Myra Hindley 23 Temmuz 1942’de, Manchester’da, şiddet yanlısı bir baba olan Bob ve ondan sürekli dayak yiyen karısı Hettie’nin kızı olarak dünyaya geliyor. 1946 yılından itibaren büyükannesi ile yaşamaya başlıyor çünkü anne ve babasının Maureen adında bir kızı daha oluyor. Myra büyükannesine güya geçici bir süre için gidiyor ancak bir türlü geri dönemiyor ve hayatının geri kalanını onunla geçiriyor. Zekası düşük değil ama ya ev işlerine yardım etmek ya da başka nedenlerle okula çok fazla devam etmiyor ve bu yüzden ancak ikinci bir sınıf liseye devam etmeye başlamaya hak kazanabiliyor.
( myra’nın çocukluğu )
Myra lise yıllarında en yakın arkadaşı Michael Higgins’in boğulması üzerine ağır bir depresyona giriyor. Myra Michael’ın davetini kabul edip onunla gitmiş olsa her şeyin farklı olabileceğine ve tüm bunların kendi suçu olduğuna inanıyor ve bu düşünceler Myra’yı okulu bırakmaya kadar götürüyor. Çekingen, tahsilsiz ve depresif bir genç kız olan Myra birkaç işten sonra hayatının erkeği olan Ian Brady ile tanışacağı Millwards Şirketine giriyor. Millwards’ta Myra sekreter Ian ise depo katibi olarak çalışıyor.Ian Brady 2 ocak 1938’de hiç görmediği gazeteci bir babanın ve bekar bir annenin (Margaret Stewart’ın) çocuğu olarak dünyaya geliyor. Margaret kendini Mrs. (ingilizcede evli bayanlar için kullanılır) Stewart olarak tanıtıyor ve kendine Peggy denmesini istiyor. Çalışıyor ancak bebeğine bakamıyor ve Ian’ı bakabilecek birilerinin yanına vermek adına gazeteye ilan veriyor. İlanı yanıtlayan 4 çocuklu bir çift Mary – John Sloane, Ian’ı 4 aylıkken alıyor. Ancak gerçek annesi Peggy teyze olarak bir aile dostu gibi sürekli gelip gidiyor, Ian’a hediyeler alıyor. Ian 12 yaşına gelip Peggy teyze Patrick Brady ile evlenene kadar Ian her sıradan çocuk gibi – ki yaşadıkları yer Gorbals– Glascow oldukça sert bir mahalle – kavga dövüş büyüyor. Huysuz ve huzursuz, akıllı ama kendini derslerine vermeyen, suça yatkın, hayvanlara zarar veren bir çocuk. Arkadaşlarından biri Ian’ın bir kediyi canlı olarak gömüp ne kadar süre yaşayabileceğine dair testler yaptığını anlatıyor yıllar sonra.
( Ian’ın çocukluğu )
Ian genç bir erkek olmaya adım attığında 13-16 yaşları arasında bir çok hırsızlık ve yankesicilik suçundan yakalanıyor ancak ciddi bir ceza alma durumu ilk defa karşısına çıktığında hayatını yerle bir eden bir gerçeği öğrenerek ıslahevine girmekten kurtuluyor. Hakim ancak annesi ile yaşarsa cezayı erteleyeceğini söylüyor ve Ian’ın gerçek annesiyle yani o güne kadar Peggy teyze olarak tanıdığı kadınla yolu bir kez daha kesişiyor. Ian yeni hayatına uyum sağlamaya çalışıyor. Adını Ian Stewart’tan Ian Brady’ye çeviriyor. Ancak içindeki suçlu durmuyor ve nihayet 17 yaşında soyguna ortaklık suçuyla ıslahevine koyuluyor ve bu Ian için ciddi bir değişimin ilk adımı oluyor. Ian kendini kitaplara veriyor özellikle Nazilik konusunda okudukları onu ciddi bir Nazi saplantısına itiyor. Kavgam, Suç ve Ceza başucu kitapları oluyor, Marquis de sade ise belki de yeni hayatını şekillendiren yazar.
