bildirgec.org

Moda

endlessx | 14 July 2010 17:17

Moda artık herkesin ağzında olan bir söz.Ne giyeceğiz,nasıl giyeceğiz,bu bununla olurmu,bu buna yakışırmı bu sorular hep aklımızı karıştırıyor.Çünkü insanlar genellikle kendileri için değil dışardakileri buna neder nasıl dikkat çekmenin bir yolunu aradığı içinde moda hiç bir zaman bitmeyecektir.Gelelim retroluğahttp://retromodda.blogspot.com/ evet retroluk http://www.facebook.com/home.php?#!/pages/Retro-Moda/111355862231612?ref=sgm .Retro olmak da böyle birşeydir.Yani içinden geldiği gibi ruh hlini yansıtarak giyinmektir.Yani farklı çılgın olmaktır.

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

Moda

buddhala | 15 June 2007 09:52

İçten gelen birşeyleri, hayal ederek yapmak. Gözünüzü kapayınca hemen bütünleşebilmek.Sabahlamak yılın şu zamanlarında güzel oluyor. Toprağın uykudan uyanırken etrafa verdiği taze koku ve gündüz ile gece arasındaki geçiş esintileri. Huzur veren ezan sesi…Başımdan geçen iki olay var. Bazı şeylerin ne kadar sahtekarca yapıldığının, mukaddes kitapların ezbere okunduğunun ve başların göstermelik örtündüğünün örneği. Yazı sonunda yine saflara bürüneceğiz ama amacım o değil. Birşeyleri içten yapmanız, varlığına inandığınız şeyleri gözünüzü kapatıp bir kere de hayal ederek ibadet etmeniz sadece.Yazın Cumhuriyet Bandosu’ ndan bir kafile, semtin boğaz manzaralı güzel bir yerinde “Yaza Veda” adıyla bir müzik ziyafeti çekmişti. Cumhuriyet Bandosu’ nun üyeleri dinleyiciler arasında dolaşıp cana yakın davranıyordu, herkesin keyfi yerindeydi. Arada ezan okununca, saygı gereği ortalık hemen sessizleşmiş, geriye bir tek çıtırdatılan çekirdek sesleri kalmıştı. Ezan bitince, ziyafet yarım saat daha sürdü ve yazın son günlerinden biri daha güzelce uğurlandı.Ve dün. Sabahladığım dün. Sabahlayınca, dün diyemiyorum aslında. Akşama doğru, türev ve integral arasında mekik dokurken; davul, zurna eşliğinde aile içi takılan yüzük olduğundan şüphelendiğim ve sonraları emin olduğum bir ziyafet(!) başladı. Benim için o an eziyetti. Yan tarafta bir duvar olmasına rağmen, çocuğuna ettiği lafları duyduğum kadın ve aile içi eğlencenin davul, zurnası. Müziktir, ben de bazen yüksek ses dinlerim ve onların da bu özel günde bunu yapmaya hakkı vardır dedim. Yoksa hani ne oldu demokrasinize, eşitliğinize diye tartışma başlatmaya izin verecek kadar kör değilim. Pencereyi kapatıp, notlarıma döndüm. Uzaktan bakınca, başı örtülü bir hanımkızımızla, evlenme heveslisi bir gencimiz hemen görünüyordu. O arada ezan okunmaya başladı. Biraz sessizleşecek diye beklerken ortam, ezanı dikkate alıp, müziğin sesini kısan kimse olmadı. Davul, zurna devam ediyordu ezanın yanında.Bu konuda takıntılıyım. Arkadaşlarımın konser verdiği açıkhava yerlerde, konserleri birkaç ezan yüzünden bölündü. Syagıyla karşıladık, ses çıkarmadık. Ama, dün olanlar kafamı karıştırdı. Bazı şeyler göstermelikti. Ve içten saygı duyulmasa da, gücü elinde bulunduranlar, gözünün tutmadığı başkalarına bu kuralları uymasını dayatıyordu. Ses çıkarırsan, yiyeceğin damga hazırdı