Ruhum, seni tanıyamıyorum. Küflendi sandığım yüreğim nerdesin? Kim bu kadın? Tepeden tırnağa aşk, tepeden tırnağa mutluluk..benim hüzünden yapılı surlarım nerde? Bin türlü mezarlarım, yokluklarım? Azaldım mı yani şimdi? Yoksa fazlasıyla ben mi oldum?Hazin gemilere köprüler kurup, sonra o köprüleri yıkıp bilinmezliğe sürüklendiğim akıntı nerde? Hangi vakit beni attı bu inanılmaz kumların üzerine? Yani şimdi yaşamak denen şey acı ve kederden ibaret değil miymiş?Aidiyet diye bir kelime sözlükte var amma gecede yok gündüzde yok diye kıkırdayan sesim özür diliyor gündüz gece, özür dilerken bile kıkırdıyor yine de.. yani şimdi bildiklerim bilmediklerimle yer mi değiştirdi?Ben gidince giderdim de dönüp ardıma bakmazdım hiç..şimdi gidilen yerde dönülen meskende değişmiyor gönülde..bir an içinde sonsuzluk, sonsuzluk içinde bir an..bitmez tükenmez heyecan..başlangıçlara takılı kalan eller bitişlere nasıl geçsinler? Yani şimdi bitmek tükenmek yok mu?Şiirler ayrılıkları anlatmaz mıydı? Özlemsiz şiir olur mu hiç? Kırgınım diye başlamadan mısra, hüsran düşmeden noktasına bakılır mı ne yazıldığına? Yani şimdi şair ölmeden hangi toprağı serpecek üzerimize?Kim bu kadın? Bu kadın; Her soru kendini yanıtlar diyen kadın. Dahası;Sorularım-yanıtlarım sanadır ey sevgili..!