Myra Ian’ı ilk gördüğü anda ona karşı bir çekim hissediyor ancak Ian’ın onu fark etmesi yahut onunla birlikte olmaya karar vermesi için aradan bir yıl geçmesi gerekiyor.Myra büyük görünmek için özel makyajlar tercih eden saçlarını boyayan bir kız. Ancak Ian’dan sonra saçlarını sapsarı boyatıp nazi kıyafetleri giyerek tarzını biraz değiştiriyor. Marquis de Sade, Nazi kamplarını ve işkenceleri anlatan kitaplar okuyup anlamaya çalışıyor. Pornografiyle tanışıyor ve durumdan hiç de hoşnutsuz kalmıyor. Ian ona Tanrı yok diyor ve katolik olan Myra kiliseye gitmeyi bırakıyor. Ian’la sado mazoşist oyunlar oynuyor. Kırbaçlanmaya bayılıyor, kırbaçlamayı da en az kırbaçlanmak kadar seviyor. Ian ona Grese diye hitap ediyor. (Ravensbrück, Auschwitz ve Bergen-Belsen Nazi toplama kamplarında çalışmış, en ünlü savaş suçlularından biri olarak tarihe adını yazdıran ‘ Belsen Sürtüğü’ lakaplı Irma Grese’ye ithafen.)
( Belsen sürtüğü.. bakışına tüküreyim! )
7 Ekim 1965’te David Smith (Myra’nın kızkardeşinin genç eşi) isimli bir genç polise Ian Brady’nin cinayet işlediğini ve cesetin hala Ian’ın evinde merdivenlerin altında olduğunu bildiriyor.
( David Smith )
İfadesine göre Myra onu eve bira içmeye davet ediyor ve eve girdiklerinde Ian çekiçle bir kuklaya vuruyor. Smith ancak kanları görünce bunun bir kukla olmadığını anlıyor. Myra bu genç adamın eve girip Ian’a saldırdığını söylüyor ve Smith Ian’ın direktflerine uyarak cesedin ortadan kaldırılmak üzere paketlenmesine yardım ediyor ve o esnada Ian bu defakinin gerçekten en pisi olduğunu söylüyor. Ian evde cesetle yakalanıp tutuklanıyor. Myra serbest kalıyor ve Ian’ın evindeki bazı belgeleri toplaması için verdiği talimatı yerine getirmek üzere eve gidiyor. Polis buna izin vermiyor. Myra büyükannesinin evine dönüyor. Polis önce Ian’ın arabasında sonra da Myra’nın büyükannesinin evinde üzerinde isimler bulunan bir takım karalamalar ve çoğu Saddleworth kırlığında çekilmiş bir sürü fotoğraf buluyor. İşte asıl bomba o zaman patlıyor. İsimlerden birinin John Kilbride isimli kayıp olduğu bildirilmiş bir çocuğa ait olduğu ortaya çıkıyor ve araştırma Myra’yı da içine alarak büyüyor. Myra’nın büyükannesinin evinde Manchester Merkez İstasyonundaki bir posta kutusuna ait bagaj fişi bulunuyor. Polis ele geçirilen bavulda pornografik görüntüler, bir kız çocuğuna ait çıplak ve garip resimler ve bir sürü doküman buluyor. Bir de kaset! Lesley Ann Downey adlı 10 yaşındaki küçük bir kız çocuğun işkence anlarının kaydedildiği bir kaset. Saddleworth’de de sıkı bir arama grubu çalışıyor ve onlarda bir çocuğa ait olduğunu sandıkları bir kemik bulunuyor. Kemiğin isim listesinde adı yazan John Kilbride’a ait olduğu belirleniyor. Ardından itiraflar geliyor. Ian ve Myra üç cinayetten de suçlu bulunuyor ve 6 mayıs 1966’da ömür boyu hapse mahkum ediliyor. Ian’ın aksine Myra hiçbir zaman pişmanım demiyor. Ian 1978 yılında belki birazda Myra’nın mahvolmasını hızlandırmak için işlediği suçların tüm sorumluluğunu aldığını ve cezasını kesinlikle kabul ettiğini açıklıyor. Myra ise birazdan detaylı anlatacağım gibi sonuna kadar savaşıyor.Kurbanlara göz atalım;
Pauline Reade 1963’ün o şanssız gecesi 16 yaşında iken gittiği danstan asla geri dönmedi. Çünkü adının Myra olduğunu söyleyen genç bir kadın (Myra’nın kız kardeşi Pauline’lerin komşusu idi ve Pauline bu genç bayanı az da olsa tanıyordu) eldivenini kaybetmiş ve bulmak için Pauline’den yardım istemişti. Üstelik bunun karşılığında Pauline dans plakları kazanacaktı, hiç de fena bir alışveriş sayılmazdı. Saddleworth’de Ian tarafından tecavüze uğradı boğazı kesilerek öldürüldü.