belki. Siyah tişört giyenlere satanist diyen tirajlı gazeteler aklıma gelince…Ve bugün. Bakkaldan, makarnanın yanında biraderi kolayı alayım dedim kırk yılın başı. Hava sıcak, kolaya aşerdim desem yeridir. Bakkal Amca, hemen yandaki odadan Kuran-Kerim okuyan sakallı dedenin yanından kalkıyor beni görünce. Soğuk kola var mı, diye soruyorum. Pepsi olur mu, diye cevaplıyor ama bir kurnazlık var. Tamam olur, diyorum. Pepsiyi alıyorum evde makarnayla içiyorum yavaşça. Bir de ne göreyim, SKT:01/03/07 yazıyor, pet şişenin üstünde, kolanın birkaç bardağı tüketilince. Tühh, yazık diye burnumdan gülüyorum. Bakkal Amca, mukaddes kitapta sahtekarlıkla ilgili olan kısma gelmemiş galiba.Amacım, ne dini, ne de bu olaylar yüzünden gerçekten inananları kötülemek. Ama etrafımda o kadar çok göstermelik inanan var ki. Parayla mı yapıyorlar diye şüpheye düşmüyor değilim. Bazılarımız hep soruyor, başörtülü hanımlar sigara içemez mi, başörtülü hanımlar denize yeni tasarım mayolarla giremez mi? Bu konu çok tartışıldı, kabak tadı verdi, en son mefkud’ un klavyesinden döküldü biraz mürekkep…Sadece başörtülüler mi takılıyor gözüme? Son birkaç senede, altlarında görmeye alışık olmadığım grand cherokeeler gözüme takılıyor sadece. İçinden platin saçlı, solaryumlu, göğüs kısmına doğru teni tahrik edici bir şekilde parlamaya başlayan hatunlar bekliyorum ama yanılıyorum. Made in Paris yazdığını tahmin ettiğim başörtüsü, gözleri bol rimelli ve dudağına maybelline’ ın aynalı olanlarından ruj sürülmüş bir hatun profiliyle karşılaşıyorum. Başörtüsü takmak modaymış halbuki bazılarına göre. Ezan okunduğunda dinlediğin müziği geçici olarak kapatmak da modaymış. Kuran-ı Kerim’ i okuyup, son kullanma tarihi geçmiş ürünleri raflardan satmak da modaymış. Peki bu modayı kim başlattı? Bir parti olabilirdi belki hemen akla gelen. Bu partinin yeni seçim vaadini merak ediyorum. Yeni modamız ne olacak acaba? Ya da bu modayı, soyadı gibi gülmeyip paso ağlayanlar mı başlatmış olabilir? Moda takip ettiğim birşey değil, kadınların dış görünüşü moda için kullanıldığından takip etmenize gerek yoktur. Aynı şekilde erkekler için de geçerli. Erkeklerin de dış görünüşü kullanılır. Örneğin, İett şöforlerinde devam etmekte olan çember sakal kesimi, bir modadır. Modayı tarikatlar da belirler. Moda, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük. Dinin modası, kulağa nasıl geliyor? Din kavramının modası, inancın, ibadetin modası… Onu; dini, moda olarak algılayan partilere, seçmenlerine ve tarikatlarına sorun…

yorumlar

acuistic | 15 June 2007 13:30

Bir örnekte ben vereyim de modanın ne kadar yaygın olduğunu görün. Biz üç arkadaş üniversiteyi kazanma nedeniyle bir ev tutmak zorunda kaldık. Ev sahibimiz ise kocaeli-mekke arasında mekik dokuyan çok koyu bi hacı. Ne arkadaşlarım nede ailem böle insan hiç tanımadık desem yeridir. Evini binbir şart koşarak sözleşmeye eklemesi ve yüksek fiyat koyarak bize gagalamasını da geçelim, ev depremden kalma hasarlı ev olduğunu 1 yıl sonra öğreniyoruz. Onun ben 2bin rekat kıldığı namaza edim.

