ŞU KARAPARA DEDİKLERİDünya üzerinde vergi kaçırma suçu insanlığın tarihi kadar eskidir. Paranın bulunuşu ve aktif olarak günlük hayatta kullanılmaya başlanmasıyla da iyice somutlaşmıştır. Tarih boyunca suçlular yakalanıp cezalandırılsa dahi çoğu kez kazançları yanlarına kar kalmış bu yüzden de insanlar tarafından sıklıkla başvurulan bir kazanç yöntemi olarak görülmeye devam etmiştir.Suçlu yakalansa da suç sonucu elde edilen gelirin takibinin tam olarak yapılamaması ve bu gelire el konulamaması organize suç örgütlerinin güçlenerek varlığını sürdürmeye devam etmesindeki en önemli etkenlerdendir.1900’lerin başından itibaren kara para aklanması konularında dünya devletlerinin duyarlılıklarının artması suç ile ilgili gelirlere ve suçluların mal varlıklarına el konulmaya başlanmasıyla birlikte yasa dışı kazanılan paraların gizlenmesi, nev’i nin değiştirilmesi suretiyle yasal kimlik kazandırılması şeklinde tanımlanabilecek “kara paranın aklanması “ durumu oluşmuyu başlamıştır.L’expresse gazetesinde yayımlanan bir haberde 1920 ‘li yıllarda kanun dışı paranın yasal hale getirilmesi için,Chicago ‘da mafya üyesi bir şahsın; o dönemde çok popüler olan ve sadece nakit para kullanılabilen ;çamaşırhaneler zinciri almak suretiyle suç gelirlerini yasal gelirleriyle karıştırarak muhasebe kayıtlarına geçirdiğini belirtmektedir.İngilizce de kara para aklama anlamında kullanılan “laundering”(çamaşır yıkama) tabirinin buradan buradan geldiği söylenmektedir.
1960’lardan sonra uyuşturucu ticaretinin uluslar arası hale gelmiş olması paralelinde kara para aklamasının da uluslar arası hale gelmesine sebep olmuştur.Dünya ülkeleri çok uzun süre kara para aklanması konusuyla bireysel mücadele etmiş ancak;suç örgütlerinin uluslar arası düzeyde örgütlenmiş olmasından dolayı tek başlarına etkin olamamışlardır.Kara para aklanması ile ilgili ilk uluslar arası sözleşme1988 yılında imzalanmıştır.Dünya ülkeleri; konusu suç teşkil eden kazançlarla ve bu kazançların yasal kazançlarla birleştirilerek yasal hale getirilmesi ; ile ilgili olarak bir arada çalışmaya başladıkça suç örgütleri de kara para aklama konusunda yeni yöntemler geliştirmişlerdir.Kara para aklanmasının önlenmesi ile ilgili yapılan en önemli adımlardan biri Mali Eylem Görev Gurubu nun (FATF) kurulmasıdır.
Şu an için Türkiye’nin de dahil olduğu 26 üye ülkesi bulunmaktadır. Türkiye’nin Eylül 1991 de FATF ‘a üye olmasıyla birlikte kara para aklama konusu ile daha etkin bir mücadele içine girdiğini söyleyebiliriz.Kara para hukuki,ahlaki,ekonomik ve sosyolojik olmak üzere dört ayrı perspektiften bakmanın gerekli olduğu düşünülmektedir.Çünkü; kara paranın bu dört grubun herhangibirinde kara para olarak tanımlanmış olması , diğer grupta kara para tanımlı olmasına yada ispat edilsin veya edilmesin toplum tarafından erdemsiz bir yolla kazanıldığına inanılan paranın hukuki anlamda cezasının olmaması kara para olarak nitelendirilmemesi veya kovuşturulmaması düşünülemez.Toplumun kara para konusundaki tavrı ve bilinci o ülkenin kara para ile mücadelesinin olumlu sonuçlanabilmesi üzerinde birebir etkili olacağı aşikardır.
Prof.Dr.Osman ALTUĞ’un “Kayıt Dışı Ekonomi” adlı kitabında kayıt dışı ekonomi ile kara paranın aynı şey olmadığını ancak bu iki ekonomi arasındaki ayrımının nerede oluştuğunun belirlenmesinin güç olduğu tespitinde bulunmuştur.Ülkemizde yasal faaliyetlerden elde edilmiş fakat hukuki boşluklardan yararlanmak ve denetim mekanizmaları ve idari kurumların gözünden kaçırarak kayıt düzeni ve beyan dışı tutulup vergilendirilmemiş kazançlar kara para olarak kabul edilmemiş; kayıt dışı ekonomi veya “gri para” olarak adlandırılmıştır.Kayıt dışı ekonomide bu işi yapanların asıl amacı sosyal güvenlik ve vergi gibi yasal yükümlülüklerden kaçmaktır.Kara para aklayıcıları ise çoğu zaman vergi dostudurlar.Bu kişiler vergilendirilmelerini sağlayan her türlü tesis ve alanlarda vergi ve yasal yükümlülüklerini son kuruşuna kadar ödeyecektir.
Böylece “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.” görüşüyle devlet o gelirin meşruluğunu tanımakta ve kara para mali sisteme sızmaktadır. Her ne kadar kayıt dışı ekonomiyle kara para farklı kavramlar olsa da ; kayıt dışı ekonominin yoğun olduğu ülkelerde kara para aklama ortamının kolaylıkla oluştuğu inkar edilemez bir gerçektir.Ekonominin kayıt dışı olduğu ortamlarda aklanan kara paranın hacmini tahmin edebilmek dahi imkansızdır.Bu açıdan kayıt dışı ekonominin bir kısmının aklanarak kayıtlı ekonomiye katılan kısım dışında kalan kara paradan oluştuğunu da söylemek olasıdır.Çünkü kayıt dışı ekonominin yoğun olduğu ülkelerde kara paranın ortaya çıkartılması iğne ile kuyu kazmaktan daha zor olacaktır.Bu sebeple ; kara para ile mücadele edebilmek için öncelikle kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak gereklidir ki ülkenin kara para ile mücadele ederken haraket edebilecek alanı olabilsin.Sonuç olarak; bir ülkenin kara para ile mücadele edebilmesi için öncelikle kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır.Daha sonra suç gelirinde aklanmayı önleyici tedbirler alınmalıdır. Alınacak önlemlerle para aklamasını yapanlar açısından aklama işleminin maliyetini arttırmak , işlem alanlarını daraltmak gereklidir.Burada kara para aklanma işini engellemek üzere takip edenlerin aklanma göstergelerini iyi izlemesi , bunlardan yararlanmayı engelleyecek ve önleyecek tedbirleri ivedilikle almaları büyük önem teşımaktadır.