John Kilbride bir arkadaşı ile kısa birkaç iş yapıp sonunda para kazanmak için pazara gitti. Eline geçen ise birkaç peni yerine tecavüze uğramak, ince bir ip ile boğularak öldürülmekti. 12 yıllık kısa bir hayat.
Keith Bennett tıpkı John gibi 12 yaşındaydı ve tıpkı John gibi 1963’te tecavüze uğrayıp boğulurak öldürüldü. Myra yıllar sonra Bennett çocuğun mezarını bile hatırlamıyorum diyecekti. Adı bile hatırlanmayan silik bir kurban.
26 Aralık 1964 10 yaşındaki Lesley Ann Downey için kabus dolu anların başladığı tarihti. Kaçırıldı, ayakkabı ve çorapları dışında çırılçıplak soyuldu, taciz edildi, pornografik pozlar vermeye zorlandı, ağzına siyah bir eşarp tıkıştırıldı, elleri bağlandı, tecavüze uğradı. Myra ona sesini kes yoksa boğazını keserim diyordu. Brady’den çok daha kızgındı. Lesley yalvarırım yapmayın diyerek öldü. Bu anların kaydedildiği 17 dakikalık korkunç ve yürek parçalayıcı kaset mahkemede en önemli kanıt oldu. Tam 17 dakikalık bir cinayet kanıtı.
Edward Evans. 16 yaşındaki son kurban. Yukarıda detaylı bahsettim. Bedava içilecek birkaç bira ve karizmatik görünüşlü bir beyden alınan davet ona onlarca çekiç darbesiyle parçalanmış bir kafatası olarak döndü.
Bu dava İngiltere tarihinde bir kadının iştirak ettiği ilk sex cinayeti davası idi. Üstelik kurbanlar çocuktu ve seri cinayet söz konusu idi.Myra’yı hapishanede içine bok karıştırılmış yemekler, duvarlarına bok sürülmüş duvarlar, nefret dolu bakışlar ve izole bir hayat bekliyordu. Ancak kadın gardiyanlardan biri ile Ian’a yazdığı mektuba göre günde dört defa ranzanın altında’ düzüşüyordu’ . Ki daha sonra bu gardiyanla kaçış denemesi yapıp pek de olası olmayan şartlı tahliye şansını iyice zora soktu. Kiliseye devam etmeye başladı, saçlarını siyaha boyadı, Peder Peter Timms’i ikna edip günah bile çıkardı. İnanılmaz bağlantılar kurdu; Lord Longford isimli işçi partisi kabinesinde lordlara başkanlık etmiş çok aktif ve etkili bir kampanya yöneticisini ve lordun ünlü bir yazar olan eşini şartlı tahliye kampanyasını yürütmeleri için kandırdı.1987de Brady artık Myra’ya iyice kızmıştı ve ona diğer cinayetleri açıklayacağını bildiren bir not yazdı. Myra hızlı davranıp gazete ve televizyonlara haber verdi. Pauline Reade de dahil olmak üzere beş cesedin daha bulunmasına öncülük etti.
Asla yılmadı sonuna kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil olmak üzere her yere başvurdu. Ancak şartlı tahliyesinin yükünü omuzlayacak bir İçişleri Bakanı çıkmadı. Üstelik çocuk cinayetine katılmış erkek katiller şartlı tahliye alabiliyordu.