makaleci | 15 June 2007 13:38

dediğin gibi bu şekilde inanç olmaz, bunun modası olmaz,bizim dinimiz maneviyat üstünedir…

suuguurccann[pilli_silinen_hesap] | 15 June 2007 14:21

e hadi bir örnekte benden olsun.ama biraz farkli.isyerinde bir kiz vardi.birgün birsey icin bir müsterimize gidiyorlar evlerine. adam da naksibendi tarikatindanmiymis neymis. kizi dövmekten beter etmis sen niye aciksin diye.o da gelmis aglamakli bir ses tonuyla bana anlatmisti.

pilli pati | 15 June 2007 14:48

moda gelir geçer, değişir, devinir… bu dediklerin ise sanki bi yerleşti mi gitmez, değişmez şeyler gibi duruyor… üstelik bir kuşak da yetmez değişmesine… biraz zorlamayla belki en azından iki üç kuşak…oysa bakkal dede arasa o firmayı, “alın, bunların tarihi geçmiş” dese, adamlar anında mallarını yenilerler. sağlık yönünden bir fiyasko çıkması durumunda imaj dikişini tutturmak için harcayacakları milyarlık reklam parasından daha az ödeyeceklerdir bir depo benzine.ya da mekke şehrine gide gele uçak düşmesin, otobüs kaza yapmasın diye dua eden dede, acaba kendi evi yıkılmasın diye de dualarına mı sığınıyordur, bir tek? bu kadar da ahiret ve sonrası yaşama odaklı yaşarken şu anda yaşadıkları dünyada yaptıkları amellerden dolayı etrafındakileri nasıl bir riske attıklarını göremeyecek kadar perde mi inmiştir kalp gözlerine bu insanların?gerçi hepimiz biliyoruz. özünde iyiliği barındıran bünyenin zaten yapmayacağı davranışlar, yukarıda bahsettikleriniz… aklın ve kalbin fazla uyuşturulmaması temennilerimle!

Cevval Portakal | 15 June 2007 16:18

Şahane anlatım, güzel konu ellere sağlık @buddhala.Burda değinilen nokta benim her zaman kendimi huzurlu hissetmeme neden olan düşünceden geçiyor, pek inançlı sayılmam, dürüst davranıp inancım yok diyelim biz ona en iyisi, dolayısıyla dinin gereklerini yerine getirmektende uzağımdır ancak nedense iyi insan olduğumu düşünür rahatlarım. Burda bahsedilen insan topluluklarıda fikrimce tam tersini uygulamaktadır, ne kadar iç huzuru sağlar bilmiyorum ama “şerefsizin önde gideniyim ancak namazımı kaçırmam dindar bir insanım yaptığım namussuzluklarda arada kaynar cennete giderim” diye düşünüyor olsalar gerek.

buddhala | 15 June 2007 16:50

Bakkal Amca’ nın Pepsi şirketiyle herhangi anlaşması yok, belirtmek isterim. Pepsileri civarda perakende fiyatına satan bir hiper-süper-gross-manyak-dehşet bişi gibi bir marketten almış. Ben Pepsi’ ye şikayet mesajımı attım, artık ne olur bilmiyorum. Büyük bir ihtimal telesiktiret’ ten bir mesaj gelecek “Şikayetiniz incelemeye alınmıştır. İlginize teşekkürler!” içerikli…

redorack | 15 June 2007 18:42

Hep dinin insana yaptırmaya çalıştığının, adamakıllı bir vicdan muhasebesiyle de yapılabileceğine inandım ve savundum. Hala da aynı görüşü savunuyorum.İnsanları kırmamak, çalıp çırpmamak, öldürmemek, kendine ve karşındakine saygılı davranmak, dolandırmamak, tecavüz etmemek, canlı/ırk/din ayrımı yapmadan eşit davranmak vb vb, dinlerde yazdığı gibi, insanın aklıyla vicdanını denk getirdiğinde bulabileceği çıkarımlar. Ya da evrensel doğrular. adına ne dersek diyelim.Bu arada benim dinden soğumamın sebebi de aynen buddhala’nın yazdığı gibi saçmalıkları yakın çevremde çocukken gözlemlememin eseridir. Bir de şükürler olsun ki aklıma ‘sorgulamak gerek’ temelini atan dedemdir.

