu içim. Önce basıncı dengelemek için havayı boşalttı, sonra güneşte kalmış ıskarmozlar gibi gıcırdayarak hareket etmeye başladı. Fazla zamanım kalmamıştı. Neredeyse her epitele sürtüşünü hissedebilirken, henüz hazır olmadığımı farkettim. Alelacele elime geçirdiğim yarısı çözülmüş bir bulmacaya atladım hemen. Hiç yoktan iyidir, hemen koşturdum.Son kontroller. Tuvalet kağıdı hazır mı? Hazır. Peki ya Uncle John’s Ultimate Bathroom Reader? O da yerinde duruyor. Kalem aldık mı lan? banyodaki televizyon sehpasının üzerinde envayi çeşit var efendim. Hmm… Peki beta balığını yemledin mi? Evet de ne alakası var? Bi alakası yok, seni denemek için sordum. Televizyonun sesi geliyor mu? geliyor efendim ama “sabah matrakukaları” açık, değiştirmeye zamanımız yok. Pek ala. Başlıyorum o halde? Başlayın efendim, istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz. ……? Bulmacayı dedim. Haaaağğğğ! Tamam. Kafamı karıştırma. Normal bir şeymiş gibi davranmamız lazım. Eğer onla uğraştığımızı farkederse zorluk çıkartabilir. Biliyorum efendim. Çok sıkışırsanız duş perdesindeki balıkların pullarını sayabilirsiniz, aklınızda bulunsun. Evet iyi fikir.Peh be yahu! ulan hala kopmadı bu! Senin tarafta nasıl durum? Hani bi keresinde alanya şelalesinin dibinde bi ayran içmiştik efendim, onu hatırlamaya çalışıyorum. Güzel, devam et.Aradan geçen 15 dakka boyunca çok şükür her şey yolunda gitti. Birkaç geri kasılım dışında herhangi bir komplikasyonla karşılaşmadan yekpare çıkartmayı başardık. Ama var yaaa; çocuk doğurur gibi sıçtım ha! “Çocuk doğurur gibi” diyorum, çünkü çıkan şey pek bok gibi değildi. Hakikaten kundaklayıp kucağıma verseler son demlerini yaşayan o kaos içinde emzirmeye çalışabilirdim. Rutin duş prosedürü bu sefer kafamı toplamama da yaradı. Kurulandığımda dimağım süt-liman olmuştu. Kaos gitmişti. Şimdi sadece o ve ben vardık.Tek parça halinde gönderemeyeceğimi biliyordum. Ayrıca böyle bir şey içimden çıkabildiyse ……….. offff kaosa bak! hayır gitmemiş, sadece frekans değiştirmişti. Fırçayı kullanamazdım, bunu biliyordum. Aklıma boya karıştırırken kullandığım çubuk geldi. Yok ama o da olmaz, o kadar kaba davranamazdım. Bir denemeye karar verdim. Gitmese bile kıvamından biraz eksiltip birkaç sifonda işi doğal seyrinde halledebilirdim. Elimi tereddütle sifona uzattım….Yapamadım.Kabızlık süreci geldi aklıma. Tamam, 9 ay kadar olmasa bile o da bir süreçti. Ayrıca 9 ayda çıkan şeyin 4 ay sonra lama gibi tükürebilir kıvama gelip, taytay durabildiği düşünülürse, 3 günde çıkan şey belki 11 saat kadar sonra iletişim kurulabilinir hale gelebilirdi.Beklemeye karar verdim. Süreci hızlandırmak adına ona kuru bir ortam sağlamanın mantıklı olacağını düşünüp şömine maşasına tutturduğum araba süngeriyle dibindeki suya müdahale ettim. Umarım kapıcı çöpleri alırken maşayı kendine saklayıp cızbız yaparken kullanmayı aklına getirmez(di).İsmimi söyleyen dudakları şehevtle titriyordu. Alt dudağını ısırıp hafifçe yana çekti. Gözleri hafif kısılmış halde arkasına yaslandı, kollarını koltuğun iki yanına açtı. Kompartmanın hafif buğulu camlarının üzerindeki yeşil kadife perdeleri o zaman farkettim. Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum.Şaka lan! beklerken SAS okudum…..- Aloo+ …- Orada mısınız?(tabii ki orada, ne kadar saçma)+ …- …- Bakar mısınız?+ …Böyle olmayacak. Belki onu şaşırtırsam bir tepki verir diye düşündüm (hay o düşünen kafamı skeyim)- Why are you still?+ …- Varum zu gehen?+ …- Did you said smt?+ …Hadi canım yaa! bi ses ver!- Vohin gehst du?+ …Hmmm anladım sanırım;- ¿Quanto costo?+ …- ¿Cuántos dólares tiene el muchacho?+ …Belki biraz daha duygusal yaklaşmak lazım;- Voulez vous passe la nuei (nuie de olur) avec mua?+ …- Das ist ein Zonderschule! (“ist das ein” diye sorar gibilerinden)+ …Biraz yağlasam nasıl olur ki?- El Kadayıf! El Keşkül! El Külhani! El Sabri! El Sahibi, el ver bari!+ …- Yani…+ …- …+ …Coffee, tea or me?+ …- Wszystkiego Najlepszego z Okazji Urodzin!+ …- Muy corto! (ehe ehehehehehe)En son aşağılamama da tepki vermeyince umudumu hepten yitirdim.Bence süreci tamamlamalısınız, onu gönderip huzura kavuşturmanız yerinde olacaktır efendim. Diyosun? Diyorum.Hidrofor haklıydı. Zaten sifonu çektiğimde de hiç zorluk çıkartmadan gitti Muhteşem. Kaosu da beraberinde götürdü.Ya da sktirsin gitsin yaa, gene sıçarım n’oolucak ki. Ama bir dahaki sefere ultrasona girip içerdeki resmini de doğumundan sonra çekilenlere eklemeyi planlıyorum. Ya da beni kapatsınlar en iyisi, hastanede sıçayım. En az bir tane akasya ağacı olsun ama bahçede.