( lord longford )Myra ve Ian çok şanslı insanlardı. Ömür boyu hapse mahkum oldukları 6 Mayıs 1966’dan tam bir ay önce idam cezası kaldırılmıştı.Myra sahip olduğu ve kendini uzun süre rahatsız eden birçok hastalığa eşlik eden beyin anevrizması yüzünden hapishanede öldü.Son ana kadar pişmanım demedi.
fotoğraf ve konu için kullanılan kaynaklar;http://www.crimelibrary.com/serial_killers/predators/moors/index_1.htmlhttp://news.bbc.co.uk/1/hi/england/452614.stmhttp://www.serialkillercalendar.com/Brief_Bio_of_MYRA_HINDLEY.htmlhttp://www.francesfarmersrevenge.com/stuff/serialkillers/brady.htmhttp://news.bbc.co.uk/1/hi/uk/2481911.stmhttp://www.manchestereveningnews.co.uk/news/s/24/24408_reaction_to_myra_hindleys_death.htmlhttp://www.dailymail.co.uk/news/article-1025460/Myra-Hindley-asked-hypnotised-help-police-victims-missing-body.htmlhttp://news.scotsman.com/moorsmurderers/A-gruesome-trial-without-relief.2378339.jphttp://findarticles.com/p/articles/mi_qa3724/is_200211/ai_n9149188The a to z encyclopedia of serial killers…. Harold Schechter / David EverittThe most evil women in history…. Shelley Kleinpamuk ananeye ithafen;mekanın cennet olsun, allah rahmet eylesin.
yorumlar
manso süper bir seri.tebrikler
kafe latte me eşlik eden frambuaz soslu çiizkeykimi mideye indiriken rahatlıkla okuneybıl bi hikâye..
offfffffff, tatlı:((
şimdi tuzlulara geçtim, bastırsın…
deniz tuzu iç…
onu yarın içecem
afiyet olsun…manson;yazıya nasıl bir rmrk vermişsin, her bir link verilmiş itina ile…adamların alışkanlıkları, aile hikayeleri…özenmek böyle oluyor işte…ama olay şu sanırım; kötü bir çocukluk, her türlü kötülüğün de başlangıcı…
yazıya nasıl bir emek vermişsin… diye düzelteyim manson’ cım:)
nasıl bi emek vermiş, o da yetmemiş bisürü rmrk vermiş
kop lütfen :)e ile r yan yana!
nası bi rmrk deyince, ben onu remark olarak annadım yaw, oo may gaad!
sen yarın denize çık, kesinlikle…!
kesinlikle, iple çekiyom sabahı…
Dikkat edin, bizde toplu tasima araclarinda olsun mesela sehirlerarasi bir yolculukta otobustesin ve bir tane kucuk cocuk var, bebekte olabilir…O cocuk kucaktan kucaga gezer, herkes cocugu sever ve ailesi bundan rahatsiz olmaz. Turkiye de sokakta gordugun bir cocugun basini oksa, kim ne der?Avrupa da ise bu tam tersi, Avrupa`nin herhangi bir yerine gidin aynidir durum, markette kucuk bir cocuk gordunuz ve basini oksadiniz diyelim, hemen annesi gelir ters ters bakar, kimse kimsenin cocuguna dokunamaz, cikolata bile veremez.Cocuklarini; kimseden bir sey alma, kimsenin evine gitme, tanimadigin yabancilarla asla iletisime girme turu nasihatlerle buyuturler, kimse kimseye karsiliksiz bir sey vermez mantigini veriyorlar…sanirim bu dusuncede olmalarinin sebeblerinden biri de bu tur sapik iliskiler ve katiller, aslinda adamlarin toplumunda o kadar cok manyak varki ve bu toplumlarindan o kadar cok cikmiski adamlar bunun travmasinda…Bilincaltlarina yerlesmis bu, cocuklara anlattiklari sehir efsaneleri geceleri korkutmak amaciyla cocuklarin birbirlerine anlattiklari korkunc hikayeler hep gecmislerinde olmus seyler, boyle cocuk nasil yetisir fotosentez gibi… duygusuz hissiz garip…Her sey beklenir bunlardan, dunya savasi da cikartirlar, gidip elalemi kitir kitir da keserler.