arjin_namtar | 15 June 2007 20:40

Cevval Portakal’a felaket içerledim, yazacaklarımı yazmış. :)Güzel bi tespit/yazı olmuş eline sağlık buddhala…Ev arkadaşım bu gün matematiksel zekanın öneminden bahsetmişti. Haklıymış. Türev ve integral sağlam iş çıkartmış :))

tamilgerillası | 16 June 2007 13:46

genelde hafifteki uzun yazıları okuyamıyorum. yazınızın usul usul giden akışı kadar sessiz ve derinden giden şekilciliğine duyduğum şaşkınlık ve merak yazıyı okumamı sağladı. dinden de matematikten de anlamam. yaptığınız çıkarımlar ve yazının sonuna kadar kendinizi tarafsız bir UN askeri gibi anlatmanız, şikayetçi olduğunuz samimiyetsizliğin diğer taraftan aksi gibi geldi. demokrasiyi karşılıklı sevgi saygı olarak tanımlamak son zamanlarda oldukça işimize gelen, kolay, dertsiz bir tavır. halbuki demokrasi sadece tolerans göstermek değil, tepki göstermektir aynı zamanda. bu pasif demokratik hal bir süre sonra, karşımıza başka kısıtlamalar şeklinde gelmekte. mesela memleketimizde 77.000 adet cami varken, maşallah hepsinin de bangır bangır ses sistemleri varken, artık kimsenin ezanın duymama ihtimali yokken, neden konserinizin yarıda kesildiğini anlamak bana zor geliyor. camiye gidecek olsanız gidersiniz, aksi halde konserde işiniz ne? bence bir diğer samiyetsizlik de, sizin yaptığınız gibi şekli suçlamalarla, bahsettiğiniz

gücü elinde bulunduranlar, gözünün tutmadığı başkalarına bu kuralları uymasını dayatıyordu

ifadesini besleyen bu tutumdur. aynı mantıki çıkarım tabancasını, yan komuşularınıza doğrultmanız ne kadar doğru diye düşündünüz mü?mütedeyyin ve cingöz bakkalınıza gelince… günü geçmiş mal satmak zaten bütün kutsal kitaplarda yazan bir suçtur gibi bir sonuç çıkıyor yazdıklarınınzdan. bu malı size okunmuş kola diye de satmadığına göre, problem adamın karakterinde. bu da zaten duayla kitapla düzelmez, dua okuması da onu bu amelde suçlu yapmaz. aslında bu olayda ilgimi çeken, sizin bu evliya bakkala gidip gereken tepkiyi gösterme laikliğine cesaret etmemiş olmanız. çünkü bu günü geçmiş malı satma suçu müteselsildir ve en başta bakkal amcayı ilgilendirmektedir.şeytanın sözlüğü kitabında moda “akıllıların hem alay ettiği hem de boyun eğdiği bir despot” diye tanımlanmış. nedense cuk oturduğunu düşündüm yazınıza.

zulcenaheyn[pilli_silinen_hesap] | 16 June 2007 13:58

güzel yazı olmuş ellerine sağlık @budhalaefenimbazı karaktersiz insanlar içlerinde bulundukları durumları kendi hesabına kullanıyorlar. bunda en çok su-i istimale uğrayanda din oluyor, daha sonra partiler, belki ırk-köken de olabiliyor.insanları kandırmamak dinin en önemli gereği…efendimiz çarşıda pazarlık yapar, sonra anlaştığı ücretin biraz fazlasını verirmiş.efendimiz, kapalı eşiyle dolaşırken kendisini gören sahabeleri durdurup, “bu benim eşim filandır” diyerek su-i zana kapı bırakmayacak kadar hassastır.efendimiz, gece namazına kalkacağı zaman eşinden namazı için izin isteyecek kadar da eşine hürmetkardır.bence yarım hocalarla uğraşmayı bırakarak, direk efendimizin yaşamına bakmalıyız…gerçek önder o!

buddhala | 16 June 2007 14:33

sevgili zulcenaheyn, iltifatın için sağol.sevgili tamilgerillası, eleştirel yorumun için çok sağol. Bahsi geçen bakkalı Pepsi şirketine şikayet ettim haberin olsun. Beni bu konuda ayrıntılı bilgi verir durumuna düşürmeden önce yazımdaki “Amacım, ne dini, ne de bu olaylar yüzünden gerçekten inananları kötülemek.” cümlesiyle başlayan paragrafı ve durumu tüketici haklarına uygun bir şekilde ilgili resmi kuruma şikayet ettiğimi bildirdiğim yorumu tekrar okumanın altını çizmek isterim.Gelelim mantıki çıkarımlara ve bu çıkarımlarım aynadaki yansımasıyla yazının kendisine olan eleştirel yaklaşımına. Komşumun kapısını çalıp, hem ders çalıştığımı hem de ezan okunduğunu belirterek eğlencelerine ara vermelerini rica edebilirdim pekala, demokrasinin tolerans ile tepki göstermek arasındaki ince çizgisine uyup… Ama öyle değil işte. Gücü elinde bulunduranlar deyişim ordan geliyor sevgili tamilgerillası. Bu girişimimden sonra bazı kişilerin kötü bakışlarına maruz kalabilirim. Mevcut durumdan haberin vardır muhakkak. İnsanların nasıl damgalandığını, satanist örneği vererek teyit ettim. Demokraside de gücü elinde bulunduranlar diye bir kavram var ne yazıkki. Bu kavram işte çok bahsettiğim üstü kapalı, tadından yenmez moda kavramından doğdu.Gelelim güzel memleketimdeki ezan sırasında çevrede yapılan müzik şöleninin saygıdan ötürü kesilmesine. Zaten insanların aklı orda müzik mi dinlesem, camiye mi gitsem diye karışmıyor! Müzik dinleyen dinliyor elbet ama bilinen gelenek Ezan okunurken saygıdan ötürü müziğe ara verilmesi. Bana öğretilende bu, saygı duyarım ama beni rahatsız eden ben saygı duyarken bundan durumuna göre yararlanıp, işine gelmediği durumlarda da, sahtekarların buna moda kılıfına uygun muamele etmesi. Sence orda bize gelen uyarıyı dikkate almayıp, 6 mt. ötede okunan ezana aldırış etmeden Mr. Big’ ten “Price U gotta pay” şarkısıyla konsere devam edilseydi, hem şenliği düzenleyen okul hem de sahnedeki grup sence ne kadar methedilirdi(!)?Dediğim gibi, bu anlattıklarımı din kavramına değil, onu yanlış algılayan veya kavramları isteğine göre (modasına göre) şekillendiren sahtekar kavram mühendislerine yönelik yazdım. Her sene hacca gidip, kiraya normal değerlerin üstünde zam yapan ermiş ev sahiplerine yönelik yazdım, elektrikler kesildiğinde mumları 50 krş iken 1.5 ytl’ ye satan çember sakallılara ithafen yazdım. Asla gönülden inananlara mal etmedim. Zaten yarası olan gocunur!