Ser-hus a çocuk sevdirme durumlarına katılıyorum da, o otobüsteki tacizleri unutmayalım..Kaç kez otobüslerde kadınınların popolarını avuçlayanları yakaladım..Yazı ürkütücü olmakla bilgilendirici..Gözüle bile güvenme..Hayatta herşey olabilir, çocuk büyütürken takibi ona, hissettirmeden bırakma..Daima uyanık ol…
helal be !
Kadinlarin popolarini avuclama diye tabir ettigin argo deyimiyle fordculuk toplu tasima araci fantezisidir, genellikle her ulkede vardir, kalabalik nufusu olan ulkelerde bariz meydana cikar amakoltuklari bile bos giden toplu tasima araclarinin bulundugu ulkelerde daha degisik fanteziler devreye giriyor.
kusura bakmayın arkadan ittiriyorlar bayan, bende kabahat yok…
Manson ciğerimden “Otobüs Fantazyaları” üzerine seri bekliyorum.
Çok küçüktüm, halam beni yatılı okuldan alıp kendi evine götüryordu..Çok sevinçliydim o gün..Otobüs e bindik, bir baktım enişteme ait olmayan bir el halamın poposundaydı..Önce bu olaya bir anlam veremedim ilk kez tacizle tanışıyordum, zavallı kadıncağız kelebek gibi çırpınmaya başlamış tı, sesini de çıkaramıyordu, boyum zaten halamın poposuyla denk hizadaydı, adamın elini tuttum, tokalaştık ”merhaba, halama neden dokunuyorsun dedim, yüksek sesle” sessizce kaldı. ..Öyle sıkı tuttum ki geri çekemedi, kurtulamadı.. herkes bana bakıyordu, bir sonraki durakta adam attı kendini otobüsten..
Ulan ne kadar seri katil varmis böyle. Aman Yarabiiiii. Neyse Manson ellerine saglik kardesim. Bu seri devam edecek mi? Daha var mi gerisi:)
bu ne zeka. iyi akıl etmişsin.ayrıca yazı müthiş. devamını merakla bekliyorum.
merakımı celbeden bişi var, cevabı varsa güzel olur. şol manyakların çoğu ingiltere kaynaklı anglosakson tipler gibi görülüyor. interinet köyünün muhtarlığının derin mahzenlerindeki kara kaplı kitaplarda milletlere göre dağılımı yapılmış bi manyaklık istatistiği filan varmı acep?
Bu arada Pamukananemize Allahtan rahmet diliyorum.Mekanın cennet olsun, huzurla yat sevgili Pamukanane.
yazıyı okuyan ve yorum yapan herkese teşekkürler.http://www.imdb.com/title/tt0759612/combined
sizin de emeğinize sağlık
fotoğraflara takıldım, ikisinin de ifade psikopat, yalnız kadının bakışlar cidden ürkünç. böyle bakan birini yolda görsem yönümü değiştiririm herhalde.
eksik kaldı üstteki yorumum. verdiğim linkte inanılmaz bir performansla broadbent’i lord longford olarak izliyor myra’nın baskın ve güvenilmez kişiliğinin detaylarına iniyoruz.oğuzun sorusunun yanıtı ise şu istatistiklere göre en fazla seri katil amerikalı. ancak seri katilleri şiddet ve manyaklık derecelendirmesine tabi tutarsak değişik ülkelerden temsilciler birincilik için yarışır.istatistiklere göre seri katillerin76%… amerikalı17%… avrupalıavrupa dağılımı;28%… ingiltere27%… almanya13%… fransa
Akdenizliler cinayet yüzdesini homojen dağıtan, dengeli insanlardır. Hep bana, rabbena yok öyle bizde. Bi kere yaparız, tam yaparız. Delikanlı gibi de gider yatarız.
biz akdenizliler insanı sempatikliğimizle sıcakkanlılığızla öldürürüz sayın anthro
Sırf bu seri katil çiftler yazı dizisi için üyelik aldım hafif’e.Şunu söylemek için sadeceNe olur hiç bitmesin.
Neymis efenim? Uygar sanilan, bize uygar diye yutturulan ülkeler cani imis? Akif’in su misrasi ne kadar manidar;* #
Elinize sağlık. Gerçekten güzel ve her bir bölümüne özenilmiş bir yazı. 3. yazıdan sonra daha var mı demeye çekiniyor insan ama dahası da olsun isterim.
Bir kez daha KEYİFLE okuduğum bir yazı.Ellerine sağlık…
bu işi sanata çevirmişsiniz ama verilen değeri hak etmiş doğrusu olay sinir bozucu olsa bile hayatın bir gerçeği sizde güzel işlemişsiniz emeğinize sağlık.
ne guzel yazi degil mi, Insanin cinayet isleyesi geliyor…
çiftler serisine 4. son bir yazı ekleyip bunu bitirmeyi düşünüyorum.ancak devamında kadın seri katillere bir göz atmayı planlıyorum allah kısmet ederse ve sabrım el verirse.avalianch hoşgeldin. yeni birinin katılmasına vesile olmak güzel ancak yeni katıldığın için haberin yoksa bu serinin öncesinde modus operandi 1 ve modus operandi 2 var.yine erkek seri katiller için albert fish var. devam niteliğinde yazılar.ilgi gösteren herkese teşekkürler.
serhus yorumun üzerine myra hindley’in hayatını anlatan longford filminden bir sahneye dokunup geçeyim.filmin sonunda yaşlanan myra lord longfordla konuşyor. yaptıklarımdan pişmanım gibi bir şey bekliyor insan ama kadın ‘ anlayamazsın o gece, o ay ışığı, yaptıklarımızın büyülü bir havası vardı’ diyor.artık cinayet işleme hali nasıl bir tutku ise kadın ölecek hala bırakslar devam edecek yani.
şöle güzel cicili bicili bi istatistik bulayım dedim lakin yok öle bişi, ama olabilir dedi gugıl hoca:) bende türkiyenin alemdeki itibarını sorgulayayım didim, bide ne görüyüm? top 42ye bilem girememişiz:) tez elden birilerinin wikipedyayı düzeltmesi lazım. bizki 100lerce yıl 3 kıtaya hükmetmişiz, dandik bi seri katiller listesine tepeden girişmi yapamıcaz? tiz halledile:)ayriyeten charles manson un alemin yüzkarası olduğunu gördüm:) adam olacak adam badi sayısını biraz yüksek tutar heralda!
charles manson hiçbir kurbanını kendisi öldürmemek itibarı ile de ayrı bir yüzkarasıdır.
Oguz, sen süpersin ya. Valla hic gülecegim yoktu:)))
Demek Charles Manson kendi öldürmeyip öldürtüyor muymus? Vay pust vay
Manso canim sen alinma emi?
benim mansonum charles mansonu değil marilyn manson’u temsil ediyor. her ne kdar marilyn’inki de charles’tan alınmış olsada niyet önemli yani bu marilyn manson’dan arak.
Tamam o zaman rahatladim.
oooh, ben de..
Bir maniniz yoksa akşam annemler cinayete gelicekler.
Yok yok ne manimiz olacak ölümden gayri buyursunlar gelsinler.
77 punk döneminden Crass grubunun “mother earth” isimli şarkısında da geçer. ayrıca ingilterede bi sanatçı tarafından çocukların el izlerinden yapılan bi myra hindley portresi bulunur: http://smoothjazzy.files.wordpress.com/2007/12/senskb2g.jpg
ser-hus avrupadakileri iyi taniyorsun valla.Bizim arkadas arabada 2 3 yaslarinda bir kiz cocugunun basini oksadi annesi kalkti geldi aldi cocugu sinirli sinirli senin icin daha cok genc dedi kaliyosun öyle tabi ne desen bos..Benim sormak istedigim en asagidaki kel gözlüklü yasli adam Ian mi ?Ayrica bu seri katil konulari cok güzel türkce olmasida ayri güzel devam edersin umarim tessekürler.
o yaşlı adam myra’nın şartlı tahliye kampanyasını yürüten lord longford.birkaç gün içinde son yazıyı yolluyorum.
teşekkürlerelektronik sigaraelektronik sigara fiyatelektronik sigara ego-t