tamilgerillası | 16 June 2007 15:42

yorumumu yazmadan evvel bütün yorumları okudum. pepsi’ye olan şikayetinizi de gördüm. benim sorduğum bakkala gidip neden bunu söylemediğinizdi. her seferinde daha üst mercii bulmak mümkün olmayabilir, pepsi gibi, anayasa mahkemesi gibi…yan komşularınıza gidip rahatsızlığını söylemekten imtina edip sonra bunu gücü elinde bulunduranlara suçu atarak kurtulamazsınız. çünkü şu anki ahvâl de, kimin gücü elinde bulundurduğu çok muallak. kaldı ki siz zaten net taraf ve tavrınızı zaten belirtmişsiniz. tahminen zaten çevrede satanist olarak biliniyorsunuzdur.kendimizin koyup, sorgulamadan kabul ettiği, garip ve şüpheli kurallarımız var. Örneğin ezanda müzik kapanır, gırandçerokiye taş gibi hatunlar biner…gibi. bunlar zaten karşı olduğunuz söylediğiniz tarafın ekmeğine yağ süren şeyler. bu kuralları besledikçe, yaratacağınız her karşı argümanın saygı, sevgi ve hoşgörü gibi günümüzde hiç bir önemi kalmamış, basit ifadelerle çürütüldüğünü göreceksiniz. o yüzden de her tepki gösterdiğinizde kendi ifadenizle “bazı kişilerin kötü bakışlarına” maruz kalacaksınız.

buddhala | 16 June 2007 16:19

Niye bakkala söyleyeyim ki? Bakkal beni son kullanma tarihi geçmiş diye uyarıyor mu? -Hayır. O yüzden yaptığı uyanıklığın, uydurduğu kılıf altında hesabını en uygun merci olarak, ilgili kuruma karşı vermeli.Yan komşuma olan şikayetimi belirtmeyip bunu gücü elinde bulunduranlara attım ve satanist olarak damgalandım; evet, yazının tüm amacı oydu. Şahsıma yönelik çıkarımlarınızdan çok, yazıma yönelik mantıki çıkarımlarınız kaale alınacaktır belirtmek isterim. Tahminlerinizi kendinize saklayın, ben sizin çevrenizde nasıl tanındığınıza dair hiçbir tahminde bulunmayacağım.Kimin gücü elinde bulundurduğu çok muallak, bence kör bir tespit. Kamudaki atamalara baksak… Aslında bu sizin güç kelimesini ne olarak algıladığınıza da bağlı. Güç, altında gırandçerokesi olan taş gibi hatunlar değil ya da güç ezan okunmaya başlayınca müziğin kapanması değil? Benim bahsettiğim altına aniden grandcherokee çekip; paris, new york, istanbul üçgeninde giyinmeye başlayan sahte başörtülü hatunlar, ezanı işine geldiğince çalan müzikleri susturup, işine geldiğinde duymayan son moda seçmenler…Bunu görüp de söylüyorum, tamilgerillası. Evden işe yayan gidip gelen, karı koca, son seçimden sonra, eşi başını kapatıp, altında arabayla dolaşmaya başladı??? Sizce güç(?) kimin elinde…Demokrasi sadece tolerans değil, tepki göstermek deyip, tepki gösterirseniz kötü bakışlara maruz kalacaksınız biraz çelişkili cümle…

tamilgerillası | 16 June 2007 16:47

birinci olarak, bir önceki ahkamda dediğiniz gibi tüketici haklarına uygun bir şekilde hakkınızı arayacaksanız önce malı aldığınız kuruma itirazınızı belirtmeniz gerekir. sonra diğer aşamalar gidersiniz. ikinci olarak cingöz olduğu konusunda sizin de benim de hemfikir olduğumuz bir bakkalın size “abi bu kolaların günü geçmiş ama al istersen” demesini beklemek fazlasıyla safiyanelik olur. üçüncü olarak, size ve etrafınızdaki tanınırlığınıza yönelik herhangi bir tespitim yok. sadece sizin yukarıda ettiğiniz cümlelerden yola çıkıp bir benzetme yaptım o kadar. sinire gerek yok. dördüncü olarak, neye tepki verdiğinizi gayet iyi anladım ama bunu din ve islam motifleriyle güçlendirdikçe içinden çıkılmaz bir döngüye girdiğiniz düşündüğümden bu ahkamları yazıyorum. beşinci olarak, benim ahkamımdaki son paragrafa cevaben yazdığınız cümleyi ve benim son paragrafımı lütfen tekrar okuyunuz. bir yanlış anlamanız var. çelişki yok. gayet net.

buddhala | 16 June 2007 17:03

Birinciye cevap olarak, son bardağına kadar tüketilmiş bir pepsinin, son kullanma tarihinin geçmiş olduğunu öğrenmek kötü bir duygu. O an malı alıp, gerekli kuruma itiraz ederim ya da pepsiye email atıp şikayet ederim benim tercihim. İkinci olarak bakkalın beni uyarmasını beklediğim yok, skt geçmiş diye. Ama belirteyim, bu ülkede skt si geçmiş kolayı, çürük domatesi ucuz diye alacak çok yoksul var. Üçüncü olarak, kaldı ki siz zaten net taraf ve tavrınızı zaten belirtmişsiniz. tahminen zaten çevrede satanist olarak biliniyorsunuzdur. kısmında herhangi bir teşbih bulamıyorum, kusura bakmayın. Son olarak, beni anladığınıza sevindim ama konuyu ben değil, anlattığım olayın kahramanları din ve islam motifleriyle güçlendiriyor. Bu anlattıklarım hayal ürünü değil. Yaşanmış şeyler ve ben anlattığım için ben güçlendiriyormuşum gibi geliyorsa düzelteyim, olayın kahramanları din ve islam motifleriyle süslüyor bu yazıyı. Bunlara belli bir noktaya kadar tolerans gösterip sonra tepkimi koymak en doğal hakkım. Tepki koyma şeklim, benim kişisel tercihim. İstersem, bakkala gider durumu anlatırım ya da ürünün web sitesinden şikayet emaili atarım. Bu konuda bakkalı muhattap alacak kadar vicdanlı değilim kusura bakma tekrar. Bir senedir satamadığı mumları elektrik kesildiğinde normal fiyatının üç katına satanlara müstahaktır bence…Ama seninle tartışmak zevkliydi tamilgerillası, seviyeli tartıştığın için saygılar…

zulcenaheyn[pilli_silinen_hesap] | 16 June 2007 17:13

biz de gazoz almıştık.tadı bozuk ve mal eskiydi.geri götürdük, “abi” dedik “bu mal bozulmuş.”adam bir bardak getirdi, içti, ardından derin bir “ohhhhh” çekti, “iyi bunun tadı” dedi.adam tekel bayiisiydi, çember sakallı değildi.yani olayı dallandırıp budaklandırmaya gerek yok.namussuz namussuzdur işte. sakalı, dini önemli değil.bu şekilde davranan insanlar dindarlar içerisinde az olmasını temenni ediyorum…

buddhala | 16 June 2007 17:16

herhalde öyle zulcenaheyn, ben bu olayı dindarlara, dine mal etmediğimi defalarca yazdım, yazının kendisinde yazdım, yorumlarda yazdım. Dikkat çektiğim böyle insanların olduğu ve sayısının son zamanlarda arttığı.

STRAWBERRY75[pilli_silinen_hesap] | 16 June 2007 17:23

ah anneannem ah, bak yine aklıma geldi…”dindar olup fikri fena olacaksa, dinsiz olup kalbi temiz olsun” derdi. bakkal amca kastedilenler arasındayöış demek ki…bu insanlar gece nasıl rahat rahat uyur, nasıl vicdanlarına kulak vermeden yaşarlar, bilinmez.çok güzel bir gözlem yazısı buddhala. harikasın!

arjin_namtar | 16 June 2007 21:46

@tamilgerillası;Efendim boşuna gerillalık yapıyorsunuz. Zira buddhala yazısını yayınlayarak bile tepki göstermiştir mevcut duruma. Üstelik dediğiniz gibi de; başka şeylerin ardına sığınıp saldırıda bulunmuyor buddhala, direkt olarak saldırmış bişeylere. Samimiyetsizlik dediğiniz şey aslında bireysel bi suçlama ama bahsettiğiniz tepkisellik ancak topluluk halindeyken etkili olabilir. Başka türlü istenmeyen sonuçlara sebep olabilir.Ülkede bu tarz ezber bozan gelişmelere şahit olamamak büyük bi şans, şahit olamamak için ya sokakta olmamalısınız ya da tepkisizsiniz. Şahit olan buddhala da yazmış işte gönlünce.

haberhaberhaber | 16 June 2007 23:27

Bence son moda bacakbacak üstüne atıp konumlandırdıysanız oturumunuzu ezan anı ile düzelip hizaya getirmektir durumu !

results | 17 June 2007 01:06

ıyy bi de böyle bacak bacak üstüne atıp 5 dakika durduktan sonra bacakların birbirine değen kısımları kızarır uyuz olurum

tamilgerillası | 17 June 2007 03:54

@arjin_namtaraynı fikri taşıdığınız, aynı düzlemde hareket ettiğiniz insanlara dönüp düşüncelerinizi anlatabilirsiniz ancak buna tepki vermek denmez. tepki karşı tarafa verilir. tepki vermek sadece topluluk halinde etkili olur, cümlesi ise tamamen yanlıştır. uzun uzadıya yazmaya gerek yok, tarihi biraz incelemek bununla ilgili bir sürü örneği karşınıza çıkartır.asıl vahim olan konu ise, beni sizinle aynı görüşe tepki göstermediğim için kalın harflerle tepkisiz olarak nitelemenizdir. bu benim baştan beri bahsettiğim ezberci ve tek taraflı görüşün güzel bir örneği olmuştur. bu yüzden size teşekkür ederim.

arjin_namtar | 17 June 2007 14:48

@ tamilgerillası

aynı fikri taşıdığınız, aynı düzlemde hareket ettiğiniz insanlara dönüp düşüncelerinizi anlatabilirsiniz ancak buna tepki vermek denmez.

asıl vahim olan konu ise, beni sizinle aynı görüşe tepki göstermediğim için kalın harflerle tepkisiz olarak nitelemenizdir.

Aynı fikri taşımadığımızı siz de söylemişsiniz. Sizin gibi aynı fikri taşımadığımız -ki buddhala ile de aynı fikri taşıdığımı düşünmüyorum- çok birey var bu sitede. İlla ki, karşı taraf istiyosanız…
Bireysel tepkilerin doğuracağı çözümler de bireysellik düzeyinde kalacaktır. Tepki ne kadar çoğulcu ise etkisi o kadar kalıcı ve etkili olur. Kurduğum cümleyi “yanlış” bulmak yerine ancak katılmayabilirsin.
Üstelik benim kalın ya da ince yazmamın sebebi dikkat çekmekti. Amacıma ulaşmış oldum. Bu arada herkes ezberci zihniyeti suçlar, herkes kendisinin değilde başkalarının tek taraflı düşündüğünü düşünür. 🙂 Ama inanın şuna; “insanlar taraflı olmak zorundadırlar yaşamak için”… Bu ezbercilik değildir. İnançtır.

acuistic | 18 June 2007 22:11

Sevinçle belirteyim ki size konunun baçında ev sahibimiz( hacı) dan söz etmiştim. Annemle ve ev arkadaşlarımızla anlaşıp o illetin evinden kurtulmak için herşeyimizi seferber ettik. Uzun sözün kısası durumu hemen anlatayım: Hacı evimizden çıkamazsınız dedi, ama bir hafta önce izin vermiş olmasına rağmen. Ben bu arada yeni ev için temizlik malzemeleri almaya yollanırken, annem aradı. Hacı kontrat gereği paramı alıcam diye tutturmuş. Bunu duyan ben akli dengemi kaybederek hemen hacını evine koştum. Ama bu aralar aklımdan neler geçiyor. Minüsbten nası indim nası koşarak gittim hatırlamıyorum. Oraya gittiğimde tek hatırladığım laf annem bana dönüp’tamam olğlum anlaştık’ demesiydi. İlk defa adam öldürmeye bu kadar yaklaştım gerçekten. Annem sölediğine göre benim şeklim şemalim değişmişti. Düşümdümde bu kadar anlayışsız, hoşgörüsüz herşeyden önce terbiyesiz birisinin tuttuğu oruç ve kıldığı namazdan nolabilir? İnsanlık ayıbından başka bişe değil.

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.